Türkiye’de yıllardır devam eden ‘yeni anayasa’ tartışmaları bir daha gündem gelirken, hukukçular bugünkü koşullarda zamanlamanın yanlış olduğunu düşünüyor.
Geçtiğimiz günlerde önce Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, daha sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ‘yeni anayasa’ çıkışları Türkiye’de siyasetin yeni gündem maddesi oldu.
Türkiye’de iktidarda bulunan Cumhur İttifakı’nın iki birleşeni AK Parti ile MHP’nin getirmek istediği yeni anayasada, Kürt meselesinin çözümüne yönelik nasıl bir yol izleneceği merak konusu.
Diyarbakır, Van ve Mardin baro başkanları, yeni anayasa tartışmalarını K24’e değerlendirdi.
AYDIN: ZAMANLAMA AÇISINDAN GERÇEKÇİ DEĞİL
Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, Erdoğan ve Bahçeli’nin yeni anayasa çıkışlarını zamanlama açısından gerçekçi bulmadığını belirtti:
“Türkiye’nin siyasal iklimine bakıldığında, yeni anayasa değişikliği mesajlarının zamanlama açısından çok gerçekçi olduğunu düşünmüyorum. Böyle bir anayasanın olacağına da çok ihtimal vermiyorum. Başka sebepten ortaya atılmış bir fikir olduğunu düşünüyorum. Zaten şu an AKP-MHP çoğunluğu yeni bir anayasaya elverişli değil. Siyasetin bu kadar kutuplaştığı, HDP’nin kapatılması meselesinin konuşulduğu bir dönemde elbette ki bu anayasa Kürtler açışından bir yarar sağlamayacak, yenilik yetirmeyecek. Temel hak ve özgürlükler konusunda bir ilerleme de sağlayacağını düşünmüyorum. O açıdan zamanlamanın uygun olmadığını düşünüyorum.”
Anayasaların demokratik süreçler ve geniş mutabakatlarla gerçekleştiğini kaydeden Aydın, “Türkiye’nin şu an içerisinde bulunduğu otoriter durum yeni bir anayasa sürecine uygun değil. Anayasalar demokratik süreçlerle ve geniş mutabakatlar sonucu çoğulcu bir şekilde tüm toplumsal kesimin katılımıyla yapılır. Dolayısıyla şu anda siyasetin birbirinin içine girip kutuplaştığı bir dönemde yeni anayasanın çok mümkün olacağını düşünmüyorum. Olursa da olumlu sonuçlar vermez. Daha da otoriterleştirir” şeklinde konuştu.
AK PARTİ İLE MHP YENİ ANAYASA İÇİN YETERLİ Mİ?
Öte yandan AK Parti ile MHP’nin meclisteki sandalye sayısının yeni anayasanın değiştirilmesi İÇİN yeterli olmadığı da bir diğer tartışma konusu.
TBMM’de anayasa değişikliği yapılabilmesi için üçte iki çoğunluğun oyu gerekiyor.
TBMM 600 milletvekilinden oluşuyor, mevcut durumda ise 584 milletvekili bulunuyor. Anayasa değişikliği içinse “üye tam sayısının üçte iki çoğunluk gerektiği” şartı bulunduğu normal koşullarda 400 milletvekili oyu gerekiyor.
AK Parti’nin TBMM’de 289 sandalyesi var. AK Partili Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un oy kullanamaması söz konusu. Dolayısıyla “tam kadro oylamaya katılma ve Şentop’un oturumu yönetmesi durumunda” AK Parti’nin 288 oyu ve MHP’nin ise 48 oyu oluyor.
TBMM’deki mevcut tabloda Cumhur İttifakı’nın 336 oyu ise, anayasa değişikliği için yeterli sayıyı bulmuyor.
‘YENİ ANAYASA’ KÜRT SORUNUNA ÇÖZÜM GETİRİR Mİ?
Mardin Barosu Başkanı İsmail Elik ise, Türkiye’de yeni anayasa tartışmalarını başka sorunların üstünü örtme ve seçime yatırım olarak değerlendirdi:
“Günümüz şartlarında ve iktidarın şu anki pratiğini düşündüğümüzde, anayasanın sadece Kürtlere değil, Türkiye’de yaşayan hiçbir insana fayda sağlayacağını kimse tahmin etmiyor. Yeni anayasa çıkışı, ileride yapılacak seçimi kendilerine göre dizayn etmek amacıyla ortaya atılmış gibi görünüyor. Ya da bilmediğimiz başka bir neden olabilir. O da yakında ortaya çıkar. Darbe anayasasını değiştirmek argümanıyla bunu gündeme getiriyorlar ama o zamandan şimdiye kadar anayasada 20’nin üstünde değişiklik yapıldı. Bütün bunları göz önüne bulundurunca niyetin demokratikleşme ya da Kürt sorununa ilişkin bir iyileşme olduğunu tahmin etmiyorum. Şimdi AKP’nin oy desteği azalıyor. Bir dahaki seçimi kendi lehine çevirmek için hesaplar yapıyor. Buradaki bir diğer amaç ise yeni anayasayı tartıştırıp ekonomik sorunlara ve baskı ile meydana gelen hoşnutsuzlukların tartışılmasını önlemek. Dikkati başka yerlere çekerek gündem değiştirmek. AKP'nin 19 yıllık icraatı göz önüne bulundurarak Kürt sorununa bir çözümü ya da demokratikleşme yönünde bir anayasa değişikliği niyetlerinin olduğunu hiç düşünmüyorum.”
VAN BAROSU BAŞKANI: AMACIN NE OLDUĞUNU BİLMİYORUZ
Van Barosu Başkanı Zülküf Uçar da, “Türkiye’de mevcut anayasanın uygulanmadığı bir süreçte yeni bir anayasandan bahsedilmesinin gerçekçi olmadığını” söyledi:
“Türkiye’nin şu an içerisinde bulunduğu süreç yeni bir anayasayı zorunlu kılıyor. Ama bugün yeni bir anayasayı yapmaktan ziyade mevcut anayasanın ve AİHM’nin kararlarının uygulanmadığı bir dönemdeyiz. Dolayısıyla anayasanın uygulanmadığı bir süreçte yeni bir anayasanın yapılmasında ne amaçlanıyor? Bugün başta Kürtler olmak üzere ülkedeki bütün halkların kendisini bulabileceği yeni anayasanın yapılması zorunlu kılıyor. Yeni yapılmak istenen anayasa demokratik hukuk devletini yansıtacaksa, herkesin hakkını savunacak bir anayasa olacaksa bir insan olarak destekleriz. Ama asıl amaç denir henüz bilmiyoruz. Takip edip göreceğiz.”
“KÜRT SİYASETİ ERDOĞAN’LA GÖRÜŞSÜN”
Avukat Sıdkı Zilan da, “MHP'nin ortak olduğu, Doğu Perinçek ve ulusalcıların destek verdiği bir iktidarda yapılacak bir anayasanın pek de demokratik, hukuk devletini güçlendiren AB standartlarına uygun olamayacağı” görüşünde.
Kürt meselesinin çözümünün bugünkü iktidar döneminde hal olmasının zor olduğunu söyleyen Zilan, “Yeni anayasa için Kürt siyaseti ve partilerinin (HDP, HÜDA PAR ve diğerleri) Erdoğan'la görüşmesi gerekiyor” dedi.
Zilan şunları söyledi:
“Anayasa halk oylamasına gideceği için Kürtler ana dilde eğitimi göz önüne alarak kendi kazanımlarına bakmaları lazım. Başka şeylerde olabilir. Mesela hapishanelerdeki Kürt mahkûmların çıkarılması gidi durumlarda var. Hatta bu konuda toplumu rahatlatacak genel af da olabilir. En önemlisi de budur bence. Yani zindanlar boşaltılsa, Kürtlerin dil ve eğitim meselesindeki verilenlerde işlerlik kazandırılıp genişletilirse bu aşamada büyük bir rahatlama sağlar. Güncel olan zindanların boşalması, temel mesele ise bütün Kürtleri ilgilendiren dil sorunu. Bu belki Türkiye'yi de rahatlatır.”
CUMHURBAŞKANININ HALK OYLAMASI YETKİSİ
Ayrıca Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni anayasanın değiştirilmesi konusunda referandumu tercih edebileceği de kamuoyunun gündeminde.
Anayasanın 184’ncü maddesi uyarınca Cumhurbaşkanı, anayasa değişikliği tekliflerini halk oylamasına (referandum) götürebilme yetkisine sahip.
TBMM Genel Kurulu’nda yapılacak olası bir anayasa değişikliği teklifi oylamasında, eğer 400’ün altında ancak 367 veya fazlası “kabul oyu” söz konusu olursa Cumhurbaşkanı, TBMM’de kabul edilmemiş olsa da teklifi halk oylamasına sunabiliyor.
Cumhurbaşkanı, TBMM Genel Kurulu’nda 400 veya daha fazlası oy ile kabul edilmiş olan anayasa değişikliği teklifini de eğer isterse halk oylamasına sunabiliyor.
Kaynak: (K24)