Hüseyin Şahin: Murat Karayılan’ın ağzındaki bakla!

.

Hüseyin Şahin

Bu Makaleyi Ağustos ortasında Erdal Er denilen tipin sosyal medyada yapmış olduğu programdan esinlenerek hazırlamıştım. O günden bugüne ortam yumuşatılır diye bekledim. Fakat E. Er gibi unsurlar adeta yangına benzin dökerek devam ettiler. Programlarına gazeteci, sanatçı, politikacıları çıkartarak hedefi iyi belirledi. Amaç bir plan vede program çerçevesinde hazırlanıp piyasaya sürülen seneryoya kılıf uydurup, provakasyonlara ortam hazırlamaktır. Kimi gazeteci yada program yapımcısı Arpacıklarda kendi köşe yazıları yada TV programlarında  kraldan daha kralcı kesilerek kimi karanlık güçlerce piyasaya sürülmeye çalışılan provakasyonlara çanak tutmaktadırlar. Bu unsurlar yangını söndüreceklerine bilerek benzin dökerek ortamı germektedirler.  Bu hem TC, İran hemde Kürd düşmanı gibi karanlık güçlere tepside sunulmuş büyük bir fırsattır. Bu puslu havada Kürdleri bir, birbirlerine düşürmek kaçınılmaz olacaktır.

Geçmiş tarihimizde Apocuların üslenmiş oldukları kötü rollerden dolayı, ben dönem, dönem bu türden makaleler yazıyorum.

Birlikte geçmişe kısa bir yolculuk edecek olursak, belki de benim kimi serzenişlerde hiçte haksız olmadığım görülecektir.

M. Karayılan’ın Mesud Barzani’ye Ağustos ortalarındaki ‘’ÇAĞRISI’’ bana hiçte içten gelmedi. Hani derlerya ‘’Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur’’. Tamda böyle birşey. Bu çağrının arkasında bir bit yeniğinin yattığı aşikar. Biz çağrı yaptık onlar karşılık vermediler o halde günah bizden gitti, gibi karşı demeçler bir, bir sıralanacaktır. Bence Apocuların efendileri Güneyi dahada zor duruma sokmak için yeni hesaplar vede planlar içerisine girmişlerdir. Son günlerde iki Peşmerge gücünün birleştirilme girişimleri, Kürdlerin sömürgeci güçlerine yeni planlar devreye sokmalarına neden olmuştur. Bundan hareketle sömürgeciler M. Karayılan’ı satranç oyununda hamle etmesini iştemişlerdir. Bu plan çerçevesinde önce Mesud Barzani’ye Çağrı yapılacak, ardında ciddi bir pravakasyonla Güney bir kaosa çekilecektir. Sonunda da ‘’biz çağrı yaptık, onlar bize saldırdılar’’ denilecektir.

1994 Apocu  Güney Kürdistan Ağustos atılımı hala akıllardadır. Bu atılımda Apocular hem İran, TC, Irak hem de Suriye ortak programı çerçevesinde hareket ederek bu kirli görevi üstlenmişlerdi. Bu atılıma bizzat İran havadan Helikopterlerle Apoculara destek sunmuştur. Osman Öcalan KDP ye esir düştüğünde bunu bizzat dile getirmiştir. Bu konuda ayrıca Saddamla yazılı protokollerini de ifşa etmiştir. O muhteşem atılımın sonucunda binlerce Kürd katledilmiştir.

Geçen yıl önemli bir stratejik (G.Kurdistan,İran) bölgede, Zap, Gara,Şengal, Avaşin, Bradost v.s gibi alanlarda Apocuların yaptıkları provakasyonlara karşılık KDP gıkını bile çıkarmamış sürekli ‘’biz kardeş kanının dökülmesini haram kıldık’’ diyerek sorumluluk vede ciddiyetlerini pratikleriyle ıspatlamışlar.   

Apocuların bırakalım Güneye desteklerini, Köstek olmamaları TC’ ye alan açmamaları önemlidir. Hafızalardadır bundan 5 yada 6 sene evvel ULUSAL KONGRE adı altında Apocuların insiyatifi ile Güney Kurdıstanda bir girişim gerçekleşmişti. Bu çalışmalarda Apocu cenah sayı olarak üstünlük elde etmek için kendilerine yakın KESK  gibi bir işçi sendikasını bile bu kongreye dahil etmek istemişlerdi. Sonrasında sonuç herkesçe malum. Sahi Apocuların KNK’ si ne güne duruyor. Zaten her kesimi temsil ettikleri bir kongreleri var vede kendileri pişirip, kendileride yiyorlar.

Destek değilseniz, bari köstek olmayın. Yaklaşık 23 yılı aşkındır Aponun talimatıyla Gerillalar ağırlıkta Kandil vede güney Kurdistan’da yerleştirildiler. Bugün g. Kurdistan’da yüzlerce köy Apocuların denetimi altındadır.  Sırf kardeş kanı dökülmesin diye KDP mağdur durumda kalan köylüleri başka bölgelere yerleştirmiştir. Bu kıyağı göremeyecek kadar körleşen Apocular bırakalım Güneye desteği habire provakatif söylem vede eylemleriyle hem TC’ ye alan açıyor hemde G. Kürdistan yönetiminin işini zorlaştırarak köstek oluyorlar. Bugüne kadar güney Kurdistan’da Apocuların dişe dokunur bir icreatını gören vede duyan oldu mu? Onların sayesinde  TC. Güneyde onlarca üst kurdu. Bu üstlere yönelik Apocuların şimdiye kadar dişe dokunur bir eylemleri olmamıştır. Apocular TC’ ye demokratik Cumhuriyet önererek kuzey Kurdistan’da eylemliliklerini sıfır düzeye çekmiş böylece onlara kıyak geçmişlerdir. Apocular Türkiye’de demokratik, Güneyde kaotik bir girdabın içerisinde  EFENDİLER’in politik hesap vede çıkarlarına göre manevra yapmaktadırlar. Hendek katliamından buyana Apocular Türkiye sınırları içerisinde dişe dokunur bir faaliyet içerisinde olmamışlardır. Kuzeyde durum bu iken, Güneyde TC’ye alan açmakta neyin nesi?

Güney Kürdistan tarafından Türkiyeye resmi düzeyde gerçekleştirilen her görüşmenin ardından, Apocular kendi yayınlarında hep provakatif demeçler vermişlerdir. Oysa kimse onların bölge devletleriyle İSTİHBARAT düzeyinde (Kasım Süleyman) gerçekleştirdikleri gizli vede kirli ilişkilerini sorgulamıyorlar.

Eski MİT vede şimdi TC dış işleri bakanı Hakan Fidan resmi görüşmeler için önce Irak ardında Güney Kurdistan’da açık temaslarda bulunmuştur. Bu görüşmelerde hem ticari, gaz, petrol,  hemde güvenlik konuları görüşülmüştür. Iraktaki diplomatik görüşmeleri bir tarafa bırakacak olursak, G. Kürdistan’da H.Fidan tarafında Kurdistan bölgesel yönetimiyle dolayısıyla Barzanilerle gerçekleştirilen buluşmada bir bit yeniği aramak zurnanın, zırtladığı noktadır. Aynı H. Fidan Kubat Talabani ilede buluşmuş, bu görüşmeye Apocu kalemşörlerin bir itirazları malasef yok. Barzaniler Apocuları  kızdırırcasına kameralara bakarak H. Fidan’a sarılmış vede sırıtmışlar. Apo geçmişte Yalçın Küçük, Mihri Belli vede Doğu Perinçek gibi karanlık unsurlara sarılıp, öperken sorun teşkil etmiyordu.  Yoksa buna dün, dündü, bugün bugündürmi, diyelim?

Sahi siz açık yada utangaç Apocular şu hususlara biraz itiraz edebiliyor musunuz?

Hasan Atılla Uğur ile Apo’nun İmranlı görüşmeleri hala hatırlardadır. Bu görüşmede Apo H.Attila Uğura korkunç bir teklifte bulunarak büyük bir iştahla Güney Kürdistan’ı  Türkmenlerle birlikte nasıl bitireceğini dile getirmiştir.

Yada

2000 yılında Apo’nun talimatıyla PKK ismi lav edilerek KONGA-Gel olmuş, Gerilaların ezici çoğunluğu Güneye nakt edilmişlerdir. 2004 geldiğinde derin Devlet Avukat Mahmut Şakar ve İrfan Dündar’ları devreye sokmuş, Kongra-Gel’e savaş kararı aldırtarak PKK ismini yeniden aktuelleştirmiştir. Bu Kongreye Mahmut Şakar Katırla değil, Derin Devletin Helikopteriyle Kandile götürülmüştir.

PKK iç infazlarıyla katledilen on binlerce Yurtseverlerin akıbetini sorgulayabiliyor musunuz?

Avrupada yurtsever Kürd harkatlerinin derneklerini kundaklama, Newroz gecelerini basma ve taraftarlarını katletme kimin hesabınaydı?

Hendekler?

Polis yada MİT’i kullanma (Mahir Kaynak), Yalçın Küçüğü sorguladınız mı?

Son yıllarda defteri dürülenler: Leyla Zana, dövülen Osman Baydemir, Selahattin Demirtaş’ı sorgulayabildiniz mi?.....

Sorunu bence Apocu cenah vede kalemşörleri kendilerinde arayıp, şapkalarını nihayet ortaya koyacaklarına, dışarda aramaları hedef şaşırtmak vede efendilerinin planlarını devreye sokmaktan başka birşey değildir.

Apocuların Kürdlere yapacakları en büyük iyilik, gölge etmemeleri kimlerin hesabına çalıştıklarını deklere etmeleridir.

Kurdistan Haberleri

Valilik yasakladı, kadınlar haykırdı: Jin jiyan azadî
Mesrur Barzani: Terör bitmedi, Uluslararası Koalisyon'a ihtiyacımız var
Hakan Fidan: Erbil ile Bağdat arasında boru hattı yakında açılabilir
Irak Cumhurbaşkanı: Türkiye'de Kürt meselesinin barışçıl çözümünü destekliyoruz
Reber Ahmed: Uluslararası koalisyonla ilişkilerimizi yeniden yapılandırmalıyız