Diyarbakır Dağkapı Meydanında 1925 yılında arkadaşları ile birlikte idam edilen Şeyh Said’in mezar yeri hala bilinmiyor. Diyarbakır Barosu ve ailesi girişimde bulundu.
Diyarbakır’da 1925’te idam edilen Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yeri hala bilinmiyor. Şeyh Said’in mezar yerinin açıklanması için yıllardır süren mücadele devam ediyor. Diyarbakır’da Şeyh Said Derneği ve Diyarbakır Barosu, Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanması için yapılan idari başvuruya ilişkin açıklama yaptı.
Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanması konusunda başlattıkları sürçle ilgili bilgi veren Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, ilk girişimin 2019 yılında yapıldığını söyledi.
Bu süreci Diyarbakır Barosu, Şeyh Said ailesi, Şeyh Said Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği ile birlikte bu süreci yürüttüklerini ifade eden Eren, “Yaklaşık 3-4 ay önce Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin tespiti için hukuki süreci başlatma konusunda bir ortaklaşma ve çalışma yapma kararı aldık. Pazartesi günü yapmış olduğumuz son toplantı da çerçeveyi belirledik. Bu gün itibariyle hem Şeyh Said’in aile bireyleri, Şeyh Said Derneği ve Diyarbakır Barosu olarak bizler kanunun bize vermiş olduğu yetki çerçevesinde İçişleri Bakanlığına bir başvuru yapacağız” dedi.
YÜZLEŞMEYE MEZAR YERLERİNİN AÇIKLANMASI İLE BAŞLAYIN ÇAĞRISI
İçişleri Bakanlığına yapacakları başvuruda taleplerine ilişkin de bilgi veren Eren, şöyle devam etti:
“Neredeyse 100 yıl oldu, hala Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerleri aileleri tarafından bilinmiyor. Biz bunun bilinçli bir şekilde yıllardır saklandığını, maalesef ailelere o dönemde idam kararlarıyla ailelere, Kürtlere yaşatılan zulmün hala devam ettiğine inanmaktayız. Türkiye’de zaman zaman geçmişle hesaplaşma, yüzleşme konusunda siyasal aktörlerin, parti liderlerinin söylemleri oluyor. Madem geçmişle yüzleşiyoruz. 100 yıllık Kürtlere yönelik bu ülkede sürdürülen bu acı tablonun ilk yüzleşilmesi gereken olaylardan birisinin Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanmasını talep ediyoruz."
İÇİŞLERİ BAKNALIĞI SORUMLULUK ALANINDA
Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanması konusunda neden İçişleri Bakanlığının muhatap olduğu konusuna da açıklık getiren Eren, özellikle 1925’te olan idari teşkilat yapısı ile günümüzdeki idari teşkilat yapısındaki değişime dikkat çekti.
“Bu gün yaptığımız hukuki değerlendirmelere göre bizim muhat tabımız İçişleri Bakanlığıdır” diyen Eren, “Geçmişteki kurumların bu günkü işleyiş, yetkilerini devretmiş olduğu alan İçişleri Bakanlığının sorumluluk alanındaki kurumlardır. Bir mahkeme kararıyla idam edilen kişilerin devletin bilebileceği bir yere defnedildiği konusunda hiçbir şüphemiz yok. Çünkü söz konusu naaşlar ailelere teslim edilmedi. Bir şekilde defnedildikleri yer herkesten saklandı, gizlendi” ifadelerini kullandı.
CEVAP VERİLMEZSE YARGIYA GİDİLECEK
İçişleri Bakanlığına verecekleri dilekçelerinde bilgi ve belgelerin nerelerden temin edileceği hususunda kurumları belirlediklerini ifade eden Eren, olumsuz cevap verilmesi durumunda nasıl bir yol izleyeceklerine ilişkin şunları söyledi:
“Umarım, devlet arşivlerinde var olduğundan ismimiz gibi emin olduğumuz bu bilginin bize verilir. Bizlere bir ay içerisinde cevap verilmezse talebimizin reddedildiği sonucu çıkar. Bizler bu defa yargı makamları nezdinde bu işleme karşı dava açacağız. Peki hukuki dayanağımız ne?
Türkiye’nin de taraf olduğu birçok uluslararası sözleşme ve anlaşmaya göre hakikatleri bilme hakkımız var. Ailenin kendi naaşını teslim alma hakkı var. İnsancıl hukuk bunu gerektiriyor. Bu çerçevede biz bu süreci, aile ve Şeyh Sait Derneği ile yürüteceğiz. Bu gün ilk adımı bizler attık. Bunu çok iyi biliyoruz. Birçok sivil toplum örgütü ve birçok kişi bu davanın takipçisi olacak. Bu konuda gelen destekleri de kabul edeceğimizi belirtmek isterim.”
FIRAT: MECLİSE BAŞVURUDA BULUNULDU AMA GERİ DÖNÜŞ OLMADI
Şeyh Said’in aile bireyi ve Şeyh Said Derneği Başkanı Kasım Fırat, ailenin istemesine rağmen cenazelerin aileye teslim edilmediğini söyledi. Bu girişimin tüm Kürt toplumu için çok önemli olduğunu belirten Fırat, “Biz bugün cenazemizi almak için bu toplantıyı gerçekleştiriyoruz. Şeyh Said’i zorla, zulümle ve hukukun olmadığı bir şekilde idam ettiler. O günden bu güne kadar cenazemizi bize teslim etmediler. Her ne kadar 2009 yılında kardeşim meclisten cenazenin alınması için başvuru ve talepte bulunsa da maalesef bir geri dönüş yapılmadı” dedi.
“ŞEH SAİD’İN VASİYETİNİ YERİNE GETİRMEK İSTİYORUZ”
Bu gün aynı zamanda Şeyh Sait’in vasiyetini de yerine getirmek istediklerini ifade eden Fırat şunları söyledi:
“Vasiyeti budur: Süreyya Evren’e şöyle diyor: ‘Benim biraz param, bir tespihim ve bir Kur’an’ım var. Bunları benim varisime teslim edin. Çocuklarım cenazemi alsın ve türbemi yapsınlar’ diyor. Bizler bunu talep ediyoruz. Bu önemli bir gündür. Şeyh Said sadece bizim hukukumuz değil bütün Kürtlerin, Müslümanların, müminlerin hukukudur.
2019 yılında bir teşebbüs gerçekleştirdik ama bildiğiniz gibi salgın hastalık çıktı, biraz duraksadık ama bugün başlıyoruz. Sonuna kadar devam edeceğiz. Biz cenazemizi talep ediyoruz. Bunlar helalleşmenin hesabını yapıyorlar. Yeni adım atalım diyorlar. Eğer cumhuriyet temsilcileri bizden helallik isteyip el uzatmak istiyorsa, biz adil bir şekilde hesaplaşmaya ve helalleşmeye hazırız. Cenazemizi alalım herkesin hakkına ve hukukuna sahip çıkalım.”