Son bir hafta içerisinde Almanyada koalisyon görüşmelerinin dışında, bizler açısında önemli bir gelişme daha yaşandı. Almanya basınına konu olan gelişme sıradan ve rutin bir durum olmadığı için önemliydi. Yıllardır gerici, ırkçı İran İslam rejimi gencecik hatta reşid yaşta olmayanları bile hiçbir etik kural tanımadan, vijdansızca sokaklarda basın karşısında, halkın gözlerinin önünde, vinç ve darağaçlarında sallandırarak idam etti ve halada etmeye devam ediyor. Bu durum İran rejimince rutin bir hal alırken, tüm ortadoğu ve dünya devletleri vinçlerde sallanan gencecik bedenleri umursamadı, yaptırımlardada bulunmadı. Çağdışı İran rejimine karşı uluslararası arenada ciddi önlemler alınmadığı müddetçede, sallanan gencecik bedenlere yenileri eklenecektir. Hüseyin Xizri isimli Kürd gencinin idam sephasında cellatlarına ve kameralara gülüşü hala akıllardadır. Bu resim karesi beni oldukça etkiledi. Bundan dolayıda bu satırları yazmada zorlandığımı ve boğazımın düğümlendiğini itiraf etmek isterim.
Ben köyümüzde daha 10 yaşımdayken Hüseyin İnan, Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan`ların idam edildiklerini köy halkının üzüntülerle anlatım ve kimi yırtık gazete sütünlarını karıştırırlarken tanık oldum. Hüseyin İnan bizim köydendi ve Kayseri Sarızdandı. Bölgemizinde üniversite okumak için Ankara ODTÜ`ye giden ilk genciydi.
O dönemler ünüversite okumak, kimi maddi imkan ve toplumun değer yargılarından dolayı imkansız gibiydi. Hüseyin İnan Ankarada devrimci mücadeleyle tanışırken bizlerde sarızda H. İnanın kardeşleri İrfan, Kamil ile birlikte yazları balık tutar, futbol oynardık. Rahmetli yengem Hüseyin İnanlara yataklık etmekle kalmamış aynı zamanda THKO`yu maddi, manevi desteklemiş ve bu haraketin önemli destekçilerinden birisi olmuştu. Yengem bu ilişkiler ve Hüseyin İnanların örnek çalışma ve çabalarından dolayı kısa zamanda okuma, yazmayı çözmüştü.
Benim Ankara yıllarında hafta sonları en severek gittiğim yerlerden biri Yengemlerdi. Yengemler meşhur Ankara Tuzluçayıra yakın Abidinpaşada otururlardı. Dayım hafta içi çok yoğun bir şekilde çalışır ve arabasıyla dükkanlara servise çıkardı. Bende, dayı oğulları ile birlikte tatillerde dayıma destek için servislere çıkarakdık.
Rahmetli yengem ilkokul, orta ve Liseyi dışarıda okuyarak bitirdi. Elinde roman ve gazete hiç eksik olmazdı. Sürekli bizleri Çin, Küba ve Vietnamdaki devrim ve gelişmelerden haberdar ederdi. Rahmetli Abim Ali`de THKO hareketinin destekçilerindendi. Türkiye Devriminin Yolu adlı kırmızı küçük kitapçık Hüseyin İnan tarafında tahlil edilerek yazılmıştı. Bizler üç kardeş Ankara Dikmende bekar evde kalıyor, yanlız yaşıyorduk. Gelen ve gidenimiz çok olurdu. THKO hareketinin kimi üye ve taraftarları aylarca bizde kalır ve sık, sık tartışırlardı. Bu hareketin en önemli isimlerinden biride Elbistanlı rahmetli Cumaaliydi. Cuamaali uzun boylu, omuzlara doğru kamburlaşmış ve Yavuz Sultan Selim burunlu biriydi. Biz onu hep sırtı kalorüfere dayalı yer minderinde okumuş halde görürdük. Gel zaman, git zaman Cumaali Nurhaklarda 12 Eylül sonrası bir mağarada infaz edildi ve Türkiye Devriminin Yolu gurubuda bu vesileyle çökertildi....
Gelelim konumuza. Almanya Hannover kenti hafta başında önemli gelişmelere neden oldu. Almanya Yeşiller Partisi Milletvekili Volker Beck İran’da gencecik bedenlerin vinç ve darağaçlarında sallanmasının baş aktörü olan Mahmud Haşimi Şahidi (Mahmoud Hashimi Shahoudi) infaz Hakiminine karşı suç duyurusunda bulundu. M. Haşimi Şahidi İrandaki kitle gösterileri döneminde kısa bir süre önce Hannovere tedavi olmak için gelmişti. 69 yaşındaki İnfaz Hakimi M. Haşim Şahidi Almanya’nın Hannover kentinde 5 Yıldızlı bir hastanede beyin tümöründan dolayı tedavi görmekteydi. İdam fermanlarının baş sorumlusu M. H. Şahidi’nin Hannover kenkinde tedavi edildiğini tesbit eden Almanya Yeşiller Partisi Milletvekili Volker Beck, bu şahsa karşı suç duyurusunda bulunarak, tutuklanmasını talep etti. Bu önemli gelişmenin basına yansımasından sonra kimi önemli şahsiyetler, idam edilenlerinin yakınları ve Almanya Kürt Cemeati M. Haşimi Şadi’nin tutuklanması için Almanya makamları nezdinde suç duyurusunda bulundular.
İdam mangasının baş sorumlu olan şahsa ve İran rejimine karşı Almanyanın değişik şehirlerinde kitle etkinlikleri gerşekleştirildi. Bu durum karşısında paniğe kapılan çağdışı İran İslam rejimi 11 ocak tarihinde M. Haşimi Şahidiyi Hamburg kenti üzerinden İrana kaçırdı. Bu duruma karşı basın açıklamaları yapan Volker Beck ve Almanya Kürt Cemeati ikinci başkanı M. Tanrıverdi gelişmeleri Almanya için utanç verici olarak değerlendirdiler. Birdaha görüldükü İnsan hakları ve değerleri bu gelişmeler karşısında ayaklar altına alınmış, ekonomik, politik ve diplomatik ilişkiler her iki ülke Almanya-İran için belirleyici olmuştur.
1980lerin başında Humeyni idam ettikleri İran Kominist Partisi (TUDEH) taraftarları için kimi itirazlara karşı şu satırları düşmüştü “ İdam edilenleri sakın merak etmeyin, cezaları varsa çekmişlerdir, yoksada zaten cennete gidecekler“.
M Haşimi Şahidi gibi kişilerin defteri bu dünyada dürülmeli, öbür tarafa havale edilmemelidir. Bundan dolayıda bugünün işini yarına ve başka yerlere havale etmeden, madem “Cennete gidecekler“ bizlerde onlara kulak vermeli VAAT ve ARZU‘larını biran önce yerine getirmeliyiz. Nede olsa büyük sözü Önemlidir.