İHD Genel Merkezi’nin Konda Araştırma Şirketi’ne hazırlattığı ‘Hapishaneler ve Mahpuslar Algı Araştırması’ raporunu açıkladı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) 68 il ve 383 ilçede, 3 bin 285 katılımcıyla Konda Araştırma Şirketi’nin cezaevlerinde ilişkin yaptığı araştırmanın sonuçlarını açıkladı. İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, genel merkezde açıkladığı raporda, İnanç seviyesi ve muhafazakârlık arttıkça adalet sistemine duyulan güvenin arttığını, modernlerin sadece yüzde 14’ü adalet sistemine güven duyduğunu belirtirken bu oran Geleneksel Muhafazakârlarda yüzde 30, Dindar Muhafazakârlarda ise yüzde 53 olduğunu söyledi.
On başlık altında açıklanan raporda, toplumun ceza infaz sistemiyle teması, cinsiyete, etnik kültürel ayrıma göre birçok konu ele alındı. Raporda ele alınan başlıklar şu şekilde:
TOPLUMUN CEZA İNFAZ SİSTEMİYLE TEMASI
Raporda hapishaneler ve ceza infaz sistemine dair görüşü etkileyen ilk unsur da yine temas olduğunu ve bu gerekçeyle araştırmaya katılan kişilerin doğrudan ceza infaz sistemine teması ve bununla birlikte herhangi bir yakınının teması olup olmadığını soruldu. Araştırmaya katılanların yüzde 1,8’i doğrudan kendisinin gözaltına alındığını, yüzde 1,2’si tutuklandığını, yine yüzde 1,2’si ise denetimli serbestliği olduğunu belirtildi.
CİNSİYETLERE GÖRE CEZA İNFAZ SİSTEMİYLE TEMAS
Cinsiyetlere göre suçla ve ceza infaz sistemiyle temasa bakıldığında ise raporda, erkeklerin gözaltına alınma, tutuklanma ve denetimli serbestlik durumlarını kadınlara göre daha fazla yaşadığını dikkat çekti. Daha önce gözaltına alınanların yüzde 81’i, tutuklananların yüzde 69’u, denetimli serbestlik yaşayanların ise yüzde 77’si erkek. Ceza infaz sistemiyle teması en çok etkileyen demografik unsurun cinsiyet olduğunu belirtti.
ETNİK KÖKENLERE GÖRE CEZA İNFAZ SİSTEMİYLE TEMAS
Raporda, etnik kökenlere göre ceza infaz sisteminde ise gözaltına alınanların yüzde 58’ini Türkler, yüzde 35’ini Kürtler, yüzde 7’sini ise Arap, Zaza ve diğer etnik kökenler oluşturuyor. Tutuklananların etnik kökenlerine bakıldığında ise yüzde 47’sini Türklerin yüzde 39’unu Kürtlerin oluşturduğunu ve Kürtlerin, Türkiye nüfusunun yüzde 17’sini oluşturduğunu göz önüne aldığımızda daha önce gözaltına alınanların yüzde 35’ini, tutuklananların ise yüzde 39’unu Kürtlerin oluşturması yüksek bir oran olarak dikkat çekiyor.
EĞİTİM DURUMLARINA GÖRE CEZA İNFAZ SİSTEMİYLE TEMAS
Raporda, eğitim durumları da gözaltına alınma, tutuklanma ve denetimli serbestlik yaşama gibi durumları etkileyen demografik faktörlerden biri olduğu belirtildi. Gözaltına alınma ve denetimli serbestlik durumlarını yaşayanların yarısının lise eğitim seviyesinde olduğunu belirtilirken, “Türkiye’de her 3 kişiden 1’i lise eğitim seviyesine sahipken, bahsedilen bu iki durumda kalan her 2 kişiden 1’inin lise eğitim seviyesinde olması dikkat çekiyor. Tutuklananların yüzde 54’ü lise altı eğitim seviyesine sahipken yüzde 31’i lise, yüzde 15’i ise üniversite mezunu” bilgisine yer verildi.
TÜRKİYE’DE ADALET SİSTEMİNE GÜVEN
Türkiye’de insanların düşünceleri nedeniyle hapishanelere konulup konulmadığı ve Türkiye’de son yıllarda daha çok insanın hapse konulup konulmadığı sorusuna ise, daha önce yakını tutuklanan kişilerin yakını tutuklanmayan kişilere göre, adalet sistemine daha az güvendiği belirtildi. Yakını tutuklananların yüzde 76’sı adalet sistemine güvenmezken, yakının başına böyle bir olay gelmeyenlerin yüzde 68’i adalet sistemine güvenmiyor.
Raporda, seviyesi ve muhafazakârlık arttıkça adalet sistemine duyulan güvenin de arttığını belirtilirken, modernlerin sadece yüzde 14’ü adalet sistemine güven duyduğunu belirtirken bu oran Geleneksel Muhafazakârlarda yüzde 30, Dindar Muhafazakârlarda ise yüzde 53. Dindarlık seviyesine göre incelediğimizde ise dinin tüm gereklerini yerine getirenlerin arasında adalet sistemine güvenenlerin oranı yüzde 55 iken ateistler arasında bu oran sadece yüzde 4.
CEZAEVLERİNDE ÇIPLAK ARAMA
Raporda ayrıca mevcut iktidarın partisine mensup olmayıp, muhalif siyasi partilerde yer alan milletvekillerinin de gündeme getirmesiyle konuşulan ve gündelik yaşamda da kendine yer bulan “Hapishanelerde çıplak arama uygulaması ve kötü muamele” başlığı da yer aldı. Bu başlıkta yanıtlanması istenen sorulara yüksek oranda yanıt verildiğini belirtilerek, çıplak arama ve işkence söz konusu olduğunda hapishane koşullarından çok fazla haberdar olmadıklarını veya bu konularda yorum yapmaktan çekindiklerini belirtildi. Ankete göre toplumun yüzde 26’sı hapishanelerde çıplak arama uygulamasının yapıldığını düşünürken, yüzde 21’i ise böyle bir durum olmadığını düşünüyor. Bu konuda görüş bildirmeyenler ise toplumun yüzde 42’sini oluşturuyor.
CEZAEVLERİNDE İŞKENCE
İşkence konusundaki görüşlere bakıldığında toplumdaki her 3 kişiden 1’inin bu soruya cevap vermediği belirtilirken, toplumun yüzde 28’i hapishanede kalanların işkenceye maruz kaldığı konusuna katılmadığını söylüyor, yüzde 22’si ise hapishanelerde kalanların işkenceye maruz kaldığını düşünüyor.
CEZAEVLERİNDE HAKSIZLIĞA UĞRAYAN GRUPLAR
Türkiye’deki adalet sisteminin tüm yurttaşlara eşit bir şekilde uygulanıp uygulanmadığına dair sorulara ise katılımcılar, Toplum genelinde en fazla haksızlığa uğradığı düşünülen grupların sırasıyla kadınlar, gazeteciler, siyasi muhalifler, Kürtler ve Aleviler oluşturuyor. Toplumun yüzde 42’si Türkiye’de en çok haksızlığa uğrayan grup olarak “kadınlar”ı işaret ediyor. Kadınların ardından yüzde 35 ile “gazeteciler”, yüzde 33 ile ise “siyasi muhalifler” geliyor. Katılımcıların en az haksızlığa uğradıklarını düşündükleri gruplar yüzde 9 oranıyla “Sünniler” oluşturuyor.
Kadınların haksızlığa uğrayıp uğramadığı konusundaki yaklaşımlar cinsiyetlere ve çalışma durumlarına göre farklılık gösteriyor. Kadınların yüzde 49’u kadınların haksızlığa uğradığını düşünürken erkekler arasında bu görüşe sahip olanların oranı yüzde 35. Bu konu meslek kümelerine göre incelendiğinde emeklilerin yüzde 33’ünün, işçi, esnaf ve çiftçilerin yüzde 38’inin, ev kadınlarının yüzde 41’inin, beyaz yaka çalışanların yüzde 46’sının, işsizlerin yüzde 51’inin, öğrencilerin ise yüzde 52’sinin kadınların haksızlığa uğradığını düşünüyor.