Serkan Alansalan/gazeteduvar.com.tr
TBMM İnsan Hakları Komisyonu Ermenistan-Azerbaycan çatışmasına ilişkin rapor hazırladı. Ermenistan’ın savaş suçu işlediği, yöneticilerinin yargılanması gerektiği savunulan rapora CHP ve HDP şerh düştü
BMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan "Ermenistan’ın Azerbaycan’a Saldırması ile Başlayan Gerilim ve Çatışma Sürecinde Yaşanan Hak İhlalleri ve Türkiye’deki Ermeni Vatandaşlarımızın Durumu Alt Komisyonu"nun beş aylık çalışmasının ardından hazırladığı rapor tamamlandı ve komisyonda kabul edildi.
Çatışma bölgesinde incelemelerde bulunan, Türkiye’deki Ermenilerin temsil ettiği kurum ve kuruluşların temsilcileriyle görüşmeler gerçekleştiren alt komisyonun raporunda çatışmaların sorumlusu olarak Ermenistan gösterildi ve Ermenistan yöneticilerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanması gerektiği savunuldu.
‘ÇATIŞMAYI AZERBAYCAN BAŞLATSA DAHİ MEŞRU MÜDAAFA KAPSAMINDA BİR EYLEM’
Azerbaycan ve Ermenistan arasında 27 Eylül 2020’de başlayan ve 44 gün süren çatışmaların "kim tarafından başlatıldığı" tartışmasının hukuken yerinde olmadığı belirtilen raporda, çatışmaların Azerbaycan tarafından başlatılmış olması halinde bile bu durumun “meşru müdafaa” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ifade edildi. Raporda “Bu da Azerbaycan’ın eylemlerinin yasal bir savunma eylemi olduğu ve bir saldırı suçu olarak değerlendirilemeyeceği sonucunu doğurmaktadır. Kaldı ki, Ermenistan’ın bir bütün olarak Karabağ’da gerçekleştirdiği eylemler yasal olmayan saldırı eylemleri niteliğindedir” denildi.
RAPORDA ERMENİSTAN’IN ‘SAVAŞ SUÇU İŞLEDİĞİ’ BELİRTİLDİ
Karabağ’daki çatışmalarda Ermenistan’ın eylemlerini “sivillere ve sivil yerleşim yerlerine gerçekleştirdiği saldırılar” olarak adlandıran komisyon, Ermenistan’ın “savaş suçu” işlediğini iddia etti. Çatışma sürecinde Azerbaycan’ın Ermenistan’ı “ağır bir askeri yenilgiye uğrattığı” savunulan raporda, Ermenistan’ın savaş sürecinde sivil yerleşim yerlerini “özellikle hedef aldığı” belirtilerek şu değerlendirmeler yapıldı:
“Bu savaş boyunca Ermenistan, sivil yerleşim yerlerini özellikle hedef almıştır. Korku ve yıldırma yolu ile Azerbaycan halkının direniş iradesi kırılmaya çalışılmıştır. Çocuk ve kadınların da aralarında bulunduğu 94 sivil, gündüz saldırıları ile hedef alınarak şehit edilmiştir. Evler, hastaneler, kabristanlar, okullar, ekonomik tesisler kasti olarak hedef alınmış ve tahrip edilmiştir. Misket bombası gibi hedef gözetmeyen yasak silahların kullanıldığı tespit edilmiştir. Terter’de, 1. Karabağ Savaşından kaçmak zorunda kalan siviller için yapılan 16 blokluk yerleşim sitesi özel olarak defalarca saldırıya uğramış, can ve mal kaybına yol açılmıştır. Gence şehrindeki sivil yerleşim yerleri iki defa balistik füze saldırısına uğramıştır. Keza Berde şehri de çeşitli defalar füze saldırısına uğramış ve sivil can ve mal kaybı yaşanmıştır.”
KOMİSYON RAPORUNDA ERMENİ YÖNETİCİLERİN YARGILANMASI TALEP EDİLDİ
Ermenistan’ın savaşa katılması kararını alan sivil ve asker yöneticilerinin “savaş suçları” nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanması ve yol açtıkları zararların tazmin edilmesi gerektiği savunulan raporun sonuç ve değerlendirme bölümünde, “Birleşmiş Milletler, işlenen savaş suçlarının ve diğer insan hakları ihlallerinin tespit edilmesi ve sonrasında BM Güvenlik Konseyinin harekete geçirilmesi için ivedilikle bir özel raportör atamalı, aynı şekilde Avrupa Konseyi de bu hususu gündemleştirmelidir” ifadelerine yer verildi.
‘TÜRKİYE’DEKİ ERMENİ CEMAATİNE YÖNELİK SALDIRI OLMADI’
Ermenistan ve Azerbaycan arasında yaşanan gerilim ve çatışma ortamının Türkiye’deki Ermeni cemaatini psikolojik olarak gerilim ve kaygı içine soktuğu belirtilen raporda, “Ermeni toplumuna karşı hiçbir fiziki saldırının olmayışı ve Hükümetin Ermeni toplumunu korumaya dönük olarak aldığı tedbirler, cemaat kanaat sözcüleri tarafından memnuniyetle belirtilmiştir” denildi.
İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü’nün komisyona gönderdiği yanıta atıf yapılan raporda, “27 Eylül-10 Kasım 2020 tarihleri arasında vuku bulan Ermenistan-Azerbaycan Savaşı sebebiyle, ‘Ülkemizde yaşayan Ermeni Cemaatine yönelik saldırı ya da cemaati gerilime sokacak eylem/etkinlik, kişilere ve ibadethanelere saldırı-zarar verme şeklinde bir olay meydana gelmemiş, nefret söylemi içeren herhangi bir paylaşım tespit edilmemiştir.’ Özellikle, İstanbul’da Ermeni cemaatinin yoğun olarak yaşadığı tüm yerlerde 24 saat esasına göre güvenlik tedbirleri arttırılarak sürdürülmüş, herhangi bir olumsuz gelişme tespit edilmemiştir” ifadeleri kullanıldı.
Raporun sonuç bölümünde, medyada Ermeni toplumuna dönük olarak kullanılan yoğun nefret ve şiddet dilinin, cemaat mensuplarında ciddi bir rahatsızlık doğurduğu ifade edildi. Ermenilere yönelik nefret ve şiddet söylemlerini önlemek için mevzuatların yeterli olduğu fakat daha fazla titizlik ve hassasiyet gösterilmesi gerektiği savunulan raporda, “RTÜK denetimlerinde, klasik medyada Ermeni toplumuna dönük nefret söylemine rastlanmadığı görülmektedir. Bu memnuniyet verici bir durumdur” denildi.
‘AZERBAYCAN HALKININ YARALARI SARILMALI’
Komisyonun CHP’li üyeleri İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve Ankara Milletvekili Servet Ünsal hazırlanan rapora ilişkin muhalefet şerhi hazırladı. Şerhlerinde, Gence, Berde ve Terter gibi kentlerde yapılan incelemelerde, sivil yerleşim yerlerine yönelik ağır tahribatı gözlemlediklerini belirten komisyonun CHP’li üyeleri, “Öncelikle dost ve kardeş Azerbaycan halkının yaralarının sarılmalıdır. Kafkasya artık savaşlarla, kan ve gözyaşıyla değil, barış ve işbirliğiyle anılmalıdır. Kafkasya’daki çocukların savaştan, çatışmadan uzakta, çocukluklarını yaşayarak sağlıklı bir ortamda büyümesi hepimizin temennisidir” dedi.
Azerbaycan ile Ermenistan devleti arasındaki çatışmalar nedeniyle Türkiye’deki Ermenilerin rahatsız edilmesi ve hedef alınmasını kabul edilemez olarak niteleyen Tanal ve Ünsal şerhlerinde şu ifadelere yer verdi: “İstanbul’da Türkiye’deki Ermeni vatandaşlarımızın durumuna dair çalışma ziyareti kapsamında misafir olunan Türkiye Ermenileri Patrikliği’nde, Türkiye Ermenileri Derneği’nde, ilgili kurumlar ve STK’larda, bazı medya organlarındaki ve sosyal medya platformlarındaki ayrıştırıcı, ötekileştirici dilden, nefret söyleminden yakınılmıştır. Ziyaret edilen Ermeni kanaat önderleri, aydınlar, iş insanları, ve gazeteciler, Azerbaycan ve Ermenistan arasında Yukarı Karabağ eksenli patlak veren hadiselerde, münferit de olsa kimi şahıs ve grupların kurum önlerine kadar gelerek provokatif davranışlarda bulunmasının kendilerini son derece üzdüğünü dile getirmiştir. “
HDP’Lİ KURTULAN: RAPOR ERMENİSTAN’I ZİYARET ETMEDEN HAZIRLANDI
Komisyonun HDP’li üyesi Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan da rapora muhalefet şerhi düştü. Komisyonun hazırladığı raporda yer alan “Karabağ Savaşı’nda İnsancıl Hukuk ve Suçluların Yargılanması” başlığı altında tek taraflı davranılıp sadece Azerbaycanlı sivillere yönelik saldırılardan bahsedildiğini belirten Kurtulan, şunları söyledi: “Azerbaycan Cumhuriyeti yetkililerinin Ermenistan’ın sivillere yönelik suç işlediği iddialarına karşılık, Ermenistan Cumhuriyeti yetkilileri de aynı suçlamaları Azerbaycan’a yöneltmektedir. Bu bağlamda komisyon raporu, Ermenistan tarafındaki tanıklıkları dinlemeden, Ermenistan’a da bir ziyaret gerçekleştirmeden, savaş bölgesinde bulunan Ermeni sivil bölgelerini yerinde incelemeden hazırlanmıştır. Oysa ki uluslararası basına yansıyan görüntülerde, Ermeni kültür varlıklarına, kiliselere de zarar verilmiş, kimi hastane ve sivil yerleşim bölgeleri bombalanmış, sivil ölümler ve yaralanmalar yaşanmış ve savaş hukuku ihlalleri gerçekleşmiştir.“
Savaş ve çatışma ortamlarında sivillere yönelik saldırıları ve katliamları kabul edilemez olarak niteleyen Kurtulan şerhinde, “Uluslararası hukukta ve Birleşmiş Milletler kararlarında Dağlık Karabağ’daki işgal durumunun sona erdirilmesi gerektiği açıkça ifade edilmiştir. Sorun bunun nasıl gerçekleştirileceğidir. HDP olarak politik tutumumuz, bu tür bölgesel gerilimlerin savaş yerine, ölümler olmadan ve kan dökülmeden diplomasi ve müzakereler yoluyla sona erdirilmesidir” dedi.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmalar sürecinde Türkiye’deki Ermenilere yönelik nefret söylemi ve eylemlerinin yaşandığını belirten Kurtulan, “Ermenilerin yoğun olarak yaşadıkları kimi yerlerde yapılan sokak gösterileri, kitle iletişim araçlarında ve sosyal medyada karşılaşılan nefret söylemleri soruşturulmamış ve cezasız kalmıştır” ifadelerini kullandı ve raporun gerçekleri tam olarak yansıtmadığını, yetersiz olduğunu, eksik ve yanlış sonuçlar ürettiğini söyledi.