Ellen Phiddian
Araştırmacılar, kuralları çiğnemenin ve bunlara uymanın barındırdığı karmaşık durumları incelediler. Yapılan anketler birçok sürpriz sonucu açığa çıkardı.
Avustralyalı ve Kanadalı araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen bir araştırma, Covid-19’la ilgili kısıtlamalara ya da tavsiyelere uymayan insanların ortak psikolojik özellikleri olduğunu ortaya çıkardı. Bu, ziyadesiyle çeşitli bir grup olsa da genel olarak Covid tedbirlerine uyum göstermeyen kişilerin iş birliği yapma ve düşünceli olma ihtimali daha düşük ve yeni bilgiler edinmeye daha az istekliler; buna karşın, daha dışa dönük bir yapıya sahipler. Bunun yanı sıra, bu kişilerin erkek olma ihtimalleri daha yüksek ve haberleri resmi kaynaklardan takip etme olasılıkları daha düşük görünüyor.
BAŞLANGIÇTA UYUM ORANI ÇOK YÜKSEKTİ
PLOS One adlı dergide yayınlanan araştırma, Nisan ve Mayıs 2020’de Avustralya, Kanada, İngiltere ve ABD’de 1575 kişiyi kapsayan çevrimiçi bir anketin sonuçlarını analiz etti. Katılımcıların her biri, Covid’le ilgili tutum ve inançlarının yanı sıra kişilik, bilişsel yetenek ve demografik bilgilerle ilgili soruları cevaplamak için 30 ilâ 40 dakikalarını ayırdı. Araştırmanın başyazarı ve Sydney Üniversitesi’nde psikoloji alanında araştırmacı olan Doçent Sabina Kleitman, “İnsanların, tavsiye edilmemesine rağmen arkadaşlarını ya da ailelerini ziyaret etmek gibi planlar hakkında açıkça konuştuklarını görmek çok ilginçti” diyor.
Genel bağlamda, katılımcıların yaklaşık yüzde 90’ı var olan Covid tedbirlerine uyuyor. Sonuçlar, ABD vatandaşları arasında yüzde 82, Avustralya’da yüzde 88 ve hem Kanada hem de İngiltere’de yüzde 94 uyum oranıyla, bir ülkeden diğerine çok az değişlik gösteriyor. Kleitman, “O dönem için fazlasıyla dikkat çekici bir tutarlılıktı” ifadelerini kullanıyor: “Şu anda tamamen değişmiş olabilir zira durum salgının ilk dalgasında böyleydi ve toplumlar [COVID tedbirleri bağlamında] birbiriyle çok benzer haldeydi. Artık çılgıncasına ayrışmış durumdalar.”
UYUMSUZLAR ORTA YAŞ GRUBUNA DAHİL KETUM İNSANLAR
Araştırmacılar, elde ettikleri sonuçları Covid karşısındaki tutumlara ve uyum gösterme/göstermeme davranışına göre gruplara ayırdılar. Kleitman, “[Tedbirlerle] uyumlu davranmayanların en genç insanlar olmadıklarını görmek, bizim için bir sürprizdi” diyor. En az uyum gösteren grubun yaş ortalaması 29.1’di ve örneklemde geniş bir çeşitlenme mevcuttu. Bilişsel açıdan uyumlu olan insanlara benziyorlardı; buna karşın daha ziyade kendileriyle ilgilenmek ve yeni bilgilere daha az açık olmak da dahil olmak üzere, birkaç kişilik farklılığı görülüyordu.
Kleitman, “Çalışmada kullandığımız güncel zekâ ve karar verme ölçümlerinde, gruplar arasında herhangi bir fark tespit edemedik fakat kişiliğin yeni deneyimlere açıklık boyutu gibi zekâ hususunda farklılıklar bulduk” diyor. Uyumlu olmayan kişiler Covid hakkında daha az kaygılıydılar ama genel olarak daha az endişeli değillerdi; Covid dışında kalan sorunlar hakkında uyumlu katılımcılar kadar endişeli olma ihtimalleri daha yüksekti.
Kleitman, şöyle konuşuyor: “[Bu durumda] nevrotikliğin de bir rol oynayabileceğini düşündük. Genel korkulara ve kaygılara daha yatkın olan insanların uyum meselesini yönlendirebileceğini düşünüyorduk. Buna karşın, çalışmamızda buna rastlamadık. Bunun yerine, bu iki grubu birbirinden ayıran şey yalnızca Covid hakkındaki endişeleriydi.”
DOĞRU MESAJLAR DOĞRU KANALLARDAN ULAŞTIRILMALI
Kleitman, Nisan 2020 ile günümüz arasında pek çok şey yaşanmış olmasına rağmen, araştırmanın özellikle de Delta salgınını denetim altında tutmayı hedefleyen Sydney’de bu günlerde yürürlükte olan sıkı kurallar söz konusuyken, Covid tedbirleri hakkında verilen mesajlar bağlamında potansiyel etkileri olduğunu ifade ediyor. “Şu anda güzel bir mesajımız var: Hep birlikteyiz!” diyor: “Kesinlikle doğru olsa da bu mesaj, kendi çıkarını her şeyin önünde tutan uyumsuz bir gruba mı ulaşıyor? Ben böyle olduğunu düşünmüyorum.”
Uyumlu olmayanların bilgi edinmek için resmi kaynakları ve geleneksel medyayı kullanma ihtimalleri daha düşük ve bu yüzden Kleitman, [doğru] haberleri yaymak için başka yöntemlerin kullanılması gerektiğini söylüyor:
“Mesajların değişmesi gerektiğini söylemiyorum ama kimi ek mesajlara ihtiyacımız var ve bunları iletmek için belki de ek mekanizmalara ihtiyaç duyuyoruz. Belki de güven duyulan bir doktorun cemaatlere ait radyo istasyonlarında konuşması ve diğer toplum liderlerinin enfekte olmanın ve sevdiklerine bulaştırmanın tehlikelerini ve aşılama da dahil olmak üzere uyum göstermenin sağladığı faydaları tartışması ya da sosyal medyanın yaratıcı biçimde kullanımı yoluyla mesajı yayması gerekiyor.”
Kleitman, uyumu artırmak için verilen mali desteğin kritik bir önem taşıdığını da sözlerine ekliyor. “Karantinadan olumsuz etkilenen iş dünyası ve insanlar, geçim kaynaklarını yitirmemek için hükümetin verdiği desteğe muhtaç durumdalar.”
Yazının orijinali Cosmos Magazine sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)
Gazeteduvar