Irak Kürdistan toplumunda "Kürt Sekülerizmi" örneği olarak Dabıran hareketi

Irak Kürdistan toplumunda "Kürt Sekülerizmi" örneği olarak Dabıran hareketi

 

 Faik Bulut

Independent Türkçe

Türkiyeli okuyucu ve izleyiciler, sekülerizm-dindarlık, politik İslam ile laiklik kutuplaşmasına yabancı değiller.

Ancak özerk federal bir yapısı olmakla birlikte henüz devletleşmemiş Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde   (IKB) laiklik ve İslamcılık tartışmaları henüz yenidir.

Türkiyeli Türk ve Kürt dindarların belli ölçüde haberdar oldukları, ancak çok iyi bilmedikleri, kendini aydınlanmacı laik sayanların ise adeta bihaber oldukları bu olgu hakkında bilgilendirici bir yazıya ihtiyaç olması hasebiyle konuya el attım.

1991 Körfez Savaşı ve 2003'teki Amerikan işgalinden beri Irak'ın belli mıntıkalarıyla Kürdistan bölgesine gazeteci sıfatıyla gidip gelirdim.

1992'de aralarında Kürt İslamcılarının da bulunduğu her görüşten birçok siyasi parti ve oluşumla temas kurup kendilerinden bilgi almayı sürdürdüm. 

Mesela geleneksel dindarlığın ve muhafazakârlığın ötesinde ciddi biçimde radikal siyasal İslamcı oluşumların merkezi haline gelmiş bulunan Halepçe bölgesinde, günümüz el Kaide ve IŞİD örgütlerinin yerel öncüsü/uzantısı sayılan bir Kürt hareketinin karargâhına randevulu gitmiştim o tarihte.

Hemen etrafımı çevirip sorguya adılar. Bereket versin ki, gitmeden önce Talabani'nin partisi YNK'nin şehirdeki bürosuna haber vermiş; beni alıp görüşme yerine götüreceklerin kimliklerinin tespitini rica etmiştim.

YNK yetkilileri olmasaydı, herhalde meçhule kurban gitmiş olurdum. Meğer bunlar, sonradan Cunud-ul İslam veya Ensar-ul İslam diye ortaya çıkıp bilahare Irak El Kaide örgütüne katılanların ilk unsurlarıymış!

Demem o ki; onca alan çalışması yapmama rağmen, 2014'ten itibaren süreci yakından izleyemediğimden ötürü gelişmeleri kaçırmış olmalıyım.

Bu eksikliği, akademisyen İkram Filiz'in doktora tezini okurken hissettim. Tezin başlığı şöyle: "Siyasal Partiler Bağlamında Seküler Aktörler ve İslamcı Aktörlerin İslam Algısı" (Irak Kürt Bölgesi Örneği).  

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Din Sosyolojisi Bilim Dalı için 2019 yılında hasırlanan doktora tezi, kanımca pek işlenmemiş ve hatta dikkat çekmemiş bakir bir alana el atması bakımından oldukça önemlidir. 

Muş Alparslan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nde öğretim görevlisi olan İkram Filiz, bağlantılı olarak "Kürt Sekülerizmine Dair" ile "Siyasal İslam'ın Yeni bir Deneyim Alanı: Kuzey Irak'ta İslamcı Hareketler" isimli iki makale daha kaleme almıştır.  

Alan çalışmasına ilişkin tezindeki görüşlerine katıldığım ve katılmadığım noktalar olmakla birlikte, kendisinin bizzat yaptığı söyleşiler, yüz yüze görüşmeler ve alıntıladığı kaynakların hepsi birinci elden olup, çalışmasına özgünlük ve nitelik kazandırmıştır.

Dolayısıyla emek, bilgi ve belge olması açısından değerlidirler.  

Okuyucuların fikirlerini tazelemeleri açısından Kürdistan toplumunun inanç haritasını verelim: Bölge halkının çoğu Müslüman'dır ve Sünni mezhebindendir.

Sünnilerin büyük bir kısmı, başta Barzaniler olmak üzere Nakşibendî tarikati mensubudur; özellikle Talabani sülalesi ve diğerleri Kadirîlik yolunu benimsemişlerdir.

Kakai ve Feyli şeklinde iki bölük Kürt Alevisi (aslında Ehl-i Hak inancının iki süreğine mensup olanlar) vardır.

Şabak (aslında Şavak) isimli topluluk, silme Bektaşilik mensubudur. Yoğun biçimde Kerkük ve köylerinde, belli ölçüde Musul dolaylarında yaşarlar.

Bunların bir kısmı kendini "ayrı bir millet" olarak görürken, belli bir bölüğü "Arap veya Türk soylu" olduğunu ileri sürer. Çoğunluk ise Kürt olduğunu söyler.

 

Zerdüşti oranı çok azdır. Süleymaniye'de bir Zerdüşti merkezi çevresindeki çok az sayıdaki cemaatten oluşur.

Kürt Ezidiler, öteden beri Duhok yöresinde yaşarlar; onların da belli bir kesimi Saddam döneminde böl-yönet politikaları sonucu, kendilerini Arap sayarak köklerini Yemenli Ezd kabilesi veya Muaviye (oğlu Yezid gibi) soyuna bağlar.

Ezici çoğunluk, "has Kürt" oldukları görüşündedir.

 

Türkmenler, Şii (yüzde 65) ve Sünni (yüzde 34) diye iki kısma bölünmüşler. Katolik, Ortodoks Asuri, Süryani, Ermeni, Keldani kiliselerine bağlı Hıristiyan azınlıklar da vardır.

Siyasal bakımdan muhafazakâr, liberal, sosyal demokrat, marksist, komünist, sosyalist ve solun farklı renklerini taşıyan partiler genel anlamda seküler olarak sınıflandırılırlar.

Bunların başını muhafazakâr-liberal Mesud Barzani önderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), ile sosyal demokrat çizgide olan ve Celal Talabani kurduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) ve ondan ayrılan Mustafa Nuşirvan liderliğindeki GORAN hareketi çekerler.

Buna karşılık İslam yelpazesini oluşturan üç partiden söz edilebilir: Kürdistan İslami Hareketi, İttihad-ı İslam Partisi, Kürdistan Cemaat-i İslami Partisi.

Akademisyen İkram Oğuz'un şu tespiti yerindedir:

Sekülerizm ve İslamcılık, karşıt iki kutup olarak Ortadoğu'da gündemin ve güncelin konusu olduğu gibi Irak Kürt Bölgesi'nde de gündemin ve güncelin konusu olarak dikkat çekmektedir…

Sekülerizm ile İslamcılık, Ortadoğu genelinde tartışılan bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır… Günümüzde seküler siyasi hareketlerin İslamcı hareketlere nazaran hala baskın karaktere sahip olduğuna dair genel manzara Irak Kürtleri üzerinde müşahede edilebilmektedir…

Irak Kürt Bölgesi, seküler ve İslamcı aktörlerin hem siyasal hem de toplumsal arenada çekişmelerine sahne olmakta ve tarafların tamamı siyasal arenada parti olarak mücadele etmektedirler. Hâliyle partiler arası rekabet ideolojik tercihlerin siyasal zemine yansımalarıyla şekil almaktadır.


Oğuz, buradan hareketle "Kürt sekülerizmi" diye tanımladığı sosyo-politik olguyu üç evreye ayırmaktadır: 

  1. Osmanlının son dönemi, diğer adıyla İkinci Meşrutiyet (ve İttihat ve Terakki) devri.  Özellikle Kürt kökenli Dr. Abdullah Cevdet'in aydınlanmacı ve Batıcı bir bakış açısıyla din konusundaki tartışmaları. Bu evrede Kürt Osmanlı elitleri (seçkinler), ön plandadırlar.
     
  2. Irak Kürtlerinin Osmanlı'dan kopmasından sonraki devir. Bu evrenin ilk dönemi İkinci Dünya Savaşı'na kadar uzanır. Bu dönemde seküler birey ve gruplardan söz edilebilirse de baskın güç, ulusalcı ve geleneksel dini anlayışa sahip hareketlerdir.

    Bu süreçte Kürt ulus kimliğini seküler bir zeminde savunan kişi ve gruplar, Kürtlerin toplumsal gerçeklerinden hareketle şeyh ve molla geleneğinden gelen büyük ailelerin veya karizmatik dini liderlerin etrafından toplandılar. İkinci dönem, İkinci Dünya Savaşı sonrası şekillenen seküler Kürt kimliğinin sol kimlikle iç içe geçtiği dönem olarak dikkati çeker.

     
  3. Kürt sekülerizminin üçüncü dönemi, 1946 ile 1975 arası olarak kabul edilebilir. Bu dönem, Kürt hareketlerinin farklı fraksiyonlarıyla birlikte tek çatı altında, Molla Mustafa Barzani liderliğinde toplandığı dönemdir. Radikal sol ve seküler örgütlenmeler de bu çatı altındadır.

    Fakat 1975 Cezayir antlaşması sonrasında Kürtler, Irak hükümeti karşısında bütün kazanımlarını kaybederler. Yaşanan bu durumdan KDP'yi sorumlu tutup ondan kopan sol örgütlenmeler, KYB (YNK) çatısı altında bir araya gelirler. KYB, seküler ve sol kimliği ön planda olan bir harekettir. 1


Bu münasebetle farklı bir not düşmekte yarar var. Araştırmacı akademisyen İkram Oğuz, Kürt ulusalcıları veya milliyetçilerinin Zerdüştîlik isimli antik inancı ihya edip işlevsel kılma çabalarına değinirken Iraklı iki muhafazakâr Kürt akademisyenden şöyle bir alıntı yapmış:

Özellikle seküler Kürt milliyetçiliği, İslamcı Kürt milliyetçiliğinden farklı olarak kadim ve milli bir dinin keşif veya icat edilmesine de başvurur. Burada da Zerdüştlük, seküler ve milli Kürt kimliğinin inşa edilmesinde işe koşulur.

(Alıntı yaptığı kaynak için bakınız: Osman Ali-Selam Nawxoş,
Zerdeştiyetî Dîndarî u Zerdeştiyetî Siyasî Dû Tiwêjînewey Şîkarî,
Hewlêr: Nusîngey Tefsir, 2017, s.89-90)


Böyle bir tespite katılmam imkânsızdır. Aslında üstteki ifadeler tespit olmaktan ziyade iddia hatta ithamdır ve polemiktir.

Evet, bazı Kürt aydınları, tarih okumaları sırasında ve kimi zaman da İslam yöneticilerinin Kürt halkına yönelik inkârcı-kıyıcı politikalarına ve Kürtleri simile etme süreçlerinde dini bir siyaset aracı olarak kullanmalarına tepki duymaktadırlar.

Bu bağlamda Zerdüştî inancı överler. Bu tutum, Türkçü-Turancı kesimin, özellikle İslam fetihleri sırasında Türkî toplulukları daha çok kılıç zoruyla Müslüman yapmalarına karşı çıkarak Göktanrı veya Şamanizm inancına sarılmalarına benzemektedir.

Bu Tengricilik ve Şamancılık akımı, günümüz Ülkücüleri veya Turancı aydınlar arasında mevcuttur.

Ne var ki, bu saatten sonra yaklaşık bin yıldan fazladır Müslümanlaşmış Türkleri tekrar o iki kadim inanca döndürmek tarihin akışına terstir.

Kürt ulusalcı aydınlarının da Zerdüştîliği övmeleri, tarihsel nostalji olarak kalmaktadır; daha ötesine geçmesi sürecin gidişatı bağlamında imkansızdır.

Sünni, Alevi, Ezdi Kürtler arasında taban bulamaz; olsa olsa folklorik ve müzelik bir öğe olarak kalabilir.

Bu fasıldan sonra, ana konumuz olarak seküler (veya bazı noktalarda laik) Dabıran hareketine yoğunlaşıp bilgi vermeliyim.
 


Ana kaynağımız yine İkram Oğuz'un doktora tezidir, ikinci kaynağımız ise Dabıran'ın adını taşıyan sitenin Arapça ve İngilizce yayınıdır.  

Dabıran, Kürtçe bir kelime olup kesme, kopma, kopuş manasına gelir.

Kürt bölgesi ve yakın çevresinde seküler, siyasi, entelektüel, toplumsal ve sivil bir hareket olma iddiasıyla 2015'te kuruluşunu ilan eden bir platformdur.

Bölgenin doğrudan demokratik ve seküler bir zeminde inşa edilmesine çalışır. Böyle bir sürecin yürütülmesinde özgür bir aklın ve düşüncenin öncülüğünde eleştirel bir tutum takındığını savunur.
 

Dabıran sitesinde yayımlanan aydınlığın idama götürülüşüne ilişkin tasvir


Siyasal İslam'ın karşıtı olarak konumlanır. Kürtçe kelime anlamına uygun olarak tarihsel dini mirastan epistemolojik kopuşu gerçekleştirmek için çabalar.

Epistemolojik kopuşun genel felsefesini ise "din birey için, demokrasi herkes için" sloganı yansıtır. 2 
 

Dabıran sitesinden bir karikatür


İkram Oğuz'u bu noktadan itibaren devam ediyor:

Dabıran hareketi için bilimsellik, toplumsal ve siyasal olayların temel belirleyici etkeni olarak görülmektedir. Buna göre din, mezhep ve geleneksel bütün kültürel öğeler, modern küresel perspektifle değerlendirilerek araştırılır.

Dabıran, fikirsel ve eleştirel nitelikleriyle modern bir harekettir. Toplumsal ve siyasal alanda söz konusu niteliklerin inşa edilmesinde seküler bir sistemi gerekli görür. Bunların hayata geçirilmesi için mücadele yürütür.

Çünkü modern, özgür ve sivil toplumun seküler bir perspektif ve pratikle inşa edilebileceğine inanır. Çalışma ve araştırma alanlarını belli başlıklar halinde kategorize eder. 

Birincisi; dini ve mezhebi çalışmaları, faaliyetlerinin içinde görür. Söz konusu çalışmaları yürütürken muhafazakâr toplumsal yapının etkisinden uzak kalacak şekilde ve seküler perspektifi esas alacak bir tutuma sahiptir.

İkincisi; dini ve mezhebi metinlerin incelenmesini toplumsal ve siyasal iktidardan bağımsız olarak gerçekleştirir.

Üçüncüsü; araştırma ve inceleme konuları bilimsel bir metotla sağlanır. Dördüncüsü; dine ve mezheplere dair yeni fikirler ile birlikte yaşamaya dair felsefenin yayılmasına çalışır.

Son olarak da üniversitelerin, eğitimin ve dini öğretilerin reformasyona tâbi tutulması için mücadele yürütür. 

Dabıran hareketi, faaliyetlerini çeşitli alanlarda yürütür. Bunun için kitle iletişim araçları, basın yayın, konferans, seminer, tartışma programları, dergi vb. araçlar kullanılır.

Kürt bölgesinde seküler parti yöneticilerinin Dabıran hareketi içinde olduğu görülmektedir.

Bunlardan KDP ve KYB, harekete destek verirler. Fakat bölgenin toplumsal ve siyasal durumu, söz konusu partilerin harekete yönelik desteklerinin stratejik bir zeminde gerçekleşmesini gerektirmektedir. 3

 

Dabıran sitesinde yayımlanan, geçmişte yanında kitaplarla çizgi film izleyen bir çocuğun günümüzde yanında silahla Selefi vaaz izlemesini eleştiren karikatür


Ayrıca Dabıran hareketi, kendi ismiyle iki aylık bir dergi çıkarmaktadır. Dergide genel olarak; din, İslam, İslamcılık, mezhepler, selefilik, ulusalcılık, batılı ideoloji ve akımlar (feminizm gibi) vb. konular yer almaktadır.
 


Kürtçe, Arapça ve İngilizce yayın yapan konusuyla ilgili Ortadoğu'daki gelişmelerden haber veren çokça resim ve karikatüre yer veren gayet renkli bir sitesi mevcuttur. 
 

Dabıran sitesinde "Şii-Sünni çatışması" karikatürü


Konuyla ile ilgili olarak hem hareketin sosyolojisini hem de destekçilerinin durumunu (muhafazakâr görüşlü Kürt akademisyen) Osman Ali, Sekülerizm ve İslam'ın Kürdistan'da Diyalogu isimli çalışmasında anlatmıştır.
 


Osman Ali, ayrıca görüşlerini şu şekilde ifade etmiştir:  

Bizde Mela Bahtiyar diye biri var. Dabıran diye bir kurum oluşturmuş. Kelimenin anlamı kesilmek yani İslam'dan kesilmektir. Bu kuruluş İslam karşıtı yayınlar çıkarıyor. Kürtlerin İslam'dan kurtulması gerektiğini bazen açık bazen ise dolaylı olarak propaganda ediyor.

Bu düşüncelerini de Irak Kürt Bölgesi'nin her yerinde hem sahada hem de basın yayın faaliyetleriyle yayıyor. Bugün Mesud Barzani'nin eğitim bakanı olan Piştevan Sadık da bu teşkilatın içindedir. Dabıran hareketine özellikle bizdeki (alevi) Kakailer destek veriyor.

Yine KDP'den farklı olarak KYB'nin içinde beş Kakai yönetici var. İslamcılar ise Sünni'dir. Aralarında Alevi veya Kakai yoktur. Özetle bunlar, Kürtlük adı altında İslam'a karşılar. Dabıran hareketi de burada aracı rol oynuyor.

 


Osman Ali, Dabıran hareketinin Kürt bölgesinde sosyolojik bir karşılığının olup olmadığı konusunda ise şunları ifade etmektedir:

Bence yok. Daha çok entelektüel Kürtler arasında var. Çoğu solcu. Süleymaniye ilinde güçlüdürler. DAİŞ'in yaptığı katliamlarla bu hareketin argümanları güçlendi. Bu konuyu çok kullanıyorlar.


Harekete öncülük eden YNK yönetiminde önemli yer tutan Mela Bahtiyar'dır. Onun dışında KDP'den olup ilk dönemlerde Dabıran içinde olan bazı isimler, hareketle yollarını ayırmıştır.
 


Bunlardan biri olan akademisyen Adil Baxewan'dır; 2016 yılında hareketten istifa ettiğini duyurmuştur. Ancak istifasının yol arkadaşlarıyla dostluğunun bittiği anlamına gelmeyeceğini belirtmiş ve Dabıran için başarılar dilemiştir. 

Madem Mela Bahtiyar, hareketin ilk kurucusu ve baş destekçisi sayılıyor, o halde kendisinin görüşlerinin ne olduğuna bakmamız gerekiyor.
 


Mela Bahtiyar, diğer seküler parti mensuplarının aksine Dabıran içinde görünür bir şekilde hareket etmektedir. O, hem kendisine hem de harekete yönelik itiraz ve suçlamalara karşılık veriyor:

İtirazlar, demokrasi düşmanlarının itirazıdır. Dabıran'a yönelik saldırıların altında Selefi ve gerici gruplar vardır. Dabıran Hareketi, beyan ettiği ilkeler çerçevesinde faaliyetlerini yürütmektedir.

Hareketin herhangi bir siyasi partiyle ilgisi yoktur. Dabıran, düzenlemiş olduğu konferanslarda dini kutsallara hakaret etmez ve etmemiştir. Dabıran hareketinin Allah, Kuran ve Peygamber ile bir sorunu yoktur.

Esas amacı, toplumsal bilincin gelişimine katkı sağlamak, özgür birey ve toplumun inşa edilmesini sağlamaktır. Dabıran, mülhit (ateist, dinsiz) bir hareket değildir. Fakat dini ve mezhebi kabullerin tartışılmasını ve bunun sonucunda doğruya ulaşılmasını hedeflemektedir. 


Mela Bahtiyar, bir başka münasebetle görüşlerinin tarihsel arka planına da değiniyor: 

Laiklik, kilisenin karşısında yer alarak ortaya çıkmıştır. Ama sadece bununla sınırlı değildir. Laikliğin bu anlamda tarihle, ticaretle, burjuvaziyle de ilgisi vardır. Laiklik, alternatif bir sistem olarak dünyayı idare etmenin adıdır.

Gerçekte laiklik, ateizm değildir. Ben kendim de ateist değilim. Komünist ideolojide ateizm var, bu doğrudur. Fakat laiklik için böyle bir şeyden söz edemeyiz. Laikliğin Tanrı'nın birliğini inkâr etmek gibi bir özelliği de yoktur.

Laik düşünceyi, biz İsa'nın şu sözünde de görürüz: 'Tanrının hakkı tanrıya, Sezar'ın hakkı Sezar'a.'

Yani iki bin yıl önceki bir durumdan söz ediyoruz. Bugün Avrupa'da insanlar istedikleri gibi kiliselere gidebilmektedir. Eskiden kiliseye bağlı olmak zorunda idiler.

Bugün eğer Avrupa'da özgürlükten söz ediyorsak, bunun nedeni laikliktir. Batı'da özgürlük, laiklikle sağlanmıştır. Geçmişte kilise özgürlüğü sınırlarken laiklik özgürlüğün, demokrasinin ve hatta kilisenin özgürleşmesini de sağlamıştır...

Özümü tanımlamam gerekirse 'kendimi Müslüman olarak biliyorum ve Sünni'yim… Gayb, ruh dinginliği maneviyatla ilgilidir. Mutluluk verir. Huzur verir. İnsanın Tanrı ile ilişkisi manevidir.

Hükmetmek meselesi ise siyasi anlamda insanın işidir. Bu manada sekülerizmin, modernizmin, bilimin, aklın başarısından söz edebiliriz. 4

 


Hareketin kurucularından Mela Bahtiyar, Dabıran platformunun açılış konuşmasını yaparken de sekülerizm ile demokrasi bağlantısına vurgu yapmıştır: 

Şunu unutmayalım; demokrasi, entelektüel ve seküler sistemle birebir ilişkilidir. Bunlar birbirinden ayrıştırılamaz… Biz, şu anda küresel bir sistem içinde yaşıyoruz. Bu sistemin sadece teknolojisini ve teknik şeylerini alırız diye bir lüksümüz yok.

Küresel sistemin felsefesini ve rasyonalitesini almadan herhangi bir gelişme içine giremeyiz… İçinde yaşadığımız çağ, seküler ve rasyonel bir çağdır. Demokrasinin cevherini de bunlar oluşturmaktadır…

Aklın tüm hurafelerden azat edilmesi gerekmektedir. Bunun için de bölgemizdeki üç bakanlığa önemli işler düşmektedir. Bunlar Üniversite Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Basın Yayın Bakanlığıdır. Yeni bir felsefeye ihtiyacımız var.

Hükümetin bu felsefeyi okullarda ve üniversitelerde hayata geçirmesi gerekiyor. Daha önce buna önem verilmedi. Bakın bölgemize, oradan IŞİD çıktı. Kürtlerin içinden Cundu'l-İslam, Ensaru'l-İslam gibi (radikal cihatçı) örgütler çıktı.

 

Dabıran sitesinde "cihatçı vahşeti" karikatürü


Bizlerden birçok insanı öldürdüler. Fakat bu durumdan biz ders almadık. Unuttuğumuz şudur: Bunlar kaynaklarını İslamcılıktan, Selefilik'ten ve gerici akıldan alıyor… IŞİD ile çok fazla vaktimi harcamak istemiyorum ama onu ortaya çıkaran kaynaklar hala bizim toplumsal ve siyasal hayatımızda hayatiyetini devam ettiriyor.

Hükümet, bunların önünü kesmelidir. Bakın, camilerimizde vaaz veren Selefi imamlara, onlar IŞİDçi ve gerici bir akılla vaaz veriyorlar. Selefilerin camilerini, hücrelerini, merkezlerini, kanallarını hepimiz görüyoruz bölgemizde. Bunlar IŞİD'in zehrini bizim toplumumuza sürekli zerk ediyorlar.

 

Dabıran sitesinde "IŞİD vahşeti" karikatürü


Mela Bahtiyar, Kürdistan'da radikal İslamcı bir hareketin kurucu lideri Ali Bapir ile yaptığı tartışma programında şöyle demiştir:

İslamcı hareketler, bundan onlarca yıl evvel gerek bizim topraklarımızda gerekse de Arapların topraklarında Kürtlerin lehine tek adım atmamışlardır. Bizim (Kürt) İslamcılar, son dönemlerde demokrasiden ve Kürtlerin haklarından söz etmeye başlamışlardır.

Bu iyi bir durumdur her şeye rağmen. Fakat geçmişte böyle değillerdi. Kürtlere yönelik gerçekleştirilen katliamlara da sessiz kalmışlardı. Müslüman Kardeşler Hareketi de böyleydi. 5

 

Ali Bapir, sekülerizmi ve seküler kesimleri eleştirdi. Fakat kendisi bölgemizi kan gölüne çeviren İslamcıları hiç eleştirmedi. Mesela DAİŞ, el-Kaide, Selefiler… Bunları da eleştirebilirdi oysa görmedik.

Elbette bizim ideolojimiz, felsefemiz, uygulamalarımız, iç sorunlarımız İslamcılardan farklılık arz etmektedir. Bazı seküler partilere yönelik eleştiriler olabilir. Fakat sekülerizmin kendisine yönelik bütün olarak bir retçi tutum, kabul edilemez. 6


Dabıran hareketi de faaliyetlerinde sadece muhafazakâr ve politik İslamcı kesimlerden eleştiri almıyor; aynı zamanda kendini laik gören bazı çevrelerin de itirazlarına maruz kalıyor.
 


Şu örnek, dikkat çekicidir: Mela Bahtiyar ve Dabıran hareketinin, İslami kesimlerin bazı ithamlarına (dinsiz, mülhit, ateist, İslam düşmanı gibi) karşı savunmacı bir tutum almalarına itiraz eden Kürdistan Seküler Merkezi isimli kuruluş ile Dabıran içinde aktif bir konuma sahip olan Aso Kemal, başta Mela Bahtiyar olmak üzere Dabıran yetkililerinden bazılarını, fikirsel saldırı, suçlama ve karalamalar karşısında "geri çekilmek ve taviz vermek" ile suçlamıştır.
 

Peri Han Aqrawi, seküler hayatın Kürt kimliğinin özü olduğuna ilişkin makale yazmış / Fotoğraf: Kurdistan24 TV


Dabıran'ın "asli hedeflerini kaybettiğini" ileri süren Aso Kemal, Kürdistan Seküler Merkezi'nde yayımlanan bir başka yazısında, hareketin faaliyetini "bir adım ileri, iki adım geri" şeklinde tanımlamıştır. 

Biz, Türkiye'de pek bilinmeyen bu konu hakkında elverdiğince nesnel bilgi vermekle yetindik. Dileyen, hareketin adına açılmış sitelere ve akademisyen İkram Oğuz'un konu hakkındaki tezine bakabilir.  

Kaynakça:

  1. İkram Oğuz, Siyasal Partiler Bağlamında Seküler Aktörler ve İslamcı Aktörlerin İslam Algısı (Irak Kürt Bölgesi Örneği), 2019-Ankara.
  2. Dabıran Hareketi, Dabıran sitesi Kürtçe, Arapça ve İngilizce yayın yapmaktadır. Biz bilgilerin şu linkin Arapça ve Kürtçe kısmından aldık:  http://www.dabran.org/Darbara.aspx?jimare=1 Erişim Tarihi: 21 Ekim 2020.   
  3. Dabıran hareketi ile ilgili olarak ifade edilen bilgiler ve betimlemeler hareketin resmi internet sitesinin Soranice sayfasından sağlanmıştır. Aktaran İkram Oğuz http://www.dabran.org/Darbara.aspx?jimare=1 Erişim Tarihi: 15.07.2019
  4. Aktaran İkram Oğuz. (https://www.youtube.com/watch?v=kAfhJugjDvY Erişim Tarihi: 05.07.2019. uydudan yayın yapan ve merkezi Irak Kürdistan Bölgesi'nde bulunan Rûdaw kanalı aracılığıyla 10 Nisan 2016 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
  5. https://www.youtube.com/watch?v=kAfhJugjDvY. Ayrıca bakınız; 
  6. دیبەیتی عەلی باپیر و مەلا بەختیار کاناڵی رووداو 10
  7. Ali Bapir Vs Mala Baxtiyar Rudaw Debate by Nawendi Baju-Erişim tarihi 19 Ekim 2020.
  8. Peri-Khan Aqrawi'nin Secularism: Essential to Kurdish İdentity isimli İngilizce makalesinin Kurdistan24 televizyon kanalı sitesindeki yayını için bakınız: https://www.kurdistan24.net/en/news/828209b9-b737-4253-88b2-af0e4e53dba1/Secularism--essential-to-Kurdish-identity- Journal for deradicalization sitesi. Erişim tarihi 18 Ekim 2020.

Kurdistan Haberleri

Van’da binlerce yıllık obsidyen atölyeleri
Diyarbakır Barosu, ‘Ermeni Soykırımı’ davasından beraat etti
Arif Qurbani; Bölgedeki savaşın gölgesinde Kürdistan seçimleri: Siyasi kriz ve gelecek belirsizliği
Ortadoğu'daki savaşlar ve Tukidides Tuzağı - Faik Bulut *
Başbakan Barzani, Erbil'de Uluslararası Sanayi ve İnşaat Fuarı’nı açtı