Irak Meclisi’nin cumhurbaşkanı seçimini düzenlemede başarısız olması halinde ufukta erken seçim var.
Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’ın Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinin siyasete getirdiği kısa süreli rahatlamanın ardından ‘siyasi tıkanma’ sürecine geri dönüldü.
Maliki’yi telefonla arayarak pratikte ona uyguladığı vetoyu kaldıran Sadr, kuzeni Cafer Muhammed Bakır es-Sadr’ın başbakan adaylığını kapalı kapılar ardında tartışmaya açtı. Bu durum Cafer’i ‘katıksız Sadr hareketi üyesi’ diye niteleyen Koordinasyon Grubu’nun seçenekleri üzerinde kafa karışıklığına yol açtı.
Koordinasyon Grubu, seçim sonuçlarına itiraz eden siyasi parti ve grupların bir araya geldiği bir çatı kuruluş. Şu anda grubun üyelerini bir arada tutan faktör, üçlü ittifak karşıtlığı. Üçlü ittifak; Sadr Hareketi, Mesud Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Sünni Egemenlik İttifakı’ndan oluşuyor.
Sadr’ın kuzeniyle ilgili öneriyi incelemeye devam eden Koordinasyon Grubu’nun, bu öneriyi Cafer’in babası Muhammed Bakır es-Sadr’a olan ‘saygı’dan ötürü reddedemeyeceği yönünde değerlendirmeler yapılıyor. Nitekim Muhammed Bakır es-Sadr Şii dini merci olarak kabul ediliyordu. Dava Partisi’nin kurucu kadroları arasında yer alan Muhammed Bakır es-Sadr eski rejim tarafından 1980’de idam edildi. Ancak Koordinasyon Grubu, başbakanlık adaylığı meselesine Cafer ile olan ilişkiler üzerinden değil, Mukteda es-Sadr ile olan şüpheli ilişkiler açısından bakıyor.
Maliki, Mukteda es-Sadr ile yaptığı telefon görüşmesinde Koordinasyon Grubu adına Cafer’in adaylık önerisini aktardı.
Bununla birlikte aday üzerinde uzlaşı sağlanmadan önce sayıca en büyük meclis grubunun belirlenmesi gerekiyor.
Sadr, Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi ve iş insanı Hamis el-Hancer’in başkanlığındaki Sünni Egemenlik İttifakı ve Mesud Barzani liderliğindeki KDP ile kurdukları üçlü ittifaktan geri adım atmak istemese de bu ittifakın KDP’nin cumhurbaşkanı adayını meclisten geçirme gücünün olmadığı artık açıkça görülebiliyor.
Şii cephenin iki bloğu (Sadr Hareketi ve Koordinasyon Grubu) arasındaki ilişkilerdeki donukluğu gidermek amacıyla Sadr bireysel bir girişimde bulunarak Maliki üzerindeki vetoyu kaldırdı. Ancak Sadr daha önce müttefiki Mesud Barzani’nin bu doğrultudaki girişimini geri çevirmişti.
Irak Meclisi önceki gün yeni cumhurbaşkanının seçileceği oturumu 26 Mart’ta düzenleme kararı aldı. İki Kürt parti (KDP ve Kürdistan Yurtseverler Birliği) arasındaki uzlaşmazlık ve her iki ittifakın da meclisteki milletvekilleri aracılığıyla cumhurbaşkanı seçim oturumunu engelleme imkanına sahip olması hem KDP’nin cumhurbaşkanı adayı Reber Ahmed’in hem Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) adayı ve mevcut Cumhurbaşkanı Berhem Salih’in seçilme olasılığını zorlaştırıyor.
Şu ana kadar yaşanan gelişmeler, KDP ve KYB arasında bir yumuşama olmadığını gösteriyor. Bu durum iki tarafın da cumhurbaşkanı seçim oturumuna kendi adaylarıyla gireceği anlamına geliyor. Nitekim her iki aday da kazanmak için mensubu oldukları ittifaklara bel bağlıyor. Adaylardan biri, seçim oturumunun birinci turunu kazanamaması halinde, mensubu olduğu ittifakın ikinci tura geçilmesini engellemek amacıyla milletvekillerini oturumdan çekmesi bekleniyor. Bu bağlamda seçim oturumunun yapılacağı 26 Mart’a kadar çözüm bekleyen iki mesele bulunuyor. Birincisi, İran’ın, Mossad karargahını gerekçe göstererek Erbil’e attığı füzeler. İkincisi Sadr Hareketi ile Koordinasyon Grubu arasındaki ilişkilerde olumlu bir gelişme meydana gelmesi ihtimali. Erbil’de yapılan incelemelerin sonucunda Tahran’ın söylediği gibi bir Mossad karargâhı tespit edilirse, Sadr,Barzani’ye verdiği her türlü taahhüdü geri çeker yani üçlü ittifakın sonu gelir. Bu durumda Berhem Salih’in seçimi kazanma ihtimali çok güçlenir. Fakat incelemelerden böyle bir karargâhın olmadığı sonucu çıkar ve Sadr Hareketi ile Koordinasyon Grubu ilişkilerinde yumuşama olmazsa Koordinasyon Grubu KYB’ye verdiği taahhütleri geri çeker ve Barzani’nin cumhurbaşkanı adayı Reber Ahmed’in eli güçlenir.
Ancak her şeyin olduğu gibi devam etmesi yani Meclis’te yeni cumhurbaşkanının seçilememesi durumunda yeni bir meclis oturum tarihi kararlaştırmanın bir anlamı olmayacağı için Meclis’in feshedilmesi ve yeni bir erken seçim tarihinin belirlenmesi yoluna gidilebilir. Böyle bir seçenek mevcut. Nitekim Yüksek Federal Mahkeme daha önce Meclis’ten cumhurbaşkanı seçimini en kısa sürede gerçekleştirmesini istemişti. Bu sebeple yeni meclis oturum tarihleri belirleme ve sonu gelmeyen ertelemeler olası görünmüyor.
Kaynak / Şarku’l Avsat