New York Times, akşam yemeğine katılan uzay mühendisinin evine döndüğünde hastalanıp öldüğünü bildiriyor. Ev sahibi 31 Mayıs tarihinden bu yana kayıp. Nükleer tesiste çalışan jeolog ise iş gezisinde hedef alındı.
Suikast fırtınasının dinmediği İran'da Kudüs Gücü'nde görevli bir albayın Mayıs ayında evinin önünde vurulmasını, iki araştırmacının yemek masasında zehirlenmesi ve başka gizemli ölümler izledi. Suriye, Yemen, Irak ve Lübnan'da ABD ve müttefikleriyle karşı karşıya gelen İran, son yıllardaki en ağır darbeyi Ocak 2020'de aldı. Ortadoğu'nun en karanlık ismi Kasım Süleymani, Irak'ın başkenti Bağdat'ta bir ABD insansız hava aracından fırlatılan füzeyle öldürüldü.
İran'ın yurt dışındaki operasyonlarını yürüten Kudüs Gücü'nün komutanı Süleymani'nin ortadan kaldırılmasını, nükleer bilimci Muhsin Fahrizade'nin Kasım 2020'de Tahran'da öldürülmesi izledi.
İran'ın nükleer programının mimarı olan fizik profesörü Fahrizade, uydudan kontrol edilen yapay zekaya sahip silahla aracında vuruldu. Bir pikabın üstüne yerleştirilen makineli tüfek, yapay zekayla doğrudan Fahrizade'nin yüzünü hedef aldı ve 13 el ateş açtı. Araçta nükleer bilimcinin yanında oturan ve aralarında yalnızca 25 santimetre bulunan eşinin burnu bile kanamadı.
İran'ın üreteceği bir nükleer bombanın 'babası olarak' tanımlanan Fahrizade'nin öldürülmesinden önce, 2010-12 yılları arasında dört nükleer bilimci suikasta uğradı.
Takvimler Mayıs 2022'yi gösterdiğinde ise, bu kez İran Dervim Muhafızları'nda görevli bir albaya Tahran'da suikast düzenlendi. Evinin önündeki arabasında motosikletli iki saldırgan tarafından beş kurşunla öldürülen Albay Hasan Sayad Hüdayi, gözyaşlarıyla toprağa verildi.
Amerikan New York Times gazetesi, Tahran'da evinin önünde vurulan Albay Hüdai suikastının İsrail tarafından gerçekleştirildiğini ve Tel Aviv yönetimi tarafından ABD'ye bilgi verildiğini yazdı. 50 yaşındaki Albay Hüdai, 2012 yılında Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'yi sarsan bir patlamanın arkasındaki isimdi. İsrailli bir diplomatı hedef alan patlamada, diplomatın eşi ağır yaralandı
Bir başka Güney Asya ülkesi Tayland'da yine İsrailli diplomatları hedef alan operasyona da Albay Hasan Sayad Hüdayi katılmıştı. Acemice gerçekleştirilen saldırıdan sonra üç İranlı ajan tutuklandı, aralarından biri patlamada bacağını kaybetmişti.
Mossad, İsrailli diplomatları havaya uçurmayı deneyen patlamaların intikamını 10 yıl sonra İran'ın başkenti Tahran'da aldı. Habere göre, Kudüs Gücü komutan yardımcısı albayın öldürülmesi İran'a söz konusu birimin operasyonlarını durdurması için bir uyarı niteliği taşıyordu. İran'ın yurt dışı operasyonlarını yürüten Kudüs Gücü içerisindeki Birim 840'ın görevi, yabancılara karşı saldırılar düzenlemek. İsrailli yetkililer ve siviller de yine Birim 840'ın hedefleri arasında.
Yemeğe davet eden ev sahibi kayıp
Albay Hüdayi haberiyle İsrail tarafının sert tepkisini çeken New York Times, birkaç hafta sonra bu kez İran'da öldürülen iki araştırmacının suikastını sayfasına taşıdı.
35 yaşındaki Eyüp Entezari, İran'ın füze ve insansız hava aracı projelerinde çalışan bir uzay mühendisiydi. Yaşadığı Yezd kentinde Mayıs ayının son günü bir akşam yemeğine katıldı, evine döndüğünde hastalandı ve zehirlenme şüphesiyle öldü.
New York Times, mühendis Entezari'yi yemeğe davet eden ev sahibinin 31 Mayıs'tan bu yana kayıp olduğunu bildiriyor.
Jeolog Kamran Ağamola, Natanz nükleer tesisinde çalıştı. Başkent Tahran'a yaklaşık 530 kilometre uzaklıktaki Tebriz'e bir iş gezisine gitti. Döndüğünde bulantı ve ishal şikayetleri ortaya çıktı. 2 Haziran tarihinde ise çoklu organ yetmezliğinden hayatını kaybetti.
Tahran yönetimi beklendiği gibi iki mühendisin ölümüne ilişkin resmi bir suçlamada bulunmadı ancak Devrim Muhafızlarıyla bağlantısı bulunan isimlerin suikastını sıkı bir şekilde takip ediyor.
Evinin çatısından düştü
New York Times, yemek masasında zehirlenen araştırmacıların yanı sıra başka şüpheli ölümlerin de olduğunu yazdı. Muhafız Albay Ali İsmailzade, Tahran'ın 30 kilometre kuzeybatısında yer alan Kerec'deki evinin çatısından düşüp öldü. İranlı yetkililer ve medya albayın intihar ettiğini ima eden açıklamalar yaptı ancak muhalif bir televizyon kanalı İsmailzade'nin Mossad ajanlığı nedeniyle öldürüldüğünü duyurdu. Habere göre, Albay İsmailzade, silah arkadaşı albay Hüdai'nin suikastı için Mossad'a yardım etmişti.
Drone saldırısıyla vuruldu
Dahası, 25 Mayıs'ta mühendis İhsan Kadıbeyi Tahran yakınlarındaki Parçin askeri araştırma sahasında bir drone saldırısında öldürüldü. Tahran'ın 60 kilometre güneydoğusundaki Parçin, özellikle İran'ın füze ve insansız hava aracı geliştirmesinde kilit rol oynayan bir yer. Ayrıca, Batılı istihbarat örgütlerine göre İran tarafından gerçekleştirilen nükleer silah testlerinin yapıldığı hassas bir merkez.
Tahran yönetiminin resmi açıklaması, beklendiği gibi Parçin'deki araştırma merkezinde bir 'kaza' gerçekleştiği, bir mühendisin hayatını kaybettiği şeklindeydi.
Hafta sonu öldürülen teğmenler
Teğmen Ali Kamani ve aynı rütbedeki Muhammed Abdus'un bir hafta sonu ölmesi de halen sırrını koruyor. Tasnim haber ajansı, uzay programında görevli Ali Kamani'nin Humeyn'de öldürüldüğünü aktardı.
Resmi açıklamaya göre, Ali Kamani bir araba kazasında hayatını kaybetti ancak daha sonraki açıklamalarda yer alan 'şehit' ifadesi 'araba kazası'nı daha da gizemli hale getirdi.
Kamani ile aynı birimde çalıştığı tahmin edilen Muhammed Abdus'un ise, resmi açıklamaya göre Simnan eyaletindeki bir görev sırasında öldüğü kaydedildi.
İran International adlı muhalif televizyon kanalı, iki teğmenin de Lübnan'daki Hizbullah için silah geliştirdiğini bildirdi.
Mossad üst yönetime kadar sızdı
İran'da, dahası son 20 yılda nükleer ve askeri tesislere yönelik çok sayıda sabotaj gerçekleştirildi. Şu ana kadar İran güvenlik güçleri saldırganları ve planlayıcıları engellemeyi ya da yakalamayı başaramadı.
İsrail gizli servisi Mossad'ın üst yönetime kadar sızdığından kuşkulanılıyor.
İran'ın iki yıl önceki İstihbarat Bakanı Mahmut Alavi, nükleer bilimci Fahrizade'nin öldürülmesinde suikastı planlayanın 'silahlı kuvvetler mensubu' olduğunu söyledi, "Silahlı Kuvvetler'e istihbarat operasyonu yapamadık" dedi. Fakat dolaylı olarak suikastın arkasında İran'ın en seçkin askeri birimi olan İslam Devrimi Muhafızları teşkilatı mensubu bir kişinin olduğunu ima etti.
Yabancı ülkeler için ajanlık yapmakla suçlanan İranlı sivil ve askeri yetkililer, Tahran'daki Evin hapishanesinin özel güvenlikli bölümünde tutuluyor. Hapishanede, üst düzeyde birçok Devrim Muhafızı komutanı da var. İran hükümeti Devrim Muhafızları'nın itibarını zedelememek için bu kişilerin isimleri ve rütbelerini paylaşmıyor.
2013'te Mahmud Ahmedinejad'ın cumhurbaşkanlığının son yılında Devrim Muhafızları komutanları, istihbarat subayları, hatta din görevlilerinin Mossad ajanlığıyla suçlanarak tutuklandıkları söylentileri yaygındı. Fakat bu söylentiler hiçbir zaman resmen doğrulanmadı.
Suçlananlardan biri İran İstihbarat Bakanlığı'nın İsrail konusundaki karşı istihbarat masası şefiydi. Bir İran Devrim Mahkemesi onu sessizce yargıladı, ölüme mahkum etti ve ceza kimseler duymadan infaz edildi.
Ahmedinejad, Mossad'ın kendi döneminde İstihbarat Bakanlığı'na sızdığını 2021 yılında doğruladı; "İsrail ajanlarını, onların İran'daki komplolarını etkisiz hale getirmekle sorumlu en üst düzeyde görevlinin kendisinin İsrail ajanı çıkması normal bir şey mi?" diye sordu.
Bir önceki Cumhurbaşkanı Ruhani'nin başdanışmanı ve İstihbarat Bakanı Ali Yunusi'nin itirafı, tabloyu net şekilde ortaya koyuyor: "Mossad'ın ülkenin bir çok bölgesinde etkisi o kadar geniş ki, İran liderliğinin her bir üyesi hayatından, güvenliğinden endişe etmelidir."
Yarım tonluk arşivler nasıl çalındı?
Mossad ajanları, 2018 yılı Ocak ayının sonlarında, bir gece karanlığında, başkent Tahran'a 30 kilometre kadar mesafedeki sanayi bölgesinde bir depoya girdiler. Burada 32 kasa vardı. Fakat içeri girenler bunların hangilerinde en kıymetli malzemelerin bulunduğunu biliyorlardı.
Yedi saatten kısa bir süre içerisinde 27 kasanın kilitlerini eriterek açtılar ve yarım ton ağırlığında gizli nükleer arşivi alarak hiçbir iz bırakmadan kayıplara karıştılar. Bu İran tarihinin en pervasız soygunlarından biriydi ama yetkililer sessiz kalmayı tercih etti.
Üç ay sonra çalınan belgeler 2 bin kilometre ötede, İsrail'de Tel Aviv'de ortaya çıktı. O sırada başbakan olan Benyamin Netanyahu çalıntı malzemeyi sergiledi ve bunların İsrail gizli servisi Mossad tarafından ele geçirildiğini söyledi.
İran yetkilileri o günlerde bu belgelerin sahte olduğunu ve böyle bir olayın asla gerçekleşmediğini savundular. Ancak, İran'ın önceki Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani görevdeki son gününde, Ağustos 2021'de ülkesine ait nükleer belgelerin çalındığını doğruladı.
BBC.milliyet