İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi’nin, Natanz olayı ve Tahran’ın Saviz gemisindeki patlamanın intikamını alma tehdidinin ardından İran’a savaş tehdidinde bulunduğu bildirildi. İsrailli komutan, Tahran'ı askeri bir karşılık vermemesi için uyardı.
Şarkul Avsat’ta yer alan habere göre, Aviv Kochavi, İran'ın Natanz'daki nükleer tesisinde yaşanan olayın arkasında Mossad'ın rolünün olabileceğine dair birtakım bilgilerin Batı basınına sızdırılmasıyla birlikte dün bir açıklama yaptı.
İsrail Genelkurmay Başkanı Kochavi, “Bir eğitim tatbikatından gerçek bir askeri harekata dönüşmek için her an tetikte olan gelişmiş saldırı kabiliyetiyle hazır durumdayız” dedi.
“İsrail ordusunun, Ortadoğu genelindeki operasyonları düşmanın gözünden saklı değil” diyen Kochavi açıklamasında, Yeteneklerimizi izliyorlar ve atacakları adımları buna göre dikkatlice inceliyorlar” dedi. Ardından önümüzdeki ay yapılması planlanan tatbikatlara işaret eden Kochavi, “Bir ay içinde, daha önce hiç yapmadığımız kadar büyük bir eğitim tatbikatı gerçekleştireceğiz. Bu bir savaş ayı olacak. Bu süre zarfında, çeşitli planlar, savaş yöntemleri ve geliştirilen tüm askeri yetenekler hakkında eğitim vereceğiz” şeklinde konuştu. Yüz yılı aşkın bir süredir savaşlarda ölen ve sayıları 23 bin 928’e ulaşan İsrail askerlerini anma töreninde konuşan Kochavi, doğrudan tehdit niteliğindeki, “Bu eğitimi gerçek bir askeri harekata dönüştürmeye hazırız” ifadelerini kullandı.
İran'ın ana uranyum zenginleştirme tesislerinin saldırıya uğradığı doğrulanmadan önce bir kaza geçirdiğine ilişkin haberlerin yayınlanmasından sadece birkaç saat sonra bu açıklamalarda bulunan Kochavi, böylece geçtiğimiz hafta İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) ait ticaret gemisi Saviz’de Cibuti açıklarında yaşanan patlamanın ardından İran'ın İsrail'e yönelttiği suçlama ve tehditlere yanıt verdi.
Kohavi askerlerine şunları söyledi:
“İsrail ordusundaki asker ve subayların gerçekleştirdiği karmaşık ve akıllı askeri operasyonlar sayesinde geçen yıl, İsrail Devleti ve vatandaşlarının tanık olduğu en güvenli yıllardan biri oldu. İsrail Devleti'nin güvenliğini sağlamak için büyük bir güç ve sağlam fikirlerle sorumlu bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz.
Natanz nükleer tesisindeki “kaza” İsrail basınında
Öte yandan Yedioth Ahronoth gazetesinin internet sitesi Ynet’de askeri konular analisti Ron Ben-Yishai, dün sabah, İran’ın İsfahan kentindeki Natanz nükleer tesisindeki elektrik kesintisi ile İsrail arasında herhangi bir bağlantı olup olmadığının şuan net olmadığını yazdı.
Ancak elektrik kesintisinin, İran'ın buraya yerleştirdiği büyük miktarlarda uranyum zenginleştiren eski cihazların yanı sıra modern santrifüjlerin de çalışmasını engellediğinin açık olduğunu da ekledi.
Ben-Yishai, İranlıların Natanz nükleer tesisindeki elektrik kesintisini onarmakta başarılı olup olamadıklarının ve arızanın yeni santrifüjlere zarar verip vermediğinin henüz belli olmadığını kaydetti.
İran’ın tesisteki arızayı duyurmasının iki nedenden kaynaklanmış olabileceği düşünülüyor; Birincisi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) müfettişlerinin tesiste bulunması ve elektrik kesintilerini uzun süre onlardan saklayamaması, ikincisi ise resmi sözcü tarafından yapılan açıklamayla İsrail’i kışkırtmayı ve İsrail'in olanlarla bir ilgisi olup olmadığını görmeyi amaçlıyor olması.
Ben-Yishai değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“İranlılar son zamanlarda İsraillilerin gevezeliklerinin ve İsrailli yetkililerin gizli operasyonları gösterme eğiliminin arttığını fark ettikler. Bu nedenle artık kendi topraklarında olup bitenleri anlamak için İsrail’de söylenenleri inceleyeceklerdir.”
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin İran'ın uranyumu mevcut cihazlardan çok daha hızlı zenginleştiren üç tip santrifüjü test ettiğine ilişkin açıklamalarını da değerlendiren Ben-Yishai, “İran'ın nükleer silahlanmanın eşiğinde bir devlet olmak isteğini vurguladığı” yorumunda bulundu. Ben-Yishai’ye göre İsrailliler, İranlıların hedeflerine ulaşmasından ve daha sonra çok geç olmasından korkuyorlar. Ben-Yishai, “Yeni bir nükleer anlaşma olsun ya da olmasın, İran, bunun Ortadoğu ve tüm dünya için ifade ettikleriyle bir nükleer yeteneğe sahip olacaktır. Basit bir ifadeyle İsrail, İran'ın nükleer silah edindikten sonra dünyanın uğraşmaktan korktuğu Kuzey Kore’nin yolunu izlemesinden çekiniyor. Bu nedenle, Natanz'daki elektrik şebekesinin arızalanmasının nedeni büyük olasılıkla bir kazadan değil, ABD ile yaptırımların kaldırılmasına yönelik müzakerelerin ardından hızlanan nükleer yarışını kesintiye uğratmayı amaçlayan bir sabotaj eyleminden kaynaklanıyor olabilir” ifadelerini kullandı.
Haaretz gazetesinin askeri analisti Amos Harel ise yaklaşık on yıl önce tesisin bilgisayarlarına ‘Stuxnet’ adlı bir virüsün sızdırılması ve geçtiğimiz Temmuz ayında tesisin bombalanması da dahil olmak üzere geçmişte Natanz nükleer tesisinde meydana gelen olaylara işaret ederek, “Bunlar, dün gece yaşanan aksaklığın İsrail’in siber saldırısından kaynaklanmış olabileceğini düşünmemizi sağlayan örneklerdir” yorumunda bulundu.
Başbakan Benyamin Netanyahu'nun karşı karşıya olduğu siyasi çıkmazı İran'a karşı bir güvenlik gerilimi başlatarak çözmeye çalıştığını göz ardı etmediğini söyleyen Harel, “İsrail'e atfedilen saldırılar hassas bir siyasi dönemde gerçekleşiyor. Güvenlik gerilimi, halen Netanyahu'nun önerdiği sağcı hükümete katılmaktan çekinen sağ eğilimli partilerin liderlerinden Naftali Bennett ve Bezalel Smotrich'in daha fazla direnmelerine son verebilir” yazdı.
Öte yandan İsrail resmi televizyon kanalı KAN 11, Cumartesi günü, İsrail'in İran gemisi Saviz'in Kızıldeniz'de hedef alınmasından ve Tahran'ın karşılık vermekle tehdit etmesinden sonra İran'la bir deniz çatışmasının fitilini ateşlemeye hazırlandığını bildirdi.