Seçilmiş vekillerimize karşı saldırılar kabul edilemezdir.
BAŞYAZI
Her bir kriz totaliter liderler için en iyi dönemdir. Bu durum şu anda Macaristan’dan Brezilya’ya, Honkong’a ve Filipinlere kadar uzanan bir gerçektir.
Bu gerçeklik aynı zamanda, Korona epidemisinin başladığı dönemde, tam da bir kaosun ortasında AB’ni yeni bir mülteci dalgası ile tehdit etmek için Yunanistan’a karşı sınırlarını açan Türkiye’nin devlet başkanı Recep Tayyip Erdoğan için de geçerlidir.
Bütün bunlar rejimin bölgedeki jeopolitik hırs ve emellerinin parçasıdır. Bundan amaçlanan ise, Türkiye bir zamanlar Suriye olan coğrafyanın ardında bıraktığı parçalarda askeri saldırılarına devam ederken, AB’nin Türkiye’yi rahat bırakmasını sağlamak için baskı kurmaktır. Erdoğan, Kürtleri kurşunladığı ve sivilleri yerinden ettiği zaman Dünya’nın bu duruma sessiz kalmasını istiyor.
İsveç politikacıları saldırıların hedefine konulmuşlar
Şu anda İsveç te bu rejimin direk bir saldırı hedefi olmuştur.
İsveç parlamentosunun Türkiye kökenli dört üyesi 17 Türk basın.yayın organında teröristleri desteklemek ile suçlanarak vatan haini olarak damgalanmışlardır. Tamamı İsveç Sosyal Demokrat İşçi Partisi üyesi olan Serkan Köse, Sultan Kayhan, Kadir Kasirga och Roza Güclu Hedin, Kürtlerin hakları ile ilgili olarak İsveç Parlamentosuna verilmiş bir önergeyi imzaladıkları için linç edilmektedirler. Bu önergeyi imzalamış olan 13 parlamenterden sadece Türkiye kökenli olan bu üyeler saldırıya uğramaktadırlar.
Ankara’nın saldırıları kabul edilemezdir ve İsveç kendi seçilmiş vekillerine yabancı bir iktidar/güç tarafından bu şekilde sldırılar yapıldığı zaman sessizce bakıp duramaz. Bu tutumun katlanılacak sonuçları olmalıdır. Türkiye’nin rejim yandaşı medyası ancak hemen hemen Vladimir Putin’in propoganda kanalları kadar özgürdür ve bu temelde dikkate alınmalı ve değerlendirilmelidir. Yapılan bu yayınlar İsveç’e ve İsveç demokrasisine karşı bir etkileme operasyonudur ve büyük ihtimalle Erdoğanİsveç hükümetinin korona virüsü krizi nedeni ile meşgul olduğu için ağır tedbirleri devreye koyamayacağını düşünmektedir.
Ancak, şimdi artık yeter deme zamanıdır!
Mahkum edilmelidir
Erdoğan rejimine karşı İsveç’in sabrı ve tahammülünün şu anda artık sona ermiş olduğu makul olanıdır. İsveç, Trkiye’ye açık bir şekilde göstermelidir ki, İsve’ç’in seçilmiş vekillerine karşı saldırıların devam etmesi halinde bu ülkenin büyükelçisinin sınır dışı edilecek ve diplomatik ilişkiler formalite düzeyine çekilecektir. Aynı zamanda AB’nin Türkiye ile olan gümrük birliği anlaşması da tartışmaya açılmalıdır.
Bu sorun gerçekten aslında Erdoğan geçen yıl askeri güçlerini Suriye’nin kuzeydoğusunda Kürtler tarafından kontrol edilen bölgelere gönderdiği zaman masaya yatırılmalıydı. Türkiye ile Ab arasındaki gümrük birliği anlaşması Erdoğan’ın kendi ülkesindeki mültecileri bir politik tehdit silahına dönüştürdüğü saniyede iptal edilmiş olmalıydı. Ankara rejimi başka bir dilden anlamıyor.
Bir ilk adım olarak İsveç Parlamentosu başkanı Andréas Norlén açık bir dille meydana gelen bu olayları mahkum etmelidir.
Türkiye’nin İsveç büyükelçisinin, valizlerini toplaması için fazla bir zamanının bulunmaması gerekiyor.
29 Mayıs 2020, Aftonbladet gazetesi
Not: Bu makalenin yazarı Lotta Ilona Häyrynen İsveç’in en büyük günlük sosyal demokrat gazetesi Aftonbladet’in başyazarlarından birisidir.
İsveççe’den çeviri: Vildan Saim Tanrıkulu, Öğretmen/Çevirmen
Yazarın tüm yazıları için tıklayın