Osman AYDIN
Türk milliyetçiliğinin kaynağı, Türk toplumunun içinden ve kendi iç dinamiklerinden ortaya çıkmamıştır. Dışarıdan kurgulanan bu milliyetçiliğin kuramcılarının hiçbirisi Türklerin yerleşik olduğu Anadolu coğrafyasından da çıkmamıştır.
Türk milliyetçiliğinin ideologları olan Mustafa Cemaleddin Polonyalı, Yusuf Akçura Kırımlı, Ziya Gökalp Kürdistanlı, Zeki Velidi Togan Rus Başkırı, Hüseyinzade Ali ve Ahmet Ağaoğlu ise Azerbaycanlıdırlar.
Bu yazıda tanıtmak istediğim kişi Polon asıllı Konstanty Borzęcki (1826 -1876) dir. 1848 yılında Osmanlı devletine sığınmış olan bu kişi haritacılık ve dil konusunda bilgi sahibi olduğundan Mustafa Reşit Paşa tarafından orduya alınmış ve paşalığa kadar yükselmiştir. Müslüman olunca da ismi Mustafa Celaleddin olmuştur.
Konstanty Borzęcki veya yeni adıyla Mustafa Celadeddin, Yeni Osmanlılar, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki gibi Türkçülüğü savunan siyasi oluşumlardan daha önce Türkçülük fikrini ortaya atmış ve savunmuştur.
O Türklerin yeryüzünün en eski ve en medeni milleti olduğunu iddia eder. Latin dili ve uygarlığının Türk kökenli olduğunu savunur. Türkler konusunda daha da ileri giderek bilimsel olmayan ve günümüz modern tarihinin kabul etmediği bazı saptamalar da yapar: Avrupa’ya ilk gelen Turanı halkların Türkler olduklarını ve “Türk ulusu sıradan bir ulus değil, uzun ve zaferler dolu bir geçmişin ve nedeni bilinmeyen bir sarsıntının ardından, çifte su verilmiş enerjisiyle bir yenilenme öğesi sağlayabileceği coğrafi koşullara Tanrı’nın yerleştirdiği Yafetik (Kafkasotesi) bir çekirdektir.’’ Derken bilimsel olmayan bu günaha Tanrı’yı da ortak etmektedir.
Mustafa Celaleddin bu tezlerini sunarken, bilimsel bilginin giremediği alanları kullanarak, açıklanamayanı doğruluğu sınanamayacak tezlerle açıklayarak sonuç alıcı yöntemlere başvumuştur.
Les Turcs anciens et modernes (Eski ve Modern Türkler) isimli kitabında Türk milliyetçiliğinin mühendisliğini yapmış ve ondan sonra kuyudaki Osmanlı aydınları onun uzattığı bu ipe sarılarak ortaya çıkmış ve Türk milliyetçiliğini geliştirmişlerdir. Koşulardaki bayarak yarışı gibi bu bayrak son etapta Mustafa Kemale verilmiş ve Kemalizm hayatımızın ayrılmaz acısı olmuştur.
Bu kitabın Paris baskısı Mustafa Kemal 'de var olduğu, kitabı okuduğu ve bazı sayfaların kenarına "çok mühim", "dikkat" ve "abartma" gibi notlar aldığı belirtilmektedir. Kitabın bu nüshası Anıtkabir Müzesi'nde bulunmaktadır.
Kıssadan hisse: Türk Milliyetçiliği dışarıdan ithal ve defoludur. Bu nedenle resmi tarihi de, devlet yönetimi de, siyaseti de hayatın hemen her alanı da başından beri sorunludur.