Zulüm altında yaşamak çok zordur. Yahudiler 3.000 yıl Arapların zulmü altında yaşadılar.
Bugünlerde, Mustafa Selimi’ye karşı girişilen ihanet, Kürdistan gündemini hayli meşgul etti.
Lozan antlaşmasıyla, Mustafa Kemal, Ankara da Türk Devletini kurdu. Yeni kurulan devletin ayakta kalması için ciddi bir kadroya ihtiyaç vardı. Adamlarını, Tandoğan’daki teren istasyonuna gönderiyordu. Adamları, terenden inananların kıyafetlerine bakıyorlardı. Üstü başı temiz ve giyimlerine bakıyorlardı. Giyim ve kuşamını beğendikleri kişileri alıp Mustafa Kemal’in yanına götürüyorlardı. Mustafa Kemal, onların kültür ve becerilerine göre memur olarak görevlendiriyordu.
Çermikli Zaza Tevfik’in oğlu Ziya Gökalp, Cumhuriyetin ilanından önce, Türkçülüğün esaslarını, Mustafa Kemal’e öğreten kişidir. Mustafa Kemal mumla adam ararken, Ziya Gökalp’a mevki ve makam vermedi. Kendi halkına ihanet eden kişi başka halklara daha çabuk ihanet eder.
İnsan neyin peşinde koşarsa onu bulur. Aklımda kaldığına göre30 seneye yakındır. İstanbul’dayım. Hepimizin saygı ve sevgi ile baktığımız saygı değer Sarı Hocamız İsmail Beşikçi, Cağaloğlu da yarın seminer verecek.
Sabah erkenden kalktım, Cağaloğlu’na gittim. Salon büyük değildi. Tahminime göre 300 kişi vardı. Gelenler yüzde yüz Kürt’tü. Tabii ki devletin görevlileri mutlaka var. Bunun bilincindeyiz. Saygı değer hocamız hayli konuştu. Konuşmasının bitiminde dedi üç Kürdü çok iyi tanımanız lazım. O anda düşündüm. Bu üç Kürdün kimler olduğunu çıkaramadım. Dedi bir Dr. Abdullah Cevdet. Kürtlerin kurtuluşunu, Türlerle beraber bir arada yaşamayı istiyordu. İki Said-i Nursi, İslamiyet içinde, Kürtlerin kurtuluşu için çalışmış. Üç Ziya Gökalp, Kürt olduğu halde Kürt halkına ihanet etmiş, dedi.“ Hitler kavgam kitabında yazmış. Her türlü suç ve ceza af edilir. İhanet asla af edilmez.”
Mustafa Kemal, Nuri Dersimi’yi bakanlık teklif etti. Dersimi sağlığını gerekçe göstererek teklifini ret etti.
Mustafa Kemal, Alişan’a Sivas Valiliğini verdi. Alişan, Mustafa Kemal’in önerisini ret etti. Alişan’a milletvekilliği teklif etti. Alişan milletvekilliği önerisini de ret etti.
Melle Mustafa Barzani, Rusya’dan döndükten sonra, Bağdat’ta kalması için, General Abdülkerim Kasım dünyanın bütün nimetlerini, Melle Mustafa Barzani’ye verdi. Melle Mustafa Barzani, verilen bütün imkânları ret etti
Dünyanın bütün milletlerinde kahramanlar olduğu gibi, Kürt milletinde de kahramanlar var.
Davasına inanmış kişileri hiçbir kuvvet onları satın alamıyor. Her kesin bunu iyi bilmesi lazım.
Nuri Desimi’nin Hatıratım kitabından bazı notlar:
Nuri Dersimi öğrencilik yıllarından hayatın sonuna kadar hiç kimseye ödün vermeden, Kürt Ulusal meselesi için bütün gücüyle çalıştı.
Nuri Dersimi yazıyor: İtilaf devletleri, İstanbul’u işgal etmişlerdi. Bu bayraklar İngiliz, Fransız ve İtalyan bayraklarıydı. Savaş gemileri Dolmabahçe Sarayı’nın önünde demirlenmişti. İstanbul’a giren Fransız General Frans Despere büyük bir gösterici kitlesi karşısında beyaz bir at üzerinde birlikleriyle beraber adata halkı büyülemişti.
İngilizler, İstanbul da, İngiliz Muhipleri Cemiyeti (İngilizleri sevenler derneği) kurulmuştu. Galip devletler, Müslüman olmayanları silahlandırıyordu. Fırsattan yararlanarak 1500 İngiliz tüfeği almayı başardım. İki defa sevk edilecek üzere Balya Madenine götürmüş. Balya Madenin de çalışmakta olan 1200 Kürt işçisini silahlandırmış. Bu işçilerin başında Dersimli Kureşan aşiretinden, Süleyman Çavuş benimle aynı amaçları paylaşıyordu.
O sırada Ankara Askerlik Şube Başkanı Süvari Binbaşı Mustafa Bey İstanbul’daydı. Onunla yaptığım görüşmeler sonunda bir kısım silahları kendi aracılığıyla, Ankara civarındaki Haymana Kürtlerine gönderilmesinin sağlanmasına aracı olmasını istedim. Bu işi yapacağına dair bana söz verdi. Bu sözü üzerine 5 büyük çantaya, İngiliz tüfeklerini doldurup Haydarpaşa istasyonun da, trende eşya vagonlarına bırakarak, Ankara Askerlik Şubesi Başkanı Mustafa Bey adına ambalaj yaptırmayı başarmıştım. Mustafa Bey, Ankara da bulunan mütemedine mektup yazarak emanetlerin trenden alınması için onu görevlendirmişti. Ankara da tren istasyona ulaştığında çantaların ağırlığı görevlilerin dikkatini çekmiş. Tekrar kontrol etmek üzere görevliler tarafından çantalar açılmış ve silahlara el konulmuş.
Yapılan tahkikat sonucunda Divanı Harp Mahkemesine, verilmeme de karar verildi. Kürdistan Teali Cemiyeti Başkanı Seyit Abdülkadir ve Kürdistan Teali Cemiyeti üyelerinden Mıkıslü (Bugünkü adıyla Van ilinin Bahçesaray ilçesi)Hamza Bey durumumu, Başkan Seyit Abdülkadir’e anlatıyor. O dönemde Seyit Abdülkadir, Osmanlı Senatörü, Sayıştay Mahkemesi Başkanı ve Kürdistan Teali Cemiyeti Başkanıydı. Merhum Şeyh Ubeydullah’ın oğludur. Divanı Harp Mahkemesi Başkanı Kürt Mustafa Paşa’ya gizli bir mektup yazıp gönderiyor. Belirtilen günde benim gidip Divanı Harp Mahkemesi Başkanına müracaat etmemi de bana söylediler. Divanı Harp Mahkemesine gideceğim günü Müküslü arkadaşım Hamza bana söyledi. Belirlenen günde, Divan Harp Mahkemesine gittim. Salona girdiğim zaman kendimi, Divanı Harp Mahkemesi heyetine tanıttım. Mahkeme Başkanı Güney Kürdistanlı ünlü Kürt Mustafa Paşa idi.
Bana hitaben nerelisin oğlum?
Efendim, Dersimliyim.
Dersimli Seyit Kasım Efendiyi tanır mısın?
Evet efendim akrabamdır, dedikten sonra heyete ve arkadaşlarına hitaben bir çeyrek saat, Dersimlilere övgüler yağdırdı. Dersimlilerin karakter ve niteliklerinden kahramanlıklarından saf kan Kürt olduklarında dağlarından, sularından ve yaylarından söz etti. Ondan sonra haydi gidiniz oğlum yolunuz açık olsun dedi. Dedikten sonra şöyle devam etti. Dersimliler’e ve özellikle Seyit Kasım Ağa’ya benden çok selam söyle dedi.
Bildiğiniz üzere, Türkler, Kürt Mustafa Paşa’yı sevmedikleri için, ona Nemrut diyorlardı. Ünlü Kürt Mustafa Paşa, Divanı Harp Mahkeme’sinde. Mustafa Kemal’in idamına karar vermiş kişidir.
Zaman kimseyi dinlemiyor. Devamlı Dicle ve Fırat gibi akıp gidiyor:
Nuri Dersimi mezun olduktan sonra, Haziran 1919’da İstanbul’dan ayrılarak, Sivas’ın bugünkü Ümraniye ilçesine geliyor. Ümraniye de Alişan, Alişan’ın abisi Haydar, Alişer ve ilişkisi olan bazı kişilerlegörüşerek, örgütlenme kararını alıyorlar.
Bir hafta sonra Nuri Dersimi, Sivas Valiliğine giderek; Divriği, Zara ve Kangal ilçeleri bölge Baytarı olduğu adı geçen Kaymakamlara bildiriyor. Zaman zaman Sivas il merkezine gider. Tanıdığı ve güvendiği kişilerle beraber oturur sohbet ederdi. Sivas Valisi, Nuri Dersimi’nin durumundan kuşkulanıyor. Bir gün Sivas merkezdeyken, merkez jandarma nezarethanesine alarak tutukladılar. Ziyaretine giden kardeş Xıdr, o sırada bölgede bulunan Dersim Milletvekili Hasan Xeyri’ye. Nuri’nin durumunu anlatır. Hasan Xeyri durumu öğrenince direk olarak nezarethaneye gider. Tekme vurarak nezarethanenin kapısını açar. Nuri Dersimi’nin kolundan tutarak dışarı çıkar. Hasan Xeyri kartını nöbetçi jandarmaya verir ve Nuri ile beraber çıkar. Nuri Dersimi Sivas’tan Zara’ya gelir görevine başlar.
Teşkilatı Mahsusa ajanları, Nuri Dersimi’nin peşini bırakmıyorlardı. 20 Aralık 1920 günü kaymakamın emriyle Divriği ilçesinde, Nuri Dersimi’yi yakalayıp cezaevine koydular. Ayaklarına büyük bir zincir bağlıyorlar. Cezaevindeki tutuklular havalandırmaya çıktıkları zaman, Nuri Dersimi ayaklarına bağlanan zinciri omzunu üzerine atarak gururlu bir şekilde yanındakilerle beraber tur atıyordu.
Divriği, Cezaevi hükümet konağına bitişikti. Hükümet konağına gelen kişiler koridorundan ve pencerelerden Dersimi’yi selamlıyorlardı. Cezaevinde, tutukluların tümü Kürt’tü. İçlerinde bir Türk genci vardı. Dersimi durumun ciddi olduğunu anlıyor. Ayaklarına bağlı olan zincirin demirleriyle birkaç gece uğraşarak, cezaevinin duvarını deliyorlar. Türk olan tutuklunun eşi her gün kocasın temiz çamaşır, yemek ve benzeri şeyler getiriyordu. Akşama doğru kadın eşine temiz çamaşırları getiriyor. Kocası çamaşırları almıyor. Eşine diyor bu gece kaçacağız.
Hava kararınca, cezaevi askerler tarafından ablukaya alınır. Kaymakam, savcı ve jandarma komutanı cezaevine girerler. Nuri Dersimi ve arkadaşların boyunlarına lale takarlar. Boyunlarına lale takmaları, Dersimi’nin zoruna gidiyor. Dersimi kendini tutamıyor, çok sert konuşuyor. Savcı Mustafa, Dersimi’yi kucaklıyor yüzünü öpüyor. Kulağına fısıldayarak bende Kürdüm diyor.
Gece cezaevine yapılan baskın olayından, Dersim haberdar oluyor. Seyit Rıza zaman kayıp etmeden, Mustafa Kemal’e telgraf çekiyor. Nuri Dersimi’yi tahliye etmezsen, kışın şiddetine rağmen büyük bir kuvvetle, Sivas’a hücum edeceğini bildiriyor. Mustafa Kemal, Sivas Valisi Reşit Paşa’ya şifreli telgraf çekerek, Nuri Dersimi’nin tahliye etmesini emir ediyor. Gelen şifreli telgraf üzerine Sivas Valisi, Nuri Desimi’yi cezaevinden tahliye ediyor. (KAYNAK: Kürdistan Tarihinde Dersim. Dr. Vet. Nuri Dersimi Dilan yayınlar Ocak 1992 4. Baskı sayfa: 135)