Celâl Temel
Birinci Dünya Savaşı sırasında, 1916 Kürd Tehciri döneminde, Erzurum’a bağlı Çabaxçur (Bingöl)-Kığı, Cunan mıntıkasından Adana’ya göç eden/ettirilen ailelerden biri de Sabri idi. Sabri’nin ailesi, Şadi (Şadili) Aşireti’ne mensuptu. Sabri, Adana’ya geldikten sonra, 1918 yılında, Halime adlı bir kadınla evlendi. İlk evliliği fazla sürmedi; 1920 yılında eşinden boşandı ve Adana’dan Konya’ya göç etti. Aynı dönemlerde, Van Başkale’den Konya’ya göç eden bir Kürd ailenin “Hanım” adlı kızıyla evlendi ve Konya’da Halıcı Hacı Sabri olarak tanındı.
“Erzurumlu-Bingöllü Sabri”, “Kürd Sabri”, “Hacı Sabri” gibi adlarla da tanınan Sabri Halıcı (1887-1943), zaman içinde Bediüzzaman Sait Nursi ile tanıştı ve aile, Konya’da “Nurcu” olarak tanındı. Sabri Halıcı’nın ilk evliğinden Adana’da 1919 yılında doğan oğlu Ömer, subay-pilot oldu ve 1954 yılında bir uçak kazasında vefat etti. Sabri Halıcı’nın ikinci evliliğinden, Konya’da, Nuriye (1923-1938), Feyzi (1924-2017), Mehdi (1927-2008), Nermin, Nevin (1939) ve Hasan (1942) adlı çocukları oldu. Hepsi çok önemli yetenekleri olan çocukları ve torunlarıyla ilgili çok şey söylenip yazılabilir.
Büyük oğlu Feyzi Halıcı, 1949 yılında İst. Ün. Kimya Mühendisliği bölümünden birincilikle mezun oldu. 1951 yılında Konya Gazeteciler Cemiyeti’ni, 1959’da Konya Turizm Derneği’ni, 1977’de Konya Kültür ve Turizm Vakfı’nı kurdu ve uzun yıllar başkanlıklarını yaptı. İyi bir şair de olan Feyzi Halıcı, 1957 yılında, “Çağrı” adlı bir kültür ve sanat dergisi çıkartmaya başladı. Bu dergiye, sonraları Cemşid Bender olarak tanıyacağımız, kardeşi Mehdi Halıcı da bir süre destek verdi. Feyzi Halıcı, 1968-1977 yılları arasında, Adalet Partisi’nden Konya Senatörlüğü yaptı, 2017 yılında vefat etti. Bizim konumuz, en küçük oğlu Mehdi Halıcı diğer adıyla Cemşid Bender.
Mehdi Halıcı (Cemşid Bender), 1927 yılında Konya’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Konya’da gördü. 1950 yılında İst. Ün. Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. “Osmanlı Devleti Maliye Teşkilatı” adlı doktora tezini, 1956 yılında, Fransa’daki bir üniversitede tamamladı. 1958 yılında, Fransa’da yaptığı bir tren eylemi dolaysıyla dünyanın dikkatini çekti.
Bilindiği gibi o sıralarda, Fransa, Cezayir’i işgal ettiği için eleştiriliyordu. O, çevresine de haber vererek sıra dışı bir eylem gerçekleştirdi. Fransız silahlarını Cezayir’e taşıyan bir trenin raylarına kendini kelepçeledi. Tren önüne kadar gelince durmak zorunda kaldı. Oraya gelmiş olan medya ve insan hakları kuruluşları konuyu dünyaya duyurdular. Eylem büyük yankı yarattı. Zaten J. P. Sartre da bu konuda ülkesini eleştiriyordu.
1959 yılında Norveç'te kooperatifçilik üzerine ihtisas yaptı. 1960’ta Türkiye’ye döndü. “Kürdçülük” suçlamasıyla tutuklandı; yaklaşık altı ay hapis yattıktan sonra af kanunuyla tahliye oldu. 1961-1964 yılları arasında Konya Gazeteciler Cemiyeti başkanlığı yaptı. Gençlik yıllarında, aile ortamı dolaysıyla daha çok Nurcu, sağcı olarak biliniyordu. Ancak uzun süre Avrupa’da kaldı ve tüm ailesinden farklı olarak demokrat bir çizgiye evrildi ve mensubu olduğu Kürd halkının tarihini araştırdı.
1974 yılında tekrar Norveç’e gitti ve Norveçli bir kadınla evlendi. Bu sırada, Norveç’li Petersan’ın İkinci Dünya Savaşı sırasında ülkesinin kurtuluşu için verdiği mücadeleden çok etkilendi. Bu dönemde antikçağ tarihi ve arkeolojiyle ilgilendi. Kürd Tarihi, mitolojisi ve uygarlığıyla ilgili çalışmalar yaptı. 1988 yılında Türkiye’ye döndü ve İzmir’e yerleşti.
Mensubu olduğu halkın tarihini merak edince, dikkat çeken bir Kürd tarihçisi oldu. Yaşamının ikinci bölümünde dünya görüşü gibi adı da değişti. Artık o “Mehdi Halıcı” değil “Cemşid Bender” olarak bilinen bir araştırmacı yazardı. 1992 yılında kurulan İstanbul Kürd Enstitüsü Tarih Bölümü Başkanlığı yaptı ve Kürd tarihi, mitolojisi, uygarlığı ve Alevilikle ilgili çeşitli eserleri yayımlandı.
O, “Kürdler, yalnız Mezopotamya’nın değil, Anadolu’nun da en eski halkılarındandır; yaşı bilinmeyecek kadar eskidir, uygarlığın başlamasında büyük katkıları vardır.” derken onun Kürd Tarihi söylemini abartılı bulanlar vardı. Yine “Aleviliğin İslam’la ilgisi yoktur, Zerdüştlük inanışının bir devamıdır.” söylemi çok kimseye ters geldi. Özellikle “Kürdler yoktur.” diyenler, kart-kurt teorileri uyduranlar, Cemşid Bender’in çalışmalarından rahatsız oldular. Oysa o Avrupa’da edindiği antik çağ ve arkeoloji bilgileri ışığında Kürdlerle, Kürd tarihiyle ilgili tespitler yapıyordu. Zaman içinde tespitlerinin çoğunun doğru olduğu anlaşıldı.
O araştırdıkça kendini keşfetti, tarih yazılmayan, mensubu olduğu halkı keşfetti. Çok sayıda, öykü, derleme, şiir kitaplarından başka, doksanlı yıllarda peş peşe Kürdlerle ilgili olarak, aşağıdaki araştırma-inceleme kitapları yayımlandı.
Kürt Tarihi ve Uygarlığı, Kaynak Yayınları, 1991
Kürt Uygarlığında Alevilik, Kaynak Yayınları, 1991
Kürt Mutfak Kültürü ve Kürt Yemekleri, Berfin Yayınları, 1992
Kürt Kızı Zenge, Berfin Yayınları, 1992
12 İmam ve Alevilik, Berfin Yayınları, 1993
Korku ve Cesaret, Kürt Tarihine Sataşanlar, Berfin Yayınları, 1996
Kürt Mitolojisi-I, Berfin Yayınları, 1996
Kürt Mitolojisi – II, Berfin Yayınları, 2000
8 Nisan 2008 tarihinde İzmir’de hayata veda etti.