Çarşamba günü Diyarbakır’a gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şehirdeki temaslarını sürdürüyor.
Kılıçdaroğlu, Diyarbakır gezisine Yamaç aşiretinden Aziz Elaldı tarafından verilen kahvaltıya katılarak başladı. Kılıçdaroğlu, kahvaltıya katılanları Kürtçe selamlayarak “Ser sera şer çava” (başım, gözüm üstüne) dedi.
'DİYARBAKIR’A DAHA ÇOK GELECEĞİZ'
Diyarbakırlılarla güzel bir atmosferde buluştuklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Toplumun her kesimi ile buluşmaya, sorunlarını dinlemeye, merak ettikleri 'CHP'nin çözümü nedir?' sorularına dilimiz döndüğü kadar anlatmaya çalıştık. Daha fazla geleceğiz Diyarbakır'a. Uzun yıllar ihmal ettiğimizi biliyorum. Diyarbakırlılar da bu konuda sitem ettiler. 'Neden Diyarbakır'a daha fazla gelmiyorsunuz, bizi yalnız bıraktınız' diye. Diyarbakır'a daha fazla geleceğiz, oturacağız, konuşacağız, dertleşeceğiz.
Devletin dini adalettir. Adaletin olmadığı yerde devlet olmaz. Bizim adalet sağlamamız lazım. Bir şekilde adaleti sağlayabilirsek soframıza bereket de gelir. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi getirelim derken, temel noktamız adaletti. Adalet olmalı, milletin iradesi olmalı. İrade TBMM'ye olduğu gibi yansıyabilmeli. Eğer milletin iradesiyle belediye başkanları seçildiyse, belediye başkanları görevden alınıp yerine kayyım atanmamalı, siyasi partiler kapatılmamalı. Siyasi partiler demokrasinin unsurlarıdır, diye defalarca ifade ettik. Barışı, huzuru, kardeşliği, dostluğu yeniden inşa edeceğiz"
şeklinde konuştu.
KILIÇDAROĞLU: TOPRAK EKİLMİYOR
Bölgenin çok acılar çektiğini belirten Kılıçdaroğlu, bölgenin ekonomik sorunlarına da değinerek şunları söyledi:
"Çok zengin bir kültürünüz var. Mezopotamya'nın bir anlamda merkezi burası. Buğdayın ilk elde edildiği yer, bereketin kaynağı da Mezopotamya. Bu coğrafyada isteriz ki bereket daha fazla olsun. Toprak suyla buluşsun, güzel meyveler, güzel bitkiler elde edilsin.
Bereketi kaçıran da siyaset kurumu. Siyaset kurumu, bereketten yana, alınterinden yana tavır alırsa bunların tamamı düzelir. Eğer Fırat'ın, Dicle'nin üzerine kurulan barajlarda biriken sular toprağı sularsa, toprakla kucaklaşırsa bereket de artar. 2 milyon hektar alan Diyarbakır'da ekilmiyor son on yılda. İnsanlar toprağı ekmekten, üretmekten vazgeçtiler. Niçin? Ekse karşılığını alamıyor, zarar ediyor. Dolayısıyla bunun gereği de İstanbul'a, İzmir'e gidiyor. Acaba asgari ücretle bir iş bulabilir miyim arayışına giriyor. Bunları düzeltmek mümkün. Size sadece şunu ifade edeyim. Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir derdi yoktur.
'TÜRKİYE’NİN SORUNLARI ÇÖZÜLEBİLİR'
Bütün sorunlar çözülebilir. Akılla, bilgiyle, birikimle çözülebilir. Hepsini çözmek mümkündür, yeter ki siyasetçinin dürüst olması lazım. Siyasetçi elini beytülmale uzatırsa, siyasetçi ülkesine fayda getirmez. Beytülmale el uzatmayacak. Bizim ödediğimiz, sizin ödediğiniz, yeni doğan çocuğun ödediği vergilerin doğru yere harcanması lazım, millet için harcanması lazım. O zaman ülkeye bereket gelir, ama siyasetçi işi kontrol edemezse iş başka yerlere gider. Türkiye'nin geldiği nokta da budur."
‘KÜRTLERİN ANADİLDE EĞİTİM SORUNU VARDIR’
Kılıçdaroğlu, daha sonra Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (DİTAM) düzenlediği "Türkiye'de muhalefet ve CHP'nin tutumu" başlıklı toplantıya katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan DİTAM Başkanı Mehmet Vural, "Savaşın kazananı yoktur. Bu nedenle STK'lar olarak savaşa hayır diyoruz. Türkiye'nin gerçekten geçmişiyle hoşgörü ile yüzleşmesi lazım. Kürt halkının varlığıyla yüzleşmesi gerekiyor. Yüzleşme önemlidir" dedi.
Vural, şunları söyledi, “Yüzleşme önemlidir. Diyarbakır Cezaevi, Dersim olayının mağdurları ve 1925'te idam edilen 46 kişinin aileleriyle yüzleşme gibi olaylar önemli. Roboski olayı başlı başına bir yüzleşme olayıdır. Umarım bir yüzleşme sayfası açılır. Bu bölgede yaşayan Kürt halkı vardır. Bu halkın anadil sorunu vardır. Anadilde eğitim hakkı olmalıdır diye düşünüyoruz” dedi.
Vural, “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer sözünün artık vücut bulması lazım” diye konuştu.
'HERKESİN KİMLİĞİ ŞEREFİDİR'
Vural'ın ardından konuşan Kılıçdaroğlu, 6 siyasi parti olarak yaptıkları ittifaka yönelik bilgi verdi. Kılıçdaroğlu, siyasi ahlak kanunu çıkaracaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklamadan satır başları şöyle:
‘SİYASİ AHLAK KANUNU ÇIKARACAĞIZ’
"Demokrasiyi işletme konusunda karar verdik, en önemli nokta da harcanan her kuruşun hesabını millete verebilmektir. Bu nokta bizim için son derece değerlidir. Harcanan her kuruşun hesabını bu millete verebiliyorsanız, o zaman siyaset temiz olur. Siyaset temiz olur, dürüst olur. Siyasetle ilgili bir şey daha yapıyoruz. Onun da sözünü verdik millete. Siyasi ahlak kanunu çıkaracağız. Ahlaklı insanın Meclis’te olması lazım. Düzgün insanın Meclis’te olması lazım. Eğer parlamentoda görev yapan milletvekilleri iş takipçiliği, ihale takipçiliği, rüşvet takipçiliği dışında olurlarsa, millete fayda etmek için çalışırlarsa o zaman bu memleket göreceksiniz güllük gülistanlık olur. Kimsenin kimliği ile inancı ile yaşam tarzı ile zaten uğraşmak doğru değildir. Herkesin kimliği kendi şerefidir. Allah ile kul arasındaki ilişkidir. Bizim ona müdahale etmemiz, sorgulamamız haddimiz değildir. Peygambere verilmeyen yetkiyi başkasının kullanması da zaten mümkün değildir. Herkesin yaşam tarzına bizim saygı duymamız lazım. Bu çerçevede yola çıktık, bu çerçevede yürüyoruz. İnşallah sizin de desteğiniz ile vaat ettiğimiz sözleri yerine getiririz. O zaman da bu memlekette huzur olur, barış da olur, bu memlekette kucaklaşma da olur. En önemlisi geçmişte haksızlık yapan insanlar, haksızlıkları ile yüzleştiklerinde, bunu ifade ettiklerinde de bu memlekette güzel bir helalleşme olur.”
'SİYASİ PARTİLER KAPATILMASIN'
6 siyasi partinin programının ayrı olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, demokrasi konusunda ortak olduklarını vurguladı. “Hepimizin demokrasi beklentisi vardır” diyen Kılıçdaroğlu, “Demokrasi ortak paydadır. Kabul edersek mesafe alırız. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurudur. Siyasi partilerin kapatılmaması lazım. 'Talimatı verdim, istediğim zaman kapatırım' demek demokrasi değildir. Anayasa Mahkemesi, birilerinin babalarının çiftliği değildir. Seçimle gelen seçimle gider. Kayyım ilkesine karşıyız. Siyasi partiler kapatılamaz. OHAL kararnameleriyle hangi mağduriyetler yaşanmadı ki. Daha önce askeri darbelerin aynısı uygulandı. Deklarasyonumuzda bunlar var. Belediye başkanı görevden alınamaz. Yüzde 10 seçim barajı, 12 Eylül darbesinin ürünüdür.
Bu adil oran değil, dünyanın hiçbir yerinde uygulanmıyor. 6 parti oturduk yüzde 3 dedik. Yüzde 3 alan Meclis’e gelsin. Yüzde 3 demokrasiyi güçlendirir. AİHM kararları uygulanacak, uygulanmayanlar hakkında ne gerekiyorsa yapılacak. İnsan haklarını kurmuşsunuz, eşitlik uygulanmıyor. Yüzde 1 oy alan siyasi partiye de yardım yapılması gerekir.
'5'Lİ ÇETE: ERDOĞAN’IN OLİGARKLARI'
5'li çetenin sadece Türkiye’de elde ettiği haksız kazancı değil, kaçırıp Londra’ya götürdüğü parayı da
getireceğiz buraya. Kim kul hakkı yediyse hesabını soracağız. Kimse bir daha tevesül etmesin diye. Bunlar Erdoğan'ın oligarklarıdır. Yüzleşme, helalleşme, siyasette var olan sorunları çözecektir. Yüzleşme ve helalleşme dediğim zaman, 'Adam bu kadar devleti soydu. Gel helalleşelim'. Nasıl helalleşeceğiz? Helalleşme, gücü tutup yaptığı haksızlıkla yüzleşmesidir. Yolsuzluk, hırsızlık yapan ayrı bir şey, hesabını verecektir.
'DİYARBAKIR CEZAEVİ MÜZE OLMALI'
Roboski’de öldürülen gençler varken bu hatayla yüzleşmemiz lazım. En azından ailesinden özür dilenmesi gerekir. Hatalarımızı görmemiz, yüzleşmemiz lazım. Hata insana özgü bir kavramdır. Diyarbakır'da hapishanelerde işkence gören 5 kişi ile görüştüm. Anlatırken gözyaşlarını tutamadılar. Bunlarla nasıl yüzleşeceksiniz. Oturup burada bir yanlış yaptık diyeceksiniz. Bunu yapmazsanız toplumsal barışı sağlayamazsınız. Yüreğimizdeki yara kabuk bağlamaz yoksa. Diyarbakır cezaevi müze olsun. Deniz Gezmiş ve arkadaşları asıldığı o yer nasıl müze olmuşsa, geçmişte yapılan hataların tekrar edilmemesi için Diyarbakır cezaevi de müze olmalıdır. Helalleşme, yüzleşme siyaset kurumunun olgunlaşması demektir. Siyaset kurumu olgunlaşırsa toplumda kavga olmaz. Üretimde, demokraside adalette yarış olur. Yarışın anlayışı da değişmiş olur. Yüzleşmekten korkmamak gerekir. Yapanlar da acı gören de bizim insanlarımız. Ama yapanların topluma özür borcu var."
ÇÖZÜM İÇİN 5 ÖNERİ
“Acısıyla tatlısıyla bir yüzyılı bitirdik” diyen Kılıçdaroğlu, “İkinci yüzyıla başlıyoruz. İkinci yüzyıla başlarken aynı acıları yaşamamak için var olan bir sorun var. Bunu çözmemiz lazım. Kürt sorununu çözeceğiz. Bunun için sorunu yaşayan kişiyi dinlememiz lazım. Sorunun çözümü konusunda 5 temel ilkemiz var” şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, Kürt sorununu nasıl çözeceklerini şöyle anlattı:
- Sorunun nerede çözüleceğine karar vermeliyiz. Sorunun çözüleceği yer TMBB'dir. Kanun Meclis'ten çıkar. Bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sorunun nasıl çözüleceği konusunda 1.5 sayfa mektup yolladım. Meclis'te uzlaşma komisyonları kurulur. Her partiden eşit sayıda katılım olur. Parlamento dışından akil insanlar komisyona katılır.
- Sorunu çözmek isteyen kişinin samimi ve dürüst olması gerekiyor.
- Gizli, kişisel ajandası olmayacak.
- Millete açıklamayacağı angajmanlara girmeyecek. Neyi nasıl yaptığını anlatacak.
- Süreç devam ederken parlamento ve millet bilgilendirilecek.
‘KÜRDİSTAN’A NEDEN KARŞI ÇIKALIM?’
Konuşmasında kendisine yönelik eleştirilere de değinen Kılıçdaroğlu, “Kürdistan lafını bölgesel ayrımcılık olarak tanımladığım için kabul etmedim. Ama Irak'ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi var. Buraya heyet de gönderdik. Niye karşı çıkalım ki. Herhangi bir sorun yok, endişem yok. 6 liderin anlaştığı nokta, bölgesel barışın sağlanmasıdır. Kavganın ne bize, ne o ülkelere faydası yoktur. Hiçbir emperyal güç ateşi eliyle tutmaz, maşa kullanır. Biz, emperyal güçlerin maşası olmayacağız. Bölgedeki tüm devletlerle barış içerisinde olacağız” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun katıldığı DİTAM toplantısı daha sonra basına kapalı devam etti. Diyarbakır’daki temaslarını bugün tamamlayacak olan Kılıçdaroğlu, Urfa’nın Siverek ilçesindeki toplantıya katılacak. (DUVAR)