John C Maxwell: "Hepimiz kötü deneyimlerle karşılaşırız ve kimse acı reçete olmak istemez. Ama potansiyelimizin üzerine kapaklar koyarak başkalarını cezalandırırız."
Politikamızı belirleyen yaşam şartlarıdır. Yapabildiğimiz ve düşlediğimiz her neyse bunu açıkça ifade etmemiz gerekir. Çünkü belirsizlik, çaresizlik insanların çalışmasını ve yapacağı işi engeller. Sahip olunan değerleri bir hiç uğruna feda eder ve sonuçta kendine, çevresine zarar vermekten öteye gidemez.
Acı ve başarırız reçetelerin doğurduğu sonuçlar bugün ortadadır. Bu anlamda kendileri için planı olmayan birey ve partilerin, halkı ve ülkesi için de planı olamaz. Hep başkalarının belirlediği çerçeve ve planlara dahil olurlar. Ne yazık ki, planı olmayan parti veya çevreler, etraflarında cereyan eden olayları görmemezlikten gelerek, var olan kendi potansiyellerinden uzaklaşırlar. Bu dün de öyleydi, bugün de öyle ve yarın da öyle olacaktır. Bunlar, hayal ettikleri dünyada kendi kaderlerine razı olup, bir aşağı bir yukarı zıplar dururlar. Ya da "Daldan dala konarlar." Yani gereksiz zamanda ve mekanda sık sık düşünce değiştirirler.
Yukarıda saydığım bu nedenlerden dolayı geçmişe ilişkin bazı kısa hatırlatmalar yapmak istiyorum!
Yakın tarihimizde birbirilerini “Ajanlık” mertebesine varan ağır ithamlarla suçlayanlar, gaddarca birbirlerine saldıranlar sanki hiç bir şey olmamış gibi, Beka’da Apo’nun açtığı “Kabir defterini” imzalamak için sıraya girmişlerdi. Abdullah Öcalan’ı yeniden keşfetmiş gibi el ele tutuşarak boy boy fotoğraf çektirmişlerdi. Oysa o dönemde PKK kendi içindeki muhalefete karşı seferberlik ilan etmiş ve on binlerce Kürt gencini katletmişti.
• Asla değişmeyen ama değişim kılıfına inananların unuttuklarını anımsatmak için, o görüşmelerden hemen sonra Apo'nun Özgür Halk dergisinde çıkan röportajında, “Devrim süreci geliştikçe, devrim parazitleri de çoğalıyor” belirlemesi bu açıdan önemliydi. Çünkü ‘devrim parazitleri’ dediği Lübnan’da görüşmeleri yapan ve protokolleri imzayanlar içindi. Apo’yu yeniden keşfetme manevraları tekrardan hız kazanmıştı. Onu kucaklayanlar, onunla el ele tutuşanlar aradan uzun bir süre geçmeden el ele tutuşmalarını, çektirdikleri fotoğrafları unutarak birbirlerine saldırdılar. Tabi ki bu traji-komik bir durumdu.
YAZIK OLDU!
1992 de Mam Celal'ın etkisiyle de olsa Kürt örgütleri bir araya geldiler. Siyasal iş ve güç birliklerinin hayata geçmesinin temel prensibi; dar parti ve grup çıkarlarını ötelemek, ülkenin ve halkın çıkarlarını ön planda tutmaktadır. Her kesimi kucaklayacak, örgütleyecek ve ülkemizi işgal eden sömürgeci devletlere karşı daha örgütlü bir direnişi yükseltecek anlayış ve inanca sahip olmak gerekir. Maalesef böyle olmadı. Yani eski tas eski hamam misali bu ittifaktan bir sonuç çıkmadı.
YENİDEN DOĞAN UMUT!
Dünden dersler çıkararak bugün ortaya çıkan fırsatları kaçırılmamalı ve özelikle de sürece başarılı hamleler ile müdahale etmeliyiz. Seçimler yaklaşıyor ve sistem partileri kendi aralarında ittifaklar yapıyorlar.
Bu ittifaklara karşı bütün Kürt partilerinin bir şemsiye altında fedakârlık ve özveriyle ortak hareket etmeleri gerekir. Bu hiç de zor görünmüyor. Yani bütün tarafların en azında bu yönde iyi niyetinin olması ve Kürt halkının çıkarlarını hedefleyecek adımlar atmaları şarttır.
Bu amaçla seçim ittifakını oluşturan “Kürdistan Demokratlar Platformu (KDP), Kürdistan İslam Hareketi (Azadi Hareketi), Kürdistan Özgürlük Partisi(PAK), Kürdistan Sosyalist Partisi(PSK), Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (PDK-T) ortak bir basın açıklamasıyla Kürdistani Seçim İttifakı'nın kuruluşunu kamuoyuna deklare ettiler.” Söz konusu oluşum bir zorunluluktu. İttifakın amaç ve hedefi Kürt halkının ulusal ve demokratik haklarına ilişkin açık ve berrak istemler içeriyor.
Ancak, bir kısım çevreler, özelikle de Hak-Par tarafından Kürdistani İttifak’a yönelik bilinçli geliştirilen karalama ve kamuoyu oluşturma çabaları ne yazık ki büyük bir talihsizlik ve haksızlıktır. Kürdistani partiler ortak bir deklarasyonla, Kürt halkının genel çıkarları doğrultusunda, tarihi bir fırsata imza attılar. Bu duruma kayıtsız kalarak, dar parti çıkarlarını öne çıkarmak, eskiye biat etmek, geleceğe karşı direnmekten başka bir şey değildir.
Seçim ittifakı önemli bir kazanımdır. Geleceğe tohum ekmektir. Birlikte alınan karar, atılacak adım ve yapılacak hamle Kürdistan’da yeni değişimlerin sağlanacağı mücadele ruhunu daha güçlü bir biçimde yükseltmenin başlangıcıdır.
Seçim ittifakının etrafında birleşelim...