Kızıltepe JİTEM davasında cezasızlık onandı

,

İstinaf mahkemesi, JİTEM davasında verilen zamanaşımı ve beraat kararlarını “hükümde bir isabetsizlik bulunmadığından” onadı.

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve zamanaşımı ile beraat kararlarıyla sonuçlanan Kızıltepe JİTEM davası, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nde onandı.

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 1992-1996 yılları arasında 22 kişinin infaz edilmesi ve zorla kaybedilmesine ilişkin açılan ve Ankara’ya taşınan Kızıltepe JİTEM Davası, 9 Eylül 2019’da beraatla bitmişti. Mahkemenin kararının hemen ardından mağdur avukatları, duruşmalı istinaf incelemesi yapılması talebiyle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşıdı.

“İstinaf nedenleri yeterli görülmedi”

MA’dan Ahmet Kanbal’ın haberine göre, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, “görevsizlik” kararı vererek, dosyayı 19’uncu Ceza Dairesine gönderdi. 19. Ceza Dairesi avukatların duruşmalı inceleme talebini dikkate almazken, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının onanmasına, avukatların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verdi.

İstinafta, “hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı” ifade edildi:

“Yapılan yargılamaya, dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, karar yerinde gösterilip incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli delillere, mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre verilen hükümde bir isabetsizlik bulunmadığından istinaf nedenleri yerinde görülmemiş olmakla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 280/1-a maddesinin ilk cümlesi uyarınca istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine.”

“Yaşıyorsa nerede, hangi kayıtlarla defnedildi?”

Mağdur avukatlarından Erdal Kuzu, istinaf kararına tepki gösterdi:

“19’uncu Ceza Dairesi sanıklar hakkında beraat kararı verilen suçlamalarla ilgili zaman aşımının yakın olduğunu belirtmiş. Herhangi bir gerekçe de yok. Bu suçlardan zaman aşımının yakınlaşmasının sebebi Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ve ilgili ceza daireleridir. Yaklaşık 2 yıldır dosya istinaf mahkemesinde ve 2 yıl sonra karar veriliyor.”

Avukat Kuzu, dosyada sanıkların cezalandırılması için her türlü delilin mevcut olduğunu ancak hem yerel hem de istinaf mahkemesinin konjonktüre göre karar verdiğini belirten Kuzu, dosyayı Yargıtay’a taşıyacaklarını söyledi.

Dosyanın maktul isimlerinden Nurettin Yalçınkaya’nın kemiklerinin bir kuyudan çıkarılarak, DNA eşleşmesinin ardından devletin resmi kayıtları kapsamında defnedildiğini hatırlatan Kuzu, “İstinaf mahkemesi de yerel mahkeme gibi halen Nurettin Yalçınkaya’nın yaşadığını kabul ediyor. Nurettin Yalçınkaya yaşıyorsa nerede? Devletin bunu da açıklaması gerekiyor. Madem yaşıyor o zaman devlet hangi kayıtlara güvenerek, İstanbul’da Nurettin Yalçınkaya’yı defnetti. DNA kayıtlarına rağmen böyle bir yaklaşım sunmak akıl işi değil. Dosyanın Yargıtay sürecini önümüzdeki günlerde başlatarak, gerekli hukuki mücadelemizi vermeye devam edeceğiz” dedi.

Ne olmuştu?

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 1992-1996 yılları arasında 22 kişinin öldürülmesi ve zorla kaybedilmesine ilişkin dokuz kişiye dava açıldı.

Öldürülen veya kaybedilenlerin isimleri: Abdulvehap Yiğit, Süleyman Ünal, Mehmet Nuri Yiğit, Tacettin Yiğit, Zübeyir Birlik, Abdulbaki Birlik, Kemal Birlik, Zeki Alabalık, Menduh Demir, Nurettin Yalçınkaya, Necat (Şemsettin) Yalçınkaya, Mehmet Emin Abak, Hıdır Öztürk, Abdulvahap Ateş, Mahmut Abak, Yusuf Tunç, Şeyhmus Kaban, İzzettin Yiğit, Yusuf Çakar, Abdurrahman Öztürk, Mehmet Ali Yiğit ve Abdulbaki Yiğit.

Davanın sanıkları: Emekli Albay Hasan Atilla Uğur, dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu, Jandarma Komando Bölük Komutanı Ahmet Boncuk, Başçavuş Ünal Alkan ve köy korucuları Abdurrahman Kurğa, Mehmet Emin Kurğa, Ramazan Çetin, Mehmet Salih Kılınçaslan ile İsmet Kandemir.

Bu sanıklar hakkında “silahlı örgüt kurmak veya yönetmek, silahlı örgüte üye olmak ve tasarlayarak öldürmek” suçlarından 2014’te dava açıldı. Dava daha başlamadan güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya nakledildi.

Dava 9 Eylül 2019’da sonuçlandı.

Emekli Albay Hasan Atilla Uğur ve dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu  “örgüt kurma ve yönetme” suçundan beraat etti.

Diğer sanıklar Jandarma Komando Bölük Komutanı Ahmet Boncuk, Başçavuş Ünal Alkan ile dönemin köy korucuları Abdurrahman Kurğa, Mehmet Emin Kurğa, Ramazan Çetin, Mehmet Salih Kılınçaslan ile İsmet Kandemir de Türk Ceza Kanunu’nun 314/2 maddesi uyarınca kendilerine isnat edilen “silahlı terör örgütüne üyelik” suçlamasından beraat etti.

Zorla kaybetme, cinayet, yargısız infaz suçlarıyla ilgili de davanın 20 yıllık zamanaşımının dolması nedeniyle düşmesine karar verildi.

Bianet

Kurdistan Haberleri

Üçüncü Dünya Savaşı - Arzu Yılmaz*
Eğer Danielle Mitterrand bugün burada olsaydı
Myles Caggins: Kürdistan petrolünün yeniden ihracatı için birçok adım atıldı
Dersim ve Ovacık belediyelerine kayyum atandı
Mesud Barzani: Her türlü barış girişimine destek veriyoruz