KNK: Kürt Ulusal Kongresi için zemin oluşmuştur

Kürdistan Ulusal Kongresi Konsey üyesi Numan Ogur, Türkiye’nin Efrin operasyonunu , Ortadoğu’da Kürtlerin durumu, Ulusal Kongre çağrılarını, Kerkük olaylarında PKK’nin rolünü, PYD - Beşar Esad ilişkisini değerlendirdi.

BasNews Röportajı...

Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerden Kürtler nasıl etkileniyor?

Kürdistan dört parçaya bölündü. Fiziki olarak Kürdistan’ı bölen egemen güçler, o dönemde Fransız ve İngilizlerdi. Günümüzde de Ortadoğu’yu bölmek isteyen emperyal güçler var, bunların başında Rusya  geliyor. Bu son yüzyılda  artık Kürtlerin, siyasi farkları var, Kürtlerin liderleri var, örgütleri var. Kürtler artık cıddi diplomasi kanalları oluşturuyorlar. Kürtlerin farklı parçalar da çeşitli kazanımları var. Örneğin; Güney Kürdistan’da bağımsız devlet olmaya giden bir federal devlet modeli var, Rojava’da Kürtler için çeşitli fırsatlar oluştu ve oluşuyor. PYD ve YPG öncülüğünde Cizire kantonu var. Öz yönetimler oluşturuldu. Ortak yaşama modelini hayata geçiren adımlar atılıyor, atıldı. Kürtlerin öncülüğünde gerçekleşen demokrasi modelinden anlaşılıyor ki, düşman güçlerin ve emperyal güçlerin oyunu bozuluyor. Şimdi de görüyoruz ki bu modelden rahatsız olan emperyal güçler, yerel güçleri kullanarak bu kazanımları bozmaya ve boğmaya çalışıyor.

Türkiye’nin Efrine yönelik saldırısını hem Türkiye açısından hem de  saldırıya maruz kalan PYD açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Efrin harekatı neredeyse 46-47 gününe giriyor. Yapılan bu saldırı çok maksatlı ve organizedir. Bu saldırı Erdoğan’nın yada Türkiye devletinin tek başına aldığı bir karar ya da hareket değildir. Başta Rusya ordadır.  Eğer Rusya taraf olmuş olsaydı asla Türkiye ya da ÖSO gibi güçler oraya saldıramazdı. Bu işe göz yumulmuştur ve bu işin içinde İngilizler de var. Bu saldırılar tamamıyla Kürtleri bitirmek için yapılan istihbarati saldırılardır.Maalesef ki emperyal güçler de Kürdistan’ın parçalanmış halinin devam etmesini arzuladıkları için bütün yaşananlara göz yumuyorlar. Efrin’de onlarca sivil öldürülüyor, şehirler, köyler bombalanıyor, orantısız güç kullanılıyor  ve Avrupa devletlerinden ses çıkmıyor. Ancak Efrin’deki halk saldırılara karşı müthiş bir direniş gösteriyor. Kürtlerin kazanımlarına karşı bir saldırıdır.

Bu saldırı karşısında Suriye Rejiminin tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce Rejim de sessizliği ile bu planın bir parçası mıdır?

Suriye Rejimi artık söz sahibi değildir. Rejim adına karar veren Rusya’dır. Beşar Esad’a kalmış olsaydı kendi topraklarını korumak amacıyla YPG’ ye destek verebilirdi. Bu saldırılar karşısında YPG ve Demokratik Suriye Güçleri direniş gösteriyorlar. Bu Demokratik Suriye Güçlerinin içerisinde, Asuriler, Süryaniler, Türkmenler ve Araplar faşist cepheye karşı ortak cephe de duruyorlar.Hatta Demokratik Suriye Güçlerinin gönderdiği tabii güçler de var. Bunlar bazı milis güçlerdir ve Türkiye’ye karşı ortak hareket ediyorlar. Türkiye’nin amansız saldırılarında yüzlerce yaralıları var ancak buna karşı Beşar Esad’tan bir ses çıkmadı. YPG’nin halen Esad’a çağrıları var kendi sınırlarınızı koruyabilirsiniz diye. Ancak Suriye Rejiminden gereken cevap henüz alınmamıştır. Kürtlerin şunu anlaması gerekiyor; Kürdün Kürt’en başka dostu yoktur. Bu mücadeleye sadece Kürtler sahip çıkabilir. Kürtler kendi öz güçlerine güvenerek zaferler elde edebilirler.

Peki öz güç dediniz, öz güç olarak  Roj Pêşmergeleri var,  ancak uzun bir süredir Rojava’ya geçişleri PYD tarafından engellendiği iddiaları var siz  nasıl yorumluyorsunuz?

Kürtler arasındaki bütün bölünmüşlükler, anlaşmazlıkları doğru bulmuyor ve yanlış olduğunu savunuyorum. Yaklaşık 20 yıldır Kürdistan Ulusal Kongresi kurulmuştur.Yüzlerce resmi konferans ve kongreler yapılmıştır. Güney’de , Rojava’da, Kürdistan’ın dört parçasında kongrenin hedef ve amaçlarını anlatmak için bir çalışma yürütülmüştür. Bütün büyük partilerle toplantılar yapılmıştır, ve yapılmaya devam ediliyor. Burada ki amaç;  aslında Kürtlerin ortak bir askeri gücününün olması, ortak siyasi iradelerinin olması  ve ortak bir diplomasilerinin olmasıdır. Partiler arasında görüş ayrılığı olabilir, ancak ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda Kürtlerin birleşmesi gerekiyor. Güney Kürdistan’ın durumu ortadadır, referandum sürecinde Kürtlerin düşmanlarının bir vampir gibi nasıl saldırdıklarına şahit olduk. Kürtler de dost gibi görünen özellikle İran ve Türkiye’nin nasıl karşı çıktığını ve Amerika ve Rusya’nın Kürtleri nasıl yalnız bıraktıklarını gördük. Bu nedenlerle  KNK ( Kürdistan Ulusal Kongresi) olarak Roj Pêşmergelerin durumu da dahil olmak üzere bütün siyasi partilere çağrıda bulunuyoruz, birleşin ve kendi aranızdaki sorunları medya üzerinden değil masa başında çözmeye çalışın. Kerkük’teki kazanım, Efrin’deki kazanım bütün Kürtlerin kazanımıdır. Bunu böyle okumak gerekiyor.Bizler Kürdistan’ı ancak böyle birleştirebiliriz. Kürtler bir olabilirse onları yenecek hiçbir güç yoktur. Bütün güçlerin hızlı bir şekilde kendi aralarındaki çelişkileri çözmeleri gerekiyor.

Son zamanlarda bazı siyasi partiler Ulusal Kongre çağrılarında bulunuyor, sizce  bu Kongre’nin toplanması için  zemin oluşmuş mudur? Kürtler Ulus sürecini tamamladılar mı?

Kongrenin toplanması için şartlar şu anda çok çok elverişlidir. Kürtler  dünyanın tek devletsiz ulusudur. Kürtler şüphesiz ki ulustur, her ne kadar toprakları parçalanmış olsa da coğrafik bir birliği vardır, siyasi birlik korunmalıdır, derin bir kültür birlikteliği vardır. Nüfusu dünyada 50 milyonu aşan bir halktır. 20. yüzyılda Kürdistan nasıl bölündüyse  21. yüzyılda Kürdistan birleşebilir. Şartlar buna çok uygundur. Çağrımız bütün büyük partilere ve liderlerinedir, siz birleşirseniz, diğer  küçük partiler de birleşir. Liderlik misyonunda olan sayın Mesud Barzani vardır. Kerkük olayında Talabani ailesinden bazı şahsiyetlerin yapmış olduğu tarihi bir hata ortadadır. Bu hatayı yapanların, Kerkük’ü savaşmadan teslim etmeleri Kürdistan halkının onurunu kırmıştı. Buna benzer tarihi hataların yaşanmaması için Kürtler birleşmelidir.Kerkük’teki güçler Efrin’deki güçlerden daha güçlüydü. Savaşabilecek birlikler vardı. Ancak olmadı, şimdi Efrin’de bir direniş var. Bunu görmek gerekir ve Kürtlerin birleşmekten başka çarelerinin olmadığını da  görmeleri gerekmektedir.

Kerkük’teki ihanetten bahsettiniz, bu ihanet içerisinde  Kerkük’ün Haşdi Şabiye teslim edilmesi için imzası bulunduğu iddia edilen PKK’liler olduğu’da Pavel Talabani tarafından  söylendi, sizce PKK bu ihanet içerisinde yer almış olabilir mi?

Ben buna inanmıyorum, bu tamamıyle süpükülatif bir durumdur. İhanet edenler kendilerine ortak aramışlardır. PKK adına Murat Karayılan’ın  Kerkük ile ilgili sayın Barzani’ye çağrıları vardı.Gelin Kerkük’ü, Şengali birlikte koruyalım diye. PKK güçleri Talabani ailesinin ihanetini görünce geri çekilmişlerdir.

Peki Murat Karayılan dışında  Cemil Bayıkın da ‘’biz Irak hükümetiyle olası bir savaşta taraf olmayacağız’’ gibi bir açıklaması da olmuştu bunu neye bağlıyorsunuz?

Evet, öyle bir açıklama olmuştu, ancak bunun siyasi bir amacı olduğunu düşünüyorum. Fakat biz çok net söylüyoruz, kongre çağrılarına  her kesimin çok net cevap vermesi gerekir. Biz PKK’ye daha önce de çağrıda bulunduk, eğer Güney Kürdistan  siyasi güçleri de çağrılarımıza cevap verirlerse bizler PKK’ye tekrardan çağrıda bulunuruz.Evet, geçmişte bazı hatalar olmuş olabilir. Bu PKK,YNK, KDP yapmıştır. Ancak bu hatalar bir kenara bırakılmalı, birbirini suçlamaktan vazgeçilmeli ve çözüm için  tekrar bir araya gelinebilmelidir. İnsanlar hata yapabilirler, ancak gerçek olan bir şey varsa o da Kürtler vardır, Kürdistan vardır, bu gerçekliği koruyabilmek için çabalamaktır. Kürtler çok hassas bir süreçten geçiyor, düşmanlar vardır. Kürdistani güçler, yurtseverler süratle çelişkileri bir kenara bırakıp çözüm için yapılan çağrılara cevap versinler.

 
 
 
 

KÜRDİSTAN Haberleri

Özçelik Rûdaw'a konuştu
PAK'tan 21 Şubat mesajı: Kürtçe bilmeyenler için başlangıç olsun
PDK Bakur: Yurtsever Demokrat adayları destekliyoruz
Merve Demirel suç duyurusunda bulundu
Van'da çocuklara işkence skandalı