Son yıllarda sıkça karşılaştığımız milli bilinç eksenli tartışmalarda Kürtlerde milli bilinç eksikliği veya yoksunluğu pek dile getirilir oldu. Bu konu dile getirilirken, ısrarla siyasal yapıların durumları üzerinden örneklemeler ile açıklanmaya çalışıldı. Siyasi yapıların mevzilenmeleri kadar, önemli olan kuşatılmışlıkları ise ya göz ardı edildi. Yada görülmezden gelindi. Kurd siyasal yapılanmalarının birden çok ajandası olduğu bilinmesine rağmen, mercek sadece bir yönüne tutularak bir çok ”analizler” yapılarak Kürtlerin anlaşılmaz olması için nerdeyse söylenmedik şey kalmamış gibi bir durum oluşturuldu.
Özel olarak Kurdistanın kuzeyinden bakarak Kurdistani bir bütün olarak aynı görme yanlışına düşenler Kurdistanı tanımadıkları gibi adeta şablon söylemlerle ”analizler” yapmaya çalışıyorlar. Son yıllarda milli bilinç eksikliği çok sıkça kullanılan bir kavram olarak önümüze gelirken nerde nasıl bir eksikliği işaret ediyor diye bakınca devletleşme sorunu ilk öne çıkan şey oluyor.
Peki söyle bir soru sorarsak devletleşmenin önünde engel olan sey Kürtler veya mili bilinç eksikliği mi yoksa beş yüz milyonluk bir pazar ve ilişkilerimi?
Kürtlerde milli bilinç eksikliği tespiti son iki yüzyıllık mücadele tarihi ile örtüşmediği gibi gerçeğide işaret etmiyor. Sorun Kürtlerde milli bilinç eksikliği olmasından çok, bu tespiti yapanların Kürdistanı tanımadığı söylemek daha doğru olur kanısındayız. Milli bilinç eksiği olan bir millet bütün tehdit ve kuşatmalara rağmen referandum surecin de söyleyeceğini söylemiş diyerek yetinelim.
Kürtlerin son iki yüz yılda Kürdayeti şiarıyla ayakta durmaları ve bugünlere taşınmaları sosyolojik olarak araştırılmadığı gibi bunu sosyoloji ile açıklamakta pek mümkün gibi görünmüyor. Kürdayeti kavramının yerine sonradan ikame edilen Kürdistani kavramı öz itibariyle ayni şeyi ihtiva eder. Kürdayeti ve Kürdistani kavramları özel olarak Kürtleri bir millet, Kurdistanı bir ülke olarak görme, anlama, kavrama ve parçalanmış bu ülke ve millet gerçeğini ters yüz etme mücadelesi olarak algılanmış olup ve bu mahfilde kullanılmış kavramlardır.
Kurdayeti kavramı çok eski bir kavramdır. Yani tarihsel Kürt mücadelesi kadar eskidir dersek abartmış olmayız. Kurdistani kavramı ise 1960 yıllarda kullanılmaya başlanmış olup bölünüp parçalanmış, Kürt ve Kürdistan ülkesini yeniden birleştirme bütünleştirme eksenli düşüncenin adı olarak öne çıkar. Bu düşünce eksenli bir çok hareket 60lı ve yetmişli yıllarda örgütlenip varlıklarını bugüne dek taşıyanlarda söz konusudur.
Kürdayeti ve Kürdistani kavramları 60lı yıllarda Süleymani eksenli olarak bugünden kat be kat daha düzeyli ve illeri bir boyutta tartışılmış olup modern Kürt siyasetine damga vurmuştur. Kürtlerde kavram kargaşası veya milli bilinç eksikliği falan yoktur. Aksine sonradan Kürtlüğe merak salanların kafa kargaşası vardır dersek hiçte yanlış olmaz. Kürt tarihinden bi haber Kürt ve Kürdistan tartışmaları Kürtlere bir şey katmamakla beraber Kürtleri anlaşılmaz olmaya itiyor. İlgi ve merak duyanlar bir zahmet dişer parçalara bir eğilsinler.
Kürtleri ve Kürdistanı kuşatan şartlar göz ardı edilerek Kürtlere önerme sunmak Kürtleri ateşe atmak kadar tehlikeli bir durumdur.
Referandum süreci ile ortaya çıkan sonuç Kürtlerde milli bir bilinç eksikliği falan olmadığının dosta düşmana açık ilanı olduğu unutulmamalıdır. Yüzlerce boyutlu Kürdistan denklemini matematik hesabı ile çözme hevesinde olanlar fena halde yanılmakla kalmayıp Kürdlere yanlış yönlendirme yapıyorlar.