Bugün, Saddam Hüseyin'in Halepçe'ye savaş uçaklarıyla düzenlediği kimyasal silah saldırısının 33'üncü yıldönümü. Halepçe katliamında hayatta kalanların adalet arayışıysa bitmiş değil. 486 kişi kimyasal saldırıdan 33 yıl sonra hâlâ ağır hasta; katliamdan sonra kaybolan 142 çocuktan bir daha hiç haber alınamadı. Halepçeliler, kendilerine Erbil ve Bağdat'tan verilen sözlerin yerine getirilmediğini söylüyor...
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi halkı bugün, Saddam Hüseyin'in 16 Mart 1988'de Halepçe'ye savaş uçaklarıyla düzenlediği kimyasal silah saldırısında ölen 5 bini aşkın kişiyi anıyor. Iraklı Kürt siyasetçilerden peş peşe anma mesajları gelirken, birçok noktada anma törenleri düzenleniyor. Ancak yakınlarını kaybedenlerin adalet arayışı 33 yıl sonra hâlâ devam ediyor...
'486 KİŞİ HÂLÂ AĞIR HASTA'
Halepçe katliamında hayatta kalanlara yardım amacıyla kurulan derneğin başkanı olan Lokman Abdülkadir, "Halepçe'deki kimyasal saldırı sonucu hâlâ ağır hasta olan 486 kişi var. Solunum ve görme sorunları yaşıyorlar" diyor. AFP'ye konuşan Abdülkadir'in, "Ne federal yetkililer ne de Kürt yetkililer onlara yardım etmek için bir bakım programı oluşturdu" sözleri dikkat çekiyor. Abdülkadir, korona virüsü salgını öncesinde kendilerine yardım edenin İran olduğunu, Tahran'ın her yıl az sayıda olmakla birlikte, bazı hastaları kabul ettiğini söylüyor.
'142 ÇOCUK HÂLÂ KAYIP'
Halepçeli ailelerin, 'kayıp' çocukları bulma arayışı da sürüyor. Yerel çocuk koruma programının yöneticisi Ayad Arass, "142 çocuk hâlâ kayıp" diyor. Bu çocukların birçoğunun, katliamın ardından yaşanan karmaşa sırasında İran'a kaçıp burada tedavi gördüğü sanılıyor.
'AMELİYAT İÇİN VERİLEN SÖZLER TUTULMADI'
Halepçeli Swiba Muhammed, geçmişte bir dönem adaletin yerine geleceğine inandığını, Saddam Hüseyin ile 'Kimyasal Ali' olarak anılan kuzeni Ali Hasan el Mecid aleyhinde tanıklık yapmak için 2006'daki dava sırasında Bağdat'a bile gittiğini anlatıyor. 60 yaşındaki Muhammed katliamda beş çocuğunu ve gözlerini kaybetmiş... 'Kimyasal Ali'nin, davada 'saldırıyı Irak'ı İran'dan korumak için düzenlediklerini' savunduğu davadan dört yıl sonra asılarak öldürülmesinin kendisine adalet getirmediğini söylüyor. "Yetkililer yıllarca, hayatta kalan çocuklarımın yüzünü nihayet yeniden görebilmem için beni yurt dışında ameliyat ettirme sözü veriyorlar. Ama hiçbirini sözünü tutmadı" diyor.
SADDAM HÜSEYİN'E SİLAH SATAN AVRUPALI ŞİRKETLERE AÇILAN DAVA SÜRÜYOR
Halepçeliler, Saddam Hüseyin'in kimyasal silah depolamasına yardımcı olan Avrupalı şirket ve şahısları mahkemeye de verdi. Ancak katliamda öldürülen kişilerin 5 bin akrabasının 13 Mart 2018'de 25 Avrupa şirketi ile aralarında Iraklıların da bulunduğu şahıslara açtığı davadan henüz somut bir sonuç çıkmadı. Avukatlardan Ayad İsmail, "Şimdiye dek sekiz duruşma yapıldı ve haziranda bir duruşma daha var. Kanıtları görmek istediklerini söyleyen bazı şirketlere de celp gidecek" dedi. Ancak Lokman Abdülkadir, 'zamanın dolmakta olduğuna' dikkat çekti; Saddam Hüseyin'in devrilmesinden bu yana katliamda hayatta kalan 116 kişinin vefat ettiğini söyledi.
IRAK YÜKSEK MAHKEMESİ SOYKIRIM OLARAK TANIDI
Saddam Hüseyin'in 1986-1988'deki 'Enfal Harekâtı'nda, 182 bin Kürt sivil ölmüş, çok sayıda sivil de kaybedilmişti. Saddam Hüseyin yönetimi 16 Mart 1988'de de, peşmergenin savaşta İran'ın tarafında yer almasını gerekçe göstererek, Halepçe'ye kimyasal silah saldırısı düzenlemiş, kadın ve çocuklar dahil 5 bini aşkın kişi hayatını kaybetmişti. 10 bin kişinin yaralandığı katliamın ardından, bugün hâlâ birçok kişi kimyasal silah kaynaklı yaralanmaların acısını çekiyor. Irak Yüksek Mahkemesi 2010 yılında verdiği bir kararda, Halepçe katliamını bir 'soykırım eylemi' olarak niteleyip, 'Kürt halkının hafızasında kalıcı bir yara açtığını' teslim etmişti.
BERHEM SALİH: VİCDANLARDA DERİN BİR YARA
Katliamın 33'üncü yıldönümünde, Iraklı Kürt siyasetçilerden de anma mesajları geliyor. Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih, Halepçe saldırısını 'vicdanlarda derin bir yara' olarak niteledi. Salih, "Diktatörlüğün kendi barışçıl halkına, Iraklılara ve insanlığa karşı işlediği bu çirkin suçu hatırlıyoruz. Hayatta kalanların ihtiyaçlarının karşılanması, yeniden inşa ve tiranlığın dönüşünü engellemek için ellerimizi birleştirmek, şehitlerimize göstereceğimiz en büyük saygı duruşudur" dedi.
MUSTAFA KAZIMİ: IRKÇILIĞIN NERELERE VARABİLDİĞİNİN GÖSTERGESİ
Irak Başbakanı Mustafa Kazımi, Halepçe saldırısının 'nefret ve ırkçılığın nerelere varabileceğini gösterdiğini' belirterek, "Bu trajedinin acısı bugün bizi hâlâ, kitle imha silahlarının bir tiranın eline geçtiklerinde ne kadar büyük bir yıkıma yol açabileceği konusunda uyarıyor" ifadelerini kullandı.
NEÇİRVAN BARZANİ'DEN BAĞDAT'A ÇAĞRI
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani, anma mesajında Irak hükumetine Halepçelilere tazminat ödeme ve kentin yeniden kalkınması için somut adım atma çağrısında bulundu. “Halkımızın yaşadığı ve hafızamızdan asla silinmeyecek olan felaketin şehit ve kurbanlarını saygı ile anıyorum" diyen Neçirvan Barzani, "Bu vesileye Halepçe'ye daha fazla önem verilmesi gerektiğine vurgu yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
MESRUR BARZANİ: SOYKIRIMLAR TEKRARLANMAMALI
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakanı Mesrur Barzani, sosyal medyadan paylaştığı mesajda, “Halepçe ve çevresine yapılan kimyasal saldırının 33’üncü yıl dönümünde, Baas rejiminin yasaklı silahlar kullanarak işlediği bu büyük suç nedeniyle hayatını kaybeden onurlu ve büyük şehitleri saygıyla anıyoruz” ifadelerini kullandı. Barzani, “Halepçe, Kürdistan halkının mücadele ve fedakarlıklarının evrensel bir sembolü haline gelmiştir” dedi; “Kürdistan halkı ve dünyadaki tüm halk, ulus ve azınlıklara yönelik soykırımların tekrarlanmasının önünü kesmek için çalışmalıyız” ifadelerini kullandı.
İRAN: BATILILAR HATIRLAMAYA TENEZZÜL ETMİYOR
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de Twitter hesabından yaptığı açıklamada, katliamın Batılı işbirlikçilerinin ortaya çıkarılması çağrısında bulundu. Zarif, "16 Mart, Halepçe'deki kimyasal katliamın 33'üncü yıldönümü. Bazıları - Batı'da Saddam'a öldürücü kimyasal silahlar tedarik edenler- hatırlamaya tenezzül etmiyor. 5 binden fazla masum sivil gazla öldürüldü. Hâlâ bölgedeki 'kötücül bölgesel davranışlar'dan söz etmek istiyor musunuz? Utanmazlar" ifadelerini kullandı.