Geçtiğimiz yıl boyunca Kürdistan Bölgesi'nin iki egemen partisi Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasındaki yoğunlaşan siyasi ve ekonomik çatışmalar, Kürdistan Bölgesel Yönetiminin (KBY) faaliyet gösterdiği yasal ve kurumsal düzeni sorguladı. Partiler içinde yeni nesil liderlik, federal hükümetle gergin bir ilişki ve uzun süren bir ekonomik kriz, iki taraf arasındaki ilişkiyi kırılma noktasına kadar getirdi.
Orta Doğu Enstitüsü (Middle East Institute), Kürdistan Bölgesi’ne ilişkin çok önemli bir rapor analiz yayınladı. Mike Fleet, Megan Connelly imzasını taşıyan makalede, Kürdistan Bölgesi’nde varlık gösteren hegemon ‘KDP-YNK’ partilerinin çekişmesini ele alınıyor. Yazarlar söz konusu makalede, bu durumun Kürdistan Bölgesi’nin geleceğine zarar vereceğini ve uluslararası müttefiklerin bu durumun farkında olduklarını işliyor.
Ayrıca Pentagon, bu durumun parti Peşmergelerini bileştirme ve ‘tek çatı altında toplama’ fikrine zarar vereceğini bildiği için ‘Peşmerge maaşlarının’ kesintiye gittiğini ve partilerin bunun farkına varması gerektiğini hatırlatıyor. Yazıda reform, bütçe konusu, bölge yönetimi ve kontrolü gibi önemli konular da ele alınıyor.
Giriş
Partilerde yeni nesil liderlik, federal hükümetle gergin bir ilişki, düşen petrol fiyatları ve küresel salgınla alevlenen uzun süreli ekonomik kriz, KDP-KYB ilişkisini kırılma noktasına getirdi. KDP, oybirliğiyle elde edilen hakları ortadan kaldıran bir reform platformunda yönetim için çoğunlukçu bir yetki talep ederken, KYB bir karar yayınlayarak, ‘Yerel özerkliği’ ön plana çıkardı. KYB, bu kararla Kürdistan’da adil bir güç dağılımını yeniden sağlanılmasını, yoksa yönetimini koalisyondan çekeceğini öne sürüyordu.
BM Genel Sekreteri'nin Irak Yardım Misyonu (UNAMI) Özel Temsilcisi Jeanine Hennis-Plasschaert ise o tarihlerde, Kürdistan Bölgesi'nin iç yapısına tehdit olan bu çekişmeye yönelik, KYB ve KDP'nin etki bölgelerinin renk tanımlarına atıfta bulunarak, “Kürdistan Bölgesi 'yeşil' ve 'sarı' olarak bölünmemelidir. Kürdistan Bölgesi'nin bir seçeneği var. Birleşebilirler.” şeklinde uyardı.
Ancak tarafların mali hakları ve idari kontrollerini yeniden müzakere etme çabaları şu ana kadar bir fikir birliğine varmış değil. Genel seçimler yaklaştıkça potansiyel olarak istikrarsızlaştırıcı gelişmeler de yaşanıyor ve bölgedeki komşular boşluktan faydalanarak daha fazla müdahale ediyorlar.
Reform ve Yerinden Yönetim
2005'ten 2014'e kadar, KDP ve KYB'nin bölgesel özerkliği, iki partinin merkezi bir bölgesel yönetime katılımına bağlıydı ve federal bütçedeki payları Kürdistan Bölgesi Yönetimi’nin doğrudan dağıtmasıyla desteklendi. Kürt yönetimi, 2014’ten sonra sıkıntılı bir sürece girdi. 2019'da federal hükümetten ödemelerin yeniden başlaması ise tansiyonu kısa süreliğine azalttı. Petrol fiyatlarının artması, Kovid-19’un yayılması tüketici talebinde gerileme sebep oldu ve Nisan 2020'de KBY'ye yapılan transferlerin bir kez daha askıya alınmasına neden oldu.
2019’da göreve başlayan Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Başbakanı Mesrur Barzani, savurgan harcamaları büyük ölçüde azaltacak ve ekonomik büyümeyi teşvik edecek reformları duyurdu . Buna göre, Kürt partileri arasında istikrarlı bir güç dengesinin temelini oluşturan ama aynı zamanda bürokratik işten çıkarmalar ile yolsuzluk için geniş fırsatlar sunan yetkiler sisteminin, sona erdiğini ilan etti.
KYB ve muhalefet partilerindeki eleştirmenler ise, bu reformaların Süleymaniye liderliğini (özellikle KYB'yi) hedef aldığını iddia ediyorlar. Barzani’nin, reform gündemine cevaben KYB Eşbaşkanları Lahor ve Bafel Talabani yönetimindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB/YNK), daha fazla ademi merkeziyetçilik çağrısında bulunuyorlar.
Ademi merkeziyetçilik, KDP-KYB ilişkisindeki en tartışmalı konu haline geldi ve KYB ile Kürdistan Bölgesi’ndeki yabancı diplomatik misyonlar arasındaki toplantılarda sık sık ortaya çıkan bir probleme dönüştü. Lahor Talabani, isteklerinin uygulanmasının YNK’nin iktidar koalisyonuna devam etmesinin bir koşulu olduğunda ısrar ediyor ve bölgesel bir anayasa taslağının yenilenen müzakerelerde partinin ilk önceliği olacağını doğruluyor.
Fakat Başbakan Mesrur Barzani, yerelleşmenin iyi yönetimin gerekli bir unsuru olduğunu kabul ederek bunu reform gündemine dahil etmiştir.
Bölge üzerinde kontrolü yeniden sağlama
Alt-bölgesel yönetim kapsamına ilişkin tartışmalar, KDP'nin yerel yönetim reformunu düzenlemeye yönelik gerçek bir girişimden ziyade Erbil’den, yönetme gücünün sınırlarını kabul etmeye zorlamak için tasarlanmış bir pazarlık stratejisidir.
YNK’nin Süleymaniye'yi yönetmedeki en büyük zorluğu, partideki en yetkili isimlerin rant peşinde koşmasıyla partiyi içeriden yıkılmasını önleyememesi ve onlara disiplin aşılayamaması oldu. Partinin dördüncü kongresi ve yeni yönetim liderliği bu noktayı görerek kendi “yolsuzluğa karşı savaşını” başlatarak hantal politbüroyu düzenleme stratejisine girişti. Genel Kurul, partinin gelirlerini artırmak için Süleymaniye'de faaliyet gösteren ve birçoğu politbüro üyelerine bağlı olan işletmelerden daha yüksek temettüler talep etmeye başladı. KYB evini düzene sokmaya çalışırken, KDP ise sistemi bir arada tutmak için mücadele ediyor.
İki koalisyon partisi arasında çatışmaların artması, tarafları yerel düzeyde de müttefikler aramaya itiyor. Son zamanlarda buna destek için kampanyalar da artış gösteriyor. Erbil-Süleymaniye sınırı, 90’larda taraflar arasındaki silahlı çatışmadan bu yana KDP ve YNK bölgelerini ayıran bir ateşkes hattı görevi görüyor.
Başbakan Mesrur Barzani, bölgede YNK ile çatışsa bile seçmenlerin hükümetine olan güvenini inşa etmek adına kamuoyuna duyurulan yeniden inşa ve bayındırlık süreçlerini başlattı.
Yeni YNK liderliği de, KDP'nin kalbi sayılan Badinan'daki tabanını genişletmek için yeni bir strateji açıkladı. İran ve Türkiye sınırındaki stratejik açıdan önemli bir bölge olan Soran'da da aynısını gerçekleştirdi. Ama bunu daha sessiz bir şekilde yaptı. Rakip topraklarda yapılan bu kışkırtıcı girişimler, taraflar arasındaki söz savaşlarının sahadaki düşmanlıkları yoğunlaştırabileceği ihtimalini de beraberinde getiriyor.
Federal ve bölgesel bütçeler, uzlaşma için umut mu?
Parti ilişkilerinin bozulduğu bir dönemde, 2021 bütçesi üzerinde anlaşmaya varıldı. Bu durum Kürt partileri içinde toplu bir zafer olarak karşılandı. Başbakan Mesrur Barzani, Bağdat ile varılan anlaşmanın, “Kürdistan Bölgesi’nin zorlu ekonomik süreçten kurtulmanın yolunu açacağını” umduğunu belirtti. 2014 yılına kadar bölgeye yapılan nakit transferleri, yerel gelir kaynakları için parti rekabetini en aza indirmiş Kürtler arası uzlaşmaya bir nevi destek olmuştu. Fakat 2019 yılında, memurlara maaş ödemelerinin yeniden başlamasıyla yerinden yönetim talepleri rafa kaldırıldı.
Görünen o ki, 2021 bütçe yasası bölgenin ekonomik krizini çözmeyecek veya artan parti çatışmasına mali katkıda bulunanları tedavi edemeyecek. Fon, düzenli ve eksiksiz teslim edilse bile, KBY, birçok problem yaşayacak, tam maaş ve emeklilik ödemelerinde zorluk çekecek.
Ek olarak petrol ihracatından elde edilen gelirler KBY'nin uluslararası petrol şirketlerine olan borçlarını ödemesine yardımcı olabilirken, petrol ihracat altyapısının ek maliyetlerini ve vadeli petrol satış yükümlülüklerini karşılamaları pek olası görünmüyor.
Yine de Kürdistan Bölgesi Bakanlar Kurulu, bölgenin 2013'ten bu yana ilk bütçesini hazırladığı için maaş kesintileri siyasi açıdan sıkıcı bir konu. Memurların tam maaş ödemeleri taleplerine ve devlet istihdamının yeniden başlatılmasına rağmen KBY ileride, petrol şirketlerine olan ödemeleri yapamazsa memurlar ile karşı karşıya gelebilecek. Aradan geçen son 4-5 yılın, Kürdistan Bölgesi adına sıkıntı yaratan bir süreç olduğu aşikâr.
Kürdistan Bölgesi Yönetiminin, halka karşı yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda tehlikede olan birçok şey var:
- Her iki tarafta (KDP/YNK) geçtiğimiz yaz ve kış ayında Zaho'dan Süleymaniye'ye kadar olan bölgede meydana gelen şiddetli protestoların tekrar ortaya çıkmasından endişe duyuyor.
- Şayet KBY, Ekim ayında yapılacak genel seçimler öncesinde memurlarına ödeme yapamazsa bunun siyasi bir sonucu olacak.
KBY, kaçakçılık ve zimmete para geçirmeyi olaylarını engellemek için sınırlarda ek baskı kuracaktır. Tabi bu yaklaşım Bağdat'a borçlu olunan gelirlerin doğru bir muhasebesidir. 2020 yılında bölgenin toplam gelirinin tahmini olarak %16'sını oluşturan petrol dışı gelirler oluşturuyor. Ancak yolsuzlukla mücadele tedbirleri, tarafların yerel özerklik beklentilerine müdahale ettiği için tartışmalı ve uygulanması zordur.
Son olarak bütçenin Kürt petrolü ve gazının geliştirme ile ihracatının örtük olarak tanıması, yasanın KBY'ye verdiği en önemli taviz. Bu da Doğal Kaynaklar Bakanlığı aracılığıyla petrol satan şirketlerle sözleşme yapma konusunda etkin güce sahip olan KDP'ye önemli bir şekilde fayda sağlıyor. Bölgedeki petrol sahalarının çoğu ve tüm rafinerileri KDP'nin kontrolündeki illerde bulunuyor.
Bu durum, KYB'yi doğrudan ihracat ve diğer yan hizmetlerden yararlanmak için nispeten dezavantajlı bir konuma yerleştiriyor. Bununla birlikte, bu durum genellikle daha fazla özerklik arayışı için bir bahane olarak gösterilse de, Süleymaniye'nin petrol ve gaz üretiminin rafine edilmek ve ihraç edilmek için kamyonla Erbil'e taşınması gerektiği için KDP'ye bağımlılığı da teşvik ediyor.
Sonuç
Geçtiğimiz Mayıs ayında düzenlenen Birlik ve Anayasa konferansında, Kürdistan Bölgesi’nin parti liderleri ve seçkinleri; hukukun üstünlüğü, güçler ayrılığı, karşılıklı kabul ve ulusal dayanışmanın değeri üzerine konuştu. Ama daha sonra konuşmalar parti çatışması, ademi merkeziyetçilik ve bölge paylaşımı üzerine odaklandı. Diğer bir deyişle, Hennis-Plasschaert'in uyarısına rağmen, meselenin “kendi evini düzene koymak” değil, “kimin o eve ve düzene hakim olacağı” gibi görünüyor. Bu durum Kürdistan Bölgesi’nin geleceği için çok önemli ve sorunlu bir problemdir.
Bölge siyasetini bilenler iyi bilir ki taraflar birbirine bağlıdır. KDP, Süleymaniye olmadan KBY'yi yönetemez. YNK ise, KDP hükümetinin izni olmadan bir nahiye yöneticisi atayamaz veya petrolünü rafine edemez.
Ancak düşmanlıkların tırmanması her zaman rasyonel değildir. KDP ve KYB liderlerinin bu nesli, kendi kendini yok eden eylemlerinin ve nereye varabileceklerinin farkında olmalarına rağmen, bir zamanlar bölgeyi ikiye bölen bir öncekinin hatalarını tekrarlamaya mahkum görünüyorlar.
Bununla beraber, bölgenin uluslararası müttefikleri iç çatışmanın uçuruma doğru kaymasının daha fazla farkındalar ve KDP ile YNK arasında uzlaşma arayışına yönelik baskıyı artırıyor gibi görünüyorlar. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), KDP ve KYB’nin kendi bünyesindeki, Peşmergeleri birleştirme konusunu ciddiye almalarını teşvik etmek için bu yılın başlarında Peşmerge güçlerine maaş ödemelerini erteledi.
Mevcut bütçe düzenlemesi, bölgedeki ekonomik krize bir çözüm buldu ve bu durum parti uzlaşmalarının yolunu açmaya yardımcı olacağı umudunu da beraberinde getiriyor. Bununla birlikte, çoğu, tarafların pazarlığın kendi sonunu desteklemeye ve tüm paydaşları tatmin eden bir bölgesel bütçeyi kabul etmeye istekli olup olmamasına bağlıdır.
KDP ve KYB, harcama kesintilerinin devam etmesi gerektiğini ve sıradan vatandaşlarla birlikte seçkinlerin önemli fedakarlıklar yapmasını gerektiren reformların yapılması gerektiğini (çoğu özel sektörde olduğu gibi) kabul etmek zorunda kalacaklar. Şu anda, durum böyle görünmüyor ama olacaktır. Bu arada yaklaşan seçimler, partileri hem medyada hem de ateşkes hattında birbirlerine karşı düşmanca tavır almaya teşvik edecek gibi de görünüyor.