'Kürdistan' kelimesini sansürlenmekle suçlanan çevirmenden açıklama

Saadet Özen, 'Ne olmuş da böyle olmuş derseniz, söyleyeceklerim tahminden öteye gitmez ve bu, suçu birilerine yıkmaya çalışmaya girer. Yalnız, Coelho’nun çevirileri ajansına gider.' dedi.

Saadet Özen, 'Ne olmuş da böyle olmuş derseniz, söyleyeceklerim tahminden öteye gitmez ve bu, suçu birilerine yıkmaya çalışmaya girer. Yalnız, Coelho’nun çevirileri ajansına gider.' dedi.

Dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho’nun, Can Yayınları tarafından basılan “11 Dakika” adlı romanındaki “Kürdistan” kelimesinin sansürlenmesine ilişkin çevirmen Saadet Özen, Twitter hesabından açıklama yaptı. 
 
Özen’in açıklaması şöyle:
 
“Coelho hakkında açıklama yapmak istiyorum. Kitapta geçen “Kürdistan” kelimesini sansürlediğim iddia edildi, faşist, ırkçı, akla gelebilecek her tür hakaret sıralandı. Bakalım gerçekten bu kelimeyi kullanmaktan imtina eder miyim. Bu sayfalar, bir yıl önce çıkan bir çevirimden.
 
Yani, yazar Kürdistan dediyse ben de öyle çevirmişim. Bu çok doğal. Coelho’nun kitabı (On Bir Dakika) on altı yıl önce yayınlanmış. Açıklama için bu saate kadar beklememin sebebi şu: Dünden beri hatırlamaya çalışıyorum, acaba o zaman farklı mı düşünüyordum, diye. 
 
SANSÜRE ŞAHİT OLMADIM
 
Hayır. Bugün ne düşünüyorsam onu düşünüyordum. Kararsızlık anlarında insanı ilkeler korur. Çeviri her zaman yorumla yürüyen bir iş, fakat sansür başka. Hiçbir zaman bunun yanında olmadım. Yazarın görüşüne katılıp katılmamak da önemli değil. Ne yazdıysa o. 
 
Yayınevinde bunun konusunun geçtiğini bile hatırlamıyorum. Can Yayınlarının herhangi bir kitabı sansürlediğine hiç şahit olmadım, olmaz. Öte yandan, özellikle bir not yoksa, editörden çıkmış ya da basılmış çeviriyi bir daha okumuyorum.
 
Şayet soran olmasa bunun farkına bile olmayacaktım, keza yayınevi de öyle. Ne olmuş da böyle olmuş derseniz, söyleyeceklerim tahminden öteye gitmez ve bu, suçu birilerine yıkmaya çalışmaya girer. Yalnız, dün söylediğim gibi, Coelho’nun çevirileri ajansına gider. 
 
BASKILARDA DÜZELTİLİR 
 
Yani, çevirinin onayı oradan geliyor, en azından o zaman öyleydi. Söylediğim gibi, o süreçle benim bir ilgim yok. Özellikle ‘çevirinin şurası olmamış, şöyle değiştirdik’ gibi bir not yoksa çevirileri tekrar okumuyorum. Ayrıca, sansürde garip bir uyarlama var. 
 
Portekizcesinde tam olarak şöyle diyor: “Entrou em um cybercafé e descobriu na internet que as curdos vinham do Curdistão, um país inexistentex hoje dividado entre a Turquia e o Iraque.” Türkçede ise Kürdistan adı geçmiyor, Kürtlerin Ortadoğudan geldiği söyleniyor. 
 
Tutun ki sansürlemek istedim. Kürdistan kelimesini kaldırdım. Ortadoğuyu niye ekleyeyim? Hatta (kelimeden imtina eden kafa yapısı) Coelho’nun ‘varolmayan ülke’ tanımıyla mutlu olabilirdi de. Nasıl olduğuna dair daha fazla tahmin yürütmek, spekülasyona girer. Cevap veremeyecek durumda olanlara soru sormayı gerektirir. Şunu biliyorum, Can Yayınlarının dün hemen açıkladığı gibi yeni baskılarda bu düzeltilir. 
 
LİNCİ SEYREDİYORUM
 
Dünden beri pek bir şey hissetmeden linci seyrediyorum. Vaktiyle başka türlü düşünmüş olsaydım, bunu söylerdim. Mesela korkmak mümkündü. Salman Rüşdi’nin Japon çevirmeni öldürülmüştü. Bizde bir kitap sakıncalı görüldüğünde çevirmeni de yargılanıyordu ki bu hâlâ değişmedi. 
 
Çevirmenlik ve çevirmenler ancak bir sorun olduğunda akla gelir, bu böyle. Ancak, kişiliğimle, tavrımla ilgili genellemelere şaşırdığımı söylemem gerek. Mesela biri, neden Kürtlere sıra geldiğinde uzak durduğumu sormuş, mealen. Çok üzücü. 
 
Bunu ‘benim Kürt arkadaşlarım da var’ çiğliğine düşmeden kısaca ifade etmeye çalışayım. Her kimlik, halk, milliyet, din, cinsiyet, yönelim, bir diğeri kadar onurlu. Hayatı böyle yaşamaya çalışıyorum. 
 
YAPMADIĞIM ŞEY İÇİN ÖZÜR DİLEMEM
 

İnsanız, içimden çocuk gibi, en azından bunun için çabaladığıma dair örnekler vermek geliyor, ama bu hem ayıp hem garip olur. Lincin şehvet seli, en doğru şeyi bile söylese insanların ne kadar kötü olabildiğini gösterdi. Hangi halktan olurlarsa olsunlar, onlara kapım kapalı. 
 
Yapmadığım bir şey için özür dilemem. Yüze yakın kitap çevirdim. Binlerce sayfanın içinde bu bir leke olarak kalacak. Anlamaya çalışanlar gibi anlamak istemeyenler de olacak, buna bir çare yok. Daha fazla uzatmayayım. 
Can Yayınları benim evim, büyüdüğüm yer. Kitapta bu bölüm düzeltilecek. Can Öz’ün dostluğu, desteği her zaman gurur verici. Bu işe elbette üzüldüm, çok üzüldüm. Ama işte dostlarımız, destek olanlarımız, anlamaya çalışanlarımız var. Yola onlarla devam edeceğiz.”


 NE OLMUŞTU?
 

Yazar Paulo Coelho’nun, Can Yayınları tarafından basılan “11 Dakika” adlı romanındaki orijinal metinde yer alan “Bir internet kafeye girdi ve Kürtlerin Kürdistan’dan, şu an Türkiye ile Irak arasında bölünmüş, var olmayan bir ülkeden geldiklerini öğrendi” cümlesi sansürlenerek yerine “Kürtlerin Ortadoğu’da yaşadığı yazıyordu” ifadeleri yer aldı. İlk baskısı 2004 yılında yapılan kitabın sansürlenmesine çok sayıda sosyal medya kullanıcısı tepki gösterdi.
Gösterilen tepkiler üzerine Can Yayınları sahibi olan Can Öz açıklama yapmak zorunda kaldı. Öz, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şu açıklamayı yaptı: "Paulo Coelho 11 Dakika'daki çeviriyle aslı arasındaki farkların sorumlusunu, editörünü bilmiyorum. Baskı çok eski. Ancak yayıncının böyle kafasına göre metne müdahale hakkı yoktur. Tepki gösteren okurlar haklı. İlk baskıda düzelteceğiz." (MA)

Kurdistan Haberleri

Van’da binlerce yıllık obsidyen atölyeleri
Diyarbakır Barosu, ‘Ermeni Soykırımı’ davasından beraat etti
Arif Qurbani; Bölgedeki savaşın gölgesinde Kürdistan seçimleri: Siyasi kriz ve gelecek belirsizliği
Ortadoğu'daki savaşlar ve Tukidides Tuzağı - Faik Bulut *
Başbakan Barzani, Erbil'de Uluslararası Sanayi ve İnşaat Fuarı’nı açtı