Kürt tarihçi ve arkeolog Cemal Özçelik’in yazdığı “Göbekli Tepe – Öteki Dünyaya Açılan Kapının Şifreleri” isimli kitabının ikinci ve diğer ciltlerinin basımı için destek isteyen arkeolog Ahmet Kınay, “Bilinçli insanlar devletlerin propagandalarına kapılmayıp, Göbekli Tepe hakkında gerçekten bir şey öğrenmek istiyorlarsa, bu kitaba sahip çıkmaları gerekiyor” dedi.
Urfa Göbekli Tepe'deki bulgular, yalnızca Kürdistan ve Mezopotamya değil, insanlık tarihi hakkında bildiklerimizi tersyüz edecek, yerleşik tarih anlayışı ve bilgilerini değiştirip, dinler tarihini sorgulatacak nitelikte.
Uzaylılar tarafından mı yapıldı?
Konu hakkında araştırmalar yapan arkeolog Ahmet Kınay, Göbekli Tepe’nin esrarengiz tarihi ve bu tarih hakkındaki çalışmaları kitaplaştıran Cemal Özçelik’in “Göbekli Tepe /Öteki Dünyaya Açılan Kapının Şifreleri” adlı çalışması hakkında Rûdaw’a konuştu.
Kınay, Kürtçe “Girê Mirazan” denilen Göbekli Tepe hakkında şunlara dikkat çekti:
“Dışardan gözüken fiziksel yapısı itibari ile literatüre Göbekli Tepe/Girê Navokê ismiyle giren, buranın binlerce yıllık yerli halkının da mimari yapılarda bulunan doğum sahnesinden habersiz olarak Girê Mirazan (Murat’lar Tepesi) dendiği yerin tarihi buluntulara göre en eski yapı olan D yapısı MÖ 9600 yıllarına tarihlenmektedir. Bu da günümüzden 11.600 sene öncesine tekabul etmektedir. Yani insanların daha yerleşime geçmediği, tarımı bulmadığı ve Çanak Çömleğin daha icat edilmediği dönemden bahsediyoruz.
Zaten bizi şaşırtan yön ve meselenin çözülememesinin sebebi de budur. Teknolojik anlamda gelişmemiş insanların dönemine göre olağanüstü bir yapıyı inşa etmeleri insanları hayrete düşürüyor, işin içinde farklı bir şeyler aramaya sevk ediyor. Bu dönemin insanlarının burayı inşa etmeleri için bilinç bakımından yeterli olamayacakları, sanat ve mimari de özellikle astronomi konusunda ileride olmadıkları biçimindeki ön yargılardan hareketle, kimileri bu yapı ve sembollerin uzaylılar tarafından yapılmış olabileceklerini savlamaktadırlar.
Bunun ötesinde bu yapıları başka kayıp medeniyetlerden kalan insanların yaptıkları yönünde fikirler de ortaya atılıp, tartışılmaktadır. 2014’te vefat eden kazı Başkanı Klaus Schmidt, her nekadar buradaki yapıların astronomik sistemi yansıtmadığı yönünde görüşler ifade etse de, bu konu hakkında değişik araştırmacıların ortaya attıkları kayda değer hipotezlerin varlığının da altını çizmekte yarar vardır.”
“Etnik yarış sahnesine dönüştürülmesi önemini kaybetmesine yarar”
Her ne olursa olsun, Göbekli Tepe hakkında kesin teşhisin konulması için henüz “çok erken olduğunu” belirten Kınay, “Yerin altında gün yüzüne çıkarılması gereken daha 15-20 yapı vardır. Bu yüzden bunların da gün yüzüne çıkarılmadan net bir bilginin verilmesi sağlıklı değildir” dedi.
Klaus Schmidt’in geçmiş yıllarda Göbekli Tepe hakkında bir gazeteciye ‘’Burası Cennet bahçesinden bir tanesi olabilir’’ yorumunu yaptığını anımsatan Kınay, “Bu yönüyle bu merkezin dinler tarihi için çok önemli olduğunu açıkça söyleyebiliriz. Bu yapılarla ilgili olarak değişik bilim ve araştırma alanından gelen kişiler tarafından çok değişik fikir ve görüşler ortaya atıldı, hepsini de tartışmaya değer buluyorum. Ancak dar bir bakış açısıyla, etnisitelerden bir tanesine bağlanıp, bir etnik yarış sahnesine dönüştürülmesiyle, tartışmaların bilim ötesine taşınması, sadece buraların önemini kaybetmesine yarayacağı da başka bir konudur” ifadelerini kullandı.
Kınay, tam da bu noktada aklı selim araştırmacı ve akademisyenlerin devreye girip bize yol göstermeleri gerekitiğini vurguladı.
“Cemal Özeçelik’in kitabı konuya objektif yaklaşma çabası içerisinde”
Ancak bu konu siyasetten bağımsız olmadığı için, objektif fikirler ortaya atmanın kolay olmadığıa dikkat çeken genç arkeolog, “Nadiren de olsa tek tük araştırmacımız ortaya çıkıp, daha geniş ve objektif bir pencereden meseleye yaklaşma çabası içine girebiliyor. İşte bunlardan bir tanesi de 2018 tarihinde ‘Göbekli Tepe /Öteki Dünyaya Açılan Kapının Şifreleri’ kitabını yazan Arkeolog Cemal Özçelik’tir” diye belirtti.
Ahmet Kınay, kitap hakkında şu bilgileri paylaştı:
“Kitabı ilk gördüğümde, kimi Türk araştırmacılarının tek yönlü ve yeterli araştırmalardan uzak bir biçimde, bu yapıların ‘’Ön Türkler’’e ait olduklarını ortaya atmaları tarzında, tek yönlü tarihi bir bakış açısına sahip olacağını düşünmüştüm. Kitabı daha yarılamadan, yazarla iletişim kurup kendisini tebrik ettim. Entellektüel birikimi ve akademik bir disiplin çerçevesinde yazmış olması, gerçekten de bir Kürt olarak beni çok sevindirdi. Kitabı alıp okuduğunuzda, propagandaya maruz kalmadan, buranın temsilcilerinin kimler olduğunu okuyucu olarak kendiniz bulacaksınız.
Kitabın içerik olarak çok geniş olması, dünyanın her tarafındaki halkların mitolojileri ve sembollerinin tespit edilip yazılması, her şeyden önce yazarın kitabına çok emek harcadığını göstermektedir. İçerdiği tarihi, arkeolojik ve mitolojik bilgiler anlamında, herkesin elinin altında olması gereken kaynak niteliğinde bir kitaptır bu. Aynı zamanda astroloji/astronomi alanında da çok iddialı bir kitap. İlk cilt olduğundan, en temel noktaları esas almasına rağmen, dinler ve astroloji hakkında çok geniş bilgiler vermesi, takdire şayandır. Yazarın sembolleri yorumlaması ve kendi bakış açısını da başarılı bir şekilde eklemesi, konuya çok hakim olduğunu göstermektedir.”
“Şifreyi bu topraklarda doğanlar çözebilir”
“Ben şahsen buranın bir şifresi varsa, onu da çözecek kişilerin, bu topraklarda doğan; kültürünü, dillerini ve geçmişini bilen insanların çözebileceğine inanıyorum” diyen Kınay, “Göbekli Tepe /Öteki Dünyaya Açılan Kapının Şifreleri” kitabının bu konuda önemli bir belge niteliğinde olduğunu ifade etti.
Her kitapta olduğu gibi bu kitabın da kimi teknik eksiklikleri olduğunu, özellikle fotoğrafların kalitesinin böylesi çalışmalar için daha bir önem taşıdığını ifade eden Kınay, “Yazarından edindiğim yeni bilgiye göre, kitap baştan sona gözden geçirilip, gözden kaçan kimi yazım hataları düzeltilmiş ve net olmayan resimler yenilenmiştir. Kitabın birinci cildinin ikinci baskısı ile ikinci cildi Kalkedon Yayınları tarafından Eylül’de yayınlanacaktır. Temennimiz, böylesi kitapların renkli çıkmalarıdır. Ama birinci ciltte olduğu gibi, mâlesef, ikinci cildi de yine renkli olmayacaktır. Renkli olması gerektiğini düşünmemin nedeni, arkeolojide bunun, olmazsa olmazlardan olmazıdır. Görüntü ve sembollerin renkli olması, içeriğe bambaşka bir tat katıyor. Okuyucunun bu tarz kitapları anlamaları için görüntünün açık olması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Kürt kamuoyundan destek bekliyorum”
Bunun için herkesten kitaba karşı duyarlı olmalarını isteyen arkeolog Kınay, “Bu kitaba sahip çıkmak için ille de Kürt olmamıza da gerek yok, buradaki bilgiler bütün insanlığa ilişkindir. Bilinçli insanların devletlerin propagandalarına kapılmayıp, Göbekli Tepe hakkında gerçekten bir şey öğrenmek istiyorlarsa, bu kitaba sahip çıkmaları gerektiğini tekrarlamak istiyorum” dedi.
Kınay, “Kitabın hak ettiği değeri bulması için en azından bizim de Eylüle kadar zamanımızın olduğunu düşünüyorum. 5 ciltlik bir çalışma olarak planlanmaktadır ki, belki de 7-8’e kadar çıkacak bir akademik çalışma olacaktır bu kitap serisi. Yaklaşık bir senedir ikinci cildi heyecanlı bir şekilde beklemekteyim” diye ekledi.
Kürt kamuoyundan Cemal Özçelik özelinde bütün Kürt araştırmacı ve akademisyenlerin çalışmalarına destek çağrısını yineleyen Kınay, “Eğer bu çalışmaya sahip çıkarsak, kitapların daha seri ve erken tarihlerde çıkacaklarını düşünüyorum. Son olarak, Kürt kamuoyundan Cemal hoca özelinde bütün Kürt araştırmacı ve akademisyenlerin değerli çalışmalarına desteklerini sakınmamalarını istirham ediyorum” diye konuştu.
Cemal Özçelik, kimdir?
1966 yılında Mardin’in Derik ilçesinde doğan arkeolog Cemal Özçelik, İsviçre’de Bern Üniversitesi’nde Önasya Arkeolojisi ile Etnoloji dallarında yüksek lisans aldı.
Daha önce edebiyat dalında “Ütopya Mevsimi, Özgürlüğe Koşmak” isimli deneme kitapları ile “Yasak Ateşin İntikamı” isimli bir romanı ve “Stranên Çavbiken” isimli şiir kitabı yayınlandı.
Halen Bern’de yaşayan Özçelik Almanca-Kürtçe-Türkçe tercümanlık yapıyor.