Kürdistan’a müdahale

.

Fehim Taştekin 

Irak Federal Mahkemesi’nin azınlıklara tanınan kota sistemini iptal etmesi ve maaşların merkezin kontrolündeki bankalardan ödenmesine karar vermesi Kürdistan’ın statüsünün altını oyuyor. Fakat sorumluluk sadece Bağdat’a ait değil.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi 2017’de jeopolitik bariyere çarpan bağımsızlık referandumunun bedelini taksit taksit ödüyor. Kürdistan Demokrat Parti (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasındaki çelişkiler veya yönetimin hatalı kararları faturalara yenilerinin eklenmesini kolaylaştırıyor. Bugün Irak Federal Mahkemesi’nin seçim sistemi, azınlık kotası, maaşlar ve gelirlerle ilgili kritik kararlarına değinmek istiyorum.
Hikâyenin geçmişi biraz uzun. 2003’deki işgali takiben ABD’nin yönlendirmesiyle AKP iktidarının Erbil’le yakın ilişkiler geliştirmesi ve bu ortaklığın 2013’te Bağdat’ı bypass eden 50 yıllık petrol anlaşmasıyla ileri bir aşamaya taşınması ‘bağımsız Kürdistan’ için ekonomik yaşanabilirliğin garantisi olarak görülmüştü. Hatalı bir değerlendirmeydi.
2014 sonrası IŞİD’e karşı uluslararası koalisyonun askeri desteğinin müstakbel Kürdistan için güvenlik şemsiyesi oluşturabileceği beklentisi de öyle.
İran ve Türkiye’nin aralarındaki rekabeti bırakıp merkezi otoriteden yana ortaklık sergileyebileceği ya da ABD’nin Bağdat’taki iktidar denkleminde Kürtlere biçtiği kilit rolün dışına çıkılması nedeniyle Kürdistan’ı ortada bırakabileceği yönündeki risklerin dışlanması da hatalıydı. Bütün bunlar esasen KDP dışındaki diğer partiler arasında ‘kuşku’ ya da ‘hesapsızlık’ olarak da ele alınıyordu.
Sonuçta İran ve Türkiye 2017’de bağımsızlık iradesini bastıran müdahaleye orkestra şefliği yaptı; Kerkük yeniden merkezin kontrolüne geçti. ABD Kürdistan’a sahip çıkmayıp bu cezalandırmaya göz yumdu.
Mali darbeler de gecikmedi. Bağdat 2018’de Kürdistan’ın bütçedeki payını yüzde 17'den yüzde 12'ye düşürdü. Federal Mahkeme 2022'de Kürdistan Petrol ve Doğal Gaz Yasası'nı iptal etti.
2023’te Türkiye, Bağdat’tan onaysız petrol sevkiyatı nedeniyle Paris’teki Uluslararası Tahkim Mahkemesi’nde 1.5 milyar dolar tazminata mahkûm edilince vanalar kapandı, Kürdistan en önemli gelir kaynağından oldu.
İran ve bağlantılı milislerin salvoları karşısında Amerikan korumasının sınırları görüldü.
Türkiye’nin PKK’ye, İran’ın İranlı Kürt partilere karşı savaşı merkezin Kürdistan bölgesi üzerindeki kontrolünü artırmasına yarayacak baskılar üretti. Sınır muhafızlarının hem İran hem Türkiye tarafına yerleşmeye başlaması bunun somut örnekleri.
Şimdi Ankara ekonomik ilişkiler, ulaşım koridoru, su meselesi ve güvenlik dosyalarının iç içe geçirildiği yeni bir ortaklık modelini Irak’a dayatıyor.
Bütün bu tabloda yer alanlar öyle ya da böyle Irak’ın federatif karakterini aşındırıyor.

***

KDP, hükümeti, parlamento ve ekonomide ipleri eline alırken KYB’nin Bağdat’la ilişkilere ağırlık verip Irak ve Suriye’de PKK çizgisindeki aktörlerle paslaşması, bu minvalde KDP’nin Türkiye’ye, KYB’nin İran’a yaslanması Kürtler arası çelişkileri büyütüyor. ABD’nin her iki tarafla çalışması bu çelişkileri izale edemiyor. Bu çelişkiler günün sonunda Kürdistan’ın aleyhine ve merkezi hükümetin lehine durumu etkiliyor.
Geçen çarşamba Kürdistan’ın statüsüyle ilgili tartışmaları alevlendiren yeni bir gelişme yaşandı. Seçim bölgeleri ve azınlık kotası ile ilgili anlaşmazlıkları federal mahkemeye taşıyan KYB’nin verdiği pas KDP aleyhine gole çevrildi.
Özetle;
- Mahkeme kota sistemini anayasaya aykırı buldu ve milletvekili sayısını 100'e düşürdü. 111 sandalyeli parlamentoda kota sistemiyle Türkmenlere 5 ve Hıristiyanlara (Keldani, Süryani, Asuri ve Ermeniler) 6 koltuk ayrılıyordu.
- Mahkeme Kürdistan’ı dört seçim bölgesine böldü.
- Ayrıca Kürdistan’daki seçimlerin Kürdistan Seçim Komisyonu yerine Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu tarafından yürütülmesini kararlaştırdı.
- Mahkemenin bir diğer kritik kararı maaşlarla ilgili. Kürdistan’daki kamu çalışanlarının maaşlarının ödenmemesi hak ihlali olarak değerlendirildi. Bundan böyle maaşların Irak Maliye Bakanlığı tarafından federal bankalar aracılığıyla ödenmesi öngörüldü. Buna paralel olarak mahkeme, Kürdistan’ın tüm petrol ve petrol dışı gelirleri Bağdat'a devretmesine hükmetti. Kürdistan Maliye Bakanlığı’nın maaşlara ilişkin aylık bütçe dökümünü Irak Maliye Bakanlığı’na sunması da kararlaştırıldı.

***

KDP kararlara tepkili fakat pratikte kitaba sığmayan şeyler var ve bunlar da merkezin elini güçlendiriyor.
- Maaşlar bahsinde yolsuzluklara işaret ediliyor. Ödenek listesi, gerçek kamu çalışanlarının listesinden uzun. Yani hayali memurlar ve birden fazla kurumdan maaş alanlar var. Özellikle aktif görevde olan peşmerge sayısı ile maaş alan peşmerge sayısı arasında uçurumdan söz ediliyor. Bağdat listelere hakim olmak ve kime ne ödendiğini görmek istiyor. Maaş yolsuzluğu Irak’ın diğer bölgelerinde de yaygın.
- Petrol ve petrol dışı gelirlerin merkeze aktarımı ile ilgili taraflar arasında anlaşmazlık sürüyor. Boru hattıyla petrol satışı dursa da İran ve Türkiye’ye tanker trafiğinin kesilmediği biliniyor. Erbil’i yasadışı petrol satmakla suçlayan Bağdat, gelirler üzerinde tam kontrol istiyor. Geçen haziranda üretilen petrolün merkeze aktarılmasına karşılık 2023, 2024 ve 2025 için Kürdistan’ın bütçe payı yüzde 12.6 olarak belirlenmişti. Erbil maaşları karşılamak için aylık 600 milyon dolar gerektiğini söylüyor. 2015'ten beri Kürdistan’da 15 maaş ödenmedi, 44 maaş yüzde 21-25 arasında kesintiyle ödendi. Erbil “Bağdat bütçe kesintisi yapıyor, para yok” diyor; Bağdat da “Ödenek istiyorsan önce petrol gelirlerini merkeze aktar” yanıtını veriyor. Yıllardır bitmeyen kısır döngü.
- Milletvekili kotaları ise Erbil-Bağdat arasında bir tartışma olmanın ötesinde Kürdistan’daki partilerin uzlaşamadığı bir konuydu. Şikâyet KYB’den gelmişti. Özellikle Süleymaniye merkezli KYB, Goran ve Yeni Nesil azınlık kotasının KDP’nin kontrolünde olduğunu, 11 ilave vekil sayesinde parlamentoda üstünlüğü sağladığını savunuyordu. Seçim yasasının değiştirilmesi, kotaların kaldırılması ya da bölgelere dağıtılması gibi öneriler tartışılmış ama uzlaşma sağlanamamıştı. Kürdistan'da 1992’deki düzenlemeyle Hıristiyanlara 5 sandalye ayrılmıştı. 2005'te Ermenilere verilen koltukla Hıristiyan kotası altıya yükselirken Türkmenlere de 5 koltuk ayrılmıştı. 326 koltuklu Irak Parlamentosu’nda ise azınlık kotasından Hıristiyanlara 5, Feyli Kürtler, Ezidiler, Şebekler ve Sabii Mandenlara birer koltuk düşüyor. Kürdistan’daki kota oransal olarak oldukça yüksek. (Ayrıntılı bilgi: Political Representation of Iraq’s Minorities: Tool for Dominant Parties?)
Kotadan şikayetçi olan partilere göre belli bölgelerde peşmerge ve polislerin oyları azınlık adaylarına yönlendiriliyor, bu sayede seçilen vekiller KDP’nin gündemine bağlı kalıyordu.
Yeni düzenleme ile azınlık temsiliyeti tehlikeye girerken KDP’nin parlamentoyu kontrol etmesi zorlaşıyor. Kotalardan yararlanan Türkmen ve Hıristiyan partiler kararı azınlıklara darbe olarak yorumluyor. Fakat kota sisteminin işleyişindeki memnuniyetsizlik KDP’ye rakip Kürt partilerle sınırlı değildi. Türkmenler arasında fiili durumun kendi çıkarlarına hizmet etmediği, azınlık temsiliyetinin şekilsel ve işlevsel hale geldiği, vekillerin KDP’nin çıkarları için çalıştığı, bu durumun halkı siyasetten soğuttuğu yönünde eleştiriler vardı. Irak Türkmen Cephesi’nin (ITC) eski başkanı Sanan Ahmet Ağa, Türkmenler açısından kota sistemini “bir buz kütlesini su dolu havuza atarak eritmek” diye tanımlamıştı. Kotalarla seçilenlerin azınlıkları temsil etmediğine dair yaygın bir kanaat oluşmuştu.
Erbil’de yoğunlaşan Türkmenler nüfuslarını 100 bin ile 400 bin arasında verirken sandıktan çıkan oy sayısı 9 bini bulmuyordu. (Ayrıntılı bilgi: Turkmen Split on Upcoming Iraqi Court Decision for KRG Parliament Turkmen Quotas) Yeni durumda adaylar kendi nüfuslarına güvenmek, sıkı seçim kampanyalarına girişmek, sahici muhalefet yürütmek ve Kerkük’te olduğu gibi ortak seçim listesi hazırlamak zorunda kalacak ya da Kürt partilerin listelerinde yer bulmaya çalışacak. Kerkük’te yaratılan Türkmen-Kürt karşıtlığına karşın Kürdistan’da Türkmenlerin Kürtlerle ilişkileri iyiydi. KDP, Türkiye ile ilişkileri de dikkate alarak listelerinde Türkmenlere yer ayırabilir. Gerçi Türkmen vekiller KDP’nin referandumu sırasında KDP ile Ankara arasında sıkışıp kalmış, bağımsızlığa “Evet” diyenlere Türkiye kapısı kapanmıştı. Ankara’da Türkmen kartı Erbil’den ziyade Kerkük’te önemseniyor.
- Seçimlerde denetimin yerelden federallere geçmesi de sandık güvenliği ve seçmen kütükleri ile ilgili tutarsızlıklara dayanıyor. Irak merkezi seçmen kütüğü ile Kürdistan’ınki birbirini tutmuyor. Bu durumda tabloyu etkiyebilecek ölçekteki ‘hayali seçmen’ havuzu açığa çıkabilir.
- Seçim bölgelerinin artırılması ise KYB, Goran, Yeni Nesil, Yekgırtu ve Komel’in talebiydi. Bu düzenlemeden de KDP zararlı çıkabilir. Merkezi kayıtlardaki nüfusa göre KDP’nin hakim olduğu Erbil’e 35, Duhok’a 24; KYB’nin hakim olduğu Süleymaniye’ye 38, Halepçe’ye 3 koltuk ayrılabilir.

***

Özetle yeni düzenlemeler KDP’nin baskın pozisyonunu hedef alsa da büyük resimde merkezin kontrolünü federal bölgeye taşıyan yeni kanallar açıyor. İç dengeler açısından Türkiye ile ortaklaşan KDP’ye karşı İran’a yaslanan KYB’nin lehine bir değişimin önünü açıyor. Buradan Türkiye’nin aleyhine, İran’ın lehine bir yorum da çıkarılabilir. Fakat genel gidişat açısından Kürdistan’ın statüsünde daha fazla aşınmadan söz edilebilir ki bu da hem Tahran hem de Ankara’nın tercihleriyle çakışıyor.

Kaynak: Gazete Duvar


 

Kurdistan Haberleri

Üçüncü Dünya Savaşı - Arzu Yılmaz*
Eğer Danielle Mitterrand bugün burada olsaydı
Myles Caggins: Kürdistan petrolünün yeniden ihracatı için birçok adım atıldı
Dersim ve Ovacık belediyelerine kayyum atandı
Mesud Barzani: Her türlü barış girişimine destek veriyoruz