KÜRESAM ANALİZ: LİBYA’DA YENİ DÖNEM; KİM KAZANDI KİM KAYBETTİ

.

Libya’da politik sürecin normalleşmesine yönelik diplomatik faaliyetler yoğunlaşıyor. BM Denetiminde tarafların bir araya gelerek yeni bir hükümetin seçiminde uzlaşıya varılmasıyla yeni aşamaya girilmişti.  BM Güvenlik Konseyi’nin de denetlediği süreç Libya’da yeni bir geçici hükümet kuruldu.  Trablus’ta düzenlenen törenle görevi devraldı. Başkent Trablus’ta toplanan mecliste Başbakan Dibeybe ve kabinesi yemin ederek göreve başladı.

Tarafların tam desteğini alan hükümetin ilk açıklaması ise ‘hükümetin öncelikli görevi ülkede özgür bir seçimin yapılmasını sağlamak’ oldu.  Ayrıca ‘Libya’da bulunan yabancı güçlerin ülkeden çıkması’ çağırısını yaptı. Libya geçici hükümetin taraflar arasında yapılan anlaşma gereği yabancı kökenli milislerin ülkeden çıkartılması çağrısı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından da desteklendi. Güvenlik Konseyi, Libya’daki yabancı askeri birliklerin ve özellikle paralı askerlerin “derhal çekilmesi” çağrısını yaptı.   Bu çağrı dolaylı olarak Rusya’ya doğrudan Türkiye’ye yönelik olduğu biliniyor. Çünkü Rusya, bugüne kadar Suriye’de olduğu gibi Libya’ya açıktan askeri güç göndermedi. Ancak Wanger şirketi aracılığıyla askerleri birlikleri kriz bölgelerine ve Libya’ya gönderiyor ama kamuoyunda böyle bir şirketle ilişkisi olduğunu kesin bir dille reddediyor.

Kaddafi’nin iktidardan uzaklaştırılmasında İngiltere ve Fransa aktif rol oynadı ve bir bakıma Libya iç savaşını aktif olarak desteklediler. Bugün AB, Libya’daki askeri ve politik süreci doğrudan takip ediyor. Fransa, Almanya ve İtalya dışişleri bakanları, bir bakıma AB adına Trablus’u ziyaret ederek Libya Dışişleri Bakanı Necla el Menguş ile görüştürler. Yapılan basın açıklamasında Menguş Libya’ya getirtilmiş bütün paralı askerlerin ‘çekilmesi ve bunun derhal gerçekleşmesi gerektiğini yineliyoruz” açıklamasıyla özellikle Türkiye’ye işaret etti.

ABD Başkanı Biden, Trmup’tan farklı olarak Kuzey Afrika ve Ortadoğu ile yakında ilgileneceğinin mesajını verdi. Bu nedenle önümüzdeki süreçte Akdeniz havzasında ABD’nin askeri ve politik etkinliği çok daha fazla hissedilecek. AB-ABD ittifakının somutlaşmış hali Akdeniz olacağı açıktır. Bu nedenle AB-ABD ikilisi, yabancı askerlerin ve özellikle İslamcı cihatçıların Libya’dan çıkartılması yeni askeri ve politik hamleler yapması sürpriz olmayacak.

Türkiye de Libya’da oyun kurucu bir güç olmak istedi. BMGK uyarılarına rağmen Suriye’de bulunan İslamcı cihatçıların bir kısmını Libya’ya getirerek Serraç hükümetinin yanında savaşmasını sağlamıştı. Böylelikle Libya iç savaşına müdahil olan Ankara, bir bakıma Doğu Akdeniz stratejisine yeni bir hamle kazandırmak istedi. Sadece Trablus’u kontrol eden Serraç hükümeti ile Akdeniz kıta sahası anlaşması yaparak Kıbrıs-Yunanistan-İsrail-Mısır arasında yapılan enerji koridorunu etkisizleştirmek istedi. Akdeniz’e en uzun kıyı sınırına sahip olan Türkiye, bölgedeki denklemin dışına çıkartılması karşısında özellikle Libya üzerinden bir hamle yaparak kurulan oyunu bozmak istedi. Nispeten bir etki yaratmasına rağmen, bölgesel ittifaklar olmadan bu süreci sürdürmesinin pek olanaklı olmadığı, tek başına bölgesel denklemin içinde yer alamayacağını Ankara’daki iktidar bir kez daha görmüş oldu.

ABD-AB ikilisinin belirlediği ortak Akdeniz stratejisinde Ankara yer alamayacak. Libya’da diğer önemli oyunca da Arap Birliği’dir. BMGK kararları doğrultusunda Libya’da politik istikrarın sağlanması Arap Birliği-ABD-AB üçlüsü tarafından oldukça önemseniyor. Bunun önceliği de bölgede bulunan yabancı askerlerin ve İslamcı cihatçıların kesin olarak çıkartılmasıdır. Libya’da bütün tarafların katılımıyla kurulan ve AB tarafından da aktif olarak desteklenen- buna artık ABD’de dahil olacaktır- Dibeybe hükümeti, bölgedeki İslamcı cihatçıların ülkeyi terk etmesi için Ankara’ya açık bir mesaj verdi.

Ankara ne yapacak sorusu gündeme geliyor? Sanırız bu sorunun yanıtı çok açık: Ankara zorunlu ve kaçınılmaz olarak hem kendi askeri güçlerini hem de Suriye’de getirdiği İslamcı Cihatçıları Libya’da çekmek zorundadır. Başka bir alternatifi de bulunmuyor.

Fransız Haber Ajansına konuşan bir Fransız diplomat, “Bu şimdiye kadar gördüğümüz en cesaret verici jestlerden biri. Suriyeli milis güçlerin geri çekilmek için hareketlilik halinde olduğunu” belirtti. AB Liderler zirvesinde “Türkiye’ye uluslararası hukuka aykırı yeni provokasyonlardan ve tek taraflı adımlardan kaçınması çağrısında bulunuyoruz… Libya, Suriye, Güney Kafkasya gibi bölgesel sorunların çözümünde Türkiye’nin ve diğer aktörlerin pozitif katkılarının beklendiği” belirtildi.  Zirvesinde yapılan açıklamada Ankara’nın çekilme içerisinde olduğu bilgisi   teyit edildi ancak ‘provokasyonlardan uzak durulması’ uyarısı bir kez daha yapıldı.

Türkiye’nin Suriye’de Libya’ya gönderdiği ‘İslamcı cihatçıları geri çekmeye başladığına’ dair gelen bilgiler, mesajın doğru okunduğunu gösteriyor. Ankara, Libya’da açık bir şekilde geri adım attı. Doğu Akdeniz’de ‘değerli yalnızlık’ içerisinde ittifak ilişkiler olmadan sonuç alıcı hamleler oldukça zor görünüyor. Ankara’nın Libya’da sessizce geri çekilmeye başlaması, Doğu Akdeniz’de belirlediği stratejinin bütünüyle gözden geçirilmesini gündeme getirecektir.  

KAYNAK: KÜRESAM

Ortadoğu Haberleri

Tehlikedeki uluslar "Bu uluslar tehlikede yaşadıklarını bilmeden çökmüş uluslardır"
Diyarbakır Barosu başkan adayları Kürt sorunu, hak ihlalleri ve cezasızlık hakkında ne düşünüyorlar?
"ABD Ortadoğu’daki varlığını güçlendirdi"
İsrail ordusu Lübnan'a 'sınırlı kara harekatı' başlattı
Türkiye’de neo-Nazi yapılanması “Ulusal Cephe” Zafer Partisi’ni destekliyorlar