Kürtçe eğitim hakkı için slogan attı. DGM'de yargılanıp ceza aldı. AB uyum yasalarıyla ceza aldığı eylem, suç olmaktan çıkarıldı. Mahkeme kararıyla hüküm kaldırıldı. Ama 20 yıl sonra, iptal edilen bu hükümden dolayı kamu görevinden ihracı İstinafça onandı.
Şimdi 41 yaşında olan Enver Yılmaz, 20 yaşındayken Diyarbakır'da 2001 yılında Nevroz kutlamalarına katıldı. Kürtçe eğitim talebiyle atılan sloganlara eşlik eden Yılmaz'a "örgüte yardım yataklık"tan dava açıldı. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre, heyetinde asker üyenin bulunması nedeniyle "adil yargılanma ilkesine" aykırı bulundukları için kapatılan Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) yargılandı. Diyarbakır 1 No'lu DGM tarafından Yılmaz'a "örgüte yardım ve yataklık"tan 3 yıl 9 ay ağır hapis cezası verildi.
MAHKEME KARARI İPTAL EDİLDİ
Avrupa Birliği uyum paketleri kapsamında Yılmaz'ın yargılandığı 4963 sayılı yasa ve Türk Ceza Kanunun 169'uncu maddesinde değişiklik yapılınca Kürtçe eğitim talebi "örgüte yardım ve yataklık" suçunun kapsamında çıkarılarak "düşünce ve ifade özgürlüğü" kapsamında alındı. Cezaevine giren Yılmaz, cezaevindeyken yasal değişiklik üzerine yargılandığı DGM'ye başvurarak, yasal değişikliğin kendi davasına uygulanmasını istedi. 2002'de mahkeme, yapılan yasal değişiklik nedeniyle Yılmaz hakkında kurulan hükmün ortan kaldırılması yönünde karar aldı.
DGM KAYDI NEDENİYLE ÇIKARILDI
Yılmaz, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığına bağlı basın biriminde Zazaca servisinde hizmet alımı kadrosuyla çalışırken 17 Ekim 2017'de sözleşmesi feshedildi. Yılmaz'ın sözleşmesi, 677 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin 36/37'inci maddelerinin "idari ve mülkü amirlere kamu kurum ve kuruluşlarındaki çalışanlara terör örgütleriyle irtibatlı ve iltisaklı kişilerin sözleşmelerini feshetme" yetkisi veren düzenlemeyle feshedildi.
İPTAL EDİLEN HÜKÜM KARARA ESAS ALINDI
Yılmaz fesih işlemine karşı Diyarbakır 3'üncü İş Mahkemesi'ne işlemin iptali istemiyle başvurdu. Diyarbakır 3'üncü İş Mahkemesi, 20 yıl önce kurulan ve daha sonradan ortadan kaldırılan DGM'nin hükmüne işaret ederek, bu durumu taraflara arasında güven zedeleyici bir durum olarak niteledi. İş Mahkemesi bu "güven zedeleyici" durum nedeniyle iş verende iş akdinin devamını beklemeyecek derecede şüphe meydana gelmesi karşısında iş akdinin feshinin geçerli nedenlere dayandığına karar vererek, işe iade talebini reddetti. Yerel mahkemenin 2018'deki ret kararının ardından Yılmaz'ın Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 9'uncu Hukuk Dairesi'ne yaptığı itiraz da "güven zedeleyici durum" nedeniyle reddedildi.
'DÜŞMÜŞ DAVAYA VURGU YAPMAK SKANDALDIR'
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın biriminde Zazaca çevirmenlik görevini yürüttüğü sırada iş akdinin feshedildiğini ifade eden Yılmaz, "Yerel mahkeme açtığım işe geri iade davamı ret etti. Yerel mahkeme 20 yıl önce aldığım mahkumiyeti gerekçe göstererek işe geri iade davamı ret etti. Bunun hukuki olmadığını düşünerek Gaziantep İstinaf Mahkemesine götürdüm davamı. Kararda, 'DGM kaydı olduğu anlaşılmaktadır' ifadesini kullanıp davamı ret etti. Mahkemenin vurgu yaptığı davam zaten 20 yıl önce düşmüş ve devlet beni mağdur etmiş. Anadilde eğitim istiyoruz sloganı atmaktan 2001 yılında aldığım ceza, Avrupa Birliği uyum paketleri kapsamında düşmüş, suç teşkil eden unsurlar suç olmaktan çıkarılmış. Yani mahkeme berat ettiğim, düşmüş bir davaya atıfta bulunarak işe iade davamı ret etmektedir. Buda iş mahkemelerinin taraflı, hukuka uygun kararlar vermediğini göstermektedir. 20 yıl önceki bir mahkumiyete vurgu yaparak bir insanın işine son verilmesine göz yummak başlı başına hukuksuzluk, ayrıca düşmüş bir davaya, mağdur etmiş bir soruşturmaya vurgu yapmak başka bir skandal" diye konuştu.
'MAHKEMELERİN SOMUT SEBEPLER SUNMASI GEREKİR'
İstinaf Mahkemesinin kararına karşı davayı Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacaklarını ifade eden Yılmaz, "Davanın Anayasa Mahkemesi'nden kesin döneceğini düşünüyoruz. Şayet Anayasa Mahkemesi bu hukuksuzluğa göz yumar ise davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AHİM) başvuracağız. Kendim ve binlerce insanın yaşadığı çok ciddi mağduriyetler var. Geçenlerde bir arkadaşım üzüntüden felç geçirdi. Hemen herkesin etrafında hukuksuz bir şekilde işine son verilen insanlar var. Kimi tutunabiliyor kimi de tutunamayıp savrulup gidiyor. Davalar yılları buluyor ve insanlar 'Nede olsa bir şey çıkmaz' deyip davalarını bir üst mahkemelere götürmüyor. Halbuki mahkemelerin somut ve gerçekçi sebepler sunması gerek. Bu konuda yargını siyasallaştığını, yozlaştığını ve siyasi konjonktüre göre kararlar verdiğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.