Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, en çok ayrımcılığa maruz kaldığını düşünenler Kürtçe, Ermenice ve Süryanice konuşanlar oldu.
Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi, Türkiye genelinde Türkçe dışında kullanılan anadillere dair bir rapor yayımladı. Araştırma doğu ve batı ilerinde toplam 42 kentte, 1476 kişinin katıldığı online bir anket olarak gerçekleştirildi.
Rapora göre Türkiye’de Türkçeden başka konuşulan en büyük anadil grubunun Kürtçe olduğu görülürken, farklı anadil ve kimlik özellikleri nedeniyle yaşanan ayrımcılık ortaya konuldu.
Hazırlanan raporda, katılımcıların yüzde 94,9 anadillerinin “Kürtçe” olduğunu, yüzde 3,5’i “Çerkesce”, yüzde 1,2’si “Ermenice”, yüzde 0,3’ü “Arapça”, yüzde 0,1’i Süryanice, yüzde 0,1’i ise “Lazca” olduğunu ifade etti.
Bununla birlikte; yüzde 60,9’u “Kûrmancî”, yüzde 31,1 “Türkçe”, yüzde 5’i “Zazakî/Dimilî”, yüzde 1,5’i “Çerkesce”, yüzde 0,3’ü “Arapça”, yüzde 0,3’ü “Ermenice”, yüzde 0,3’ü “Hem Kürtçe hem Türkçe”, yüzde 0,2’si “Yaşlılar dışındakiler Türkçe”, yüzde 0,1’i “Lazca” ve yüzde 0,1’i ise “Süryanice” dillerini hane içinde çoğunlukla kullandıklarını belirtti.
Kürtçe kullanımı azaldı
Araştırmada anadili Ermenice, Çerkesce olanların hanelerinde anadillerini kullanma oranlarındaki düşüş dikkat çekti. En büyük anadil grubunu oluşturan Kürtçe anadiline sahip olanların yaklaşık 3’te 1’inin de hanelerinde ağırlıklı olarak Kürtçe konuşmadığı belirtildi.
Katılımcıların sokakta, sosyal hayatlarında yüzde 61,5’i “Türkçe”, yüzde 36,4’ü “Kûrmancî”, yüzde 1,2’si “Zazakî/Dimilî”, yüzde 0,6’sı “Kûrmancî/Türkçe”, yüzde 0,2’si “Çerkesce”, yüzde 0,1’İ “Arapça”, yüzde 0,1’i “Lazca” ve yüzde 0,1’i ise “Süryanice” kullandığını söylerken verilerde Kürtçe kullanımında erime olduğu vurgulandı.
Devlet dairelerinde anadil kullanımı Yüzde 3,4
Raporda, katılımcılara kimi mekan/ortamlarda anadillerini kullanma sıklığı sorusu soruldu. Buna göre;
Devlet dairelerinde yüzde 52,’si anadilini “hiçbir zaman” kullanmadığını; yüzde 31,1’i “nadiren”, yüzde 13,6’sı “ara sıra” kullanırken sadece yüzde 3,4’ü “çoğunlukla” kullandığını,
Sosyal çevrelerinde yüzde 43,3’ü anadilini “çoğunlukla” kullandığını söylerken, yüzde 4,3’ü “hiçbir zaman” kullanmadığını, yüzde 14,6’sı “nadiren”, yüzde 37,9’u “ara sıra” kullandığını,
Sosyal medyada katılımcıların anadilini yüzde 31,1’i “nadiren” kullandığını söylerken, yüzde 19,1’i “çoğunlukla”, yüzde 7,4’ü “ara sıra” kullandığını, yüzde 12,4’ü “hiçbir zaman” kullanmadığını,
İş ortamında yüzde 29,9’u anadilini “ara sıra”, yüzde 24,6’sı “nadiren”, yüzde 22,1’i “çoğunlukla” kullandığını, yüzde 23,5’i “hiçbir zaman” kullanmadığını,
Aile/Akraba ortamında yüzde 74,4’ü “çoğunlukla” anadilini kullandığını söylerken, yüzde 4,8’i “nadiren”, yüzde 17,8’i “ara sıra” kullandığını, yüzde 2’si “hiçbir zaman” kullanmadığını,
Sağlık kurumlarında yüzde 47,9’u “hiçbir zaman” anadilini kullanmazken, yüzde 37,1’i “nadiren” ve yüzde 15’i ise “ara sıra” kullandığını,
Eğitim kurumlarında yüzde 52,4’ü “hiçbir zaman” anadilini kullanmazken, yüzde 32,3’ü “nadiren”, yüzde 12,4’ü “ara sıra” ve yüzde 2,9’u ise “çoğunlukla” kullandığını belirtti.
Türkçe dışında başka bir anadile sahip olanların ayrımcılık algısını ölçmek amacıyla sorulan sorulara gelen yanıtlara göre katılımcıların; yüzde 72’si “devlet dairelerinde” çoğunlukla ayrımcılığa maruz kaldıklarını söylerken sadece yüzde 5,3’ü “hiçbir zaman” ayrımcılığa maruz kalmadığını ifade etti. Ayrıca anadili Süryanice olanların tamamı, Kürtçe olanların yüzde 73,5’i, Ermenice olanların yüzde 52,9’u, Lazca olanların yüzde 50’si, Çerkesce olanların yüzde 42’si, Arapça olanların yüzde 25’i çoğunlukla "devlet dairelerinde" ayrımcılığa maruz kaldıklarını söylerken, diğerleri genel olarak “ara sıra”, "nadiren” yanıtlarını verdi.
En çok ayrımcılığa maruz kalan Kürtçe, Ermenice ve Süryanice
Sosyal çevrelerinde ve sosyal medyada ayrımcılığa en çok uğradığını düşünen grupların başında Süryanice, Kürtçe, Ermenice konuşanların geldiği belirtildi.
Raporda, katılımcıların yüzde 31,9’u sosyal çevrelerinde “ara sıra” anadili nedeniyle ayrımcılığa uğradığını, yüzde 21,3’ü “hiçbir zaman” ayrımcılığa uğramadığını söyledi.
Katılımcıların yüzde 31,1’i sosyal medyada “çoğunlukla” anadili nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldığını belirtirken; yüzde 12,4’ü ise “hiçbir zaman” ayrımcılığa uğramadığını belirtti.
Katılımcıların yüzde 32’si iş ortamında “çoğunlukla” anadili nedeniyle ayrımcılığa uğradığını belirtirken, yüzde 21,8’i “hiçbir zaman” ayrımcılığa uğramadığını söyledi.
Yaşadığı kentte anadilinden kaynaklı "çoğunlukla" ayrımcılığa uğradığını düşünenlerin oranı yüzde 24 iken, “hiçbir zaman” ayrımcılığa uğramadığını düşünenlerin oranı yüzde 24,6.
Katılımcıların yüzde 52,1’i sağlık kurumlarında “çoğunlukla” ayrımcılığa uğradığını düşünürken sadece yüzde 8,7’si “hiçbir zaman” ayrımcılığa uğramadığını söyledi.
Katılımcıların yüzde 62,5’i eğitim kurumlarında “çoğunlukla” ayrımcılığa uğradığını söylerken, sadece yüzde 7,9’u “hiçbir zaman” ayrımcılığa uğramadığını söyledi.
Araştırma grubuna anadilleri nedeni ile tedirginlik duyup duymadıklarına dair bir dizi soru soruldu.
"Toplu taşıma araçlarında anadilinizi kullanırken tedirgin oluyor musunuz?” sorusuna; katılımcıların yüzde 39,5’i “Evet” derken, yüzde 33,8’i "Hayır" yanıtını verdi. Toplu taşımada anadilini kullanırken Lazca dışındaki dil gruplarının hepsi tedirginlik hissetmekle beraber en çok tedirginlik hisseden ilk iki grubu yine Süryanice ve Kürtçe konuşan grupların oluşturduğu görüldü.
“Devlet dairelerinde anadilini kullanırken tedirgin oluyor musunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 67,9’u tedirginlik duyduğunu belirtirken, yüzde 11,9’u tedirginlik duymadığını belirtti. Tüm anadillerdeki gruplar devlet dairelerinde anadillerini kullanırken tedirginlik hissettiklerini söyleseler de en çok tedirginlik hissettiğini söyleyen ilk iki grubu Süryanice ve Kürtçe konuşan grupların oluşturduğunu belirtti.
Sosyal çevrelerinde anadillerini konuşurken tedirginlik hissedenlerin oranı yüzde 6,2 iken, yüzde 55,6’ı tedirginlik hissetmediğini belirtti.
Sokakta anadilini kullanırken tedirgin hissedenlerin oranı yüzde 23,7 iken, yüzde 47,6’sı tedirginlik hissetmediğini belirtti.
Sosyal medyada anadilini kullanırken tedirginlik hissedenlerin oranı yüzde 26,4 iken, yüzde 42’si tedirginlik hissetmediğini belirtti.
Sağlık kurumlarında anadilini kullanırken tedirginlik hissedenlerin oranı yüzde 56,7 iken, yüzde 17,9’u tedirginlik hissetmediğini belirtti.
Eğitim kurumlarında anadilini kullanırken tedirginlik hissedenlerin oranı yüzde 63,2. yüzde 15,2’si tedirginlik hissetmediğini belirtti.
Anadili bilme düzeyi düşük olan diller Lazca ve Süryanice oldu
“Anadilinizi ne düzeyde biliyorsunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 60,7’si "Anadilimi hem konuşuyorum, hem anlıyorum hem de yazabiliyorum” derken, yüzde 29,2’si “Konuşuyorum anlıyorum ama yazamıyorum”, yüzde 8,1’i “Anlıyorum ama konuşamıyorum yazamıyorum”, yüzde 1,7’si “Hiçbirini bilmiyorum” dedi.
Anadili bilme düzeyi açısından Lazca ve Süryanice anadillerine sahip katılımcıların hepsi anadillerini anlayıp konuştuğu halde yazamadığını söylerken; hem anlayıp hem konuşup hem de yazabilen en fazla anadil grubunun Ermenice, Kürtçe ve Çerkesce olduğu görüldü.
Anadilerinin en iyi bilen diplomasız okur-yazarlar
Anadili bilme düzeyi ile öğretim düzeyi karşılaştırmasında okur-yazarlık düzeyinin öğretim düzeyiyle paralel biçimde arttığı görülse de; diplomasız okur-yazarların anadillerini en fazla “hem konuşan hem anlayan hem de yazan” grubu oluşturdukları dikkat çekti.
Anadilini hiç bilmeyen katılımcılara, anadilini bilmeme nedeni de soruldu. Verilen yanıtların ilk 5 sırasını şu gerekçeler oluşturdu:
Yüzde 38,4'ü “Ailemde konuşan olmadığı için/ Ailem öğretmediği için”,
Yüzde 37,3’ü “Dışlanmamak için sadece resmi dili öğrendim/Sadece resmi dil öğretildi”,
Yüzde 7,2’si “Eğitim sistemi yüzünden/Eğitim dili olmadığı için”,
yüzde 6,5’i “Geleceğim için gerekli görmedim”
Araştırma grubuna “Anadilinizin varlığını sürdürmesinin önündeki en büyük tehlike sizce nedir?” sorusuna, katılımcıların; yüzde 22,6’sı “Eğitim dilinin anadilde olmaması”, yüzde 16,2’si “Asimilasyon politikaları”, yüzde 11,2’si “Devlet politikaları”, yüzde9,7’si “Yasak ve dışlanma”, yüzde 8,7’si “Aile içinde konuşulmaması ve çocuklarına öğretmemeleri”, yüzde 7,9’u“Yasal/Anayasal güvencesizlik” yanıtlarını verdi.
“Anadilinizin korunması ve gelişimi için sizce ne yapılabilir?” sorusuna; katılımcıların yüzde 33,4’ü “Anadilde eğitim hakkı tanınmalı ve korunmalı”, yüzde 29,3’ü “Anadilimiz resmi dil olarak tanınmalı”, yüzde 10,7’si “Gündelik hayatın her alanında anadili konuşma güvencesi sağlanmalı”, yüzde 9’u “Aileler çocuklarına anadili öğretmeli/anadilde konuşmalı” , yüzde 8,4’i “Yasal/Anayasal güvenceler sağlanmalı” yanıtlarını verdi.