Osman Aydin
Ömer Avni Efendi
Uzu süredir tarihteki Kürt ünlüleri ile ilgili yazılarıma ara vermiştim. Bu kez çok önemli bir Kürt ünlüsünü size tanıtmak istiyorum. Bilindiği kadarıyla Kürtçe Gramer yazan ilk Kürt'tür. Yazdığı eserin adı: Kavaid-i Lisan-i Kurdi dir. Bu çalışması 1890 lı yılların sonları ile 1900 ün hemen başı arasındaki dönem olarak görünüyor. Çünkü Mamüretül-Aziz (Elazığ) Müftüsü Mehmed Kemaleddin Efendi (Prof. Dr. Canan Karatay Efendioğlu'nun dedesi) esere yazdığı takrizin (tanıtım, övme yazısı) tarihi, 25 Eylül 1901 dir.
Yüz yılı aşkın bir süredir başta Kürt araştırmacıların aradığı bu kitabı beş yıldan beri ben de arıyordum. Nihayet orijinal elyazmasını elde ettim ve çok mutluyum. İnşallah bu eser yakında kamuoyuna mal olur. Bu kısa yazı bir müjdedir. Eseri yayınlandığında O'nunla ilgil daha çok bilgi sunulacaktır. Bu eseri ararken yazarın bilinmeyen, Risale-i Emsile isimli ikinci bir esrine daha ulaştım. Bu eseri de Arapça Grameri ile ilgilidir.
Ömer Avni Efendi aslen Elazığ'ın Baskil ilçesindendir. Ailesinin Baskil'in Kulîyanê Jêr (Aşağı Kuluşağı) Köyünden olduğu ve daha sonra Harput'a yerleştiği anlaşılmaktadır. Babasının isminde ağa ve hacı lakapları bulunduğuna göre, o dönemde iyi bir ekonomik güce sahip olduğu anlaşılmaktadır. Oğlu Ömer Avni'yi eğitim için İstanbul'a gönderdiğine göre, ileri görüşlü bir babadır da.
Meydancıklıoğlu El-Hac Osman Ağa’nın oğlu olan Ömer Avni Efendi, Mayıs 1865 te El-Aziz'in (Elazığ) Harput kazasına bağlı Alacamescid Mahallesi'nde doğmuştur. Harput'ta Kamil Paşa Medresesinde ders almış, 1883 te Harput Rüştiyesi’ni (Ortaokul) pekiyi dereceyle bitirmiş ancak diploma almadan eğitimine ve medrese eğitimine, İstanbul Fatih'te Harputi Ebubekir Efendi'den ders alarak devam etmiş ve tamamlayarak, diploma almıştır.
Eylül 1892 de Dersim sancağı Çarsancak Rüştiyesi'ne öğretmen vekili olarak atanır. Mayıs 1893 te asıl öğretmenin gelmesiyle, öğretmen vekilliğinden ayrılır, 23 gün sonra Dersim’e bağlı Pax kazası İlkokul öğretmenliğine atanır. Haziran-1893-1894 eğitim döneminde kazandığı sınav sonucunda terfi ederek Arapgir kazası Rüştiye Mektebi öğretmenliğine atanır. Ardından maaşının azaltılması üzerine yaptığı başvuruda, terfi için istifa etmesi ve İstanbul’a gelmesi kendisine bildirilir, bunun üzerine İstanbul’a gidip, bir yıl kadar medreselerde ve camilerde öğrenimle ilgili çalışma yapar ve 1902 de taşraya gönderilen öğretmenler arasında, Edirne Müderrisliği’nde görevlendirilir. Aynı yıl Harput kazasına müderris olarak atanır. Daha sonra Mamüretülaziz (Elazığ) Askeri Rüştiyesi Mektebi Kavaid-i Osmani Muallimliği’ne atanır. Bu okulun kapatılmasından sonra 300 kuruş maaşla Saray Camii imamlığına, oradan da 1000 kuruş maaşla Dar-ül muallimin Dindersi öğretmenliğine atanır. Bu okulun dakapatılması ile de Sultani Mektebi Dindersi öğretmenliğine atanır. Onu 1927 yılında Elaziz Müftülüğü'nde müsevvid (bir nevi katiplik) olarak görevde görüyoruz.
Kürtçe'den başka Türkçe, Farsça ve Arapça da bilen Ömer Avni Efendi'nin bu düşük göreve atanmasının yazdığı eserle ilgili olduğunu düşünüyorum. Aşağıda aktaracağım olayla ilgili resmi yazışmalar bu kanıyı güçlendirmektedir.
1926 yılı Ağustos ayının ilk haftası içinde Elaziz Müftüsü Mehmed Kemaleddin Efendi, (Prof. Dr. Canan Karatay Efendioğlu'nun dedesi) Cumhuriyete ve yenilikçiliğe karşı olduğu iddiası ile kendisi ve iki oğlu, Abdulhamid ve Ömer Naimi Beyler, (Canan Karatay'ın babası) Şark İstiklal Mahkemesi tarafından tutuklanırlar. Müftünün tutuklamasının hemen sonrasında, 7 Ağustos 1926 da Müftülük'te müsevvid olarak çalışan Ömer Avni Efendi, Elaziz Valisi Cemal Bey (Bardakçı) tarafından müftüye vekaleten görevlendirilir. Müftü Mehmed Kemaleddin Efendi'ye mahkemece sürgün cezası verilince, Vali Cemal Bey, Ömer Avni Efendi'in vekalet görevini sürdürmesine karar verir. Ancak iki gün sonra, 9 Eylül 1926 da müftülüğe İsmetullah Efendi'nin atanmasını ister.
Vali Cemal Bey, Dahiliye vekili Mehmed Cemil Bey'e (Uybadun) 3 Ekim 1926 tarihli bir rapor sunmuş, bu raporun bir suretini de bir üst yazı ile Diyanet İşleri Başkanlığına yollamıştır. Rapor'da, Elaziz'deki duruma ve hükumetin Diyarbekir Kongresi'nde aldığı kararlara uygun olarak bu tarz memuriyetlere, Cumhuriyet'in prensiplerini özümlemiş, batı illerinde doğmuş kişilerin atanmasının gerekli olduğu belirtilmiştir. Bu rapordaki ifadeler, Ömer Avni Efendi'nin neden müftülük vekaletinde tutulmadığını ve hatta müftü olma şartlarına sahipken, neden müftü yapılmadığını göstermekte ve kanımızı güçlendirmektedir.
Mütevefa İshak Sunguroğlu'nun anlatımına göre, Ömer Avni Efendi, mütevazi biriymiş. Yüzünün güldüğünü kimsenini görmediğini, uzun boylu, siyah uzun sivri bir sakalının olduğunu, devamlı siyah bir cübbe giydiğini, kendisine de öğretmenlik yaptığını yazmaktadır.
Ömer Avni Efendi'yi şükran, minnet ve saygı ile anıyorum.
Yararlandığım kaynaklar:
1 - Yard. Doç. Dr. Enver Demirpolat, Artukoğulları'ndan Cumhuriyet'e Kadar Harputlu Müellifler
2 - Mehmet Bayrak, Ömer Avni Efendi ve Kavaid-i Lisan-i Kurdi,Peyamakurd.com'daki makalesi
3 - Doç. Dr. Ahmet Karataş, Harput Ulemasından Müderris Müftü Mehmed Kemaleddin Efendi
4 - İshak Sunguroğlu, Harput Yollarında
5 - Sadık Albayrak, Son Devir Osmanlı Uleması
6 - Araştırmalarım sırasında elde ettiğim sözlü kaynaklar.
Not : Kürtçe Gıramer yazmış bir zatı Kürtçe yazmak gerekir ama herkesin onu tanıması için Türkçe yazdım.
İlk fotoğraf Kavaid-i Lisan-i Kurdi eserinin el yazmasından örnek bir sahife.
İkinci fotoğraf Risale-i Emsile isimli eserinin el yazmasından örnek bir sahife.