İsmail Beşikçi Vakfı, “Türkiye Üniversitelerinde Kürt Çalışmaları Alanında Yaşanan Akademik Hak İhlalleri” başlıklı raporunu yayımladı.
Türkiye üniversitelerinde Kürt çalışmaları alanında yaşanan hak ihlallerine dair bir rapor yayımlayan İsmail Beşikçi Vakfı, Kürtçenin korunması, geliştirilmesi için yasal ve fiili engellerin kaldırılarak destekleyici adımların atılması istedi.
İsmail Beşikçi Vakfı, “Türkiye üniversitelerinde Kürt çalışmaları alanında yaşanan hak ihlalleri” adlı 94 sayfalık bir rapor yayımladı. Raporun hazırlanma sürecinde arşiv taraması ve anket teknikleri kullanıldı. Araştırma sırasında Kürt çalışmaları alanında 20 akademisyen ile görüşmeler yapıldı, 58 akademisyenin katıldığı online bir anket gerçekleştirildi. Bu araştırma ile büyük bir kısmı suç duyurularına, dava dosyalarına, mahkemelere konu olmayan çeşitli hak ihlallerine erişildi.
SANSÜRE MARUZ KALDILAR
Ankete katılanların yüzde 63’ü akademik yayınlara sansür uygulandığını belirtti. 2007 yılında içinde “Kürdistan” kelimesi geçen tez önerisini yaptıktan sonra bir akademisyen OHAL döneminde KHK ile ihraç edildi. “Kuzey Kürdistan”, “sömürge”, “koloni” veya “antikolonyal” gibi kavramlar kullanılamadı, baskılanma durumu haline geldi.
Zazalık Kürtlük tartışması çıktı, Zazacayı Kürtçenin lehçesi olarak gören üç akademisyen görüş ayrılıkları nedeniyle Bingöl Üniversitesinden ihraç edildi.
KÜRTÇE TEZ YAZIMI YASAKLANDI
Dicle Üniversitesinde İlahiyat Fakültesi öğretim üyeleri ders verdi, Kürtçe tez yazımı yasaklandı. Ancak Arap dili ve edebiyatı ve İngiliz dili ve edebiyatı bölümlerinde öğrenciler istedikleri dilde tez yazabiliyorlar.
MARDİN’DE KISMİ ÖZGÜRLÜK YAŞANDI
Mardin Artuk Üniversitesi’nde kısmı akademik özgürlük yaşandı. Kürtçe öğretmenliği formasyon kontenjanı konusunda YÖK ile gerilim yaşandı. 2015 yılında akademik çalışmalarda gerileme başladı. Üniversitede tasfiye, baskı, korkutma, yıldırma ve tehdit oluştu. Zaho Üniversitesinde doktora yapmaya giden akademisyenler cezalandırıldı.
ÇÖZÜM SÜRECİ VE OHAL SONRASI GERİLEME
2015 yılından sonra diyalog ve çözüm sürecinin bozulmasıyla başlayan çatışmalı süreç ve OHAL dönemi ile belediyelere kayyum atanması Kürt çalışmalarını son derece negatif etkiledi. Bu dönemde birçok akademisyen ihraç ve sürgün edildi, akademik çalışmalar azaldı. Etkinlik yapılsa bile çekinerek yapıldı. “Bu suça ortak olmayacağız!” bildirisine imza attıktan sonra ihraç edilenler arasında Kürt çalışmaları yapanlar da yer aldı. Kürt dili ve edebiyatı ile Zaza dili ve edebiyatı alanında bu bölümü tercih eden öğrenci sayısında azalmalar yaşandı. Bunda önemli etken ise okul yönetimlerinin bu dersleri seçmek isteyenlere imkan tanımaması oldu.
Raporun sonunda üniversitelerde yaşanan bu ihlaller değerlendirilirken, çözüm için öneriler sunuldu.
UZUN ÖMÜRLÜ OLAMAYACAĞININ HABERCİSİ İDİ
Karşılaşılan sorunların kuşkusuz Kürtlerin konumu ve “statüsüzlük”lerinden bağımsız olmadığı belirtilen raporda, şu şekilde bir değerlendirme yapıldı: “2000’ler sonrası Kürtçe TV kanalı TRT 6’nın resmi bir çerçeveye oturtulmasa dahi açılması, sonrasında kimi üniversitelerde Kürtçe eğitime yönelik enstitü, bölüm ve ana bilim dallarının açılması, ortaöğretim okullarında Kürtçe seçmeli dersinin konulması beraberinde üniversiteler bünyesinde Kürtçe-Türkçe Kürt çalışmalarının hızlanmasını da getirdi. Ancak bu tür uygulamaların uzun vadeli sürdürülebilirliği için yasal düzenlemelerden uzak afaki kararlarla işlerliğe konulması, içinde kimi sorunları da barındırıyordu. En azından Türkiye’de Kürtlerin ve kültürünün uzun bir sürece dayanan ret ve inkarının iki aile arasındaki basit bir sorunmuş gibi çözüme yönelik önlem ve düzenlemelere başvurulması, bu düzenlemelerin hakim tarafça bir “lütuf” olarak algılanması uzun ömürlü olamayacağının habercisi idi. Bununla beraber, üniversitelerde Kürtler üzerine çalışmaya yönelik kısmi özgürlüklere rağmen Kürtlere yönelik kaygıların resmi organlarca korunduğu da bilinmektedir.
HAYATA GEÇİRİLMESİ GEREKEN YASAL DÜZENLEMELER VAR
Nitekim 2015 sonrası dönemde üniversitelerde Kürt çalışmaları alanında yapılan panel ve konferansların oldukça azalması, Kürtçe bölümlere olan öğrenci talebinin düşmesi, Kürtçe seçmeli öğretmen atamalarının neredeyse sona ermesi bunun sonuçlarından bazılarıydı. Sonrasında devletin Kürt politikasını, üniversitelerinde açıkça eleştiren birçok akademisyen görevlerinden ihraç edildi. İhraç edilmeyen akademisyenlerin de sınırsız bir özgürlüğe sahip olmadıkları, göreve devam etmeleri halinde devletin çizdiği ve aşmamaları gereken kırmızı çizgilerinin olduğunun farkında olmaları doğrudan veya dolaylı olarak hep hissettirildi. Mezopotamya uygarlığının önemli üreticisi ve mirasçılarından birisi olan Kürtler uzun süredir baskı ve inkar politikaları ile karşı karşıya kalmakla birlikte, 2000’ler sonrası Türkiye’sinde bunun kısmen de olsa ortadan kaldırılmasına yönelik atılan adımlar ve yapılan düzenlemelerin tarihi bir öneme sahip olduğunu belirtmekte yarar var. Ancak 2015 ve sonrasındaki gelişmeler tüm iyimser duygu ve düşünceleri ortadan kaldırmıştır. Tanınan kısmi hakların yasal güvencelere kavuşturulmaması geri alınabilmelerini kolaylaştırmıştır. Türkiye üniversitelerinde Kürt çalışmalarının tarihi yeni olduğu için ciddi sorunlarının olduğu, araştırma verilerinden açıkça anlaşılmaktadır. Bu çalışmaların gelişmesi ve var olan sorunların üstesinden gelinmesi için atılması gereken adımlar ve hayata geçirilmesi gereken yasal düzenlemeler bulunmaktadır.”
ADIMLARIN ATILMASI ELZEMDİR
Raporda öneriler şöyle sıralandı:
- Kürtçenin akademik hayatta yer bulması ve gelişebilmesi Kürtçenin okul öncesi de dahil olmak üzere tüm eğitim hayatında kullanılmasına yönelik yasal ve fiili düzenlemelerin yapılmasına bağlıdır. Öncelikle “ana dilde eğitim” hakkının sağlanması şart olup bunun Anayasa başta olmak üzere tüm mevzuata dahil edilerek güvence altına alınması gerekmektedir. Uzun yıllardır modern eğitimin olanaklarından mahrum bırakılan Kürtçe ve diğer dillerin korunması ve geliştirilmesi için destekleyici adımlar atılmalıdır. Ayrıca, UNESCO’nun “Ölmek üzere olan diller” listesinde bulunan Kırmancki/Zazaki için öncelikli adımların derhal atılması elzemdir.
- Türkiye Cumhuriyeti, ilk yıllarından günümüze kadar eğitim-öğretim müfredatının hiçbir aşamasında yer almayıp eğitim yapılaması engellenen Kürtçe ve diğer kültürlere ait dillerin kendilerini yeniden üretmesi için kamu kaynaklarının (maddi ve insan kaynağının) eşitsizliği giderecek şekilde kullanılmasını içeren destekleyici eylemlerde bulunmalıdır.
- Üniversite veya başka kurumlarda Kürt kültürü ve Kürt çalışmalarına yönelik sınıf, ana bilim dalı, bölüm, enstitü, fakülte ve benzeri kuruluşların “yaşayan diller enstitüsü” benzeri açık olmayan/ima edici isimlerle değil, bilimsel, akademik gerekler doğrultusunda kendi isimleriyle açılmasının yolu açılmalıdır.
- Üniversitelerin bilimsel bilgi üretiminin temel şartlarından olan bilimsel ve idari özerkliğinin önündeki yasal ve fiili engeller kaldırılarak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
- Bilimsel ve idari özerklik sağlanmakla beraber başta Kürt çalışmaları olmak üzere Türkiye’de konuşulan diğer dil çalışmalarının teşvik edilmesi, görünürlüğünün artırılması ve her türlü desteğin verilmesi gereklidir. Kürtçe tez yazımı önündeki yasal ve fiili engeller kaldırılmalı, idari keyfiliği engelleyecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
- Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan ve içtihatlarla da desteklenen ifade ve düşünce özgürlüğü önündeki yasal ve fiili engellemelerin kaldırılması gereklidir. Bilimsel ve akademik çalışmalar hiçbir şekilde cezai ve idari soruşturmalara konu edilmemelidir. Bu bağlamda devletin, toplumun bir kısmının savunageldiği düşüncelere aykırı görüş ve çalışmalar özgür bir ortamda dile getirilmelidir.
- Araştırmaları ve düşünceleri sebebiyle cezai ve idari yaptırımlara maruz kalan akademisyenlere yönelik hak ihlallerine son verilerek özlük hakları dahil olmak üzere mağduriyetleri giderilmelidir.
- Kürt dili ve edebiyatı bölümlerinden mezun olan öğrencilere her türlü resmi ve özel kurum ve kuruluşlarda istihdam olanağı sağlayacak genel yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
- Kürt çalışmalarını ve Kürtçeyi konu edinen akademik araştırmalar yeterli düzeyde olmadığından üniversite bünyesinde bu alandaki çalışmalara kaynak aktarılmalıdır.
- Kürt çalışmaları alanında yazılmış ve yazılacak olan makale, tez, araştırma, dergi, kitap vb. eserlerin başta üniversitelerin kendi bünyesindeki yayınları olmak üzere diğer mecralarda yayımlanması desteklenmeli ve fiili engellerin önüne geçecek yayın politikaları oluşturulmalıdır.
- Başta Kürtçe ve Kürt çalışmaları alanında kaleme alınmış eserler olmak üzere; yazar, yayınevi ve dil ayrımı yapılmaksızın üniversite kütüphanelerinde öğrencilere ve bölümlere kaynaklık edecek her türlü eser yer almalıdır.
- Kürdistan Bölgesel Yönetimindeki üniversitelerde lisans ve lisansüstü eğitimi almış öğrencilerin diplomalarının denkliği tanınmalı ve bu öğrencilerin Türkiye’deki üniversitelerde eğitime devam edip çalışabilmeleri sağlanmalıdır.
Raporun tamam için tıklayınız: ismailbesikcivakfi.org