ABD’deki 59’uncu başkanlık seçimi dünya kamuoyunda olduğu kadar Kürt kamuoyunda da büyük bir ilgi ile izlendi.
Geçtiğimiz son 4 yıl süreçte Suriye sorunun çözüme kavuşturulmaması, Rojava’da Kürtlere yönelik Türkiye’nin operasyonuna yönelik yeterli düzeyde tavır gösterememesi, Kürtlerin haklarının garanti altına alınmaması ve ve en önemlisi de Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlık reformunda Kürtleri desteklememesi, Kerkük’ün işgaline sesiz kalması gibi başlıklar Kürtlerin Trump’a karşı politikasının hanesine hep eksi puan olarak yazıldı.
Başkanlık yarışının kazanan Demokratların deneyimli siyasetçisi Joe Biden’ın açıklamaları geçtiğimiz yıllarda büyük hayal kırıklığı yaşayan Kürtler de yeniden bir umut yarattı. Trump yönetiminin aksine Biden, Türkiye’nin Rojava’ya yönelik operasyonlarına yeşil ışık yakılmasını eleştiren tutumu, Kürt devletinin kurulmasını destekleyeceği sinyali vermesi ve Irak’ın 3’e bölünmesi gerektiği yönündeki beyanatları her ne kadar Kürt kamuoyun heyecanlandırsa da, geçmişte acı deneyimleri olan Kürtler başkanlık sonrası Joe Biden’ının bu sözlerinin arkasında durup durmayacağı konusunda endişeli.
Kürtlerin sorunlarını çözme konusunda Demokratlar hiçbir zaman Cumhuriyetçiler kadar istekli olmamış olsa da, Biden’ın geleneksel dış politika çizgisinin dışına çıkma ihtimali olduğu öngörülüyor.
ABD'nin yeni başkanı Biden’ın Kürtlere yönelik politikasının ne olacağını konusunda görüşlerine baş vurduğumuz Kürt siyasi uzmanlara göre, Biden yönetiminin dış politika stratejisinde hemen Kürtlere öncelik vereceğini öngörmek pek gerçekçi bir yaklaşım olmayacağı yönünde.
Kürtlerin yeni seçilen ABD Başkanı Joe Biden’dan beklentilerine ilişkin BasNews’e konuşan Güney Kürdistanlı uluslararası ilişkiler uzmanı Mustafa Şefik ve deneyimli Kürt gazeteci-yazar ve siyasi yorumcu Nurî Bêxalî’ye göre; Biden yönetimini bekleyen acil çözülmesi gereken bir yığın iç ve dış sorunlar göz önünde bulundurulduğunda öncelikli konuları arasında Kürtler yer almayacak. Ancak uzun vadede ABD'nin yeni Ortadoğu politikasında Kürtler önemli bir aktör olarak öne çıkacak. Kısa vadede Kürtlerin çok büyük beklentiler içerisine girmesi gerektiğini belirten Kürt uzmanlar, zamanla Ortadoğu’daki ABD politikasının şekillenmesi ile birlikte Kürtlerin rolünün belirginleşeceğini öngörüyor. Uzmanlara göre, Kürtlerin kendi arasındaki sorunları çözmesi ve birlik konusunda adım atması gerekiyor.
“Biden’ın çözmesi gereken bir yığın sorun var”
Demokrat Parti’nin Cumhuriyetçi Parti kadar dış politika ile ilgili olmadığını daha çok iç sorunları çözmeye öncelik vereceğini dile getiren siyasi yorumcu ve uluslararası ilişkiler uzmanı Mustafa Şefik, Çin-ABD çatışması, Rusya’nın yeniden yayılmacı politikasının önüne geçmek ve dünyadaki çatışmaların çözümünün Biden yönetiminin öncelik vereceği dış politika başlıkları olacağını belirtiyor.
“Yeni Dünya Düzeni şu an gündemde” diyen Şefik, “Bugüne kadar ABD dünyaya liderlik ediyor, batılı devletler de onu destekliyordu. Ancak yeni kurulacak olan dünya düzeninde birkaç merkezde kutuplaşmanın ortaya çıkması kuvvetli bir muhtemel. Trump yönetiminin çözmeyerek derinleştirdiği, Suriye, İran sorunu, Libya ve Kuzey Afrika’da, Kafkasya’da patlak veren çatışmalar, Biden’ın önünde çözülmeyi bekleyen bir yığın sorun olarak duruyor” şeklinde yorumluyor.
“Dış politikalarda Demokrat ve Cumhuriyetçilerin öncelikleri farklı”
Şefik, “Öncelikli çözülmesi gereken sorunlar konusunda Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin bakış açısında büyük farklar mevcut. Cumhuriyetçiler ABD’nin dış politikalarına ağırlık verirken, Demokratlar dış sorunların değil, daha çok iç sorunların çözüm politikaları ile öne çıkıyor. Sağlık, işsizlik, koronavirüs tedbirleri gibi iç sorunların çözümü Demokratların önceliği. Biden bu sorunlar karşısında nasıl bir strateji izleyecek? Demokratların klasik politikasını mı yürüterek ağırlığını iç sorunlara verip dış politikalara az mı odaklanacak? Benim kanaatime göre, Biden Demokratların dış politikası geleneğinden farklı davranacak. ve dış sorunlara karşı kayıtsız kalmayacak. Bu nedenle Biden, ABD Başkanları arasında yükü en ağır olan başkanlar arasında olacak gibi” dedi.
Çatışma ve çelişkilerin en fazla olduğu bölgeler arasında Ortadoğu’nun olduğunu hatırlatan Şefik şunları belirtiyor: “Ortadoğu’daki sorunlara bir de Kafkasya’daki çatışmalar eklendi. Ermenistan-Azerbeycan çatışması sadece Ermeni-Azeri çatışması değil, yeni sistemin çatışması olarak okunmalı. Çin dünya ticaret yollarını değiştirmek için bastıracaktır. Basra, Hazar ve Karadeniz üzerinden dünyaya açılmak için yeni bir yol arayışında. Rusya, Hazar Gölün ve İran üzerinden Körfeze ulaşmaya çalışıyor. İster istemez dünyada yeniden bir denge arayışı gelişecek.”
“İran Kürdistan Bölgesi’ne baskısını arttıracak”
“Kürtlerin bu yeni dengede rolü ne olacak?” sorusuna ise Mustafa Şefik şu yanıtı veriyor:
“Kürtlerin şüphesiz yeniden oluşacak olan dengedeki rolü öne çıkacak. Irak’a tamamen hakimiyet kuran İran, bu denge arayışında Kürtleri kendi yanına çekmek için Kürdistan Bölgesi’ne baskısını artıracaktır. Irak ve hatta Süleymaniye’ye kadar hakimiyetini kuran İran, Erbil veya PDK’nin kontrolündeki bölgelere hâkim olmak için girişimlerde bulunacak.
Ben Biden’ın Trump’tan faklı bir siyaset izlese de Trump’ın İran’a karşı izlediği politikayı sürdüreceğini düşünüyorum. İran’ın Ortadoğu’ya uzanan elini kesme politikası devam edecek gibi. Biden’ın başkanlık öncesi dile getirdiği Irak’ı 3’e bölme ve bu çerçevede Kürtleri öne çıkararak İran’a karşı köklü bir çözüm politikası izlemesi zor. Çünkü bu Irak yönetimini de aşan bir durum. ABD’nin yakın zamanda Irak’ı parçalama stratejisini benimseyeceğini sanmıyorum. Ancak, İran’ın Ortadoğu’da özellikle Irak’taki elini kesmeyi hedefleyecekler. En azından Irak’ta istikrarı sağlamak isteyeceklerdir ki, bu da Kürtler olmadan mümkün değil. Biden Kürtlerin Irak’ın istikrarını sağlamadaki rolünü biliyor ve bu konuda özel çalışacaktır diye tahmin ediyorum. Bağdat ile Erbil arasındaki ilişkilerin güçlenmesini teşvik ederek, Kürdistan Bölgesi referandumu sonrası Kürtler üzerindeki oluşan baskının hafifletileceğini düşünüyorum.
“İran ve Türkiye’ye karşı Kürtlerin önemi artacak”
Kürtlerin devlet olması çözümü gündeme gelirse eğer, bu Irak devleti ile müzakereler çerçevesinde olacaktır. Bu konuda uluslararası bir alt yapı hazırlığı gerekiyor ve çok uzun süreli bir mesele bu. En az bir iki yıl içerisinde gündeme gelebilir. ABD’nin Ortadoğu’da en temel stratejisi, İran’ın engellenmesi, Irak’ta istikrarın sağlanması ve sorunları çözecek bir yönetimin oluşturulması olacaktır”
Mustafa Şefik, aynı şekilde ABD’nin Türkiye ve diğer ülkelerin buraya yönelik müdahalelerinin önüne geçmek için de bir politika izleyeceği öngörüsünde bulundu.
“Kürtler arası birlik politikası devam eder”
Bütün bu politikalar çerçevesinde Irak ve Suriye’de Kürtlerin öneminin artacağının altını çizen Mustafa Şefik, “Suriye’deki Kürtlerin konumu mevcut durumdan geriye düşmez aksine ilerlemesi muhtemeldir. ABD’nin Güney Kürdistan ile Rojava Kürtleri birbirine yakınlaştırma siyaseti devam edecektir” dedi.
Şefik, Kürtlerin kendi içerisindeki tutumun da belirleyici olacağını sözlerine ekliyor.
“ABD yönetiminin ilgilendiği dış sorunlara göre Kürt sorunu öncelikli olmaya bilir”
Biden’ın Trump sonrası dış sorunlara karşı nasıl bir politika izleyeceğini değerlendirmek için henüz erken olduğunu dile getiren deneyimli gazeteci-yazar ve siyasi yorumcu Nurî Bêxalî ise, ABD’nin muhatap olduğu dünya sorunları karşısında Kürt sorunun öncelikli bir sorun olmayacağı görüşünde.
“Elbette ABD’nin dış politikasında Kürt sorunu olmayacaktır diyemeyiz, vardır ancak bana göre Kürt sorunu ABD için çok stratejik bir konu değil” ifadelerini kullanan Nurî Bêxalî, “ABD’nin daha öncelikli çözmesi gereken daha büyük iç ve dış sorunları var” diyor.
ABD’nin Dünya ve Ortadoğu’yu değiştirme konusunda Cumhuriyetçilerin her zaman daha etkin bir siyaset izlediğini dile getiren Nurî Bêxalî, “Demoratlar her zaman ülkenin toplumsal, ekonomik ve işsizlik gibi iç sorunlarına odaklanmayı bir strateji olarak benimserken, Cumhuriyetçiler dış politikalar ve sorunları çözmede daha hevesli oldular” şeklinde yorumluyor.
“Biden’ın Kürt liderlere verdiği sözler var”
Ancak Biden’ın Demokratların geleneksel politikaların dışına çıkarak farklı bir yol izleyeceğini tahmin ettiğini kaydeden deneyimli gazeteci Nurî Bêxalî, “Elbette ABD’nin stratejisini Başkanlar tek başına belirlemiyor. ABD bir sistem stratejiler ve hedefler devlet kurumları ile birlikte belirleniyor. Biden’in Kürt siyasi liderleri ile dostluk ilişkileri Güney, Rojava ve Kuzey Kürdistan’daki Kürtlerin sorunlarının gündemde tutulması açısından önemli bir rol oynayacaktır. Özellikle Biden’ın Türkiye ile ciddi sorunlar yaşaması, yine Trump öncesi İran için yaptığı açıklamalarını daha da sertleştirmesi, Kürtler açısından önemli. Ancak Kürtler ABD’nin politikasında diğer sorunlar kadar stratejik bir yer tutmuyor. ABD yönetimi geçmişte de Ortadoğu’daki stratejisini belirlerken, her zaman ülkesinin çıkarlarını korumayı ve bölge ülkelerine karşı Kürtleri bir politik kart olarak kullanma-Kürt sorununu canlı tutma eğiliminde oldu. ABD’nin geçmiş stratejisinde bugün bir değişiklik olabilir mi öngörmek çok zor ” değerlendirmesinde bulundu.
“Kürtler devlet olmadığı için ABD’nin dış politikasında çok stratejik bir konuma sahip değil” diyen Bêxalî, “Kürtlerin bu konuda güçlü bir çalışma yürütmesi konumunu güçlendirmesi gerekiyor. Dediğim gibi, Biden ekibinin Türkiye ve İran’a yönelik açıklamaları Kürt davasına bir Rojava’da hatta Kuzey’de bir katkı sunacak gibi yorumlanabilir. Ancak, unutmamalı ki, ABD tüm dünyaya başkanlık ediyor. Biden’ın da dünya sorunlarını çözme konusundaki sorumluluğu devam edecek ” şeklinde yorumluyor.
Nurî Bêxalî’ye göre; Biden’ın en büyük zaferi dünyada yükselişe geçen “popülist liderlikleri” yenilgiye uğratması: “Biden’ın zaferi, sadece Beyaz Köşk’te değil, Avrupa ve dünyanın diğer ülkelerinde yükselişe geçen toplumsal yaşamı, demokrasiyi tehdit eden popülist siyasetin yenilgisi ve yeniden demokratik sistemin zaferi olarak görülüyor.
Kürtlerin Biden’ın başa gelmesi ile çok fazla hayale kapılması ve sevinmesi anlaşılır. Ancak, Biden öncelikli olarak ülkesinin istikrarı ve çıkarları için çalışacaktır. Biden’ın temel gündemi dünyayı ve ülkesini etkisi altına alan koronavirüs salgını olacak. Yine Trump döneminde ciddi krize giren ABD ekonomisini yeniden güçlendirmeye çalışacak. Dünya’nın geleceğini belirleyen Paris Anlaşması’ndan ABD’nin çıkma kararından geri adım atmak temel politikası olacak. Biden seçim kampanyasında ülkesindeki yargı sisteminde reform yapama sözü verdi. Ülkede göçmen sorunundan kaynaklanan kriz çözüm bekliyor. Yani Biden hükümetini toplumsal, ekonomik, yasama ve yargı alanlarında bekleyen çok büyük iç sorunlar var.
Ayrıca ABD’nin de politikalarının sonucu ortaya çıkan dünyanın farklı yerlerindeki sorunlar, Çin, Rusya, İran gibi yine Kürtlerin de içerisinde yer aldığı Ortadoğu’daki sorunlar Biden yönetiminin çözmesi gereken sorunlar arasında.”
“Kürtler kendini kandırmamalı”
Kürtlerin kendi aralarındaki sorunları bir an önce çözmesi ve hızla ulusal birliği sağlaması gerektiğine vurgu yapan Bêxalî bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Kürtler ABD’nin yeni yönetiminden çok fazla beklentili olmamalı ve kendini kandırmamalı. Çünkü belirleyici olan Kürtlerin kendi arasındaki birliktir. Kürtler kafa kafaya vererek, ulusal konularda nasıl birlik olacakları, Kürdistan’ın tüm parçalarındaki Kürt siyasi partiler arasındaki çelişki-çatışmaları nasıl çözecekleri konusunu masaya yatırmaları gerekmekte.
Kürtlerin uluslararası toplumda muhatap alınmasının yolu, kendi arasındaki sorunları çözmesi ve birlik olmasından geçiyor. ABD de batılı ülkeler de bunu istiyor. Ulusal birliği sağlamak için gerekirse Ulusal bir kongre benzeri bir toplantı yapılmalı sorunlar hızla çözülmeli.
“ABD’nin Kürdistan davasına desteğinin tek koşulu Kürtler arası birliktir”
ABD ve diğer ülkelerin Kürdistan davasına desteğinin tek koşulu Kürtler arası birliktir. Aksi durumda Kürtler, devletlerin çıkar siyasetinin kurbanı olmaktan kendilerini kurtaramayacaklardır.
Umarım, Biden daha önce Kürt siyasi liderlerine verdiği sözleri yerine getirir. Türkiye’nin Rojava’ya yönelik müdahalelerini sınırlar. Kürdistan Bölgesi Yönetimi’nin her zaman işaret ettiği, Bağdat ile Erbil arasındaki sorunların, özellikle işgal altındaki “140’ıncı maddedinin belirlediği” Kürdistan Bölgesi İdaresi Dışındaki Kürt Bölgelerindeki Irak Anayasası çerçevesinde çözümünde katkı sunar.”
Serpil Güneş/BasNews