Murad Ciwan
Ermeni soykırımının 100. yıldönümü münasebetiyle, Kürtlerin bu soykırımda rolleri ile ilgili de pek çok iddia güncelleşti. 24 Nisan'a kadar soykırımın 100. yılı anmaları tam yürürken kendimce kenardan köşeden detay sayılabilecek konuları işin içine bulaştırmamak inancıyla bir çaba içinde olmadım. Ama artık bugün gününün geldiğine inanarak bazı noktalara dikkat çekmek istiyorum.
Bana göre Kürt-Ermeni ilişkileri açısından, Ermenilerin Anadolu topraklarından silinmesi sürecini iki aşamaya ayırmak ve Kürtlerin rolünü bu iki aşamayı esas alarak irdelemek gerekir. Birincisi, 1915 soykırımı öncesi Kürt Ermeni ilişki ve çelişkilerinde, hatta çatışmalarında, ikincisi 1915 Ermeni soykırımı ve sonrasındaki süreçte Kürtlerin rolü.
1915 soykırımı öncesi olaylara değinmeden, sadece bir noktayı belirmek isterim. 1915 soykırımında Hamidiye Alayları aktif rol almış iddiası tarihi tahrif etmektir. Kürt karakterli ''özerk'' Hamidiye Alayları dönemi, daha İttihat Terakki iktidara gelip Abdülhamid'i düşürdüğünde son bulmuştu. İttihat Terakkiciler çıkardıkları bir kanunla Hamidiye Alayları'nı yeniden örgütlediler, ''özerk'' yapılarına ve Kürt karakterlerine son vererek, adını bile Aşiret Alayları olarak değiştirdiler ve onları Osmanlı ordularının diğer redif taburlarıyla aynı statüye indirdiler. Birinci Dünya Savaşı'nda ve Ermeni soykırımında yer alan alaylar, Hamidiye Alayları değil, hiyerarşik olarak tamamıyla orduya bağımlı redif askerler biçiminde örgütlenen Aşiret Alaylarıydı. Hatta İbrahim Paşayê Milli gibi bir Hamidiye komutanının önderliğindeki Hamidiye Alayı İttihat Terakki hükümetince tarumar edilmişti. Aşiret Alayları, üstelik redife dönüşen halleriyle bile kendilerine imkan ve donanım verilmediği için Birinci Dünya Savaşı sürecinde on binlerce Kürt çocuğunu kurda kuşa yem ettiler, telef olup gittiler.
Gelelim Kürtlerin soykırımdaki rollerine... Burada bu role değinmeyeceğim, ama kafamı kurcalayan, rolün ne olduğunu gerçekten açıklığa kavuşturacak bazı sorular soracak, bazı noktalara değineceğim. Cevabını da bu konuda araştırma yapan iddia sahiplerinden almak isterim.
- Soykırım sürecinde, önemli sayıda Kürt tek tek ya da toplu olarak, bazı şehir eşrafları ya da aşiret yöneticileri, hem yörelerde, hem de tehcir boyunca yollarda hem hükümetin organizesi ve kışkırtmasıyla, hem de menfaat gözeterek Ermenileri katlettiler, paralarını mülklerini çaldılar, el koydular.
- Savaştan sonra da ele geçirdikleri malları-mülkleri geri vermemek için Ermenilerin geri dönmemesi umuduyla dönemin merkezi ve yerel hükümet kurumlarıyla işbirliği eden önemli sayıda Kürt var. Daha sonradan gelip sahipsiz kalan ya da hazine arazisi statüsüne giren mülkleri ucuza alan ya da karşılıksız üstüne oturanlar da var.
- Hatta 19 yüzyılın ikinci yarısından beri Ermenilerle Kürtler arasında Ermenistan-Kürdistan (nerde başlar nerde biter kavgası) üzerinde var olan mücadele de, Sevr sürecinde Kürt Şerif Paşa ile Bogos Nubar Paşa başkanlıklarındaki Kürt Ermeni heyetleri arasında sürmüş, sınırlarda anlaşılamayınca başka konularda ittifak yapmak için sınır anlaşmazlığı sonraya da ertelenmiştir.
Fakat bütün bunlar, ''Kürtler de Ermeni soykırımına iştirak etti'' demek için yeterli midir? Modern uluslararası hukuk ''bir halk ve millet olarak Kürtler Ermeni soykırımında suç ortaklığı yapmıştır'' diyebilir mi?
Hukukta suçlar ya kişisel ya da meşru kollektif iradenin sonucu kurumsaldır. Bu esas gözetilmeden, halklar, uluslar soykırım yaptı ya da iştirak etti demek mümkün mü? ''Türkler Ermeni soykırımı yaptı'' denirken ''Türk halkı bunu yaptı'' mı deniyor, yoksa o dönemde Türkler adına var olan, Türkleri temsil eden bir Osmanlı devleti, parlamentosu-padişahı-hükümeti, ordusu, bürokratik kurumlarıyla Türkleri temsil eden karar sahibi kurumlar vardı, her biri soykırım sürecinin belli bir aşamasında karar alımında ve uygulamada suç işlediler mi denmek isteniyor?
- Soykırım sürecinde Kürtlerin iradesini temsil eden bağımsız ya da özerk bir Kürt devleti, Kürt parlamentosu, Kürt hükümeti ya da padişahı ve onların aldıkları bir Ermeni tehciri ve katliamına iştirak etme kararı var mıydı?
-O dönemde var olan Kürt siyasal örgütleri, kurum ve dernekleri, Ermeni soykırımına iştirak etme kararı aldılar mı, İttihat Terakki hükümetinin bu konudaki karar ve uygulamalarını benimsediler mi, övdüler ya da tasvip ettiler mi, çeteler kurup Ermeni katliamı ve soygunu yaptılar mı?
-Oysa Birinci Dünya Savaşı sürecinde Ermeni siyasal örgütleri (dikkat edin sıradan Ermeniler demiyorum, milliyetçi siyasal Ermeni örgütleri) çeteler kurup göze kestirdikleri Kürt köylerine baskın yaptılar, topluca Kürtleri katlettiler.
- O dönemde Kürt şeyhleri, dedeleri, din alimleri, aydınları, Kürt medyası yani Kürt halkının vicdani temsilcileri katliama karşı mı çıktı, iştirak mı etti? Benim bilgilerim hiçbir Kürt siyasal örgütünün, gazetesinin, aydınının, dini ve dünyevi liderinin Ermeni katliamını benimsemediği, aksine Ermenileri katletmeyi yanlış ve günah sayan fetva, nasihat ve görüş belirttikleri, kurtarabilecekleri kadar Ermeni'yi kurtarmak için çaba içinde oldukları yönündedir. Ben Şeyh Said'in, Bediüzzaman Saidê Kurdî'nin, Seyyid Rıza'nın, istisnasız bütün Kürt dernek ve örgütlerinin ve aydınlarının o dönemde Ermeni katliamına karşı çıkmış olduklarını biliyorum.
Şimdi Ermeni soykırımına iştirak edecek bir Kürt devleti, Kürt hükümeti ve ordusu ya da en ufak bir ulusal-siyasal askeri birliği yokken, halk olarak aynı dönemde Kürtler de takibat ve tehcir altındayken, Rus işgalinden kaçıp Diyarbakır Urfa yöresine muhacir olarak gelen Kürtler, hükümetçe orada barındırılmayıp nüfusun %5'ini geçmeyecek şekilde batıya sürülürken, önemli sayıda da olsa bazı Kürt çeteleri, aşiret yöneticileri, İttihat Terakki işbirlikçisi şehir eşrafları soykırıma iştirak etmiş diye Kürtler soykırıma iştirak etti demek doğru mudur? Hangi ulusal ya da uluslararası hukukla, hangi çağdaş vicdanla bu iddia edilebilir? Bu, İngiliz ordusundaki Hindistan asıllı askerler Afrika'da savaşlara katıldılar diye, Hindistanlılar İngilizlerin Afrika'daki katliamlarına iştirak ettiler gibi bir iddia olmaz mı?
O dönemde, benim dedem Ermeni öldürmedi, ama başka bir köydeki Kürt Ermeni öldürdü diye neden benim dedem soykırıma iştirak suçlusu oluyor ki?
Hele dedesi hayatını tehlikeye atma pahasına Ermeni kurtarmış bugünkü Kürt insanlara nasıl senin deden de suç ortağı, özür dileyeceksin deniyor ki?
1906'da Diyarbakır eşrafı Ermeni katlederken, dedesi İbrahim Paşayê Milli ile beraber 10 bin Ermeni'yi koruyan Ahmet Türk'ün tarih bilgisi ve şuuru olmadığından kalkıp üstelik Kürtler adına 'biz Ermeni katlettik, özür diliyorum'' demesi hem hukuki hem ahlaki olarak sorunlu değil mi?
Benim halk ve millet olarak Kürtlerin soykırımdaki rolleriyle ilgili görüşüm en azından bu sorulara cevap bulduktan sonra netleşecek.