Ferhat Yaşar
Kılıçdaroğlu'nun Millet İttifakı'nın adayı olmasının ardından gözler HDP'ye çevrildi. Roj Girasun, Vahap Coşkun ve Abdullah Kıran son siyasi tabloyu değerlendirdi, Kıran, 7 talep önerdi.
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu. İYİ Parti, Gelecek, DEVA, Demokrat ve Saadet Partisi genel başkanlarının da cumhurbaşkanı yardımcıları olmaları konusunda ortak mutabakata varıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da seçilmesi halinde Kılıçdaroğlu'nun uygun gördüğü bir zamanda cumhurbaşkanı yardımcıları olarak atanacak.
ROJ GİRASUN: MUHALEFET BÜTÜNLÜĞÜ SAĞLANDI AMA…
Rawest Araştırma Genel Müdürü Roj Girasun’a göre Kılıçdaroğlu’nun 'ortak aday' mı yoksa 'tek aday' mı olduğu seçim çalışmaları sırasında parti teşkilatlarının yapacağı çalışmalara göre belli olacak. Muhalefetin iç bütünlüğünün sağlandığı görüntüsünün verilmesi, belediye başkanlarının kendilerine dönük popülariteyi sahada kullanabileceğine dair imkân oluşmasının önemli olduğunu dile getiren Girasun şunları söyledi:
“Bunun yanında ittifak sinerjisinin tekrar sahaya yansıması gerekiyor. Yoksa biz buradan çıkan adayın hakikaten ortak aday mı olduğunu tek aday mı olduğunu bilemeyeceğiz. Bunu belirleyecek olan Altılı Masa'nın teşkilatlarının çalışma performansı ve belediye başkanlarının sahadaki etkinliği ve aldığı inisiyatif. Çünkü sahadaki parti teşkilatlarının performansına göre Kılıçdaroğlu’nun herkesin adayı mı olduğu yoksa mecburiyetten mi evet denildiği belli olacak.”
‘HDP’NİN ÜÇÜNCÜ BİR YOLU SEÇMESİ ZOR’
Kürt seçmenin Kılıçdaroğlu’na sıcak baktığını savunan Girasun şöyle devam etti: “HDP’nin üçüncü bir yolu seçmesi çok zor görünüyor. Bir taraftan uzun zamandır cebelleştikleri bir iktidar var, öte taraftan en azından değişime alan açan bir muhalefet var. Kılıçdaroğlu ismine Kürt seçmenlerin önemli bir kısmının -sadece HDP seçmenleri değil- sıcak yaklaştığını düşünüyorum. HDP tabanından oy alma konusunda çok problem yaşamayacaktır. Bence Akşener ile son düzlükte yaşanan gerilim de Kürt seçmenin Kılıçdaroğlu’na dair bazı çekincelerini ertelemesine neden oldu.”
VAHAP COŞKUN: ERDOĞAN KARŞITLIĞI YÜKSELİYOR
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap Coşkun da HDP'nin Kılıçdaroğlu'nu desteklemesinin mümkün olduğunu belirterek nedenini şöyle açıkladı: "HDP seçmeninin önemli bir kısmında uzunca bir süredir Erdoğan ve AK Parti'ye yönelik bir karşıtlık var. Bu karşıtlık giderek yükseliyor. Kılıçdaroğlu ise yine yapılan araştırmalara göre HDP seçmeninin kendisine en yakın gördüğü adaylardan biri. Yapılacak olan seçimde HDP seçmeninin cumhurbaşkanlığı yarışında ağırlıklı bir şekilde Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceklerini söylemek mümkün. Bu desteğin ne zaman nasıl olacağı önemli. Burada HDP'nin tavrı önemli. HDP aday çıkaracak mı, çıkarmayacak mı? Bu son derece önemli. Dün Mithat Sancar, son gelişmelerin dikkate alındığını, kendi aralarında bunu değerlendirdiklerini ifade ederek Kılıçdaroğlu'nun ziyaretini beklediklerini söyledi. HDP'nin Kılıçdaroğlu'nu aday gösterip göstermemesi hem HDP içindeki değerlendirmeler hem de Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı'nın gösterecekleri siyasete bağlı. Eğer HDP ile bir temas kurar ve belirli noktalarda bir uzlaşma sağlarsa o zaman HDP'nin aday çıkarmaması ve Kılıçdaroğlu'nu desteklemesi beklenebilir."
ANADİLDE EĞİTİM, YEREL YÖNETİMLERDE ÖZERKLİK...
HDP'nin 2022 eylül ayında açıkladığı tutum belgesine değinen akademisyen Coşkun, şunları söyledi: "O tutum belgesinde açık diyalog, şeffaf müzakere koşullarında bir ortak adaya hazır olduklarını söyledi. Bu tavırlarında herhangi bir değişiklik olmadığını açıkladı. Benim şahsi kanım Kılıçdaroğlu bu yönde çaba gösterecektir. Zaten yüzde 50+1'e ihtiyaç duyulan bir ortamda her toplumsal kesimin oyları talep edilmelidir. Bu yüzden yüzde 10-12 bandında bir oyu olan HDP ile bir ilişkiye geçmemesi akla gelmez. Önümüzdeki günlerde böyle bir görüşmenin gerçekleşme ihtimali son derece yüksek. Kürt meselesindeki bütün taleplerin karşılık bulması ve Millet İttifakı'nın bir siyasetine dönüşmesi düşünülemez. Bence burada daha çok bir demokratikleşme söylemiyle hareket edeceklerdir. Hem Kürtleri kendi yanlarında tutmak hem de toplumun diğer kesimlerinde rahatsızlık yaratmayacak nötr bir dil kullanacak. Anadilde eğitim, yerel yönetimlerin özerkliği gibi belli başlı taleplerde çok keskin bir tutum almayacaklarını düşünüyorum."
ABDULLAH KIRAN: İTTİFAK PAMUK İPLİĞİNE BAĞLI
Muş Alparslan Üniversitesi Öğretim Üyesi Siyaset Bilimci Prof. Dr. Abdullah Kıran da Kemal Kılıçdaroğlu’nun önemli aktör olduğunu söyledi. “Kılıçdaroğlu demokrat ve ılımlı bir insan. Meseleleri dinleyebilen biri” diyen Kıran şöyle devam etti:
“Ancak Türkiye başkanlık sistemine geçtikten sonra parlamenter sistemden daha katı ve zararlı olan bir koalisyonlar alanına girecek. Anayasaya göre cumhurbaşkanının seçilmesi için yüzde 51 oy alması gerekiyor. Bu Türkiye siyasetini öyle bir çıkmaza soktu ki hiçbir parti bu şartlarda tek başına seçilemiyor. İster istemez ittifak arayışına sokuyor. Cumhur İttifakı’nda MHP, Millet İttifakı’nda ise İYİ Parti var. Her iki parti daha çok sağcı, milliyetçi zaman zaman ise dışlayıcı politikalarla gündeme geliyor. Kılıçdaroğlu bu sağcı kesimleri yanına çekmek için inanılmaz tavizler politikası izledi. Özellikle İYİ Parti'yi tutmak için ‘Ben en iyi ülkücüyüm’ bile dedi. Buna rağmen Akşener ittifaktan ayrıldı. Yine anlaşma sağlandı ama sonuç olarak ittifak bir pamuk ipliğine bağlı.”
‘UMUT VAAT ETMİYOR’
Millet İttifakı’nın Kürt meselesi çözümüne ilişkin bir programının olmamasını eleştiren Kıran, "Demokrasi açısından çok umut vermiyor. Çünkü ben Türkiye’nin bir demokrasi sorunu olduğuna inanmıyorum. Türkiye’nin bir Kürt meselesi var. Kürt meselesi çözüme kavuştuğunda Türkiye ileri düzeyde bir demokrasi rejimine kavuşabilir. Millet İttifakı’nın Kürt meselesini çözümü anlamında bir söylemi, programı bulunmamaktadır” dedi.
YEDİ TEMEL İLKE…
Barış süreci tıkandığından bu yana HDP’nin de Kürt meselesinin çözümü konusunda iyi bir politika yürütemediği görüşünde olan Kıran şunları söyledi:
“HDP, CHP ve İYİ Parti gibi sanki AK Parti değişirse Türkiye’nin bütün sorunları değişir gibi bir bakış açısına sahip. Bu çok yanlış bir politikadır. HDP’nin ana gövdesi, fedakarlıklarıyla Kürtlerdir. Ama HDP siyasetinin ana merkezi de bir iktidarın değişmesi, bir iktidarın gidip başka bir iktidarın gelmesi şeklinde olmamalı. Türkiye’nin sistemine odaklanması gerekiyor. Kişiselleştirilmemeli. Meral Akşener’in içinde yer aldığı bir kombinasyonda Kürtlere bir iyilik olmaz. HDP eğer şimdiye kadar adayını çıkarmış olsaydı, temel ilkelerini belirlemiş olsaydı daha farklı olurdu. Kürtler kilit rolde. Ama Kürtler kral tayin edici rolünü oynamıyor. Bu rolün gereği doğrultusunda siyaset üretmiyor. HDP adayını belirlemeli, ilkelerini açık bir şekilde açıklamalı. Biz AK Parti’nin, CHP’nin, İYİ Parti kadrolarının yönetimini gördük.”
Prof. Kıran’a göre HDP’nin barış ve demokrasi paketinde şu talepler yer alabilir: