Kürt edebiyatının büyük ustalarından biri olan şair-yazar Cegerxwîn’in aramızdan ayrılışının üzerinden 40 yıl geçti.
Kürt edebiyatının mihenk taşlarından biri olan şair-yazar Cegerxwîn’in ölümünün üzerinden 40 yıl geçti. Asıl adı Şehmus olan Cegerxwîn, 1903 yılında Mardin’in (şu an Batman’a bağlı) Gercüş ilçesine bağlı Hesarê beldesinde dünyaya geldi.
1914 yılında ailesiyle Kuzey ve Doğu Suriye’nin Amude kentine göç etti ve burada hem çobanlık yaptı hem de tarlalarda çalıştı. 18 yaşına bastığında Diyarbakır’a gelen Cegerxwîn, buradaki medrese eğitiminde Kürt kültürü ve dünya edebiyatı klasikleriyle tanıştı.
Şeyh Said isyanının bastırılmasının ardından ilk olarak Revanduz, daha sonra Bağdat’a geçen Cegerxwîn, ardından tekrardan Amude’ye geçti.
‘HALKIM GİBİ YARALIYIM BEN DE’
Cegerxwîn, burada kimi Kürt dini önderlerin yanında ders aldı ve 1928 yılında Kürtçe şiirler yazmaya başladı. Cegerxwîn, Celadet Elî Bedirxan ve yol arkadaşlarının Suriye’nin başkenti Şam’da 1932’de çıkardığı Hawar dergisinde, tanındığı ismi ilk olarak kullanmaya başladı. Cegerxwîn, bunun nedenini ise, “Halkım gibi yaralıyım ben de. Yüreğim yaralı. Kanıyor ciğerim. O yüzden adım ciğeri yaralı Cegerxwîn” şeklinde açıkladı.
Ağrı İsyanı’nda büyük role sahip Xoybûn örgütünün içerisinde de yer alan Cegerxwîn, 1946 yılında Kamışlo’ya geçerek politik faaliyetlerini sürdürdü. Cegerxwîn, aynı yıl Civata Azadî û Yekîtiya Kurd (Özgürlük Meclisi ve Kürt Birliği) adlı siyasi yapılanmanın başına geçti. 1948’de Suriye Komünist Partisi’ne üye olan Cegerxwîn, 6 yıl sonra Suriye’de parlamentoya girebilmek için mebus adaylığını ilan etti.
BAĞDAT ÜNİVERSİTESİ’NDE KÜRTÇE DERS VEREN İLK ÖĞRETMEN
Cegerxwîn, 1957 yılına kadar Cizîrê İçin Barış Komitesi adlı kuruluşun başkanlığını yaptıktan sonra, Suriye Komünist Partisi’nden ayrılarak Suriye Kürdistan Demokrat Partisi’ne katıldı. 2 yıl sonra tekrardan Irak’a geçen Cegerxwîn, Bağdat Üniversitesi’nde Kürtçe ders veren ilk öğretmen oldu. Cegerxwîn, bu süreçte Kürt dili için birçok çalışmaya imza atarak, çok sayıda öğrenci yetiştirdi.
STOCKHOLM’DE VEFAT ETTİ
Cegerxwîn, 1963 yılında siyasi faaliyetlerinden kaynaklı Şam’da tutuklandı. Cegerxwîn, serbest bırakıldıktan sonra sırasıyla Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Lübnan ve İsveç’in Stockholm kentine geçti. 22 Ekim 1984 yılında Stockholm’de vefat eden Cegerxwîn’in naaşı doğduğu topraklara getirilerek, Kamışlo’da defnedildi.
Cegerxwîn, Mardin’den Stockholm’e, Bağdat’tan Lübnan’a, Kuzey ve Doğu Suriye’den Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne uzanan yaşamı boyunca birçok değerli eser kaleme aldı. Eserlerinde öne çıkan temaların başında, Kürt halkının burjuvaziye karşı mücadelesi geldi. Cegerxwîn, Kürtlerin maruz kaldığı baskılar, inkar ve asimilasyonun yanı sıra eşitsizlik, yoksulluk, sömürü çarkını şiirlerinde yoğurdu. Yine Cegerxwîn’in şiirlerindeki özgürlük, barış ve savaş karşıtlığı da dikkati çekti.
ESERLERİ
Cegerxwîn, “Prîsk û Pêtî (1945)”, “Sewra Azadî (1954)”, “Kî me Ez? (1973)”, “Ronak (1980)”, “Zend-Avista (1981)”, “Şefeq (1982)”, “Hêvî (1983)”, “Aşîtî”, “Salar û Mîdya” ve “Şerefnama Menzûm” adlı divanları ile çok sayıda öykü ve araştırmayla Kürt edebiyatına büyük bir katkıda bulundu. Söz konusu eserlerin bazıları sonradan yasaklansa da, birçok şiiri yıllar içinde çok sayıda sanatçı tarafından seslendirildi.
Cegerxwîn’in vefat etmesinin ardından adı, çok sayıda kültür merkezi, park ve caddeye verildi. Ancak özellikle 2016 yılından sonra bölge kentlerinde belediyelere atanan kayyımların talimatıyla Cegerxwîn’in adının verildiği kurumlar kapatılarak, cadde ve sokakların isimleri değiştirildi. (MA)