Dikkatli okuyucular fark etmiş olabilir, Irak hakkındaki son birkaç makalede Irak Kürtlerine yeterince yer ayıramadık. Düşüncem bu önemli konuyu ayrı bir yazıda ele almaktı.
Kuzey Irak Kürtleri son yıllarda iki kritik gelişme yaşadı. 2014-2017 arasında İslam Devleti (IŞİD) adlı terör örgütü Irak’ın yaklaşık üçte birini ele geçirdi ve ardından mağlup edildi. İkincisi, 2017’de yapılan bağımsızlık referandumu.
2014 öncesinde Irak Kürdistan Yönetimi’yle (IKY) Bağdat arasında, özellikle iktidarın paylaşımı, petrol gelirleri ve Tartışmalı Topraklar konularında ciddi anlaşmazlıklar vardı. Gerginlik 2012’de Kürdistan Bölgesi Cumhurbaşkanı Mesut Barzani’nin istekleri kabul edilmezse bağımsızlık ilan edileceği açıklamasına, Bağdat hükümetinin Peşmergeleri merkezi Irak ordusuna bağlama talebine kadar tırmanmıştı.
Tartışmalı Topraklar, IKY arazisine komşu, fakat kime ait olduğu konusunda mutabakat sağlanamayan ve çözüm yönteminin Irak Anayasasına yazıldığı toprak parçalarıdır. Değişik vilayet sınırları içinde kalan bu arazilerde Kürtler ve Araplara ilaveten Türkmenler, Süryaniler, Yezidiler gibi azınlıklar yoğun olarak yaşıyor.
2014 yaz aylarında IŞİD dünyayı şok eden hızlı bir harekat sonrasında, kuzeyin en büyük şehri Musul dahil geniş bir araziyi ele geçirdi ve Irak'ın tüm Suriye ve Ürdün sınırlarını kontrolü altına aldı. Amerikalıların büyük paralar harcayarak oluşturduğu Irak ordusu güneye doğru kaçarken, zengin petrol yatakları üzerine kurulu tarihi Kerkük şehrini ve Tartışmalı Toprakların çoğunu IKY Peşmerge ordusu aldı.
IŞİD kuvvetleri Bağdat’a yürür mü endişesinin yayıldığı olağanüstü bir dönemden geçiliyordu. Belki de Irak devletinin nihai çöküşü ve tarihi bir kavşak yaşanıyordu. Barzani, Kürtlerin bağımsızlık referandumuna gideceğini açıkladı. Bağımsızlığın daima Barzani’nin düşünce dünyasının arka planında yer aldığı sır değildi. Bağımsızlığı bir zaman meselesi olarak gördüğünü daha önce açıklamıştı.
Uzun değerlendirmeler sonunda Barzani, referandumun 24 Eylül’de yapılacağını ilan etti. Kürt siyasetçilerin bir bölümü bu denemeyi zamansız bulduklarını ve Barzani’nin kendi dar siyasi çıkarları için konuyu istismar ettiğini ileri sürerek referanduma karşı çıktı.
Türkiye, İran ve Bağdat hükümeti referandumdan vazgeçilmesini, ABD iki yıl ertelenmesini istedi. Ama referandum yapıldı, katılım yüksek oldu ve bağımsızlık ilanı %93 destek buldu.
Türkiye ve İran sınırları kapattı, ticareti dondurdu. Türk ve Irak orduları sınırda ortak tatbikata başladı. Ankara, Kerkük-Ceyhan petrol hattını kapatabileceğini açıkladı. Bağdat, Kuzey Irak’a uçak seferlerini durdurdu.
Irak Ordusu referandumdan üç hafta sonra Kerkük’ü ve Tartışmalı Toprakları Kürtlerden geri aldı. Sevinç ve heyecan kısa sürede yerini hüzün ve yenilgi duygularına bıraktı.
Irak Kürtlerinin iki büyük siyasi partisi Barzani ailesi yönetimindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile Celal Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasında, fiyaskodan kim sorumlu tartışması ve karşılıklı suçlamalar başladı.
Kerkük’ün kaybedilmesinden iki hafta sonra Mesud Barzani, Kürdistan Bölgesi Cumhurbaşkanlığından istifa etti. KYB’nin kurucu lideri Talabani uzun bir hastalık döneminden sonra Ekim başında, üçüncü büyük parti Goran (Değişim) Hareketi kurucu lideri Neşirvan Mustafa birkaç ay önce vefat etmişti. Böylece siyasette kuşak değişimi başlamış oldu.
Ama asıl değişim, hemen bütün partilerin hızla pragmatist bir mutabakat çizgisinde buluşmasıyla ortaya çıktı. Adım adım yürütülen yeni pragmatist siyaset, Bağdat yönetimi ve komşu ülkelerle güçlü ilişkilerin inşa edilmesi ve bölgedeki çatışmalar karşısında tarafsız kalınması üzerine kuruldu.
Irak Yüksek Mahkemesi referandumun anayasaya aykırı olduğu kararı verdi ve bu karar kabul edildi. Anayasa çerçevesi içinde hareket edileceğini açıklayan uzlaşmacı demeçler verildi. Bağdat’a teknik ve siyasi heyetler gönderildi.
Irak’ta etkili iki ülke ABD ve İran’ın ikisi de Erbil-Bağdat uzlaşmasını destekledi. Genel seçimler yaklaşıyordu ve bu iki ülke, karmaşık Bağdat siyasetinde kendisine daha yakın partilerle işbirliği yapması için Kürtlerin zorluyordu. Zor talepler dengeli şekilde yönetildi.
İran ve Türkiye’yle güçlü ekonomik ilişkiler kurulması yoluna gidildi. İran’daki Kürt muhalefetine destek verilmeyeceği Tahran’a bildirildi.
Ankara’nın Kuzey Irak’ta PKK’ya karşı yürüttüğü harekatlara ve bölgede üs kurma girişimlerine karşı çıkılmadı, hatta belli ölçülerde destek verildi. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde yürüttüğü askeri harekatlar bölge halkı arasında endişeyle izleniyordu ve bazı önde gelen siyasetçiler sert eleştiriler dile getirdi. Ama resmi politika kuzey Suriye’deki gelişmeler karşısında tarafsız kaldı.
Mayıs 2018 genel seçimlerinde KDP 26, KYP 18 ve diğer beş Kürt partisi 15 milletvekilliği kazandı. Toplam 329 sandalyenin 59’u Kürtlerin oldu. Irak’ta belki dünyanın en adil nispi temsil sistemi var. Baraj yok ve dağılım, oy oranlarına olabildiğince denk gelecek şekilde hesaplanıyor. Küçük oy oranları bile milletvekilli çıkarmaya yetiyor.
Seçim sonuçları Kürt partilerine güçlü bir müzakere pozisyonu kazandırdı. Kürtlere karşı en olumsuz tutum içindekiler dahil bütün gruplarla görüşmeler yapıldı. Aylarca süren pazarlıklar sonunda Adil Abdülmehdi Başbakanlığında hükümet kurulurken, Kürtler hemen tüm taleplerini elde edebilmişti. Maliye Bakanlığı onlara kaldı ve Kürt bölgesine düşecek gelir paylaşımı güvence altına alındı. KYB’nin desteklediği Berham Salih Irak Cumhurbaşkanı seçildi.
Pragmatist siyaset uzlaşma ve yakınlaşma hedeflerinde başarılı olmuştu.
Aynı yıl Eylül’de yapılan ve 15 partinin bölge meclisine girdiği Kuzey Irak seçimlerinde, iki büyük parti arsındaki denge KDP lehine değişti. Mesud Barzani’nin oğlu Mesrur Barzani IKY Başbakanı, yeğen Neçirvan Barzani IKY Cumhurbaşkanı oldu. KYB Meclis Başkanlığını aldı.
Başbakan Barzani toplumsal refahı artırmayı amaçlayan kapsamlı bir reform programını yürürlüğe koydu, değişik reform komiteleri kuruldu. Hedef yolsuzlukla mücadele, bürokrasinin azaltılması ve kurumsal yapıların güçlendirilmesi olarak ilan edildi. İki ciddi sorun kamu sektörünün büyüklüğü ve ithalata bağımlılık. Dikkat çekici adımlardan biri, Batılı devletlerin desteklediği Peşmerge Reformu. Peşmerge yapısının kurumsal işleyiş ve etkinlik kazanması amaçlanıyor.
“Devleti olmayan millet adaletsizliği” algılaması Kürtlerin bilincinin derinlerinde duruyor. Ama o doğrultuda tavırlar siyasi partilerin söyleminde ve resmi metinlerinde yer almıyor. Mücadele ve söylem daha çok özyönetim ve federalizm üzerine kurulu. Iraklı Kürt liderler arsında bağımsızlığın gerçekçi olmadığını, güvenlik tehditleri içerdiğini, bugüne dek elde edilen kazanımların kaybına yol açabileceğini düşünen ve ifade edenler çok.
Referandum sonrasında Kuzey Irak Kürtlerinin başarılı taktik hamleler ve ittifaklarla sürdürdüğü pragmatist siyasetin geleceği ne olacak? Bu sorunun cevabı herhalde daha çok Irak’ın ve bölgenin yaşadığı ağır kriz koşullarının nasıl gelişeceğine bağlı olarak şekillenecek.
Irak’ta yoksulluk ve yolsuzlukları protesto için Ekim 2019’da başlayan yaygın kitlesel gösteriler sonunda Başbakan Abdülmehdi istifa etti. Henüz yeni hükümet kurulamadı.
İranlı komutan Kasım Süleymani’nin Bağdat’ta katledilmesi, ABD-İran çatışmasında yeni zirve oluşturdu. Kürtlerin olabildiğince tarafsız kalmaya çalıştığı bu kavganın ana sahnesi, şimdilik Irak. ABD askerlerinin ülkeyi tek etmesi için Irak Meclisi karar alırken, Kürt vekiller oturuma katılmadı. Yeni hükümet çekilmeyi zorlarsa, Amerika’nın askerlerini Kürt bölgesinde kurulacak yeni üslere taşıması söz konusu.
Akdeniz’den İran’a kadar uzanan kuşakta gerginliğin giderek yükseldiği pek çok potansiyel kırılma noktası var. Bunlardan birindeki kopma kolayca tüm bölgeye yayılabilir.
Hemen güneyimizdeki istikrarsızlık kuşağını bir sonraki yazıda ele almayı umut ediyorum.
*Bu yazı Sivil Siyaset Hareketi sitesinden alınmıştır