Afrin operasyonu ile ABD-Türkiye ilişkileri henüz derin bir krizin içine girmemişken, ocak ayının başında, Pentagon’un bölgede desteklediği Suriye Demokratik Güçleri’nin kontrolüne giren alanlara yakında diplomatik statü kazandırmaya yönelik somut adımlar atmaya hazırlandığı haberi basına yansıdı.
Merkezi Londra’da bulunan Arap gazetesi Al Awsat’a konuşan ABD’li üst düzey bir yetkiliye aitti bu açıklama. Hemen ardından da Pentagon’un YPG komutasında 30 bin kişilik yeni bir ordu kurulacağı yolundaki Ankara için tepkiye yol açan ve hatta Afrin operasyonunu hızlandırdığı söylenen açıklama geldi.
Amerika’nın Sesi’nde yer alan habere göre, Fransız Le Figaro gazetesi de, Amerika’nın Suriye-Türkiye sınırında Kürtler’in yönetiminde 30 bin askerden oluşan bir sınır muhafız gücü oluşturma girişiminin Suriye’de bir Kürt federasyonunun uluslararası alanda tanınması için ilk adım olacağını yazdı.
Fransa’nın da Kürtler tarafından yakalanan Fransız cihatçıların bulundukları bölgede yargılanmasını kabul ederek, Kürt otonom bölgesinin ‘tanınması için ilk adımı’ atacağı yorumlarının yapıldığı aktarılıyor Le Figaro’nun haberinde.
Le Figaro’nun deneyimli Orta Doğu muhabiri Georges Malbrunot tarafından kaleme alınan “Suriye’de Kürt bölgesinde uluslararası tanımaya mı gidiliyor?” başlıklı makalede bu konu gündeme getirildi.
Malbrunot’a göre, Irak’taki kardeşlerinin tersine Suriye’nin kuzeyindeki Kürtler bağımsızlık talebinde bulunmuyorlar. Suriye yönetimine otonomi ile bağlı bir Kürt Federe Bölgesi kurulması için çarpışıyorlar.
PYD’li Kürtlerin Esad rejimi ile hiçbir zaman köprüleri tümüyle atmadığını söylüyor muhabir. Uzun vadedeki hedefleri ise, ortaya çıkması durumunda Irak ve Türkiye’deki federasyonlara katılmak.
Peki, Türkiye’nin Afrin operasyonu nasıl sonuçlar doğuracak?
Lübnan’dan bir Suriye uzmanı, “Bu operasyon, Kürtlerin Şam rejiminde kazandıkları pozisyonlarını koruyup koruyamayacaklarını görmek için bir test olacak. Eğer Kürtler, Türklere karşı direnebilirse, federasyon arzuları güçlenecek. Ama kaybederlerse, bu Suriye rejimine Kürtleri doğudaki kantonlarda da zayıflatma fikrini verebilir” diyor.
Türkiye ile NATO’da, Kürtlerle Suriye’de müttefik olan ABD, Afrin operasyonu konusunda çekimser bir tavır ortaya koyuyor. Kaygılarını dile getirse de herhangi bir yaptırıma gitmiş değil henüz. Ancak 30 bin kişilik ‘sınır muhafızları’ projesinin Suriye’nin kuzeyi ile Türkiye arasındaki Kürt bölgesinde oluşturulacak bir federasyonun tanınması anlamına gelebileceğini söylüyor Suriye dosyasından sorumlu bir BM diplomat.
Suriyeli Kürtlerin liderlerinden Eldar Halil de, “tereddütlere rağmen bu adım bütün Suriye’de bir federal projenin kabulü anlamına da geliyor” diyor. Sorun ise; Türkiye’nin diğer Kürt bölgesi Menbiç’e girmekte ısrar etmesi...
ABD’den gelen son açıklama Menbiç’ten askerlerinin çekilmeyeceği yönünde. Öte yandan Kürtler, Rusya’nın operasyona yeşil ışık yakmasını kendilerini satması olarak yorumluyor. Kürt yetkilier, Moskova’nın kendilerine Afrin’i Şam rejimine teslim etmesi karşılığında bir pazarlık teklif edildiğini iddia ediyor ve Rusları Türkiye ile bir anlaşma yapmakla suçluyor.
Le Figaro’ya konuşan bir Arap diplomat, Ruslar’ın, Kürtler’in “sonuna kadar Amerikan kartını oynamasından” endişe ettiklerini anlatıyor. Sınırda 30 bin askerlik güç bu endişenin bir parçası ve şöyle devam ediyor:
“Ama yalnızca bu değil, önemli bölümü Kürt bölgesinde olan Premium 990915 petrol kuyularının durumu ile ilgili de ciddi endişeler var. Arap diplomat, “Ruslar, tıpkı rejim yanlısı topraklarda olduğu gibi, Kürtler’den kendi petrol şirketlerinin bu kuyularda faaliyet göstermesini istediler. Ama ABD’nin baskısı altında olan Kürtler bu talebi reddetti. O andan sonra Kürtler’e kızan Ruslar Türkler’e yaklaştı.”
Gazete, Fransa’nın da Kürt bölgesini tanımaya hazırlandığını yazıyor. Ancak bir üst düzey Fransız diplomat, bu sorunun netlik kazanmadığını, hala tartışıldığını açıklıyor. Orta Doğu muhabiri Malbrunot, François Hollande’ın Fransa’sının Iraklı ya da Suriyeli Kürtlerle çok yakın dost olduğunu ama Emmanuel Macron’un Fransa’sının biraz daha az olduğunu söylüyor ve ekliyor:
“PKK’yı ‘terör örgütü’ olarak tanımlayan Paris ve Kürtler’in Başar Esad ile olan çelişkili ilişkilerini bilmiyor değiller. Diğer taraftan cihatçıların Fransa’ya dönmesini engellemede önemli bir zincir olan Türkiye’yi rahatsız etmeyi de göze alamıyor. Bu zorlukların bilincinde olan Kürtler, federasyon isteklerini daha da ileri götürmek için Fransa’yı zorlayacak “cihatçı kartını oynamak istemediklerini” dile getiriyorlar. İleride görmek lazım.”