Cezaevi idarelerinin mahkumları yasal dayanak olmadan dinlediği ortaya çıktı. Yaşanan durum bir mahkumun başvurusu ve Anayasa Mahkemesi'nin incelemesi ile ortaya çıktı.
Bolu F tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda kalan Eşref Köse, Anayasa Mahkemesi'ne kapalı görüşün dinlenmesi ve kayda alınması nedeniyle haberleşme hürriyeti ile özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği başvurusu yaptı.
Köse, Cezaevi İdaresine, kapalı görüşlerin dinlenilmesine ilişkin yasal dayanağı sordu. Cezaevi İdaresi uygulamayı 'Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'te' yer alan 7. Maddesine dayandırdı.
DİNLEME VE KAYIT YAPMAYI KAPSAMAYAN MEVZUAT MADDELERİ GEREKÇE GÖSTERİLDİ
Söz konusu madde, "Kapalı görüş, hükümlü ve tutuklular ile ziyaretçilerinin her türlü maddi temasının önlendiği, konuşulanların hazır bulunan görevli tarafından işitilebilecek şekilde izlenebildiği ve ceza infaz kurumu idaresinin bu iş için tahsis ettiği özel bölümde yapılan görüşmelerdir" tanımlaması yapıyor.
Köse, aldığı bu yanıt üzerine Bolu İnfaz Hakimliğine başvurarak, dinleme ve kaydı almanın mevzuata aykırı olduğunu ifade ederek, uygulamanın kaldırılmasını talep etti. İnfaz Hakimliği de talebi reddederek, Cezaevi İdaresi'nin gerekçesine ek olarak Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük 130. Maddesi'ni örnek gösterdi. Ancak Tüzük'ün ilgili maddesi dinleme ve kayıt ile ilgili değil ziyaretlerin nerede, nasıl yapılacağına dair fiziki uygulamayı içeriyor.
Eşref Köse İnfaz Hakimliği'nin kararını bu kez Bolu Ağır Ceza Mahkemesi'ne taşıdı. Ağır Ceza Mahkemesi de benzer bir karar alarak uygulamanın mevzuatta dayanağı olmadığı iddiasının temelsiz olduğunu belirtti.
Başvuru yollarının kapanması sonucu 2017 yılında son olarak Anayasa Mahkemesi'ne "Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini" öne sürerek başvurdu.
Başvuruyu kabul eden Yüksek Mahkeme özel hayatın gizliliğini düzenleyen Anayasa'nın 20. maddesini işaret ederek, haberleşmenin gizliliğinin esas olduğunu belirtti.
Dinlemelerin belirli koşullarda ve ancak hakim kararı koşuluyla gerçekleştirilebileceğini kaydeden AYM, "Haberleşmenin denetlenmesi; haberleşmenin gizliliğini ve dolayısıyla haberleşme özgürlüğüne yönelik ağır bir müdahale oluşturur" dedi.
ADALET BAKANLIĞI: DİNLEME GİZLİ DEĞİL, MAHKUMLAR BİLİYOR
Konu ile ilgili görüşü alınan Adalet Bakanlığı ise 'Ziyaret Yönetmeliği'nde görüşlerin görevli tarafından işitilebilecek şekilde izlenebileceğinin düzenlenmiş olduğunu başvurucunun bunu bildiğini ve dolayısıyla gizli olarak dinlenmediğini ifade etti. Adalet Bakanlığı konuşma içeriklerinin yargılamalarda başvurucunun aleyhinde kullanıldığına ilişkin herhangi bir iddia ve bulunmadığını vurgulayarak yapılanın meşru olduğunu öne sürdü.
Anayasa Mahkemesi, temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların öncelikle kanunla öngörülmüş olması gerektiğini hatırlattı. Hükümlü ve tutukluların yakınları ile yaptıkları görüşmelerde mahremiyetinin sağlanması gerektiği yönündeki beklentilerin makul ve haklı olduğunu ifade etti. Kapalı görüşlerde sistemli bir şekilde dinleme ve kayıt yapılmasının bireyin özel yaşamı ve aile hayatına müdahale olduğunu vurgulayan Yüksek Mahkeme, 'özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı' ile 'haberleşme hürriyeti'nin ihlal edildiğine hükmetti.
'CEZAEVİ İDARELERİ AYM KARARLARINI UYGULAMIYOR'
Yüksek Mahkeme'nin kararını, "İçerik olarak iyi bir karar" şeklinde değerlendiren Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi Eş Başkanı Avukat Arzu Kayaoğlu; "Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin genel olarak ailelerle, pandemi sürecinde ise avukatlarıyla görüşmeleri kapalı görüşmeler şeklinde gerçekleşti. Kapalı görüşmelerin yapılması sırasında, idare tarafından konuşmanın dinlendiği ve kayıt altına alındığı ancak bunun tutuklu ya da hükümlü ile aile üyesi ve avukatın karşısına ne şekilde çıkacağını elbette kesin olarak bilme imkanımız yok; ancak tahmin etmek de çok zor değil. Temel insan hakkı olarak korunması gereken özel hayatın gizliliği ve haberleşme hürriyeti, kısmen de olsa aym aracılığı ile nasıl tersine çevrilebikeceğini göstermesi açısından önemli" ifadelerini kullandı.
Mahkumların kararla birlikte başvuru yapmasının olumlu olacağını belirten Kayaoğlu, "Bu karara istisnaden mahpuslar idarelere başvuru yapabilirler. Ancak mahkemeler olduğu gibi cezaevi idareleri de çok uzun bir süredir AYM kararlarını uygulamıyor. Dolayısıyla herkesin iç hukuk yollarını tüketerek AYM kararı alması gerekmesi istenebilir ki, bu da kararın uygulanabilirliğini ortadan kaldıran bir yöntem" olduğunu söyledi.
BEKÇİ YASASINDA OLDUĞU GİBİ 'YASAL' DAYANAK OLUŞTURULABİLİR
Öte yandan yerel mahkemelerin bekçilerin kimlik ve GBT ile üst araması yapamayacağına yönelik kararının ardından Mahalle ve Çarşı Bekçileri Yasası'nda düzenleme yapıldığını hatırlatan Avukat Kayaoğlu, AYM kararının benzer bir duruma yol açarak mahkumların dinlenilmesinin 'yasal' dayanağının yaratılabileceği endişesini paylaştı.
ÖHD İstanbul Şube Eş Başkanı Kayaoğlu, "AYM kararının içeriği de aslında buna benziyor biraz. Bir taraftan özel hayatın ve haberleşme hürriyetinin gizliliği ve korunması gerektiği vurgusu yapılıyor ancak diğer yandan bunun yasal zeminin nasıl olması gerektiği mahkeme tarafından tespit ediliyor" dedi.
'BAKANLIĞIN CEVABI İTİRAF NİTELİĞİNDE'
Adalet Bakanlığı'nın AYM'ye verdiği cevabın gerçeği yansıtmadığına dikkat çeken Kayaoğlu, "Adalet Bakanlığı'nın yargılama sırasında AYM'ye verdiği ve yanlarında bu dinlemelerin bilindiği ve dinlemelerin mahkemelerde kullanılmadığı iddiası da, itiraf niteliğinde.
Belki bugüne kadar cezaevi görüşme kayıtları mahkeme kararlarına yansımadı. Ancak, yargılama sırasında ya da sonrasında yargılandıkları dosyalara gönderilen gizli ibareli raporların çoğunda cezaevlerinin dinleme ve kayıt altına alma işlemlerinin de var olduğunu tahmin çok zor değil. Yine, özellikle siyasî mahpuslar olarak değerlendirdiğimiz TMK kapsamında tutuklanan ve cezalandırılan mahpusların koşullu salıvermeden yararlanmaları için cezaevi idaresi içinde oluşturulan idare ve gözlem heyeti tarafından iyi halli olduğuna dair rapor hazırlanması gerekiyor. Bu dinlemelerin tamamı raporların hazırlanması aşamasında çıkarılıp, raporun sonucunu etkileyecek nitelikler kullanılabiliyor. Dolayısıyla Bakanlık, dinlemeler kullanılmıyor iddiası gerçeği yansıtmıyor" dedi.