ÖZEL HABER
Daha önce olduğu gibi son günlerde de Mardin Ovası elektrik kesintisi nedeniyle yeniden gündemde.
Taşeron bir firma olan DEDAŞ, fahiş fiyatlarla çiftçilere kestiği elektrik faturaları ödenemeyince yaşamın vazgeçilmez kaynağı olan elektrik enerjisini kesmiş durumda. Bu nedenle Kızıltepe ve Derik köylüleri 22 gündür elektriğin yanı sıra suya da ulaşamıyorlar. Bu açık bir cezalandırmadır! İnsanı açlıkla terbiye etmeye çalışan zalimler gibi DEDAŞ, Kızıltepe ve Derik köylülerini elektrik ve su ile terbiye etmeye çalışıyor.
Bu inanılması zor ama gerçek olan durum, ne yazık ki Türkiye’de gündem olamıyor. Kürtleri ve taleplerini görmezden gelmeyi siyaset haline getiren hükümetin yanında basın-yayın ve bir bütün olarak medya, Mardin’deki trajediyi gayet özenli bir şekilde görmezden geliyor.
Bir daha söyleyelim: Mardin’de gerçekleşen elektrik kesintileri bütün bir hayatı felç etmiş durumda. Tarımsal üretim büyük zarar görüyor. Su şebekelerinin elektriğe bağlı olduğu köylerde içme suyu dahil, su sıkıntısı yaşanıyor. Dicle Elektrik A.Ş. (DEDAŞ) çiftçilerin sulamada kullandığı elektrik için 200 bin ile 500 bin TL arasında faturalar kesince çiftçiler derelerden su taşımaya başlamış durumda. Bölge nüfusunun çoğunluğu Kürtlerden oluşuyor. Elektrik kesintilerinin kural haline gelmesi, mahkeme kararına rağmen DEDAŞ’ın bildiğini okuması ve olaylardan haberdar olduğu halde hükümetin her şeye kulaklarını tıkaması akla şu soruyu getiriyor: Acaba devlet burayı Kürtlerden arındırmaya mı çalışıyor? Konuşma fırsatı bulduğumuz birçok insan daha şimdiden bu düşünceyi dile getiriyor.
Türkiye’nin hububat ve bakliyat ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan Mardin’in Kızıltepe ve Derik ilçesinde DEDAŞ’ın buğdayın süt döneminde borçları yüzünden yüzlerce çiftçinin elektriğini kesmesi bu düşünceye haklılık kazandırıyor. Elektriği kesilen çiftçiler sulama yapamıyor ve doğal olarak mahsul istenen sonucu vermiyor. Elektrik olmadığı için içme suyu ihtiyacını karşılayamayan köylüler de bu muameleyi Kürt halkına karşı yürürlükte olan düşmanca siyasetin doğal sonucu olarak algılıyor.
Bundan önce de DEDAŞ salgın günlerinde çiftçilerin elektrik borcunu gerekçe göstererek, devlet tarafından verilen mazot ve gübre desteğine el koymuştu.
Aşağıda bulacağınız röportajlarımızın da ortaya koyduğu gibi durum, bir elektrik borcunun çok ötesinde. Bir çiftçinin söylediği gibi devlet şunu söylüyor: ya çiftçiliği bırakın buraları terk edin ya da gidip Marmara ve Egede tarım işçisi olun!
ÇİFTÇİYİ ZOR DURUMDA BIRAKACAKLARI ZAMANI BİLİYORLAR
Derik’te çiftçilik yapan Nuri Kılıç, çiftçiye yüksek miktarlarda elektrik faturası kesildiğini ve çiftçinin ödemekte zorlandığını söylüyor. Elektrik kesintilerinin çiftçiyi mağdur ettiğini belirten Kılıç, "Bu uygulama İstanbul, Ankara veya Konya'nın köylerinde uygulanabilir mi?" diye soruyor. Kılıç sözlerine şöyle devam etti: "Çiftçi bu faturaların altından kalkamaz, onlar da biliyor. Ilısu Barajının enerjisi batıya aktarılırken bizim elektriğimiz neden kesiliyor? 57 köyün şuan içme suyu da yok, borcu olan olmayan herkesin elektriği kesilmiş. DEDAŞ daha önce de bu yollara başvurdu. Çiftçiyi en zor durumda bırakacakları dönemi çok iyi biliyorlar ve bu dönemde elektriği kesiyorlar. Taşeron bir şirket fakat güvenlik kuvvetleriyle beraber hareket ediyorlar. Hükümetin bu konuya bakışının değişmesini diliyoruz."
BİZ YANLIŞ YAPIYORUZ DİYEN TEK KİŞİ YOK
RûpelaNû'ya konuşan Kızıltepe Çiftçiler Derneği Başkanı Mikail Erbeyi, elektrik kesintilerinin salgından önce başladığını belirtti. Erbeyi, sözlerine şöyle devam etti: “Hükümetin yanlış politikaları ne yazık ki çiftçimizi ve bölgeyi olumsuz etkilemekte. Ortada elektriğe hükmeden özel bir şirket var ve bu şirketin içinde, arkadaşlar biz yanlış yapıyoruz diyen tek kişi yok. Üretim yapmak isteyenler engelleniyor. Yanı başımızda barajdan üretilen elektriğin tüm ülkeye faydası var fakat Mardin çiftçisine yok. Pandemi döneminde tüm meslek gruplarına destek paketleri açıklanırken çiftçiler neden bunun dışında bırakılıyor? Salgında herkes evinde iken sağlık çalışanları ile beraber dışarıda çalışmak zorunda olan bir de emekçiler vardı. Hiçbir yetkili sorunumuzla ilgilenmiyor. Ne vali ne belediye başkanı ne de milletvekilleri gereken duyarlılığı göstermiş değiller. Tarımsal üretimin ne kadar önemli olduğunu salgında gördük. Dünyada ve ülkemizde gıdanın ne kadar önemli olduğunu gördük. Ekmeksiz,sebzesiz ve gıdasız kalamazdık evlerimizde. Tarımsal üretim bu kadar önemliyken DEDAŞ,salgına aldırmadan çiftçinin mazot ve gübre desteğine el koydu." diye konuştu.
KESİNTİ BAHANE AMAÇ BÖLGEYİ ARAPLAŞTIRMAK
Mardinli çiftçiler, daha önce olduğu gibi bu sefer de mahkemeye başvurdular ve yürütmeyi durdurma kararı aldılar fakat DEDAŞ bu karara aldırmıyor. Konu ile ilgili hukuksal süreci değerlendiren PAK Mardin İl Başkanı Bedran Acar daha önce de mahkemenin dur kararlarına rağmen DEDAŞ’ın buna uymadığını ve kesintilerin devam ettiğini belirtti. Elektrik kesintilerinin bahane edildiğini asıl amacın bölge halkını göç ettirip bölgeyi Kürtsüzleştirmek olduğunu belirten Acar sözlerine şöyle devam etti: “Bölgemizde çıkarılan madenlerden tutun da su kaynaklarımıza kadar her şey bize cefa olmuş durumda. Petrol Batman’da çıkarılır sefasını metropoller sürer, barajlar bizim toprağımız üzerinde bizim sularımız üzerinde yapılmakta yine sefasını metropoller cefasını bölge halkı olarak biz çekiyoruz. Yine buraya elektriğin getirilmesinde tüm cefayı biz çektik sefasını şuan DEDAŞ sürüyor. 90’lı yıllarda yapımına başlanan GAP ile her şey tamam fakat su bırakılmıyor. DEDAŞ’ın devletten aldığı teşvikler yetmezmiş gibi bir de bizim üzerimize fahiş faturalar kesiliyor. Amaç elektrik borcu değildir. Amaç siyasidir. Bölge halkının göç ettirilip metropollerde işsiz kalması bölgenin Kürtsüzleştirilmesi hedefleniyor."
ÇİFTÇİYE SAHİP ÇIKAMAZSAK PERİŞAN OLURUZ
Konu ile ilgili görüşlerini aldığımız Kızıltepe Hububat ve Ticaret Merkezi Başkanı Şerif Öter ise Türkiye’deki tüm çiftçilere eşit ve adaletli bir şekilde davranılmasını istiyor. 45 yıldır bitirilemeyen GAP projesinde eşitsizlik olduğunu dile getiren Öter sözlerine şöyle devam etti: “DEDAŞ’ın bu fahiş faturaları keserken gerekçesi kendisinin bir tüccar olduğu ve alacaklarını istediğini biliyoruz. Biz buna karşılık çiftçimizin faturalarını inceledik ve çiftçinin gelirinin bu faturaların yüzde ellisini bile karşılayamadığını gördük. Örneğin 100 dönümlük arazide çiftçimizin geliri yaklaşık 88 bin TL. Giderler 47 bin tutuyor. Çiftçiye kalan bu çamurun, cefanın, sıcaklığın bedeli olarak 41 bin oluyor. Ve bu 4 aylık bir emeğin karşılığı. Gelen faturalar ise 100 ile 120 bin arasında. Cezalar ve faizleri hiç, onları hesaba katmıyoruz. Bizim sorunumuzu çözecek olan burada hükümettir. Hükümet izlediği yanlış politikayı bir an önce terk etmelidir. Bu nedenle biz, bütün bu olan bitenden hükümeti sorumlu tutuyoruz .”
GAP projesine de değinen Öter sözlerine şöyle devam etti: “Seyhan Barajı 974 günde bitiriliyor iken neden 45 yıldır GAP bitirilemiyor? GAP başka bir bölgede olsa çoktan bitirilmişti. Su altından tüneller yapıyorlar, dağları delip yol yapıyorlar, Karadeniz’de başlatılan barajlar kısa sürede bitiriliyor da 45 yıllık GAP neden bitirilemiyor? Tarım bir ülkenin milli servetidir. Bu sadece Mardin’in sorunu değil, tüm ülkeyi ilgilendiren bir durumdur. Seyhan’da dönüm başı 200-300 lira olan elektrik neden bize 10 bin lira oluyor? Suyu kaçtan veriyorlarsa bize de o kadardan versinler. Bu konuda eşitlik istiyoruz. Yer altı sularımız tükeniyor, üretimimiz darbe alıyor.”
Sorunun çözülmemesi durumunda çiftçinin moralinin bozulacağı ve üretimin darbe alacağını belirten Öten sözlerini, çiftçinin emeği boğazımızdan geçiyor, ona sahip çıkamazsak perişan oluruz, şeklinde sonlandırdı.
Mardin'deki borçlu 5 bin 800 tarımsal sulama abonesinden 1 milyar 280 milyon lira alacağı bulunan Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (DEDAŞ),1453 abonenin elektriğini kesti. Borcu bulunan tarımsal sulama abonelerinin elektriğini kesme işlemi Mardin dışındaki illerde de uygulanmaya başlandığı bildirildi.
Mahkeme şimdi elektrik kesintisi konusunda ‘’yürütmeyi durdurma kararı aldı’’. Bakalım DEDAŞ bu karara uyacak mı?