Ulusal kurtuluş mücadelemiz yolunda emeği geçen, bedeller ödeyerek yaşamını yitiren arkadaşların anısına saygı duyup anmak, gelecekte kurulmak istenen yapının sağlam temeller üzerinde yükselmesini sağlar. Eğer bir mücadele; geçmişte emeği geçen, bu yolda yaşamını yitirenleri anmayıp her şeyi kendisi ile başlatıyorsa o yapı sağlam temellerde oturmaz, sakat olur, çürümeye yüz tutar. Geçmişte emeği geçen, bu uğurda yaşamını verenleri anmak, vefalılık duygusunu göstermek, ödenen bedelleri yeni nesillere hatırlatmak geleceğe iyi bir miras bırakır.
Ulusal Kurtuluş Mücadelemizin Diyarbekir’e bağlı Çermik özelinde bir dönem hizmetleri olan Mehmet Büyükbayram’ı vefatının 15. yılında anmak, onu tanımayanlara anlatmak, benim için geçmişte birlikte yürüdüğüm bir arkadaşıma vefalılık duygumu ve saygımı göstermek boynumun borcudur. Mehmet Büyükbayram 1956 yılında Diyarbekir Çermik ilçesinin BİSTİN köyünde doğdu. BİSTİN köyü Çermik’in yurtsever ve Kürt Ulusal Mücadelesine duyarlı olan bir yerdi. Onlarca yurtsever devrimci o köyden çıkıp gerek Çermik’te gerek se Diyarbekir’de ve çevresinde hizmetleri oldu.
Ben Mehmed arkadaşı 1970’lerin başında tanıdım. 1970’lerin başından itibaren gelişen ulusal ve devrimci mücadele Çermik gençliği ve aydınlarını da etkilemişti. 1976 sonuna doğru yanımda Rızgari dergileri ve Komal yayınlarının çıkardı bazı kitaplarla Çermik’e gelmiş başta Ali Karabaş olmak üzere Mehmet Büyükbayram ve diğer arkadaşlarla sık sık görüşüp konuşuyorduk. Ali Karabaş aynı zamanda Çermik gençliğinin önderi konumundaydı. Böylece Çermik’te Rızgari dergisinin görüşlerini savunan bir gurubumuz oluştu. 1978 sonunda Rızgari dergisi görüşlerini savunanlar arasında bölünme yaşanmış, Çermik grubu komple Ala Rızgari dergisi etrafında tavır koymuşlardı.
7 Kasım 1977’de Ali Karabaş bir gerici tarafından arkadan kalleşçe vurulunca grubumuzda kısa süreli bir sarsıntı olmuştu. Mehmet Büyükbayram bu sarsıntıyı kısa sürede giderip arkadaşları yeniden toparladı. 1978 başlarında önceleri UKO sonra PKK adını alan grup ta Çermik’te azda olsa bir taraftar bulmuştu. Guruplararası her tartışmada PKK’liler muhakkak sertleşir, kavgaya kadar dönüştürürlerdi. Kürdistan’ın birçok şehir ve ilçelerinde diğer Kürd sol gruplarla yapılan provakatif olayları, kavgaları duyuluyordu. Mehmet bu konuda çok olumlu ve olgun davranıp arkadaşlarımızla onlar arasında gelişecek bir kavgayı engellemede, ikna gücü de güçlü olduğundan engelliyordu. Mehmed’in gruplararası tartışmalarda kavgaya dönüşmeden gösterdiği olgunluk maalesef diğer guruplar arasında olamıyordu. 1979 sonunda yine bir tartışmada PKK taraftarları DDKD taraftarı ZABİT’i kalleşçe vurup öldürmeleri tüm Çermik’te tepki ile karşılanmıştı.
Mehmet Büyükbayram Çermik’te yurtsever devrimci kesim tarafından LENİN MEMED diye anılıyordu. Politik tartışmalarda Lenin’den sık sık alıntılar yapar ve diğer gurupla olan tartışmalarda Lenin’le başlayıp Lenin’le bitirince, Çermik’te ismi Lenin Memed diye adlandırılmaya başlanmıştı.
12 Eylül faşist darbesi tüm Türkiye ve Kürdistan’da olduğu gibi Çermik’te de devrimci yurtseverler üzerinden silindir gibi geçmişti. Darbeden kısa bir süre sonra onbeş civarı arkadaşımız hemen gözaltına alıp işkencelerden geçirilip Diyarbakır 5 Nolu askeri cezaevine getirildiklerinde, ben sonradan 24 olan o dönem adı D Blok 17 koğuşta kalmaktaydım. Mehmet Büyükbayram’la birlikte Tahir Güngördü’yü kaldığım koğuşa aldık. Yer olmayınca diğer arkadaşlar değişik koğuşlara dağıtıldılar. 1980 Ekim’inden sonra cezaevinde işkence kurallarının dayatmasına karşın koğuş olarak da diğer direnen koğuşlarla birlikte direnmeye başlamıştık. Koğuşumuzun direnişinin yenildiği tarih olan 28 Şubat 1981 tarihine kadar defalarca gerek koğuşta, gerek koridor ve havalandırmaya çıkarılıp işkence görürken Mehmed, ne bazıları gibi yatağına çekilip kendini acındırarak hasta tavrı göstermiş, ne de dayaklardan korkup zaafiyet göstermişti.
Koğuşta arada bir Kurdi şarkılar ve klamar söylerdik. Mehmet bölgemizde destanlaşan aşıkların ve önemli olaylar için bestelenen uzun klamları da bir dengbej gibi söylerdi. 1981 Temuz başında başlayan Rızgari/Ala Rızgari duruşmaları bir aydan fazla sürmüş ve ilk tahliye olanlardan biri olunca çok sevinmiştim. Zaten üzerinde delil olacak bir durum da yoktu.
1984 sonu tahliye olup Çermik’e geldiğimi duyar duymaz ziyaretime geldi. Üç gün sonrada elinde üç kilo Çermik’in dağ köylerinde üretilen kaliteli bal getirmiş; ‘’bu balı ye toparlanmana yardımcı olur’’ deyince sevinmiş ve teşekkür etmiştim.
İsveç’e gelmeden önce Çermik’e her gidişimde görüşür uzun uzun sohpetler ederdik. Serbest ticarete atıldığını, mevsimine göre bazı malların alım satımını, özellikle Çermik pamuğunu satın alıp Adana’ya götürdüğünü anlatmış ekonomik olarak rahatlamıştı. Çermik’in köylü kesimi ile hem 1970’li hem de cezaevi sonrası 80’li, 90’lı yıllarında çok iyi ilişkileri vardı. Çermik’te bir kahvede oturduğumuzda onlarca köylü masamıza gelir onlarla Dimili lehçesi ile konuşur, şehirde herhangi bir işleri olduğunda yardımcı olduğunu gördüğümde çok sevinirdim. Tipik bir halk adamı, her kesimden, özellikle köylü kesimiyle çok rahat ilişkiler kuran yeteneğe sahip bir kişiliği vardı.
İsveç’e geldikten sonra uzun bir süre haberleşemedik. Diyarbekir´e gidip gelmeye başlayınca yeniden onu bulur görüşürdük. En son 2003 yılında Diyarbekir’de Yusuf Andiç’in mühendislik bürosuna geldiğinde görmüştüm. Çok üzgün görünce merak edip sormuştum. Bana; ‘’bir köylüsü, yakını, eski politik gurubumuzdan biri ile ortak iş yapmaya başladığını, şimdiye kadar kazanıp biriktirdiği parayı ortak diye ona verdiğini, bir süre sonra ortaklığın lafta olduğunu anladığını ve parasının kullanıldığını fark edince büyük bir ekonomik darbe yediğini’’ anlatınca üzülmüştüm. Bu olay onu çok sarsmış olmalı ki üzgün bir hali vardı. Bir süre sonra aşırı üzüntü, stres onu hasta etmiş, o pis hastalık ona da bulaşmıştı. Adana’da bir hastanede kanser tedavisi görmesine rağmen kurtulamayıp 22 Temmuz 2005 yaşama elveda etmişti.
Sevgili yoldaşım, hogirim Mehmed, birlikte yürüdüğümüz birçok arkadaş belki seni unutmuştur, mezarının bile nerede olduğunu bile bilmemelerine rağmen, sen her zaman kalbimde anılarınla yaşamaktasın. Kürt Ulusal Mücadelesinde kısacık yaşamında Çermik özelinde verdiğin emekler unutulmaz. Bir gün gelip Kürtler özgürlüğe kavuştuğunda; her şehirde emeği geçen, canıyla bedel ödeyenler için İsimsiz Kahramanlar Anıtı kurulduğunda senin de ismin o anıtta olacaktır.
Seni, emeklerini, birlikte anılarımızı sevgi ve saygı ile her zaman anıyorum.
Işıklar içinde, güller ve gülistanlık içinde rahat uyu!
20 07 2020 STOCKHOLM