Babam Şeyh Hasan Taysun’dan Anılar
Uzun yıllar İran rejiminden saklanan ailemizin büyüklerinden Şeyh Abdülkadir’in mezarı İran’da Maku şehrinin İsxin şehrinin köyünde bulunmaktadır. Rahmetli babam Hasan Taysunla bir sohbetimiz sırasında bana gözü yaşlı bir şekilde şunları anlatmıştı “Bu zalim iki sömürgeci devlet (İran ve Türkiye) bizim ailemizi ve aşiretimizi darmadağın ve derbeder etti. Ağrı hareketi sırasında şarapnel parçasıyla yaralı olarak bıraktığımız anam Cevahir’in feryadı hala kulağımda çınlıyor ve ben bir mezarı dahi olmayan anamın nerede öldüğünü ve hangi taşın altına gömüldüğünü hala bilmiyorum”. Anam Cevahir Beyazıt şehrinin Gırberan köyünden Hamidiye Alayı paşalarından Eyüp Tozbey ağanın kızı Ali Paşa Tozbey’in kardeşidir.
Ayrıca babam Şeyh Davut’un ve kardeşim Abdülhamit’in mezarları da sürgüne gönderildiğimiz İran’ın Kaşan vilayetindedir. Ve yine babam Hasan Taysun bana hitaben “oğlum Hüseyin bir şeyi bilmeni istiyorum ki bu da ailemizin hiçbir ferdinin iki mezarı aynı yerde olmamıştır. Çünkü bizlerin hayatı hep sürgünlerde, zulüm altında ve acılarla geçti. Oğlum Hüseyin şayet bir gün bizim mezarımızı arayacak olursanız bugünkü Doğubeyazıttan T.C. devleti tarafından sürgüne gönderildiğimiz Trakya, Ege ve Orta Anadolu’dan tutun da İran’ın Maku, Urmiye, Xoy, Tahran ve Kaşan vilayetlerine kadar her yerde bulabilirsiniz” dedi ve en son olarak da bana ağlayarak söylediği şey “Eğer biz Kürdlerin de bir devleti olsaydı bütün bu felaketler ve zulümler başımıza gelmezdi.”
M. Hüseyin Taysun
PIRA BELEK ANTLAŞMASI (Mayıs 1928)
Direnişçiler gün geçtikçe dahada güçleniyordu.Şéx’in direnişin içinde yer alması devleti oldukça kaygılandırmıştı.Önceleri bir taraftan kanun kaçaklarının,diğer taraftan sürgünlere gitmemek için direnen kesimlerin sığınak olarak kullandıkları Ağrı Dağı,Şex’in dönüşünden sonra çok daha güçlenen büyük bir direnişin merkezi olmuştu.Ağırlıklı olarak bu sebeple,Devlet farklı bir taktik anlayışla yaklaşacaktı.Daha önceleri cereyan eden Ağrı direnişlerinde, saldırı yöntemiyle meseleyi halletmeyi düşünmüş, fakat başarısız olmuştu.Bu sefer ki taktiği farklı olacaktı.Planlara göre kürtlerle once bir anlaşma yapılacak, sonrasında, dağılmış halde kendi mıntıkalarına çekilen direnişçiler imha edilecekti.Şéx, devletin niyetinden habersiz anlaşma talebine olumlu cevap verdi.Toplantı için, aralarında,oğlu Resul, Brahim Axa, Êhsan Nuri, Sêvdin Bey, Ferzende Bey gibi temsilcilerin olduğu bir delegasyon oluşturuldu.Toplantı, Şêxuli Köyü yakınlarında Pıra belek köprüsünün bulunduğu mıntıkada, askeri bir karakolda yapıldı.
Anlaşmaya göre, Şéx silahlarını teslim etmeden Ağrı ve Tendurek Dağı civarındaki yaylalarını kullanabilecek, devlete karşı bir isyan harekatına girişmeyecekti.Devlette kendiierine dönük bir saldırıda bulunmayacak, sürgündeki ailelerin geri dönüşlerini sağlayacaktı.Ağrı’daki diğer direnişçilerde, kendi mıntıkalarında kalacaklardı.Bu çerçevede Şéx, Ortıli Köy'üne çekildi.Brahim Axa Çıftlık Köyüne,Têmır'ê Şemki ile Şéx Zahır’da Tuzluca ve Iğdır’da kendi mıntıkalarına döndüler.Hesenanlar ve Berzenciler de aynı şekilde Erciş,Bulanık ve Xınıs tarafına çekilmişlerdi.Êhsan Nuri de Van tarafına geçmişti.Nihayet Kürt tarafı, anlaşma kapsamında doğal yaşamlarına döndüler.
Devlet, Şéx’in ailesini İzmir’den deniz yoluyla Trabzon’a oradan da Kara yoluyla Bayazıt’a ulaştırdı.Ayrıca Êhsan Nuri’nin eşi Yaşar Xanım'a yazdığı mektup da devlet eliyle ulaştırıldı.Ağrı İsyancılarının tamamı anlaşmayı kabul etmişlerdi.Devlette isyancıların taleplerini yerine getirmişti.Nihayet 1929 yılı yazına kadar İsyancılar rahat bir nefes alabilmişti.
PIRA HAMO SALDIRISI (Temmuz 1929)
Pıra Belek antlaşmasından sonra kendi bölgelerine çekilerek dağınık halde bulunan direnişçiler açık hedefler haline gelmişlerdi.Bu durumdan istifade eden devlet güçleri ve devletle işbirliği yapan kimi aşiretler Zilan bölgesinde Bezenciler ile 1929 yılında direnişçilere katılan Heyderanlılara,Iğdır bölgesinde Şemkan ve Şex Zahır Grubuna karşı saldırıya geçmişti.Hesenanlılar ise Xınıs tarafında aynı durumla karşı karşıya kalmışlardı.Fakat temel hedef direnişin temelini oluşturan Şex Evdılqadır idi.Şex imha edilirse Devlet Direnişi tamamıyla bastıracağını düşünüyordu.Bu sebeple kadın,yaşlı,çoluk çocuk demeden Şex Evdılqadır ve aşiretinin imhasına karar verilmişti.
Ağr Dağı Teşkilatı(Teşkilat'a Gridax) Pıra Belek Antlaşmasının tüm şartlarına uygun hareket ediyordu.Fakat kendiside bu antlaşma içinde yer alan Êhsan Nuri sonrasında antlaşma şartlarına aykırı davranışlarda bulunmaya başlamıştı.Öyle ki Devlet’in Şéx’e saldırması konusunda,devletle işbirliği yapan aşiretlerle görüşüyor,Şéx’e yapılacak saldırılara katkı sunmaya çalışıyordu.
Nitekim, Ortıli’den, Tendurek Dağı eteklerindeki Tutek yaylalarına doğru yola çıkan aşiret,Bayazıt’ın Diyadin çıkışında bulunan Pıra Hamo mıntıkasına geldiğinde umulmadık bir manzarayla karşılaştı.Hiç beklenmedik bir şekilde devlet güçleri ile Celali aşiretlerinden oluşturulmuş bir kısım gruplar pusu kurup saldırıya geçtiler.Plana göre Şêx Evdılqadır ve aşireti burada imha edilecekti.Devlet sözünden vazgeçmişti.Anlaşma bozulmuştu.Çıkan çatışmada Mala Qade kabilesinden Hüseynê Feqi Usıv ve birkaç insan hayatını kaybetti.Aşiretin kervanı da talan edildi.Bu saldırıya dair günümüzde,halk arasında şöyle bir cümle kullanılır: Yedi aşiret ve devlet Şêx’e saldırdı.(heft eşir u dewlet, çune ser Şêx.)
GIRÊ NÊRÎYA SALDIRISI (Ağustos 1929)
Pıra Hamo saldırısından sonra geriye kalanlar Tendürek Dağının içlerine doğru yol almaya çalışıyorlardı.Şéx’e karşı düzenlenen bu amansız saldırıya karşı,direniş içerisinde yer almayan fakat devletin zulmü karşısında kayıtsız kalmayıp Şéx’e yardımcı olmak isteyen kimi aşiret reisleri, Şéx ve mahiyetindekileri kendi kontrollerindeki mıntıkalarda koruyacaklarını dile getirdiler.Bu durumu olumlu değerlendiren Şéx, bir süreliğine Qundo Köyü civarında konakladı.Fakat Şéx’e karşı devletle işbirliği yapmış bazı aşiret reisleri,Şéx’e yardımcı olmak isteyen kesimleri etkilemek için çeşitli vaadlerde bulunuyor Şéx’e saldırılması konusunda çaba sarf ediyorlardı.Nitekim bu bölgede yaşayan vede Şéx ile oldukça dostane ilişkiler içinde olan bazı reisler hırslarına yenik düşmüş, büyük bir ihanet duygusuyla Şéx ve aşiretine karşı saldırılması konusunda diğer kesimlerle antlaşmaya karar vermişlerdi.Hesesori aşireti reislerinden İsmail’é Féro bu durumdan rahatsız olmuş, yapılacak saldırıyı engelleme çabası içine girmişti.Fakat bütün çabalarına rağmen elinden hiçbirşey gelmemişti.
Şéx güvende olduğunu düşündüğü Qundo mıntıkasından ayrılıp Tendürek Dağı’na doğru yol almıştı.Pusuya düşürüleceğini tahmin etmiyor,güvende olduğunu düşünüyordu.Nitekim devlet güçleri ve kimi aşiretler Gıré Nériya mıntıkasında saldırıya geçtiler.Saatler süren çarpışmanın sonucunda, şiddetli dolu yağışının da etkisiyle, Tendürek Dağının eteklerinde bulunan Tutek mıntıkasına ulaşmak için yol alabildiler.
TENDUREK HAREKATI (Eylül 1929)
Şéx, Pıra Hamo ve Gıré Nériya saldırılarından geriye kalan güçlerini toparlayıp, Tutek mıntıkasına doğru ilerledi ve orada bir süre aşiretiyle beraber konakladı.Devlet’in bu amansız tavrına karşılık, olacakları tahmin edebiliyor, 500 hanelik aşiretini güvenli bir şekilde İran’a geçirmeyi planlıyordu.Bu çerçevede, hükümet yetkilileriyle görüşmek üzere,yeğeni Şêx Hesen’i Bayazıt’a göndermişti.
Şéx’in hükümet yetkililerine mesajı şöyleydi;
‘’Güvenli bir şekilde,aşiretimle beraber Türkiye’ye dönmemek üzere İran’a geçmek istiyorum.Bu durum sağlanırsa devletle çatışmadan sınırı geçip İran’a yerleşeceğim.’’
Fakat, İran ve Türkiye devletleri 1929’dan itibaren ortak bir Kürt politikası oluşturmuş, her iki devlette kendilerine itaat etmeyen Kürt aşiretlerine baskı uygulayarak sürgün, gerekirse imha etmekten geri kalmayacaklardı.Sonuç olarak Devlet, Şêx’e silahlarını teslim ederek, aşiretiyle beraber Erzincan’a sürgün edileceklerini iletti. Şéx’in elçisi olarak Bayazıt’ta bulunan yeğeni ise, Devletin yapacaklarını anlamış, bir şekilde kendini ele vermeden, TendUrek Dağı'na ulaşmıştı.Şéx bu durum karşısında, acilen Tendüreği terk edip İran’a doğru yol almak için harekata geçti.Şéx’in Tendurek’teki durumunu Albay Zühtü Güven istikbarat edip devleti bigilendiriyordu.Albay Zühtü, aniden aşiretin çadırlarını toplayap, İran sınırına doğru harekat ettiklerini rapor etmişti.Aşiretin bu ani harekatına karşılık, Ağrı ve Erciş’ten havalanan uçaklarla Tendürek Dağı’nda havadan bombardıman başlamıştı.Diğer taraftan kara birlikleri de Tendürek Dağı’nın içlerine doğru ilerlemişti.
Şéx ise aşiretini iki kola ayırarak sınırı geçmeyi planlıyordu.Aşiretin bir kısmı Tendürek gölü, diğer kısmı da Kevır'ê Şemiya üzerinden sınırı geçmeye çalışacaktı.
Şeyh Abdulkadir’in mezarı Şeyh Hasan Taysun
Devam edecektir…
Saygılarımla
M. Hüseyin Taysun
05.09.2020 / İstanbul