Türkiye’de zaman zaman Türk güvenlik kuvvetlerinin, Kürdlere ait mezarlıkları tahrip ettiğine, üzerinde Kürdçe yazılar bulunan mermer taşlarını kırdığına, bazı büyük mezarlıkları, şehitlikleri topluca yıktığına şahit oluyoruz. Bunun üzerine, İsmail Beşikçi, geçenlerde yaptığı bir açıklamada, “Eğer devletiniz yoksa mezarlarınızı bile koruyamazsınız.” dedi.
Mezarlıkların yıkılmasına bazı insanlar şaşırıp, mezarlardan ne istiyorlar diye sitemde bulunuyorlar. Oysa Cumhuriyet’in kuruluşundan beri Türk Egemenlik Sistemi’nin, Kürdleri inkâr politikalarını bilenlerin, buna pek şaşırmaması gerekir.
Türk Egemenlik Sistemi, bunun onlar açısından önemli olduğunu bilir ve politikalarının bir gereği olarak bunları yapar.Çünkü devletin tek ulusa dayalıpolitikası, Kürd varlığını, hep Türk varlığı için bir tehdit olarak görmüştür. Denilebilir ki, “Bir devlet mezarlardan korkar mı?” Evet eğer bazı gerçeklerin saklanması isteniyorsa korkar.Yaklaşık doksan yıl önce, Ağrı Dağı’nı Kürdler için mezar olarak çizenlerin korkusu, elbette ölüler değil, ölülerine sahip çıkan sağlardır.
Mezarlar, mezar taşlarındaki şekil ve yazılar bir ulusun geçmişle olan önemli bağlarından biri, önemli bir toplumsal hafızasıdır. Bir yerde geçmişte kimlerin mezarları varsa, oranın o ulusun yerleşim yeri olduğu bilinir.İleriki dönemlerde de bu mezarlara bakanların Kürdler varmış dememeleri için, egemenlik sistemi, çoğumuzun anlayamadığı bu tutumu ortaya koymaktadır. Yani üzerinde Kürdçe yazılar veya mesajlar bulunan mezarların tahrip edilmesi, öyle birkaç güvenlik görevlisinin bireysel inisiyatifleriyle değil, derin bir devlet aklıyla, Kürdlerin Türkleştirilmesi politikalarının bir gereği olarak yapılmaktadır.
Kürdlerin bir kısmı, belirli bir politik anlayışla, Kürd haklarından çok, Türkiye’nin Demokratikleştirilmesi, Türkiyelileşme gibi konular üzerinde dururken Türkiye onların oluşturduğu mezarlıkları yıkıyor. Kürd mücadelesinde ölenler için kurulan şehitliklerin, mezarların üzerindeki Kürdçe ifadelerin, “Kürdler yoktur” politikasıyla hareket edenleri rahatsız etmesi şaşırtıcı değil, Kürdlerin, bunun neden yapıldığını anlayamaması şaşırtıcıdır.
Türkiye’de devlet, önemli Kürd önderlerinin mezarlarının olmasını istemez. Devlet, idam ettiği Şeyh Sait, Seyid Rıza gibi Kürd önderlerinin cenazelerini sakladı, bir mezarlarının olmasını engelledi. Yine bilindiği gibi 1960 yılında vefat eden Kürd alimlerden Bediüzzaman Said-i Kürdi’nin (Said Nursi) cesedi kaçırılarak bilinmeyen bir yere götürüldü.
Yaşamını Kürd mücadelesine verenlerin mezar taşlarında Türkçe yazılması, yazılmak zorunda kalınması ayrıca bir dramdır. Bunda, devlet kadar, Kürdlerin bilinçsizliğinin de payı vardır diye düşünüyorum.
Pek çok halk gibi Kürdler de ölülerini sahiplenirler, saygıyla anarlar,mezarlarını ziyaret ederler. Mücadelede ölenler için şehitlikler oluştururlar. Özellikle son dönemlerde, Kürd ulus mücadelesinde ölenler için oluşturulan şehitlikler hedef alınmaktadır.
İslamiyet’in bazı engellemelerine karşın bazı Kürd ileri gelenlerinin mezar taşlarında çeşitli şekiller, motifler, yazılar, mesajlar vardır. Mezar taşlarında, en çok da Kürdlerin için önemli figürler olan hançer ve güneş bulunur. Yakın zamanda, değerli Kürd araştırmacı, Nimetullah Atal, bu konuda önemli bir çalışma yaptı. Başta Bitlis-Norşên olmak üzere Kürdistan’ın çeşitli yerlerinde önemli mezarlıklar vardır.Batman-Beşiri bölgesinde Bolêndê köyünde, Reşkotan aşireti liderlerinin mezarlığıda önemli bir örnektir.
Devlet, Kürdlerin varlığı için, ileridebirer tarihi belge hâline gelmesin, Kürdlere ait izler kalmasın düşüncesiyle yıkıyor mezarları; bu açıktır. Elbette egemen olduğu için, gücü olduğu için bunu yapabiliyor. Çok haklısın İsmail Hoca; Kürdler, mezarlarını bile koruyamıyorlar…
Aynı mezarlığa 7. saldırı
Reşkotan Aşireti Lideri Mihemedê Mistê'nın mezarı
Faik Bucak'ın mezarı
Kürd mezarlada hançer