Haber Merkezi- Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı sona erdi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen ve 4 saat 10 dakika süren toplantının ardından yazılı açıklama yapıldı.
MGK Bildirisi'nde, Rojava’da devam eden “Barış Pınarı” operasyonunun, amacına ulaşana kadar sürdürüleceği ve sivillerin zarar görmemesi için her türlü tedbirin alınmakta olduğu belirtildi.
Toplantıda yurt içinde ve yurt dışında sürdürülen operasyonların detaylı şekilde görüşüldüğüne dikkat çekilen bildiride şu ifadeler yer aldı:
“Güney sınırlarımız boyunca ortaya çıkan ve milli güvenliğimizi doğrudan tehdit eden terörü kaynağında yok etmek ve yerlerinden edilmiş Suriyelilerin evlerine ve topraklarına dönüşleri için uygun şartları sağlamak maksadıyla BM Güvenlik Konseyi kararları ile Adana Mutabakatı ve meşru müdafaa hakkı çerçevesinde icra edilen Barış Pınarı Harekatı her veçhesiyle değerlendirilmiştir.
Bölgede barış ve istikrar ortamının tesis edilmesi sürecine katkıda bulunan harekatın amacına ulaşana kadar sürdürüleceği ve sivillerin zarar görmemesi için her türlü tedbirin alınmakta olduğu vurgulanmıştır.
Suriye’de güvenli bölgenin tesisi amacıyla imzalanan mutabakatların tarafı ülkelerden, Tel Rıfat ve Münbiç bölgeleri dâhil başlattıkları teröristten arındırma çalışmalarının bir an önce tamamlamasının beklendiği ifade edilmiştir.
Uluslararası toplum; Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü ve güvenli bir şekilde dinî ve etnik hiçbir ayırıma uğramaksızın evlerine ve topraklarına dönerek en kısa sürede huzur ve refaha kavuşmalarını amaçlayan Türkiye’yi desteklemeye davet edilmiştir.
Terörle mücadelede hiçbir yük ve sorumluluktan kaçmayan Türkiye’nin, DEAŞ terör örgütü ile mücadeleyi ilkeli ve kararlı şekilde yürüttüğü, her türlü iş birliğine hazır olduğu bir kez daha beyan edilmiştir.
Kıbrıs ve Doğu Akdeniz başta olmak üzere dönem içerisinde ortaya çıkan bölgesel ve küresel meseleler ele alınmış; gerçekleştirilen dış temaslar hakkında Kurul’a bilgi sunulmuştur.
1915 olayları hakkında tarihî ve hukuki dayanaktan mahrum ve asılsız iddiaları esas alan kararlar şiddetle kınanmış; hakikatleri gün yüzüne çıkarmanın vaktinin geldiği uluslararası toplumun dikkatine getirilmiştir.”