CUMHURİYET HALK PARTİSİ – DEMOKRAT VE ATILIM PARTİSİ- GELECEK PARTİSİ- İYİ PARTİ -SAADET PARTİSİ - DEMOKRAT PARTİSİ VE BENZERLERİ
Yukarıda adları yazılı olan siyasi partiler uzun bir süreden beri altılı masayı kurmuşlar. Diyorlar biz Cumhur ittifakını iktidardan indireceğiz. Gördüğüm kadarıyla aralarında çelişkiler var. İçlerindeki çelişkileri bitirmeden, AKP ve MHP den iktidarı alacaklarına zor görünüyor.
Mevcut olan iktidar yıldır Türkiye genelinde uyguladığı politika meydandadır. Ekonomi felç olmuş durumda. Altılı masanın ekonomi alanında projelerini görmüyorum. 6 Şubat 2023 günü, Türkiye deki deprem insanlarımıza çok pahalıya mal oldu. Hem can kaybı bakımından ve hem ekonomi alanında. Türkiye ekonomisi zaten zayıftı. Örnek: Hayat pahalığı bütün hızıyla devam ederken, fırsatçılar her gün sattıkları malın fiyatını yükseltiyorlar. Dolar kuru 22 Şubat 2023 günü 18.88 lira Euro kuru 20.64 liradır. Her gün Türk lirası değer kayıp ediyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, Sinan Ateş’in suikastı ile ilgili konuşmasını internetten takip ettim. Tabii ki hiçbir insanın başka bir insan tarafından öldürülmesine ve haksızlığa uğramasına karşıyım. Yalnız Sinan Ateş için değil ülkenin genelde yaşayan bütün insanlar için geçerli olmalıdır.
Altılı masa da oturanlara soruyorum. 1990’larda kaç bin Kürdün nasıl öldürüldüğünü mutlaka biliyorsunuz. O dönem Türkiye deki halkları yönetenler bu katliama faili meçhul cinayetleri adını koydular. Devletin resmi kayıtlarına göre 17.500 kişinin öldürüldüğü yazılıdır. Gerçek rakam kesin olarak bilinmiyor ve daha faladır.
Altılı masada oturanlara bir daha soruyorum. Türkiye genelinde 31 Mart 2019 günü yerel seçimler yapıldı. Siyasi partiler ayrı ayrı il ve ilçelerde aldıkları oylara göre Belediye Başkanlıklarını ve belediye meclis üyeliklerini kazandılar. Buna bir itirazım yoktur. 31 Mart yerel seçimlerinde HDP 3 Büyük Şehir 8 il, toplam 65 Belediye Başkanlığını kazandı. Bugüne kadar 48 Belediye ye kayyum atandı. Hiç birinizden ses çıkmadı. Bazı Belediye Başkanları halen cezaevlerindedirler. Gözlerinizi kapatmışsınız, Kürtlerin hatırı için dünyayı görmüyorsunuz. Hiç çekinmeden Kürt kardeşlerimiz diyorsunuz.
Bu da yetmedi, HDP’nin kaç milletvekillerinin dokunulmazlıklarını nasıl kaldırdıklarını ve cezaevlerine doldurduklarını görüyorsunuz. Hiç birinizden çıt çıkmadı. Hiç çekinmeden Kürt kardeşlerimiz diyorsunuz. Sizlere ve Türkiye de mevcut olan bütün siyasi partilere açık olarak yazıyorum. Ben bir Kürt olarak sizin kardeşliğini kabul etmiyorum. Oy avcılığından başka zerre kadar bir düşünceniz yoktur. Alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete. Demokrasi bu mu dur?
Sayın CHP’lilere soruyorum: İzmir CHP’nin kalesidir. Ona diyeceğim yok. İzmir dışında ve Türkiye genelinde bütün Büyük Şehirlerde kazandığınız belediye Başkanlıklarını; Kürtlerin verdikleri destekle kazandığımızı iyi biliyorsunuz. Kürtler koşulsuz olarak size destek verdiler.
Kardeşlik demek eşitlik demektir. Baba öldüğü zaman çocukları, babanın menkul ve gayrı menkul servetini eşit şartlarda paylaşıyorlar. Örneğini vererek yazıyorum. Hiç birinize güvenmiyorum. Ömrüm siyaset içinde geçti. Kimseye boyun eğmedim.
Bazı tesadüfler isabetli oluyor. Ahmet Davutoğlu Gelecek Parti’sini kurduğu zaman dedi Kürt sorununu çözeceğim. Bir gün tesadüfen televizyonda izliyordum. Dedi iktidara geldiğim zaman Kürt sorununu çözeceğim. Siyasetle uğraştığım için Ahmet Davutoğlu’nu iyi tanıyorum ve güvenmiyorum. İki veya üç ay sonra Kürt aydınları, okullarda Kürt dili ile eğitimi öğretim için bir bildiri yayınladılar. Ahmet Davutoğlu bütün gücüyle dağıtılan bildiriye karşı çıktı. Benim ana dilime karşı çıkan bir kişi asla benim sorunumu çözemez. Bu tabiatın kanuna aykırıdır. İki kere iki dört ediyor. Matematik hatayı kabul etmiyor.
Mahkeme, Ekrem İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasını verdi. Mahkemenin verdiği karar konusuna girmiyorum. Sizler kıyameti kopardınız. Benden daha iyi biliyorsunuz, Kürtler hiçbir istekte bulunmadan kayıtsız şartsız Ekrem İmamoğlu’na verdikleri oylarla, Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığını kazandı. Bazı demokrat gazeteciler açık olarak yazıyorlar ve söylüyorlar. Bugünkü şartlarda HDP kilit partidir. Daha doğrusu Kürtler hangi gruba destek verseler o grup Cumhurbaşkanlığını kazandığı gibi, Mecliste Meclisinde de milletvekillerin çoğunluğunu kazanır.
Altılı masada oturanlara yazıyorum. Kürtler ne zaman ve nasıl politize olduklarını örnek vererek yazıyorum: 12 Eylül 1980 yılında askeri darbe yapıldı. 1982 yılında süngülerin gölgesinde anayasa referandumu yapıldı. Kenan Evren’in getirdiği anayasa referandumunda yalnız Diyarbakır da ki Kürtler 20 bin ret oyu kullanıldı. Daha sonra siyasi partiler kuruldu ve milletvekilleri genel seçimleri yapıldı. Yine Diyarbakır da ki Kürtler 20 bin iptal oyu kullanıldı. 12 Eylül 1980 yılından bugüne kadar 42 yıl bitti, şimdi 43.cü yılındayız.
Milletvekili genel seçimi ile beraber Cumhurbaşkanlığı seçimi de çok önemlidir. Cumhur ittifakı ile Millet ittifakı arasında büyük bir rekabet var. Son anketlere her iki ittifak başa baş gidiyor. Hangi ittifak ne yarsa yapsın Kürtlerin desteğini almadan hem Cumhurbaşkanlığını ve hem de mecliste milletvekili çoğunluğunu kazanamaz. Benim her iki ittifakla beraber ve HDP ye bir önerim var. Gerçekten demokrasi istiyorsanız seçimden önce parti farkı gözetmeksizin, bir oturumda mevcut olan anayasayı yürürlükten kaldırın, halkın büyük çoğunluğu ile kabul edilen 1961 anayasasını getirin yürürlüğe koyun. O zaman sizlere inanırım ve güvenirim. Süleyman Demirel de diyordu bu anayasa bize bol geliyor. O Süleyman Demirel kırk yıl bu milletin kaderi ile oynadı. Sizlerde Süleyman Demirel gibi düşünüyorsanız o zaman size bir diyeceğim yoktur ve size de güvenmiyorum. Demokrasi kelimesini sakız gibi ağzınızda çiğneyerek 85 milyonu kandırmaya hiç kimsenin yoktur. Bu memlekete demokrasi geldiği zaman bütün insanlar huzur içinde yaşamaya devam edeceklerine inanıyorum.
Türkiye de Cumhur ittifakı ve Millet ittifakı seçimi kazanmak için kurulmuş ayrı iki ittifak var. Yapılan seçim anketlerine göre başa baş gidiyorlar. Hiç birisi Kürtleri dikkate almıyor. Türkiye genelinde resmi olarak kurulmuş siyasi partilerin sayıları oldukça kabarıktır. Bu partiler arasında Kürt kimliği ile kurulan beş veya altı parti var. Yakın zamana kadar HDP diyordu biz Türkiye partisiyiz. HDP daha yeni Kürtleri savunmaya başladıklarını görüyorum.
HDP aldığı oyların %80’ı Kürtlerin oylarıdır. Geri kalan %20 Türkiye de yaşayan diğer halkların verdikleri oylarıdır. Aslında HDP %12 ve %13 arasında oy alacağı görünüyor. Anketler HDP için daha düşük rakamları veriyorlar. Anketler niçin HDP oylarını düşük gösterdiklerine anlam veremiyorum. Tahminimin doğru çıkacağına inanıyorum.
Her toplumda olduğu gibi, Türk ve Kürt toplumlarında da demokrat gazeteciler açık olarak yazıyorlar ve söylüyorlar, HDP “ yani Kürtler” hangi grubu destekleseler o grup kazanacak. Meşhur sözdür. Güneş balçıkla sıvanmaz. Zerre kadar siyasi arenada beyni çalışan her kişi çok iyi biliyor ki Kürtler hangi grubu desteleseler o grup seçimi kazanacak ve iktidara gelecek. Kürtler 31 Mart 2019’da yerel seçimlerde CHP’ye karşılıksız destek verdiler. Önümüzdeki seçimde Kürtler hangi grupla anlaşsalar masaya oturdukları zaman mutlaka Kesin olarak pazarlık yapacaklar. Kurulacak hükümette istedikleri bazı bakanlıkları alacaklar. Kimse babasının hayrına başkasına yardım etmiyor. Artık alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete devri geçti.
Bizler 1956 ve 1962 döneminde Dicle İlk Öğretmen okulunda okurken bazı ırkçı ve şoven duyguları esareti altında ezilen öğretmenlerimiz dersin sonunda diyorlardı Kürt yoktur. Kar yağmış donmuş insanlar donmuş karın üzerinde yürürken kart, kurt sesleri çıkarmış. Bizler köy kültürüyle yoğrulmuş tertemiz çocuklardık. O yıllarda beynim bu ırkçı düşünceyi kabul etmiyordu ve ben o hocalarımıza karşı saygı göstermiyordum. Bir hocamızın söylediği çağdışı şu cümleyi bu yazımda yazıyorum. “sizler pirincin içindeki kara taşlarsınız.” Bu beş kelimelik kısa cümle çivi gibi beynime saplanmış. Yaşadığım müddetçe bu kirli düşünceyi asla ve asla unutamıyorum. Bunların yanında çok değer verdiğim ve saygı duyduğum hocalarımız vardı. Okul Müdürü Merhum Osman Bektaşoğlu babamız gibiydi. Eşi Suzan Bektaşoğlu edebiyat dersimize geliyordu. Sınıfa girdiği zaman sanki annemiz sınıfa girmiş. Saygı duyduğumuz ve değer verdiğimiz hocalarımız vardı. 80 yaşımı aşmışım. Bu yakın zamana kadar karşılaştığımız ve değer verdiğimiz o hocalarımıza karşı saygınlığımı halen koruyoruz. Saygı duyduğum hocalarımla bir araya geldiğimiz zaman karşılarında halen sigara içemiyordum.
Not: Depremden sonra Cumhur ittifakın oyları düştü.
Saygılarımla.
Şaban Aslan