Iğdır’ın ünlü gazeteci ve siyaset adamlarından Mecit Hun’un (1925-1998) oğlu, yakın dönem Kürd mücadelesinin renkli isimlerinden yakın dostum İhsan Aksoy’un (1944-2017) kayınbiraderi olarak tanıdım onu. Son yıllardaki üretimine bakılırsa, belli ki, ikisinden çok şey almış.
Öğrenimi sırasında ve sonrasında, uzun yıllar yurt dışında kaldı; master, doktora yaptı. Kürd siyasal örgütlerinin içinde doğrudan görünmese de bireysel çalışmaları; Kürdler, Iğdır, Ağrı ve Doğubeyazıt tarihiyle ilgili araştırmaları, yazı ve kitaplarıyla dikkat çekiyor. Bu alandaki çalışmaların, önemli kaynak kişilerinden biridir. Ürettikçe üretiyor. Önceleri, bazı kitaplarını, “Kevan” veya “Ben Kevan” mahlasıyla, belgesel roman formatında yazdı. Çeşitli konularda yazılmış ve yayımlanmış yirminin üstündeki kitap çalışması var; onu aşkın dil biliyor. Kısacası, donanımlı, üretken, sıra dışı, renkli kişiliği olan bir Kürd aydınıdır…
Son iki yıldır KÜRTLER VE GÜLLER* adıyla, Kürd aydınlarıyla ilgili olarak, her biri 1300 sayfalık iki ciltlik dev bir eser yayımladı. 2. cilt bu ay yayımlandı, önümüzdeki yıl 3. cildinin de yayımlanacağı belirtiliyor. İki cilt kitap da kaliteli bir cilt içinde ve büyük sayfalara basılmış. Kitabın önemli bir kısmı, eniştesi İhsan Aksoy’la ilgili olarak, yurt içinde ve dışında Kürd aydınlarıyla yaptığı söyleşileri kapsamaktadır.
“Kürtler ve Güller” adı ilginç. Hun, kitabın tanıtımında bunu şöyle açıklıyor:
“Sizler hiç gül bahçesi gördünüz mü? İç içe geçmiş sarı, kırmızı, beyaz ve daha nice renk, insan ruhuna huzur verir, elinizde olmadan sizleri başka bir dünyaya davet eder. Her gülün kokusu, rengi ve dokusu farklıdır. Kürdistan coğrafyası da tıpkı bir gül bahçesi ve gökkuşağı gibi rengarenktir. Güzellikler iç içe, gönül bağıyla örülmüş bir halı deseni gibidir… (Kürdistan’daki halklar, inançlar sıralanıyor)
Hun, tanıtımın sonunda şöyle diyor: “Anladım ki Kürdistan susuz bir toprak gibi kupkuru ve bir damla demokrasiye hasretti. Kısacası, Kürdistan yağmur ister demokrasi ister dilini ister ve bütün halkların kardeşliğine bir deste gül uzatmak ister.”
Kitabın adındaki “Kürtler” ve “Güller” ilişkisi, yukarıda çok güzel anlatılmış. Ben de şunu ekliyeyim: Zaten “Kürdistan”ın diğer bir adı ”Gülistan”, yani gül bahçesidir.
Çok kapsamlı ve büyük olmanın dezavantajıyla, bu devasa eserde, kaçınılmaz olarak bazı maddi hatalar olsa da alışılmışın dışında bir çalışma olmuş. Kürdler ve Kürd aydınlarıyla ilgili, yakın tarih içinde, nerdeyse her şey var. Zaman zaman, metin içinde geçen bir kişi veya konu hakkında, çerçeveler içinde bilgi verilmiş, yeni kişilerin tanıtımı da yapılmış.
Kitap çok sayıda fotoğrafla ve kişilere ait çeşitli zamanlarda yazılmış alıntı yazılarla daha da zenginleştirilmiş. Kitap’ta yakın dönem Kürd aydınlarından (3. cilt de yayımlanacak), adı geçmeyen, fotoğrafı olmayan az kişi var. Kitaptan çok bir ansiklopedi gibi adeta. Mizanpaj, dizgi daha iyi olabilirdi. Her Kürd’ün evinde olması gereken bir eser.
Mücahit Özden Hun, çok büyük emek ve masrafla bastırdığı kitaplarını, bazen gidip Iğdır’ın köylerinde dağıtıyor; bazen arkadaşlarına ücretsiz olarak, kargo ücretini de kendisi ödeyerek gönderiyor.
Bu üretkenlik ve özveriden dolayı Mücahit Özden Hun’u takdir edip kutlarken bu kitabın yazımının kaynağı İhsan Abi’yi de saygıyla, özlemle anıyorum.
4. 11. 2022, Celâl Temel
*(KÜRTLER VE GÜLLER, Cilt-1, Alter Yayınları, 1306 sayfa, 2021;
KÜRTLER VE GÜLLER, Cilt-2, Alter Yayınları, 1312 sayfa, 2022)