“Kürtlere borçlanılacak şey Kürtleri de gözeten bir demokrasi durumu olduğundan, yapılacak tercih bir açıdan hiç zor görünmüyor. Ancak, Kürtleri gözeten bir demokrasi durumundansa hiçbirimizi gözetmeyen bir demokrasiyi tercih edecekler de var muhalefet saflarında ve bu ikinci tercihi yapacaklar ilk tercihi yapmak isteyenler karşısında galebe çalabilir…” Mesut Yeğen’in Perspektif’te yayımlanan “Muhalefet ve HDP” başlıklı yazısı…
Geç bile kalınmıştı, illa konuşulacaktı ama HDP’nin “cumhurbaşkanlığı seçimlerine kendi adayımızla giriyoruz” ültimatomuyla beraber daha fazla ertelenemeyeceği belli oldu: İktidar değişsin isteniyorsa, muhalefetle HDP ilişkisinin konuşulması, bu ilişkiye her iki tarafın da kabul edebileceği bir biçim verilmesi gerekiyor. Gerekiyor, çünkü muhalefetle HDP arasındaki ilişkinin şimdiye kadar aldığı iki biçimden ilki geçersiz, ikincisininse istenilene engel olacağı belli.
Kabul edilsin edilmesin, muhalefetle HDP arasındaki ilişkinin 2019’a giden bir geçmişi var ve bu ilişki o günden bugüne iki ayrı biçim aldı. 2019 yerel seçimlerinde HDP 6’lı Masa’nın atası Millet İttifakı’nın CHP’li adaylarına dışarıdan karşılıksız destek verdi ve bu destek sayesinde Ankara dahil belli başlı büyükşehirlerde seçimler kazanıldı. Ardından, merkezinde Millet İttifakı’nın olduğu muhalefet partileri 6’lı Masa olarak bir ittifak kurarken, HDP de ayrı, rakip bir ittifak oluşturdu.
Muhalefetle HDP arasındaki ilişkinin ilk biçimi yerel seçimlerin kazanılmasının, ikincisi de HDP harici muhalefetin bir araya gelebilmesinin önünü açtıysa da, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimleri için ilki geçersizleşmiş durumda, ikincisini sürdürmekse Erdoğan’ın iktidarda kalmasının önünü açabilir. Hem söz konusu olan 2019’daki gibi belediye başkanı seçimi olmadığından hem de önümüzdeki seçimlerin parlamento ayağından güçlü çıkmakla yetinebileceğinden, HDP cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefetin adayını ‘karşılıksız’ desteklemeyeceğini duyurup, ilk ilişki biçiminin geçersizleştiğini çoktan ilan etmişti. Ne var ki, 6’lı Masa’nın bir araya gelmesinin önünü açan HDP’nin ayrı bir ittifak oluşturması, diğer bir deyişle muhalefetle HDP arasındaki ilişkinin ikinci biçimi cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ayrı adayları desteklemekle devam ederse Erdoğan iktidarda kalabilir. Bu durum, sahip göründükleri “iktidar değişsin” ortak paydasını yeterince önemsiyorlarsa, muhalefetle HDP’nin yeni, üçüncü bir ilişki biçimine geçmeleri gerektiğini gösteriyor.
Ayrı ama birlikte
İktidarın değişmesini sağlayabilecek ve çalışabilir, işleyebilir bir üçüncü ilişki biçimi oluşturabilmek için aynı anda iki şeyi yapmak, bir yandan muhalefetle HDP arasındaki ilişkinin tarihini, beri yandan da hem muhalefetin hem de HDP’nin ihtiyaçlarını hesaba katmak gerekiyor. İlişkinin tarihini hesaba katmak derken, muhalefetle HDP arasındaki ilişkinin geçmişinde ortaya çıkan iki biçimin de boşa oluşmadığını, lakin artık işe yaramadığını kabullenmekten söz ediyorum. İhtiyaçlar derken de, muhalefetin bir araya gelmesini mümkün kılan HDP’nin dışarıda kalması ‘ihtiyacıyla’, HDP’nin ‘tanınma, hesaba katılma’ ihtiyacını birlikte tanımaktan, bu iki ihtiyacı telif etmekten, uzlaştırmaktan söz ediyorum.
Üçüncü ilişki biçiminin ‘sıhhatli’ versiyonunu oluşturmanın yolu, HDP’yi muhalefetin cumhurbaşkanı adayının saptanması ve hükümet programının oluşturulması sürecine katmaktan geçiyor görünse de, başta İYİ Parti olmak üzere 6’lı Masa’nın “HDP’yle birlikte olmaz” diyenlerince kabul edilebilir görünmediğinden, bu yolda ısrar etmek faydalı olmayabilir. Kaldı ki, HDP’nin ortak adayın profiline ve muhalefetin 2023 sonrası programına dair önerileri ve talepleri gayet iyi bilindiğinden, bu profile uygun aday çıkarmak ve program oluşturmak da zor değil. Diğer bir deyişle, HDP’nin de evet diyebileceği bir ortak adayın saptanması ve bir gelecek programı oluşturma işi HDP’nin fiili ve resmi katılımı olmadan yapılabilir görünüyor.
Ne var ki, HDP’nin oluru alınmadan HDP’nin olur diyebileceği bir aday ve programda ortaklaşmak, HDP’nin kendi adayını çıkarmaktan vazgeçmesi ya da çıkardığı adayı geri çekip muhalefetin ortak adayına destek verebilmesi için yeterli görünmüyor. HDP 6’lı Masa’nın adayına destek vermek karşılığında bu ‘dolaylı’ tutumdan fazlasını bekliyor. HDP’nin beklediği karşılığın içerisinde, muhalefet tarafından tanınma, muhalefetle işbirliği içerisinde olmanın tanınması da var.
Bu durumda, HDP’nin adayın ve programın oluşturulmasında hesaba katılma ve doğrudan tanınma ihtiyacıyla, 6’lı Masa’nın, en azından Masa’nın bir kısmının “HDP olmadan” ihtiyacını birlikte karşılamanın, bu iki ihtiyacı uzlaştırmanın muhtemel yolu şu olabilir: 6’lı Masa’nın HDP’yle resmi temas kurma işini cumhurbaşkanı adayına bırakması, ortak adaya HDP’yle temas kurup, müzakere yapabilecek özerkliği vermesi. HDP’yle muhalefet arasında iktidarın değişmesini sağlayabilecek ve çalışabilir, işleyebilir bir üçüncü ilişki biçimi bu olabilir: HDP’nin olur diyeceği bir adayda ortaklaştıktan sonra ortak adaya HDP’yle açık temas kurup, muhalefetin ortak programını müzakere etmek yetkisini vermek.
Kürtlere borçlanarak
Öte yandan, bu üçüncü ilişki biçimi HDP’nin tanınma ve hesaba katılma ihtiyacıyla muhalefetin açıkça telaffuz edilen HDP’den ayrı durmak ihtiyacını uzlaştırabilecekken, muhalefetin açıklıkla telaffuz edilmeyen Kürtlere ‘borçlanmamak’, Türkiye siyasetini Kürtlere borçlandırmamak derdine derman olabilecek gibi görünmüyor. Malum, bilinen yatkınlıklarından olduğu kadar, 2019 seçimlerinde kazanılan zaferden ve Erdoğan’ın güç kaybetme eğilimden kaynaklanan özgüvenden olsa gerek, muhalefetin bir kısmı “Erdoğan’dan kurtulalım, ama Kürtlere borçlanmadan” havasında. Ne var ki, HDP’nin 2019’daki karşılık beklemeden muhalefete destek vermek tutumundan vazgeçmesi bir yandan, Erdoğan’ın güç kaybetme eğiliminin durmuş olması diğer yandan, Kürtlere borçlanmadan Erdoğan’dan kurtulmak işini imkânsız kılıyor. Dolayısıyla, muhalefet bir tercih yapmak durumunda: Erdoğan’la devam etmeye ya da Kürtlere borçlanmaya razı olmak. Kürtlere borçlanılacak şey Kürtleri de gözeten bir demokrasi durumu olduğundan, yapılacak tercih bir açıdan hiç zor görünmüyor. Ancak, Kürtleri gözeten bir demokrasi durumundansa hiçbirimizi gözetmeyen bir demokrasiyi tercih edecekler de var muhalefet saflarında ve bu ikinci tercihi yapacaklar ilk tercihi yapmak isteyenler karşısında galebe çalabilir.
Oysa şunu ne kadar erken idrak edebilirsek hepimiz için o kadar iyi olacak:
Kürtlere borçlanmadan bu milli ve yerli rejimden kurtulacağımız yok. Kaldı ki, ‘tarafların birbirlerine borçlanmadığı’, birbirimize karşı sorumlu olmadığımız bir Türkiye iyi bir fikir de değil.