Nazi Ordusu'nda Yemenli bir aşiret delikanlısı

.

Faik Bulut / Independent Türkçe

 

Osmanlı'dan kalma meşhur bir halk türküsü vardır, bilirsiniz: "Ano Yemen'dir!" diye başlayan; Osmanlı askerinin Yemen ve Arabistan çöllerinde heba edilişine atfen bir ağıt olarak söylenip duran.

Hani şu, "Yemen nire İstanbul, Konya, Kars, Muş, Kayseri, Sivas nire?" sorusunu akıllardan düşürmeyen türkü…

Bu kez durum daha başka; okuduğumda hayli şaşırmıştım, eminim sizler de şaşıracaksınız: Meğer Yemenli meşhur bir aşiretin evladı, Nazi Ordusu'nda komutanlık yapmış!
 

Alman Nazi Ordusu temsili / Görsel: YouTube

İngiliz işgali altında inleyen Arap ülkelerindeki Arap milliyetçileri, dönemin süper devleti ve sömürgeci imparatorluğu Büyük Britanya'ya karşı şu yahut bir şekilde direnmeye çalışırken, zaman zaman Alman Nazileri ve hatta İtalyan faşistleriyle işbirliği yapmayı mubah sayıp kendilerince şu gerekçeyi öne sürüyorlardı:

Baş düşmanımız işgalci İngilizlere karşı herkesten yardım ister ve hepsiyle ittifak yaparız.

İlk aklıma gelen isimler arasında Mısır'ın eski başkanı Enver Sedat ile o kuşaktan olan birçok Mısırlı idealist var ki, İngiliz işgalcilere inat için bazılarının çocuklarının adları bile sömürgeci İngiltere'ye inat "Nazi" olarak isimlendirilmişti.

1920'lerden itibaren İngiliz işgaline direnen Filistin'in gelenekçi ve dindar önderi Kudüs Müftüsü Hacı Muhammed Emin el Hüseyni, çaresizlikten Türkiye üzerinden Almanya'ya geçerek görüştüğü Hitler'den silah yardımı ve siyasi destek istemişti.  

İngiliz işgalcilerine karşı direniş sürecinde Almanya'ya geçip Hitler ile görüşen Kudüs Müftüsü Hacı Muhammed El Huseyni 

Keza, Osmanlı sevdalısı Lübnan'daki Dürzî Prensi Şekib Arslan, Arap dünyasının, özellikle Irak, Suriye, Lübnan, Mısır'ın İngiliz ve Fransız işgali altında inlemesine dayanamayıp Mussolini'yle temasa geçmişti.

Dahası var: 1940'larda darbeyle işbaşına gelip İngiltere'nin Irak'ta örtülü manda rejimine karşı Mihver (Almanya-İtalya-Japonya) yanlısı bir siyaset güden eski başbakan ve köklü Geylani ailesi mensubu Reşid Ali el Keylani (Geylani) gibi isimler de Nazilerle dirsek teması içindeydi.

Irak'ta darbe yapıp Nazi yanlısı yönetim kuran Reşid Ali Keylani 


Üç kez başbakanlık makamına gelen ancak kraliyet yönetiminin zaafından yararlanıp darbeyle iktidarı ele geçiren Keylani, kısa bir süre sonra İngiliz Kraliyet ordusu tarafından yenilgiye uğratılmış; o da Nazi yönetimine sığınarak Berlin merkezli sürgünde bir "Irak hükümeti" kurmuştu. 

Şunu biliyoruz: Orta Asya cumhuriyetlerinden olup Sovyet rejimine muhalif kesimlerden taraftar toplayıp devşirip Nazi ordusuna katmayı planlayan Alman askeri-siyasi yetkilileri, belli oranda amaçlarına ulaşmış, Türkmenistan'dan Türkmen gönüllüleri ile iki askeri birime almışlardı: Waffen-SS (Silahlı SS) ile Allgemeine SS (Genel SS).
 

Nazi Ordusu'nda Türkmenistan gönüllüleri


Türk ve Müslümanlardan oluşan bu gönüllüler, Waffen SS birliklerinde ülkelerinin adıyla "özel alaylar" kurmuşlardı.
 

Yeni Turkistan gazetesi, Nazi Türkistan Lejyonundan bahsediyor


Mesela Türkmen Gönüllüleri veya Türkistan Lejyonu (Turkestanischen Legion) ya da SS Doğu Türk Silahlı Birliği (Osttürkischen-Waffenverband der SS), İdil-Ural Lejyonu (Idel-Ural Legionь), Kuzey Kafkas Lejyonu (Nordkaukasischer Legion) gibi.
 

Nazi Ordusu'nda Türkistanlılar, Ekim 1943, Kuzey Fransa

Türkiye'deki Balkan çıkışlı bir tarikatın bazı müritlerinin de SS birliklerinde yer aldıklarını ve bunların Yugoslavya, Arnavutluk ile Yunanistan'da Nazilere direnen sosyalist partizanlara karşı kullanıldıklarına dair birkaç kaynak okumuştum.

Gelelim Yemenli aşiret mensubu Salih Ali bin Muhammed Fidame'nin macera dolu öyküsüne:

Salih Ali; Cuban bölgesine bağlı El Dali'u ili Nauwa köyünde dünyaya gelmiş (1909/1910 yılı).
 

Salih Ali'nin memleketi, Yemen


Serüveni, küçük yaşta tarihi Aden şehrinde başlamış. Oradan deniz yoluyla Fransa'nın Akdeniz'deki liman şehri olan Marsilya'ya ayak basmış.

İkamet aldıktan sonra bir yandan okumuş, bir yandan çalışmış. Tam da istikrarlı bir hayat tarzı sürdürme kararını almışken, İkinci Dünya Savaşı çıkmış. 

Kendince fırsatı değerlendirmek isteyen Salih Ali, "Savunma Güçleri" manasına gelen Wehrmacht Nazi Ordusu (Alman Silahlı Kuvvetleri) birliklerine asker olarak yazılmış.

Almanlarla nasıl temas kurduğu, Alman ajanlarının mı kendisiyle irtibata geçtiği yoksa Fransa'yı işgal eden Alman askeri yetkililerine bizzat kendisinin mi başvurduğu bilinmiyor. 

Bilinen şu: Salih Ali, savaşçı yeteneği sayesinde komutanlık (yarbay) rütbesine kadar terfi ettirilerek Sovyet yönetimindeki Rusya cephesine gönderilmiş.
 

Salih Ali aşiret bölgesinde gelenekse kıyafetleriyle 


Birkaç aylık çatışmadan sonra Almanya'ya izinli olarak geri dönmüş. Cesaretinden ötürü 1944'te Birinci Sınıf Şövalye Demir Haç (Eisernes Kreuz 1. Klasse) madalyasını almış. 

Yemenli araştırmacı Talib El Ahmedi, Nazi askeri olmasını, onun atılganlığına, gözü kara olmasına, aşiretçi ruhuna, maceraperestliğine ama daha çok da güzel bir hayat yaşama arzusuna bağlıyor.

Ona göre:

O dönemde Alman ordusu, ‘altın çağı'nı yaşıyormuş; dünyanın her yanına nam salıp efsaneleşmiş. Sadece Ari ırkından olanları değil, aynı zamanda yabancıları da saflarına alabiliyormuş. Talebi üzerine kendisiyle mülakat yapan Alman askeri yetkilileri, onun sert ve disiplinli mizacını beğenmişler.


Salih Ali, Almanya'nın yenilgisiyle biten savaştan sonra tutuklanarak İtalya'daki ABD Altıncı Filosu denetimindeki bir esir kampına götürülmüş.

Yemen'in monarşik yönetiminin başkanı İmam-Kral Yahya Hamidüddin'in talebi üzerine serbest bırakılmış.
 

Yemen'in İmam-Kralı Ahmed bin Yahya


İtalya'dan Mısır'ın başkenti Kahire'ye geçmiş. Orada, Yemen'in kraliyet ailesi olan Hamidüddin sülalesinden bir kadınla tanışıp evlenmiş.

Eşinin de teşvikiyle Yemen Krallığı hükmü altındaki anayurduna (Kuzey Yemen'e) dönmüş.

Derin askeri tecrübesi ve pek çok yabancı dili (Fransızca, Almanca, İngilizce, İtalyanca ve Türkçe) bildiği için Yemen yönetimi tarafından göreve alınması kolay olmuş.

Bu yetenekleriyle memleketine nasıl bir hizmet verebileceğini düşünürken, Kutsal İmam soylu Yemen Krallığı'nın veliahdı Emir (Prens) Muhammed el Bedr Hamidüddin ile karşılaşmış.
 

İmam Kral Ahmed bin Yahya


Veliaht, onu babası Ahmed Yahya ile tanıştırmış. Salih Ali, krala, ülkesi için hayırlı olabilecek projeler hakkındaki düşüncelerini anlatmış.

Bunların arasında ülkenin altyapısının inşa edilip geliştirilmesi de varmış.

Böylece eski Nazi subayının yaşamında yeni bir dönem başlamış olur:

Kralın buyruğuyla işe başlayan Salih Ali belediye ve köy işlerinden sorumlu üst düzey görevli olur ve Fransa ve Almanya'da görüp beğendiği altyapı projelerini, imkânları ölçüsünde uygulamaya koyulur.

İlk iş olarak modern tarzda belediye idari yapısını kurar. Belediyelerin çalışmalarını denetleyip rapor edecek genel bir müfettiş tayin eder. Altyapıyla ilgili inşat projelerini yürütür. 

Onun yönetimde sahil şehri El Hedide limanı ile başkent Sanaa arasındaki eski yol, şose haline getirilir.

Sivil bir havaalanı inşa edilir. Ardından El Qatia, El Nadıra, Cuban ve Rad'a bölgeleri, yeni yol şebekesiyle birbirine bağlanır.

Belediye sınırları içinde temizliğe önem verilir; çöp sorunu çözülür, semt pazarlarıyla panayırları bu anlayışla yeniden düzenlenir. 

O yıllarda Yemen, Zeydilik mezhebi uyarınca Ehlibeyt soylu "Kutsal İmam" tarafından yönetilmekteydi. Bu monarşik düzen fazla istikrarlı değildi. Ülkede birbiri ardı sıra üç isyan (darbe) yaşanmıştı.

İlki, 1948'deki "İmam soylu krallık rejimine" karşı gerçekleşti. Başını (Kutsal) İmam Abdullah bin Ahmed el Vezir'in çektiği isyan girişimi, "Anayasal Devrim" olarak tanıtıldı.

Müslüman Kardeşler  (Ihvan), Yemenli bazı hür subaylar ile Irak-Yemen güvenlik anlaşması gereğince ülkedeki emniyet kuvvetleri sorumlusu Iraklı Cemal Cemil'in katıldığı bu darbe girişimi ilk anda başarılı oldu.

Ancak Kraliyet güçlerinin karşı saldırısına dayanamayıp başarısızlığa uğradı. İsyan önderlerinin tümü idam edildi.

1955'te gerçekleşen modernleşme karşıtı darbe girişimi de, başı çekenlerin idamıyla sonlandı. Aralarında Salih Ali'nin de bulunduğu modernleşme yanlısı akıl hocalarının hepsi tutuklandı. 
 

Aşiret silahlı kalkışması, 1962


Lakin bu iki başarısız darbe, 26 Eylül 1962 tarihli asıl darbenin yolunu açmış oldu. Mareşal Abdullah El Sellal'ın başını çektiği bu darbe başarılı oldu ve devlet başkanlığına seçildi.

Dönemin Mısır lideri Cemal Abdulnasır, bu cumhuriyet rejimini aktif olarak destekledi. Kraliyet taraftarı askerlerle bazı aşiret milislerinin saldırılarına karşı Mısır'dan asker gönderdi. 
 

Yemen Veliahtı Muammed el Bedr, Kahire'de Cemal Abdülnasır ile


Tuğgeneral rütbesiyle darbeye katılan Salih Ali, yeni yönetimde bakanlık makamına getirilmek istendi. Fakat o, bunu kabul etmeyerek belediye ve yerel yönetimlerden sorumlu olmayı tercih etti.

Mısır yönetiminin Yemen'in içişlerine ve aldığı siyasi kararlara aşırı müdahalesi karşısında kendini geri çekti ve Cuban bölgesinde görev aldı.

Yeni devlet başkanı, ek olarak onu belediyelerden sorumlu genel müfettiş yaptı.

Yeni cumhuriyet yönetimi, aşiretlerin ve törelerin hüküm sürdüğü kırsal kesimlerde bir dizi askeri operasyon düzenleyince, anılan bölgelerdeki aşiretlerle ahali galeyana geldi.

Aşiret milisleri, askeri birliklerle çatıştı. Devreye giren Yemen Cumhurbaşkanı (Mareşal) Abdullah el Sellal ile aşiret sözcüsü konumundaki Salih Ali Fidame ve diğer aşiret reisleri görüşüp uzlaştılar. 
 

Mısır lideri Abdünnasır, darbeyle iktidarı alan cumhuriyetçi A. El Sellal'ı ziyareti sırasında, başkent Sana


Uzlaşı ve mutabakat uzun sürmedi. Enformasyon Bakanı Ali Ahmedi'ye yapılan suikast gerekçesiyle Salih Ali ve birçok kabile reisi tutuklandı.

Ülkenin orta bölgelerindeki aşiretler ve ahali ile devlet yetkilileri arasındaki gerginlik ve sürtüşmeler istikrarın bozulmasına yol açtı.

Merkezi yönetim, eşraf ve aşiret reislerini de kapsayan geniş çaplı tutuklama furyasını başlattı. Bu durum iktidarla Salih Ali'nin arasını iyice bozdu. 

Kuzey Yemen bölgesindeki siyasi istikrarsızlık ve anlaşmazlıklar, Salih Ali'yi ülkenin güneyine geçmeye mecbur etti.

O tarihte Aden'de karargâh kuran İngiliz sömürge valisine sığınarak, siyasi iltica talep etti.

Bunun üzerine Cuban ve Rad'a mıntıkalarındaki aşiret reisleri dönemin devlet başkanı ile savunma bakanına giderek, onun eski görevine iade edilmesi yolunda ricacı oldular.

Talepleri kabul edildi. Bunun üzerine Salih Ali'yi "ikna" ziyaretleri başladı, ancak o teklifleri reddetti.

Aslında Salih Ali, Mısır'ın Yemen'e askeri ve siyasi müdahalesine karşı çıkıyordu:

"Mısır, ülkemizin içişlerine karışmaya son vermeli, askerlerini Yemen'den çekmelidir. Yoksa Yemen, bağımsızlık idealine kavuşamaz..." diyordu.

Gerçekte bu gerekçe, devrik Krallık rejimi taraftarı olan içerdeki ve dışarıdaki karar merkezlerinin siyasi talebiydi. 

Kraliyet yanlıları, aynı dönemde, yeni cumhuriyet rejimine karşı silahlı direnişlerini uzak bölgelerde sürdürüyorlardı.

İmam-Kral Muhammed El Bedr, yeni rejime muhalif asker, sivil ve bağımsız şahsiyetleri etrafında toplamaya başlamıştı.
 

Babası yerine tahta geçen İmam Kral Muhammed el Bedr, Suudi Arabistan'da


Salih Ali'yle irtibat kuran İmam-Kral, Mısır müdahalesine karşı ortak mücadele kararı aldı. Suudi yönetiminin desteklediği Kraliyet emrindeki asker ve aşiret güçleri, birkaç yıl boyunca iç savaşa devam ettiler.
 

Yemen'de savaştan bir görüntü, 1962


Aden Radyosu'ndan haftalık programlar çerçevesinde hamasi propaganda yapan Salih Ali, tüzel kişiliklerin, ileri gelenlerin, eşraf takımı ve aşiret reislerinin gönüllerini fethedip mücadelenin simgesi haline gelmişti. 
 

Yemen 1962 iç savaşında silahlı isyancılar


1967 yılında onun açısından aksilikler birbirini izledi. Önce subay rütbesiyle muhalefete katılmış olan büyük oğlu Faruk tutuklanıp Sanaa Cezaevi'ne konuldu.
 

Devrik Imam Kral Muhammed el Bedr, cumhuriyet nejimine karşı isyan sırasında, 31 Ekim 1962


Subay oğul, babasına karşı tehdit ve şantaj aracı olarak kullanıldı: Cumhuriyet yönetimine karşı faaliyetlerini durdurmadığı takdirde, oğluna ölümcül işkence yapılacağı duyuruldu.

Faruk, Sanaa'dan Mısır'ın başkenti Kahire'ye nakledildi. İkinci büyük oğlu Tarık (paraşüt birliği komutanı idi), Necran bölgesinde öldürüldü.
 

İktidarın bombaladığı Maarib bölgesindee tahribat 


Sahr adlı üçüncü oğlu ise Türkiye'de askeri akademide okuduğundan başına bir şey gelmemişti. 

Cumhuriyet rejimi karşıtlığını pervasızca sürdüren Salih Ali, yeterli koruma tedbirleri almadığından olsa gerek, İngiliz mandasının hüküm sürdüğü güneydeki Dusayne Konfederasyonu (Meşayihliği) bölgesinde, 1967'nin Ağustos ayı ortalarında yanındakilerle birlikte tuzağa düşürülüp katledildi.

Aden'deki İngiliz yönetimi tarafından sahiplenilen cenazesi, şaşaalı bir törenle defnedildi. Aşiretler akın akın cenazeye katıldılar.
 

1962-67 Kuzey Yemen'deki iç savaşta kullanılan İngiliz paralı askerleri


İngiltere, Suudi Arabistan, Mısır, Yemen ve ABD'deki radyo ve televizyon kanalları, bu olaya genişçe yer verdiler.

Kısacası: Doğum yeri Yemen'den çalışıp hayatını kazanmak üzere Fransa'ya giden delikanlı çağındaki aşiret çocuğu Salih Ali, Alman Nazilerinin fedaisi olarak Sovyetler Birliği'nde ölümcül çatışmalara katılmış; savaş sonrasında ise Kraliyet ailesinin damadı oluvermişti.

İmamî Krallığın üst makamlarında görev yapmış; Cumhuriyetçilere karşı krallık rejiminin yanında yer almış; darbelere katılmıştı.
 

İç savaşta Kral yanlısı isyancı aşiret milisleri, Yemen 1962


Siyasi mülteci olarak sığındığı Aden'deki İngiliz yöneticilerinin desteğini alarak ulusal kurtuluşçu Yemen iktidarı ile onun baş destekçisi Mısır'a karşı savaşmıştı.

Muhtemelen Mısır ile Yemen iktidarına bağlı istihbarat elemanlarınca katledilen Salih Ali'nin cenazesine sömürgeci İngiliz yetkilileri sahip çıkmış; eşraf, mütegallibe ve aşiretlerle kraliyet yanlılarının dualarıyla ahirete uğurlanmıştır. 

Aşiret delikanlısı ve sonradan sözcüsü olan Salih Ali'nin maceralı ve hazin yaşam serüveni,  "Su testisi, su yolunda kırılır!" atasözünü doğrulamak istercesine bu şekilde bitmiştir. 
 

Edgar Oblance'ın Yemen'de 1962-1979 yılları arasında darbe ve iç savaşı anlatan İngilizce kitabının Arapça çevirisi

Kaynakça:

ويكيبيديا، الموسوعة الحرة- صالح علي فدامه
اليمن الثورة والحرب حتى عام 1970 – ادجار اوبلانس – ترجمة الدكتور عبدالخالق محمد – مكتبة مدبولي
صحيفة سبأ اليمنية
صحيفة المدينة المنورة السعودية – العدد 14 – 6 اغسطس 1967
Edgar Oblance, Yemen… Revolution and War until 1970, translation / Abd al-Khaliq Lashid, 2nd edition (Kahire: Madbouly Library 1990), Arapçası- اليمن والثورة والحرب 
Shifting sands "The British in South Arabia " – David Ledger – Peninsular Publishing 1983
"The Egyptian–Yemen War: Egyptian Perspectives on Guerrilla Warfare". Infantry Magazine (Jan–Feb, 2004.
Nazi ordusunda Ora Azyalı gönüllüler için bakınız; <b>Kaynak</b>: <a href='https://masivaturk.com/ii-dunya-savasinda-nazi-ordusunda-savasan-turkler'>https://masivaturk.com/ii-dunya-savasinda-nazi-ordusunda-savasan-turkler</a>

Ortadoğu Haberleri

Tehlikedeki uluslar "Bu uluslar tehlikede yaşadıklarını bilmeden çökmüş uluslardır"
Diyarbakır Barosu başkan adayları Kürt sorunu, hak ihlalleri ve cezasızlık hakkında ne düşünüyorlar?
"ABD Ortadoğu’daki varlığını güçlendirdi"
İsrail ordusu Lübnan'a 'sınırlı kara harekatı' başlattı
Türkiye’de neo-Nazi yapılanması “Ulusal Cephe” Zafer Partisi’ni destekliyorlar