Hüseyin Şahin
24 Haziran seçimleri de geride kaldı. Birçok kesim seçime kilitlenmiş ve adeta herşeyin değişeceği umuduna kapılmışlardı. Hem Kürdler hem de Türkler cephesinde bu seçimlerden dolayı gaz verenler çoktu. Sanki değişim yanlıları iktidar olacak ve AKP al aşağı edilecekti. Kimilerinin hesabı ters tepti ve evdeki hesap çarşıya uymadı. Bu baylarımız seçim döneminde özellikle de Kürdlere TV kanal ve gazetelerinde alabildiğine asılmış, şartlandırmış ve dayatmışlardı. Sonuç itibarıyla yanlış hesap Bağdat’tan döndü. Kimi gaz vericilerimiz, dut yemiş bülbüle döndüler. Bu kesimler AKP'yi ya tanıyamamışlar ya da bilerek tanımak istememişlerdi. AKP de tıpkı Kemalist ve Osmanlı geleneğinin bir kopyası ve ikizi ve sentezidir. Bunlarda ne oyun ne de entrikalar tükenir. Görünen köy kılavuz istemez ya da perşembenin gelişi, çarşambadan belli olur misali AKP tüm olanlardan (yolsuzluk, mafya, Reza Zarrab, Feto, Darbe, OHAL, tek Lider, yandaş Medya, Afrin, Kandil işgal ve çıkarması gibi) sonra iktidarı istese de zaten bırakmaz, kendi kefenini, kendi elleriyle giyemezdi. Bunun için ben kişi olarak bir önceki makalemde satır aralarında bunun böyle olacağını şu cümlelerle dile getirmiştim: ''Erdoğan sandıktan yenik çıkmaz. Minareyi çalan, kılıfını uydururmuş. Yenik çıksa bile, başka bir ülkeye kaçacağına hiç ihtimal vermiyorum. 2023'e kilitlenmiş bir Erdoğan her hal-ü-karda ipi göğüslemek için tüm ihtimal ve oyunlarını devreye sokacaktır. Diğer bir olasılık da sandıkta kaybetmeleri neticesinde el altında yetiştirdikleri çapulcuları ortalığa salıp, kelle avcılığına başlayarak, kaosu engelleme bahanesiyle darbeye zemin hazırlayacaklardır''. Yukarıdaki alıntıda da belirtiğim gibi AKP ve Erdoğan diktası seçimlerde galibiyetle çıkmak zorundaydı. Aksi taktirde sonu Saddam, Kaddafi gibi hiç de iyi görünmüyordu. Seçim öncesi Abdullah Gül’ü kulağından çekip, ayağını denk atması gerektiği konusunda uyarıp, sindirdiler. Ardında B planını devreye sokarak, oy sayım akşamı aba altından sopa gösterip, yağdan kıl çeker gibi bir DARBE yaptılar. Bu DARBE sayesinde seçimlerde Bülbül gibi ötenlerin ümüğünü sıkıp susturdular. M. İnce, M. Akşener gibi Cumhurbaşkanı adayları bu DARBE ile birlikte birden sus, pus ve de cıva olup 14 saat kaybolmak zorunda kaldılar. Bu iki şahıs hiç birşey olmamış ve kaybolmamış gibi ertesi gün seçimlerin adil ve demokratik bir şekilde geçtiğini açıklamak zorunda kaldılar.
AKP derin devleti ve şürekası atalarından devraldkları mirasla minareye yine yeni kılıf uydurup yağdan kıl çeker gibi bir DARBE yaptılar. Seçim gecesinde yaşanan gelişmelerin ardındaki sis perdesi aralanmaya ve kimi pis kokular ortaya yayılmaya başladı. Bu kokunun daha da yayılacağı ve yeni bir evrime geçileceği durum söz konusu. Bu durumu değiştirecek potansiyel muhalefet ya da devrimci güçler olmayacaktır. AKP ve Erdoğan ipleri eski geleneksel Kemalist artıklarına kaptırmış durumdadırlar. AKP istese de, istemese de tökezlemeye başlamış, hem ekonomik, sosyal, içte ve dışta siyasal bir iflasın eşiğine gelmiştir. Suda boğulma tehlikesi geçiren birinin yılana sarılması misali, Erdoğan Kemalistlere muhtaç bir duruma gelmiştir. Eski geleneksel Kemalist artıklar iktidardaki güçlerini yavaş, yavaş hissettirmeye başladılar bile. AKP zaman içerisinde giderek MHP'ye dönüştü ve onun ırkçı damarını kendisine şırınga etti. Meral Akşener’e karşı Bahçeli’yi destekleyip, onun ayakta kalmasını sağladı. Bu sorumluluk ve borç karşılığı olarak da Bahçeli, Erdoğan’ın yedeği durumuna geldi. Bence gelenekçi Kemalist kesim MHP dolayısı ile Bahçeli üzerinde AKP' ye kanca atıp, ahtapot misali içten kuşatmaya başladılar. Bu durum yavaş, yavaş AKP içerisinde kendisini hissettirdi bile. Bu bağlamda Erdoğan ve şürekası eski derin devlet sarmalına, girdabına takıldı. Erdoğan bundan böyle bu kesimlerden bağımsız hareket edemeyecektir. Onların AKP içerisinde düdükleri ötmeye başladı bile. Erdoğan bir yanda Kürd diğer yandan ise Feto fobisinden dolayı derin devlet artıklarına muhtaç duruma geldi. Fetocuları bilmem ama derin devlet geçmişte bir bir sökülen apolet ve pırpırlardan dolayı AKP ile en kısa zaman içerisinde hesaplaşacak, yenilmiş gurur ve prestijini de bu vesileyle toparlayacaktır...
Devlet aklı isteseydi HDP'yi her türden aracı devreye sokarak baraj altı bırakabilirdi. Osmanlı genlerinden beslenip gelen bu devlet dalaverelerle her türden imkanı devreye koyabilecek aparata sahiptir. derin devletle beslenen AKP bir dönem için de olsa vitrinlerde HDP'yi prestij icabı dışa karşı göstermek ister. HDP Meclise seçilmiş olan Kürd milletvekilleri ile yemin töreni edip, and içecektir. Dün olduğu gibi bugün de HDP aynı tas aynı hamam misali Mecliste, halkın dili ve kulağı olmamaya özen gösterecektir. Hem devlet hem de Kandil aklı HDP'yi istek ve programlarına göre, yeni seçilmiş vekilleri de aralarına alarak, birlikte yeniden dizayn edecektir. Dolayısı ile alan ve veren memnun olacak ve bu vesileyle de devlet aklı, HDP üzerinde ezici Kürd nüfusunu kontrol etmeye devam edecektir. HDP'nin bu travma ve bağımlılıktan kurtulma şansı ancak ve ancak, yüzünü Kürdlere dönmekle mümkündür. Bu da yalnızca HDP'nin Kürdlerin diğer irili, ufaklı örgütleriyle Ulusal konsensüste (müşterek) paydalarda buluşmaları ile mümkündür...
İşin özcesi devlet hem seçim öncesi, seçim günü ve sonrası istediği projeyi uyguladı ve yağdan kıl çeker gibi yeniden kendisini seçtirdi ve buna karşı kimsenin de gıkı çıkmadı. Bu durum bir dönem daha böyle devem eder fakat 2023'e odaklanmış bir Erdoğan ipi göğüsler mi, göğüsleyemez mi, hep birlikte yaşayarak göreceğiz. Bence bu projenin esas mimarı yani babası, belirleyici ve tayin edici ekibi derin devletin ta kendisidir. Bu yapı AKP üzerindeki nüfuz ve hakimiyetini sağlamış ve görev değişimi yapmaya başlamıştır. Konu derin ve karmaşıktır. Yaz mevsimi ve tatiliyle birlikte birçok konu gibi siyaset de ağır aksak yürüyecektir.
Bildiğiniz gibi yaklaşık iki yıldır bu sitede kendimce birşeyleri sizlerle paylaşmaya çalıştım. Yanısıra yoğun ve aktif bir çalışma temposuyla ciddi ve önemli etkinliklerde bulunduk. Referandum sonrası Kerkük’le birlikte umutlarımıza domdom kurşunu sıkıldı. Kadim Afrin ilimiz de şimdi TC'nin işgali altındadır. TC Menbiç’te ne kadar söz sahibi olabilir, o da ABD'ye verilebilecek tavizlerle belli olacaktır. Tüm bunlar yaşanırken Apocu cenah Afrin, Menbiç gibi önemli kentlerden çekildiğini beyan etti. Bu durumu başka bir Parti yani KDP yapmış olsaydı, adı ihanet olacaktı. Kürdler adına savaştıklarını beyan eden Apocu hareket bence vekalet savaşı yapmaktadır. Kendi gizli, kapaklı ilişkilerine laf dokundurmayan Apocu hareket, KDP'nin devletler düzeyindeki ilişkilerine ihanet demektedir. Kendileri için helal olan KDP için haramdır. Kısacası saflar belirlenmedikten ve de herkesin ilişkileri sorgulanmadıktan sonra bu hamur daha çok su kaldırır...
Uzun lafın kısası, yorucu bir yıldan sonra izini hak ettiğime inanıyorum. Yapılacak çok iş var. Şu an genç ve dinamik bir futbol takımı kurmakla meşgulüm. İlgi yoğun ve tatil dönüşü 35 futbol takımının iştirak edeceği bir turneye katılacağız. İlk sıralarda yer almazsak bile, futbol takımlarının en centilmen ve örneklerinden biri olacağımıza inanıyorum. Bu ideal ve performansla hareket eden Takımımız gelecekte hak ettiği yerlere mutlaka gelecektir. İsterseniz gelişmeleri bir sonraki makaleye bırakalım. Bizi takip ve izlemeye lütfen devam edin. Sizleri mahçup bırakmayacağız.
İyi tatil dileyen ve dilemeyenlere şimdiden teşekkürlerimi bu makale vasıtasıyla sunuyorum.
En kısa sürede buluşmak ümidi ve yaz dolusu sıcak dileklerimle.