Başkan Neçirvan Barzani, 16 Mart 1988’de Baas rejimi tarafından Halepçe’de kimyasal silahlarla gerçekleştirilen katliamının 34’üncü yıldönümü vesilesi ile bir mesaj yayımladı.
“Bugün 16 Mart, Halepçe'de şehit düşen 5.000'den fazla şehidi saygı ile anıyor, aziz ruhları önünde saygı ile eğiliyoruz” diyen Barzani’nin mesajı şöyle:
“Onlar, 34 yıl önce bugün, dönemin Irak rekimi tarafından yasaklı kimyasal silahlarla vahşice gerçekleştirilen tarihin en korkunç suçlarından birinin kurbanı oldular, binlercesi yaralandı, yerlerinden edildi, her birinin bir diğerinden acı bir hikayesi bulunuyor.
Halepçe'de yaşanan kimyasal felaket, tek suçu kendi topraklarında ve gök kubbe altında yaşam, özgürlük ve adalet talep eden bir millete uygulanan zulüm ve katliamın sonsuza dek sembolü olarak kalacaktır. Bölgenin tarihinde ve medeniyetinde büyük rol oynamış, herkese, her zaman dostluk, insanlık, barış ve hoşgörü eli uzatmış bir millet.
Halepçe kimyasal saldırısı, Kürdistan halkının özgürlük ve zafer için demirden iradesini kırmak isteyen tarihin suçlularının beyhude ve sonuçsuz bir girişimiydi. Ancak hep olduğu gibi, Kürt halkının yaşam, diriliş ve devamlılık iradesini faillerin hayalleri yıktı, hayata, özgürlüğe ve zafere giden yol devam etti.
Bu anma vesilesiyle Irak devletinin yasal görev ve sorumluluklularını daha fazla ertelemeden yerine getirmeye, Halepçe'ye her alanda daha fazla hizmet sunmaya, şehitlerin aileleri ve yakınlarını, hala hayatta olan mağdurları tazmin etmeye, Halepçe’nin il statüsü için atılan adımları tamamlamaya, bu şekilde az da olsa acılarını hafifletmeye çağırıyoruz.
Aynı zamanda, uluslararası toplum ve uygar dünyayı, Halepçe trajedisinin dünyanın başka hiç bir bir yerinde tekrarlanmasını önlemek, kitle imha silahlarının ve bunların üretiminin nihai olarak ortadan kaldırılmasını sağlamak, kullanımını yasaklamak için sürekli bir çaba içerisinde olmaya çağırıyoruz.
Bu vesile ile bir kez daha tekrar ediyoruz; Halepçe ve tüm Kürdistan şehitlerinin ruhuna ve hatırasına karşı en anlamlı sadakat ve saygı, Kürdistan'ın tüm güç, parti ve bileşenlerinin birliği ve beraberliğinden, Kürdistan Bölgesi'nin tüm anayasal haklarını elde etmek için birlikte çalışmasından, federalizm ve Kürdistan Bölgesi'nin anayasal statüsünün korunmasından, tüm tarafların tarihin deneyimlerinden ders alarak daha iyi bir gelecek için rehber etmesinden geçer.”