(1943 Siverek-22 Ocak-1984 Diyarbakır Zindanı)
Hep söylerim, ama yine yazıyorum. Bana acı veren, dava arkadaşlarımın şehit oluşlarının ve dostlarımın ölüm yıl dönümlerinde ANI yazıları yazmaktır.
Sevgili NECO ile 1966’da İstanbul'da, o dönemde devrimci Kürt gençlerinin uğrak yeri olan siyasal ağırlıklı Süleymaniye çevresinden tanışırdık. Benim Siverekli siyasal ağırlıklı tanıştığım, samimi olduğum NECO ile Ahmet Karlı’ydı. İkisi de Hukuk Fakültesi’nde okuyorlardı ve devrimci yurtsever Kürt gençlerinin kaldıkları Diyarbakır Yurdu’ndan sonra Site Yurdu’nda kalırlardı. Ahmet Karlı, 04/02/1994’te sürgünde, Paris’te yaşama veda etti.
NECO ile İlişkilerimiz işgal, boykot derken, dava arkadaşlığımız 1969’da 13 kişi ile beraber kurucusu olduğumuz DDKO ile perçinleşti. NECO, DDKO İstanbul’da ilk başkanımızdır.
Sevgili dava arkadaşım güzel insan NECO ile, yaşamımda unutulmayacak anılarım var. DDKO kuruluşundan başlayıp Dr. Şivan’nın 29 haziran 1970’te kurduğu T-KDP’de, 1975’te tekrar birlikte çalıştık.
İlk tanıştığım 1966’dan, son olarak Diyarbakır'da sorguda ve gözaltında birlikte olduğumuz Ağustos 1982'ye kadar dava arkadaşlığımız devam etti. Hiç kimse abartı olarak algılamasın, bana göre NECO, Meksika’da sömürgeci düzene karşı isyan hareketinin liderlerinden ZABATA, PANÇO VİLLA gibi direnen bir Kürt'tü. NECO korkuyu yenmişti.
Bir ara sorguda DDKO’dan dolayı benimle yüzleştirilince NECO, “bu davanın bedelini ödedik!” diye sorgucuyu azarladı. Gözaltına geldiğimizde O’na şunu söylemiştim: ''Dikkatli ol! Kürtçede bir söz var; ‘war ew wara ye lê bihar ne wa bihara ye!’ Direnelim ama dikkatlice direnelim, halkımızın bize ihtiyacı var, yaşamamız lazım!”
NECO, bazı arkadaşların duruşlarına çok üzülüyor ve eleştiriyordu. Bir ara mahkemeye giderken dedim ki, ’’sakın keskin çıkışlar yapma! Ben 59 gün sorguda ve 6 ay 12 gün gözaltında kaldım. İşte emeğimiz, ödediğimiz bedel, hepsi, iki üç kişinin verdiği sayfalarca itiraf, bizi bitirdi!''
NECO bir ara durdu, ah çekti, “kek Ali, biz böyle mi olacaktık?” diye sitem etti. Herkesin gözü NECO’nun üstündeydi, ben sürekli geçmişteki anılarımızı hatırlatıp, ‘ya akıllı olalım’ diye takılırdım. Mahkemeye gittiğimizde, bisküvi kutusu dediğimiz askeri cemseye üst üste bindiğimizde bir ara önde binen çavuşlara bağırmak isteyince, cemse şoförü kasıtlı olarak ani fren yaptı, hepimiz üst üste yığıldık. Ben kendisine kızdım, ‘yahu burası İsveç mi NECO?” deyince, “he vallahi kek Ali, haklısın, benim yüzümden arkadaşlar da zahmet gördü” demişti.
Sevgili NECO, Suriye'den gelirken Cilvegözü üzeri ülkeye giriş yapmıştı. Daha ülkeye girer girmez Suriye İstihbaratı ile Türk istihbaratı işbirliği yapıp girişleri tespit ederek evinde yakalamışlardı. Biz mahkemede tahliye olduğumuzda NECO, “kek Ali, sana vasiyetim, KÜRTLERİN tek kurtuluşu birlikten geçer. Onun için olanca gücünüzle birlik için çalışınız” diye öneride bulunmuştu.
Sevgili NECO’nun tüm yaşamı, Kürt Ulusal Kurtuluşu için geçmiştir. Sonuçta,18 Ağustos 1982’de biz 23 kişi bırakıldık. NECO ile diğer arkadaşlar tutuklandılar. İnsan o zindandan, işkenceden kurtulduğuna seviniyor ama diğer yandan dava arkadaşlarından ayrılınca da üzülüyor.
Döneminin birçok olaylarının önemli bir tanığı olan Necmettin Büyükkaya’nın yazdıklarını “KALEMİNDEN SAYFALAR” kitap olarak yayımlandı. NECO Kürdistan'ı bir bütün olarak savunuyordu. Parça, parça savunmayı reddediyordu. Kürdistan’ın bütün parçalarını biliyor ve aydınlarını iyi tanıyordu.
Siverek'teki anmaya sağlığım el verir, bir aksilik olmazsa katılacağım.
Sevgili başkanım NECO ve Kürdistan şehitlerinin anıları bize ışık tutacaktır.