New York Times gazetesi, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki 'kayyım rektör' protestolarını yazdı. Makalede, Boğaziçi'nin Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden biri olarak özgür düşünce kültürüyle tanındığı vurgulandı; "Melih Bulu'nun atanması, Erdoğan'ın Türkiye'de sosyal ve kültürel hayatın her alanı üzerindeki nüfuzunu genişletme yönünde attığı bir diğer adım olarak görülüyor" denildi.
Amerikan gazetesi The New York Times, Melih Bulu'nun Boğaziçi Üniversitesi'ne kurum dışından rektör olarak atanmasına karşı düzenlenen protestolar hakkında bir haber yayınladı. 'İstanbul'daki prestijli üniversite Erdoğan'ın etkisine karşı mücadele ediyor' başlıklı haberde, "Türkiye'nin en çok tanınan kurumlarından biri olan Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrenciler ve öğretim üyeleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni rektör atamasını protesto ediyor" denildi.
'ERDOĞAN KONTROL SAVAŞI BAŞLATTI'
Haberde Boğaziçi Üniversitesi Türkiye'de akademinin 'en kutsal kurumlarından biri' olarak nitelenirken, "Üniversite hayatının büyük kısmını kontrol eden rektörü geleneksel olarak üniversitedeki akademisyenler kendi aralarından seçiyor. Erdoğan dışarıdan kendi istediği bir kişiyi atayarak, Türkiye'nin kıymetli kurumlarından birinin üzerinde bir kontrol savaşı başlatmış oldu" denildi.
Boğaziçi Üniversitesi'ne dün yapılan polis baskınından önce kaleme alınan haberde şu ifadeler kullanıldı: Boğaziçi Üniversitesi'nin 'Batı eğilimli sosyal bilimler kültürüyle tanındığı' belirtilip şu ifadeler kullanıldı: "Hal böyleyken, Erdoğan'ın ve üniversitesnin sadece prestijine imrenmekle kalmayıp liberal tavırlarından da rahatsız olan muhafazakâr destekçilerinin uzun zamandır hedefi olageldi. Erdoğan'ın partisi AKP'ye yakın bir iş insanı olan Melih Bulu'nun atanması, Erdoğan'ın Türkiye'de sosyal ve kültürel hayatın her alanı üzerindeki nüfuzunu genişletme yönünde attığı bir diğer adım olarak görüldü."
NYT'nin haberinde, Türkiye'de Barış Akademisyenleri'nin görevden alındığı ve 2016'daki darbe girişiminden bu yana 'muhalifler üzerinde büyük baskı kurulduğu' belirtilirken, "Boğaziçi Üniversitesi en ağır tasfiyelerden muaf kalmıştı ama öğrenciler ve fakülte üyeleri, bir mücadelenin yaklaşmakta olduğunu her zaman bildiklerini söylüyor" denildi.
Haberde bazı öğrencilerin ve öğretim üyelerinin görüşlerine de yer verildi. NYT, "Öğretim üyelerinin ve öğrencilerin en büyük endişesi, bu atamanın üniversitenin geleceği ve özgür düşünmeyle meşhur olan kampusu açısından taşıdığı anlam. Öğrenciler, kulüplerin ve müfredat dışı faaliyetlerin kapatılmasından, fakültenin değişmesinden korktuklarını söylüyor" ifadelerini kullandı.
'OKULUN İLKELERİNE KARŞI'
23 yaşındaki inşaat mühendisliği öğrencisi Ardış Cantürk "Atanmış rektör istemiyoruz. Kendi üniversitemizden seçilmiş rektör istiyoruz" deyip, protestoların Melih Bulu'nun şahsına değil göreve gelme biçimine karşı olduğunu vurguladı. Öğretim Üyesi Can Candan, "Akademik özgürlükler ile akademik ve bilimsel otonominin yanı sıra üniversitemizdeki demokratik değerler konusunda Üniversite Senatosu tarafından 2012'de resmen açıklanan belirli ilkelerimiz var. Bu atama, bu ilkeleri açıkça ihlal ediyor. Dolayısıyla sesimizi yükseltmeye ve bunu kabul etmediğimizi söylemeye karar verdik" diye konuştu.
'LAİK KÜLTÜR VE BOĞAZİÇİ'NİN SUNDUĞU İMKANLAR HEDEFTE'
Barış Bildirisi imzacılarından olan ve şu an ABD'deki San Jose Eyalet Üniversitesi'nde siyaset bilimleri dersi veren Halil İbrahim Yenigün, atamanın 'Türkiye'de herhangi bir akademik otonomiyi korumuş son üniversitelerden birine' iradesi dışında yapılan bir müdahale olarak niteledi. Yenigün, Melih Bulu'nun atanmasında 'hem Erdoğan'ın laikliğe dayalı bir asrı tersine çevirme niyetinin, hem de destekçilerinin Boğaziçi Üniversitesi'nin sunduğu yukarı hareketlilikten yararlanmak istemesinin' etkili olduğu yorumu yaptı. Haberin bu noktasında, kendisi de bir Boğaziçi mezunu olan Hilal Kaplan'ın "Boğaziçi sadece elitistlerin değil, milletindir" sözleri hatırlatıldı; okulun çok sayıda mezununun Kaplan'ın 'elitizm' iddiasına karşı çıktığı vurgulandı.
New York Times'ın haberinde Bulu'nun seçilmiş belediye başkanlarının yerlerine atanan kayyımlara benzetildiği ve hakkında intihal iddiaları bulunduğu da hatırlatıldı.